İslam’in etrafindaki ŞÜpheler


İslama Göre İki Cins Arasındaki Ayrılıklar



Yüklə 0,89 Mb.
səhifə13/31
tarix27.12.2018
ölçüsü0,89 Mb.
#87561
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   31

İslama Göre İki Cins Arasındaki Ayrılıklar

Şu halde şimdi erkekle kadının tabiatleri arasın­daki ayrılığın hakikatini serdetmiş (ortaya koymuş) bulunuyoruz. Bundan sonra İslama göre, ikisi arasın­daki ayrılıkların yerlerini tâyin ve tetkike dönelim.

Şüphesiz îslâmm en büyük meziyeti, onun tabii bir nizam olmasıdır. Bu nizam daima beşerin fıtratı­na değer verir, onunla çatışmaz ve onun tabiatından uzak düşmez. Bu nizam insanları, tabiatlarını terbi­ye etmeğe ve yükseltmeğe çağırır. O hususta hayal ve rüyaya yaklaşan örneklere kadar varır. Lâkin onu terbiye hususu da tabiatları bozmağa çağırmaz. Hat­ta değişmenin imkânları ve bunun insanlağm haya­tı için faydalı olacağı üzerine durmaz. Ancak İslâm,, beşeriyeti hayırlara ulaştırmağa kaadir olacak en üs­tün sistemin, terbiye ve zaruret baskısından kurtulup asil ve gönüllü iş yapma seviyesine ulaşmakla bera­ber, fitratle yürümeğe uygun ; düşen sistem olduğu­na inanır.

İslâm, erkek ve kadın meselesinde, beşerin fıtra­tını (yaratılışını) bilen ve anlayan pratik yol üzerin­de yürür. Böylece, fıtratın doğru mantığına uygun eşitliğin mümkün olduğu yerde iki cins arasında eşit­lik kurar ve yine fıtratın doğru mantığına göre far­kın bulunduğu yerde ikisinin arasını ayırır. Şimdi tefrik mahallerinin en önemlisine bakalım:

Bu da iki meseledir

a) Mirasın taksimi,

b) Kıvame meselesi Cher türlü idarede selâhi-yet sahibi olma durumu).

a) Miras meselesinde İslâm der ki: «Erkeğin hissesi, iki kadının hissesi kadardır.» 90Bu doğru­dur. Çünkü islâm, harcamakla ancak erkeği mükel­lef kılar. İslâm kadının kendine ait mallarından, ka­dının-şahsı ve süs ihtiyacından başka şeylere harca­masını emretmez (Kadının aile efradına bakacak tek sorumlu olma durumu müstesna, akrabalık derece­si uzalc olsa bile kendine akraba olan bir erkek varsa o, kadına bakmakla mükelleftir. Eve bakmak mecbu­riyetinde bulunması ise nadir hallerdir.)

O halde mutlak eşitlik çığırtkanlıklarının iddia ettikleri zulüm nerede? Şüphe yoktur ki, mesele ne temayüller ne de iddia meselesidir. Sadece bir hesap meselesidir. Kadın* -Bir topluluk olarak- sadece kendine sarf etmek için veraset yoluyla intikal eden servetin üçte birini alır. Erkek ise, ilk önce kadına, sonra aile ve çocuklarına sarf etmek için miras ser­vetinin üçte ikisini alır. Hesap ve rakamlar mantığı ile düşünüldüğü zaman iki taraftan hangisine daha fazla isabet eder? Bütün servetlerini kendi şahıslanna harcayan, ne evlenen ve'ne de bir aile kuran bazı erkeklerin bulunması gibi bazı kaide dışı haller var­sa bunlar nadir örneklerdir. Bunlar dahi ellerindeki servetin çoğunu gayri meşru yoldan yine kadınlara sarfederler. Tabii olan hareket, erkeğin servetini, gayrimeşru yollara değil, içinde kadın bulunan bir aile­yi kurmağa harcamasıdır ki, o kadın da onun zevce-sidir. O vakit erkek kadınına kendi tarafından gö­nüllü bir hareket olarak değil, sorumluluğu gerekti­ren bir vazife olarak harcar. Her ne kadar kadının özel serveti olsa dahi erkeğin ondan bir şey alması kafi surette doğru değildir. Ancak ikisi arasında kar­şılıklı olgun bir rıza bulunduğu zaman müşterek sair fiyyat yapabilirler. Sanki, kadın hiç bir şeye mâlik değilmiş gibi itibar olunur ve ona bakmak erkeğin vazifesidir. Erkek harcamaktan vaz geçtiği veya sa­hip bulunduğu malî durumuna nisbetle sarfiyyatta cimrilik ettiği zaman kadının erkeği şikâyet etmesi hakkıdır. Bu durum karşısında şeriat kadının lehine olarak ya nafaka veya ayrılma ile hükmeder. Bu izahlardan sonra servetin mecmuundan kadının nail olduğu hakikî miktarda artık bir şüpheniz kaldı mı? Kadının mükellef olmadığı vazifelerle mükellef olan erkeğin mirastan, iki kadının hissesi kadar hisse al­ması iktisadi ölçülere göre acaba hakiki bir imtiyaz sayılır mı? Kaldı ki bu nisbet emek sarfetmeksizin miras olarak gelen maldadır. Bu ölçü ise beşeriyyetin bugün ulaşmış olduğu en âdil kanuna göre taksim ölçüsüdür. İşte o «Herkese ihtiyacı kadar» prensibi­dir. İhtiyaç ölçüsü ise, yapmakla mükellef olduğu va­zife ve mesuliyeterin gerektirdiği sarfiyat nisbetidir. Kazanılan mala gelince, ne iş mukabilinde alman üc­retlerde, ne ticaret kazancında ve ne de arazi ve benzeri mülklerin akar ve gelirlerinde kadın ile erkek arasında ayırım yoktur. Çünkü bu husus emek ve karşılık arasında eşitlik prensibi diye ifade edilen baş­ka bir ölçüye tâbidir. O halde îslâmm bu ölçüsünde ne zulüm vardır ne de bir şüphe vardır. Müslüman­lardan avam sınıfının anladığı ve kötü niyetli İslâm düşmanlarının dediği gibi bu meselenin aslı, hiç bir vakit, îslâmda kadının kıymeti erkeğin kıymetinin yarısıdır, şeklinde değildir. Bu iddianın doğru olma­dığını rakamların hesabiyle gördük. 91


Şahitlik Mes'elesi

İki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eşit itibar olunması da, hiç bir vakit kadının erkeğin yarısına eşit olduğuna delil olamaz. Çünkü, bu, sade­ce şahitlikte yâ'ni her ürlü teminatın bulunmasına önem verilmiş olan hukukî sahada bir icraattır. Bu şahitlik isterse itham olunanın aleyhine, isterse lehi­ne olsun farketmez.

Malumdur ki, kadın, tabii temayülleri sebebiyle çabuk heyecanlanan ve merhamet tarafı gaalip olan; dâvanın şart ve sebeplerinin tesiri altında kalması mümkün olup böylece haktan sapması ihtimallerini üzerine çeken bir tabiata mâlikir. îşte bu sebepten dolayı kadının şahitliğinin tam olması için yanında başka bir kadının bulunmasına önem verilmiştir. «İkisinden birinin sapması muhtemeldir, işte o sıra­da onlardan birinin diğerine hatırlatması icabeder.» 92

Lehinde veya aleyhinde şahitlik yapacağı şahıs, şahit kadının kıskançlığını celbedecek güzel bir ka­dın olabilir. Veya tabii iç güdülerini ve analık şefka­tini harekete getiren bir genç olabilir... Kendisinde bu temayüller buluann kadının iradeli veya iradesiz olarak yanlış yola sapması mümkündür. Lâkin bir mecliste iki kadın bulunduğu zaman birisinin gizle­diğini diğerinin açığa vurması tabiî, bunun aksine ola­rak sahte ve uydurma bir konuda ikisinin birden itti­fak etmeleri cidden nadir hallerdendir. Bununla be­raber kadının "bilgili sayıldığı sahalarla kadınlığa ait işlerde bir kadının şehadeti de muteberdir. 93



Yüklə 0,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin