İslam’in etrafindaki ŞÜpheler



Yüklə 0,89 Mb.
səhifə21/31
tarix27.12.2018
ölçüsü0,89 Mb.
#87561
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   31

İslâm Ve Medeniyet

«Bizi, bin sene geriye... çadır devrine mi döndürmek İsti­yorsunuz ?

İslâm, bin sene önceki Araplara, o baldırı çıplak ve yan vahşî bedevilere uygun idi. Onun basitliği ve iptidaîliği, içinde zuhur ettiği iptidaî bedevî muhite münasib idi. Amma, bugün medeniyet ve teknik asrında, o uygun olur mu? Öyle bir asır ki, füzelerin, hidrojen bombalarının, gökdelenlerin ve sinemas­kopların asrı...

İslâm, modern hayat tarzıyle işbirliği yapmayan donuk., bir dindir. Allah'ın mahlûkatmdan diğerleri gibi medenice ve insanca yaşamayı istediğimiz zaman onun bağlarından kurtu-luç yoktur.»

Bu ahmakça ve alçakça uydurulmuş safsata bana kültürlü (!) bir tngilizi hatırlatıyor. İki senedenberi Mısır'da idi. Mısır'U fellâhlann seviyelerini yükselt­mek için Birleşmiş Milletler Konseyine tâbi bir bilir­kişi olarak çalışıyordu. Kapitalist garbın kendilerini, bu memleketlerdeki iktisadi müstemlekeciliğin ana esaslannı tesbit etmek için değil, sadece Allah nzası ve fellâhlan çok sevdikleri için gönderildiklerini id­dia ediyordu.

Şuna bakınız ki, Birleşmiş Milletlerin delegeleri, çok sevdiklerini iddîa ettikleri bu milletin dilini bilmi­yorlardı. Hükümet, halk ile onlar arasında tercüme işini yapacak bir çok kimseler tayin etti. Ben de bu kültürlü (!) İngilizle çalışmakla vazifelendürlmiştim.

İlk andan itibaren onunla her şeyi açıkça görüşü­yordum. Ona dedim ki:

Biz, sizden nefret ediyoruz ve şark ülkelerin­den hangisi olursa olsun sizin askerleriniz oralarda kaldığı müddetçe sizden nefret etmekte devam edece­ğiz. Mısır'a karşı tutumumuzdan dolayı sizi, Amerika'-hlan ve müttefiklerinizi, yani kısaca hiçbirinizi sev­miyoruz. Filistin dâvasından, müstemlekeci olarak ayak bastığınız her beldedeki hareketlerinizden dolayı sizi sevmiyoruz.

O zaman, adam .beni dikkatle süzdü, baktı ve sonra:

Sen komünist misin? dedi.

Hayır, dedim. Ben bir müslümanım. Ben ina­nıyorum ki, muhakkak İslâm, sizin gaipteki' kapita­list medeniyetinizden ve şarktaki komünizm sistemin­den daha iyidir. O, hayatın bütün dallarına şâmil ol­ması, yaşayış düzenini, muvazene ve itidal ruhu iîe tedavi etmesi bakımından bugüne kadar beşeriyetin tanıdığı en mükemmel harika bir nizamdır.

Aramızdaki münakaşa üç saate yakın bir zaman devam etti. Sonunda bana dedi ki:

îslâmdan bana anlatmış olduğun şeylerin hak olması muhtemeldir. Lâkin ben, yeni medeniyetin meyvelerinden mahrum olmak istemem. Uçakla yolculuk yapmağı ve radydan müzik sesleri dinlemeği se­verim

Dehşetler içerisinde kalarak dedim ki:

Seni onların hepsinden alıkoyan nedir ki?..

İslâm, bana çadır hayatına dönmemi emret­mez mi?

Bunun alçakça bir iftira olduğunda şüphe yoktur. Bu dinin tarihini okumuş hiç bir kimse böyle söyleye­mez. Eğer böyle değilse, o zaman sorarız, İslâm nere­de ve ne zaman medeniyetin yoluna karşı durmuş­tur?..

Şüphe yoktur ki, İslâm yarısı bedevi olan, kaba­lıkta, taş yüreklilikte son hadde vardıkları için hak­larında Kur'an'ın «Bedevi Araplar küfür ve nifak hu­susunda fazla aşırıdırlar. Onlar Allanın Resulüne in­dirmiş olduğu emir ve yasaklanıl sınırlarını bileme­meğe daha lâyıktırlar.»125 buyurduğu bir muhite gelmiştir. îslâmm en büyük mucizelerinden biri, böy­lesine kaba, haşin ve atılgan bir topluluktan; gerçek ve örnek insanlık vasıflarını yüklü bir millet mey­dana getirmiş olmasıdır. Öyle bir millet ki, sadece kendileri Allanın gösterdiği hidayet yoluna girmek böylece içinde bulundukları hayvanlık mertebesinden yüksek insanî ufuklara doğru yükselmekle yetinme­mişler, fakat aynı zamanda, insanları Allah yoluna davet eden hakikî mürşitler olmuşlardır. Bırak geri tarafım işte sadece bu, bu dinin insanları medenîleştirmek ve ruhları terbiye etmek hususundaki kudret ve maharetine açık bir burhandır.

