Bazı kadınların ayyaş ve azgın kocalarına karşı kö-tü tavırlar takınarak onları zor ve güç durumlarda bı-raktıkları da olmuştur. Ne yazık ki bu tip kadınlar iyiliği güzel bir şekilde emretmeyi ve kötüyü de yine en iyi şekilde menetmeyi bilmeyen kadınlardır. Kadınların dü-şünmeden yap-mış oldukları bu tür hareketler netice-sinde iş yapıcı değil de aksine, yıkıcı olmuştur.
Doğrusu, ayyaş ve azgın kocaların ilâhî yola yönel-meleri için onların üzerinde eserler bırakacak önemli etkenler vardır. Kocası bu açılardan kötü olan bir ka-dın, ilâhî emirlere itaat ettiği müddetçe böyle bir dav-ranış hem kadın, hem de kocası için hayırlı olacaktır.
Aşağıdaki yanlış bir hareketin kurbanı karı ve ko-canın hikâyeleri umarız bu konuya bariz bir şekilde a-çıklık getirecektir.
136
22 yaşlarında bir kadın, gece yarısı evine sarhoş dönen kocasını içeriye almayınca, olay pahalıya patla-dı...
...Çaresizlik içerisinde kalan sarhoş koca, içkinin verdiği tesirle oracıkta sızıp sabaha kadar kapının eşi-ğinde uyumak zorunda kalmıştı.
Ertesi sabah kocasının akıllandığını ve bundan iyi bir ders aldığını zanneden kadın kapıyı açınca aniden kocasının hışmına uğradı. Etraftan gelen komşuların yardımıyla kadın erkeğinin elinden zorlukla kurtarıldı. Ancak iş işten geçmiş, kadın hastanelik, kocasıysa ad-liyelik olmuştu..."
4-Sopalı Kadın
Kadının biri uzunca bir düşünceden sonra eve sü-rekli sarhoş gelen kocasını bu kez sopayla karşılamaya karar vermişti. Etraftan bulduğu kalın bir sopayla, o gün kocasına iyi bir ders verebilmek için kapının ardın-da ayyaş kocayı beklemeye koyuldu. Bu sırada sarhoş koca içkinin verdiği tesirle evini bulmada hayli güçlük çekiyordu. Ne yazık ki çaldığı her kapı yüzüne kapanı-yor, ama nedense karısını göremiyordu. Nihayet so-nunda kendi evini bulabilmişti. Ama yine de emin ol-mak için evin dört bir yanını gözden geçirdi. Gerçekten de kendi eviydi. Pek sevindi. Yüksekten bir nara savu-rarak evin bahçesine adım attı. Önünde birkaç basa-maklı merdiven vardı. Bir ileri bir geri derken kapıyı a-
137
çıp içeri girdi. Durakladı. Karısı elinde sopa, karşısında duruyordu.
Dertli kadın kocasını yine sarhoş görünce var gü-cüyle bir darbe indirdi. Ancak fayda vermemişti. Kadın bir kez daha vurdu. Sarhoş koca bu kez dayanamamış afallayarak oracıkta bayılıvermişti. Işin kötüsü, zavallı kadın bir anda kocasını öldürdüğünü sandı ve o anın verdiği heyecanla aynen o da bayıldı. Bir müddet sonra yediği darbelerin etkisinden kurtulan koca da aynı şe-kilde karısını yerde hareketsiz görünce onu içkiliyken öldürdüğünü zannetti ve üzülerek çareyi intiharda ara-dı.
Duyduğu vicdan azabından kurtulması gerekiyordu. Bu amaçla evdeki ecza dolabmdan eline geçirdiği bir kutu hapı yutuverdi. Etkisiyle de oracıkta yığılıp kaldı. Bu sırada kadında ayılmıştı. Kocasının ölmediğini, ancak ölüme teşebbüs ettiğini anladı. Vakit kaybetmeden ambulans çağırtıp kocasını hastaneye kaldırttı.
Bu olaydan sonra koca iyileşmiş ve ölene dek içki içmeyeceğine de söz vermişti.
jçkinin yol açtığı bu ve bunun gibi daha birçok olay-lara günlük yaşantımızda gazetelerde, dergilerde ve hatta radyo ve televizyonlarda sık sık rastlamaktayız.
jşte bu da toplum için pek büyük bir afettir. Hele bu tür kimselerle inşa edilen binaların, sağlam bir denge-ye sahip olmamasi ve hele çabucak yıkılıp sönmesi u-zak ihtimal olmasa gerek. Bu nedenle, toplumsal bir
138
düzeni sağlamak ve temiz bir nesil yetiştirebilmek için yapıcı olup yıkıcı olmayan yollarla, fertlere ulaşmak ge-rekecektir.
KURTULUŞ YOLU
Islam dini, toplumun saadete kavuşması için beşe-rin bu gibi tatsiz olaylarda üzüntüden mutluluğa doğru nasıl ilerlemesi gerektiğini insanlara göstermiştir. Islam, açıkça "Şarap (sarhoşluk veren şeyleri) içen erke-ğe kız vermeyiniz" diyor. Demek oluyor ki Islam bu maddenin aslı gereğince talihsizlik ve zillet yolunu on-lar için kapamış, toplumun refah ve düzeni için içkiden uzak kalmayı gerekli kılmıştır. Ancak insanlar bu düze-ne uymaz da nefsi isteklerine uyarlarsa, suçu Islâm'da değil de aksine, Islâm düzenine karşı çıkan insanlarda aramak gerekir.
Niçin içki içene kız vermemek? Evet, ne yazık ki kadının huyu her ne kadar iyi olursa olsun kocasının huy ve hareketleri doğrultusunda yön kazanır. Kadın erkeğine bağlı kaldığından, dolayısıyla bütün özellikleri önceki gibi olmayacaktır. Sıcak olsun soğuk olsun, oda sıcaklığına bırakılan su yine oda sıcaklığında kalır. Ni-tekim, kadın da böyledir. Iyi bilinen bir kadın, içkili bir zâta verildiğinde fıtratı gereği onunla yoğrulana kadar huy değiştirir ve en azından kocası gibi olur. Işte bu nedenledir ki İmam Sadık (a.s); "Kızını içki içenle ev-
139
lendiren kimse muhabbetini ondan (kızından) kesmiş demektir." şeklinde buyurmuştur.1
Gerçekten de bu tür kimselerle yapılan evliliklere bakacak olursak, çoğunun boşanmayla, veya daha kö-tü şeylerle sonuçlandığını görürüz. Hele bu gibi durum-larda kadında sabır ve tahammül olmazsa işin sapıklı-ğa ve fesada kadar gideceği de bir gerçektir.
Basından Kısa Kesitler
Önceki sayfalarda sunduğumuzun bir benzerlerini yine sizlere sunmak istiyoruz. Aşağıda, basından aldı-ğımız kesitlerde de göreceğiniz gibi, içkinin yol açtığı olaylar pek kötü ve vahimdir. Öyleyse gelin, hep birlikte bu hadise uyalım.
"27 yaşındaki H. K eve sarhoş gelince, kayın pede-rinin kulağını keserek birkaç yerinden bıçakladı." "Kaynana ve baldız damadın elinden zor kurtuldular... T.Ş iyice içtikten sonra kontrolünü kaybederek ailesinin gözleri önünde iğrenç şeyler yapmaya başladı. Durumu gören kaynana ve baldız çareyi kaçmakta buldular."
"A.R içkiyi fazla kaçırınca kendinden geçip bedeni-ne zarar vermeye başladı. Olaya dayanamayan kayınpe-der mü-dahale edince de damadı tarafından bıçaklan-dı. Uzun bir çekişmeden sonra iki taraf da hastanelik oldu."
1- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.l, b: 29. 140
Alkolik Kadın
Islâm'ın seçkin büyükleri, örneğin Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt Imamları, aile saadetinin korunma-sını dikkate alarak fertlerin sapıklığa düşmemeleri için halka, açık ve özel olmak üzere bazı kurallar koymuş-lardır. Bu kurallar, aynı zamanda ilâhî emirler olup tüm Müslümanlar için yapılması gerekli olan desturlardır. Zira bu tür emirlere amel etmek ferdin kendisi için de hayırlı ve faydahdir.
Müslüman olduğunu söyleyen herkes ilâhî emirler gereğince kızlarını içki içen kimselerle evlendirmeme-lidirler. Tafsilatlı kitaplarda nakledilen birçok hadis ve rivayetlerden de anlaşıldığı üzere, içki içen biriyle mumin bir kadının ve aynı şekilde mümin bir erkekle içki içen bir kadının evlenmelerinin gayri Islâmî olduğunu söyleyebiliriz. Imam Cafer Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyorlar: "İçki içen kimse eşe ve emanete vefa ğöstermez. Çünkü yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'de; 'AI-lah'ın size geçinmek için verdiği mallarınızı akılsızla-ra vermeyiniz...' buyurmuştur."1
Şimdi de asıl konumuz olan alkolik kadın mesele-sine gelelim. Mezkur kadının kocası durumu şöyle an-latıyor:
"Ben bir diş doktoruyum. Dört yıl önce bir kızla ev-lendim. Evliliğimizden yaklaşık iki yıl sonra çocuğumuz
l-Nisâ/5.
141
oldu. Doğumdan bir yıl sonra çocuğumuzun ilk yaş gü-nünü kutlamak için bir parti duzenlemeye karar verdik. Nihayet, eğlence günü gelmişti haberim olmadan partiye alkol de getirilmişti. 0 gün eşim ısrarla turn arka-daşlarına içki veriyor onlardan içmelerini istiyordu."
"jşte, o günden sonra kanm yavaş yavaş içkiye alı-şır oldu. 0 artık gittiğimiz her partide asm derecede alkol alıyor, tabiatıyla sarhoş oluyordu. Daha da kötüsü gittiğimiz yerlerde eşim, turn arkadaşlarını bizim eve çağırıyor ve bir eğlence şöleni düzenleyeceğimizi söylüyor. Ben şahsen karımın bu tutumuna karşı koyamıyor, evimizde her hafta, en azından iki kez parti düzenlemesine rıza göstermek zorunda kahyordum. Ne yazık ki böylece, gelirimin tümünü karımın ve başkala-rının keyfi için harcamış oldum."
Evet değerli okuyucular, Imam Sadık (a.s)'ın müba-rek sözlerine bir kez daha bakacak olursak, sözün ne kadar yerinde ve hak olduğuna bir kez daha tanıklık etmiş oluruz.
Burada ilk hata, diş doktorunun çocuğu için düzen-lenecek gayri Islâmî bir partiye izin vermesiyle başlıyor. Zaten, sonraki hatalar da bu olay üzerine, eşinin vesi-lesiyle devam ediyor.
142
Resul-i Ekrem (s.a.a), içmese bile içki sofrasında oturan bir kimse hakkmda iki defa; "Allah'm rahme-tinden uzaktir."1 diye buyurmustur.
Imam Cafer Sadık (a.s) zarurî bir iş gereğince za-manimn hükümdarı Mensur-u Devanikî tarafından dü-zenlenen bir meclise katılmışlardı. Meclise içki getiril-diğini gören Imam, hemen oradan ayrıldılar.2
Gerçekten de insan, saadet ve mutluluk yolunu arıyorsa Islâm'ın buyruğu olan kanunlara mutlaka a-mel etmelidir. Aksi takdirde insan, yukandaki olaylar gibi, ruhsal ve bedensel yönden huzur ve rahata kavu-şamayacağı gibi, her türlü huzursuzluk, bela ve daha nice afetlerle de yüz yüze gelecektir.
1- Vesail'uş-Şia, Kitab'ul-Et'imet-i vel-Eşribe, böl.l, b:62, h. 1.
2- Vesail'uş-Şia, Kitab'ul-Et'imet-i vel-Eşribe, böl.l, b:62, h. 1.
143
Dostları ilə paylaş: |