Kaldı ki tslâm, ruhların içinde cereyan eden bu muazzam işlerle de iktifa etmez. Halbuki bu, emek­leri tüketen ve tescile lâyık olan hakiki iş ve gerçek vazifedir. Çünkü bu, bütün medeniyet ve ileriliğin son hedefidir. İslâm, bu, fikirleri ve şuurları güzelleştiren derin terbiye ile de yetinmemiştir. Bunların hepsin­den fazla olarak, insanlığın önemle üzerinde durdu­ğu ve hayatın çekirdeği saydığı medeniyet eserlerinin hepsini kendi sahasına çekmiş, Allanın vahdaniyeti hakkındaki akidesine muhalif olmadığı ve Allahın kullan için yapılması gerekli hayır ve iyiliklerden in­sanları uzaklaştınnadığı müddetçe Mısır, îran ve Bi-şans gibi fethettiği memleketlerde bulduğu medeni­yetlerin hepsini benimsemiş ve kendine maletmiştir. Sonra müslümanlar, Eski Yunanlılarda mevcut tıb, riyaziyyat, felekiyyat (astronomi), tabiiye, kimya ve felsefe gibi ilimlerle ilgilendiler. İlmî çalışma ve araş-tırmalariyle şan ve şeref sahifelerine yenilerini kattı­lar. Hattâ müslümanlar ilmî çalışmada o kadar ileri gittiler, ki, Avrupamn yeni kalkınması, ilim ve İcat sahasındaki zaferleri, Endülüsteki İslâm medeniyeti­nin temelleri üzerine kurulmuştur.

O halde İslâm, ne zaman insanlık için faydalı ilim ve tekniğin önüne set çekmiş ve ona karşı durmuş­tur?.

Hâkim vaziyette olan garp medeniyetinin karşı­sında îslâmın bugünkü durumuna gelince, onun du­rumu geçmiş medeniyetlerin hepsinin karşılaştığı du­rumdur. İslâm, bugünkü medeniyetten, kendine vere­bileceği her türlü hayır ve iyilikleri kabul eder. İçin­de kötülük bulunanları ise reddeder. İslâm insanları fikrî veya maddî uzlete davet etmez, hiçbir vakit de etmemiştir. Beşeriyetin vahdetine, her millet ve mez­hepten insanlar arasındaki yakınlık bağlarına olan inancından dolayı, diğer medeniyetlere şahsî, milli ve­ya dinî herhangi bir düşmanlıkla mukabele etmez.

O halde aydm geçinen bazı ahmakların anladığı gibi, islâm davetinin, bugünkü medeni imkânlardan istifade etmenin karşısına durma korkusu diye bir kor­ku yoktur. Hiç bir zaman müslümanlar, evlerinde, fab­rikalarında, çiftliklerinde ve hayatla ilgili çeşitli iş yerlerindeki âletlerin üzerine, kullanmağı kabul et­memiz için Allahın ismi veya besmele yazılmalıdır, di­ye elbette bir şart koşmaimşlardır. Ancak müslüman-lann o âletleri, Allahın adıyla ve onun yolunda kul­lanmaları kâfidir. Haddi zatında ilim, teknik ve bun­ların sonucu olan makine ve âletlerin dini, milliyeti vo vatanı yoktur. Lâkin bunlardan gaye, bu iyi şeyleri yine iyilikte kullanmaktır. Meselâ top, mucidi belli ol­mayan beşerî bir icattır. Fakat, sen onu kullandığnı zaman başkalarına karşı düşmanlık ve tecavüzde kul­lanırsan, işte o vakit hakkile müslüman olamazsın. îslama göre onu kullanmanın şartı ya bir tecavüzü defetmek veya Allah rızası için bir hakkı müdafaa et­mek olmalıdır. Sinema da haddi zatında beşerî bir bu­luştur. Eğer sen onu, temiz temayülleri, yüksek insan­lığı ve hayır yolunda canlıların mücadelesini göster­mekte kullanırsan, işte o zaman hakkile müslüman olmağa hak kazanırsın. Lâkin sen onu çıplak vücut­ları, hayâsızca temsil edilen şehvet sahnelerini ve rezalet çamuru içine düşmüş insanların gayri ahlâki davranışlarını aksettirmekte (göstermekte) kullandı­ğın zaman tabiatile müslüman olmakta yaya kalırsın. Hadd-i zatında müstehcen filimlerin kötülüğü sadece ahlâki yönden değildir. Onun en büyük kötülüğü, ol­gun bir cemiyet için lâzım olan besleyici gıdaları ve hayatı küçümsemek, insanları sapık ve düşük hedef­lere yöneltmektir.

Bundan başka İslâm daveti, dünyanın neresinde olursa olsun, beşeriyetin intaç ettiği fikirlerle kaynaş­manın veya birbirinden alış veriş yapmanın elbette ki, karşısına duracak değildir. İnsanların yapacağı her­hangi faydalı bir bulusun, müslümanlar için de alın­ması gerekli bir şey olduğu şüphesizdir. Resûlüllah «İlim tahsil etmek bir farizadır» demiştir. İlim böyle mutlak olarak söylendiği zaman bütün ilimlere şâmil­dir. Binaenaleyh Resûlüllahm daveti, bütün yollardan bütün ilimleredir.

Hayır!.. İslâm, beşeriyet için faydalı hiç bir teknik ve medenî vasıtanın karşısında değildir. Böyle bir kor­ku da yoktur. Eğer medeniyet, içki, kumar, ahlâkî sa­pıklık, alçakça müstemlekecilik, çeşitli isimler altında insanları köleleştirmek ise, işte o zaman İslâm haklı olarak bu meş'um medeniyetin karşısında durur; he­lak uçurumlarile insanlar arasına bir duvar olarak di­kilir. 126



Yüklə 0,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin