İstanbul ansiklopediSİ Büyük Kapalı Çarşıda Yağlıkçılarda İstanbul Hanımı



Yüklə 5,01 Mb.
səhifə60/80
tarix03.01.2019
ölçüsü5,01 Mb.
#88905
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   80

İSTANBUL

ÂNSİKLOPEDİSİ

—'4547'

EMİN BEY



ğası da gelmiş. Emin ağa gaflet etmiş, «Ağa hazretleri de haz ve safa eder» diye türküye devam etmiş., ağa ise, bunu, «Beni adam yerine koymayıp şarkı çağırdı» diye saygısızlığa hamletmiş ^ve kin bağlamış, sekbanbaşı olur olmaz da, zavallı Emin Ağayı cellâda vermiş. Bibi.: Câbi Said Vekaayinâmesi

EMİN AĞA (Mehmed) — Onsekizinci a-sır hattatlarından; İstanbulludur, cebeciler ocağı çorbacılarından Mehmed Ağa adında bir zâtın oğludur; güzel yazı san'atını Tophanede Aralık İskelesi Mescidi imamı hattat Hafız Mehmed Efendi'den öğrenmiş ve yazılarına imza koyma iznini almışdır. Hoş sohbet bir meclis adamı idi. Hayatı hakkında başka kayda rastlanmadı.

Bibi.: Müstakimzâde, Tuhfei Hattâtîn

EMİN AĞA (Pehlivan Çıplak) — Üçüncü Sultan Selim zamanında Kaptânı Derya Küçük Hüseyin Paşanın Tersanede teşkil ettiği meşhur çıplaklar kıt'asından (B.: Çıplak, cild 7, sayfa 3924) zeberdest bir delikanlı olup Hüseyin Paşanın gaayetle makbulü idi. O devrin edâsınca söylenmiş şu ayaklı mâninin bu Emin Ağa sânında olduğunu tahmin ediyoruz:



Tersaneli geç gönül Tersaneli

İki çıplak civan gördüm ki biri Tersaneli

Eminini al cebkenli ya refiki tersâ neli

Levend Çiftliği ve Selimiye kışlalarındaki Nizâmı Cedid askeri ile Tersane ve Donanma gemilerindeki kalyoncular Avrupa usûlü tâlimlere başladığında, Tersane arkasında Ok Meydanındaki Kemankeş (Okmeydanı, Atıcılar) Tekkesi, yeniçerilerin üzerinde ayak diredikleri eski usûl cengâverliğin bir kalesi gibi görülmüş ve 3 Cemaziyelevvel 1209 (M. 26 Kasım 1794) tarihli bir ferman ile kapatılmışdı, ve içindeki kemankeş pehlivanlar çıkarılarak mensub oldukları asker ocakları kışlaları ile bekâr oda!arına dağıtılmışlardı. Vak'a halk tarafından iyi karşılanmadı; Ok Meydanı Tekkesinin tekrar açılması için: Pehlivan Çıplak Emin Ağa paşasının ayaklarına kapanarak yalvardı, Küçük Hüseyin Paşa Emin Ağasının, Üçüncü Sultan Selim de pek sevdiği Küçük Hüseyin Paşanın hatırlarını kıramıyarak birkaç gün sonra yeni bir fermanla F||ih Sultan Mehmed tarafından kurulmuş",r,me§hur:,:,tekke

tekrar açıldı.

Pehlivan Çıplak Emin Ağa hakkında ba§-ka bilgi edinilemedi.

EMİN AĞA (Piç) — Geçen asır başlarında İkinci Sultan Mahmud devrinde İstanbulun namlı meddahlarından; kendisine müsâhiblik unvanı verildiğine göre saraya intisab etmiş olduğu; pâdişâh huzurunda da meddahlık yap-dığı bellidir. Hayatı hakkında bilgi edinilemedi. O devrin ünlü şâirlerinden Keçecizade İzzet Molla, yine ünlü meddahlardan Kız Ahmed ile birlikde Piç Emin ağayı şu kıt'a ile hicvetmiş-dir ki Kız Ahmedin daha üstün sanatkâr olduğu anlaşılıyor.

Bahsü temyizi iki meddahın

Etti efsânei bezmi mümted

Dedi nâgeh zürafâdan birisi

Piç Emini doğurur Kız Ahmed

EMİN AĞA SEBİLİ — (B.: Mehmed E-min Ağa Sebili).

EMİN BABA (Kandiyeli) — On dokuzuncu asırda yaşamış bir gemi ve deniz ressamı, çağdaş Türk resminin öncülerinden bir halk ressamı; resimleri ile halk arasına gemi ve deniz sevgisi yaymış bir san'atkâr idi. Paralı esnaf arasında ondan bir resim alarak bir kahvehanenin, manav dükkânının, balıkçı dükkânının duvarına asmak mazhariyet bilirdi; öyle meraklıları da vardı ki, Emin Babadan, âdeta koleksiyon hâlinde resimler alır ve dükkânının bütün duvarlarını bu resimlerle dona-tırdı; san'atkârın kendi dükkânı, atöylesi Un-kapanında Azebler Hamamı yanında idi. Ressam Şevket Dağ ve ressam Hüsnü Tengüz, resme ilk bilgi ve hevesi, Emin Babanın dükkânının camekânmdaki gemi ve deniz resimlerini seyrederken duyduklarını söylerler.

Şevkat Dağ (B.: Dağ, Şevket) şöyle anlatıyor:

«Resme küçük yaşlarımda heves ettim. Küçükmustafapaşada oturuyorduk. Azaplarda hamamın yanında ufak bir dükkânı olan ihtiyar, beyaz sakallı bir Emin Baba vardı. Bu zat kahve ve bu kabil umumî yerlerde gördüğünüz gemi vesair basma kalıp resimler yapardı. Mektebe gider ve gelirken hergün Emin Babanın camekânına abanıp onun yaptığı bu kalyon ve deniz resimlerini seyretmek benim için en büyük zevk olmuştu. Benim ilk hocam odur. Fakat zavallı Emin Baba merakımın ve kendisine candan meftuniyetimin farkında de-

ğildi. Beni her gün camları kapıyor, karanlık


ediyorsun diye kovardı.» •

Ünlü bir gemi ve deniz ressamı olan Hüsnü Tengüz (B:: Tengüz, Hüsnü), Emin Babanın yolundan da jlraMtmüş, o primitif san'ât-kâri zamanımız resmin'e bağlayan bir zincir tabakası olmuşdur; Emin1 Babayı şöyle anlatıyor :

«1885 yıllarında Urikapamnda Azebler Hamamından Atlamataşına çıkan sokağın kenarında küçük bir dükkân vardı. Bu dükkân-cık Ressam Emin Babanın atölyesi idi. Hamur tahtası yüksekliğinde dört köşe masasının ö-nündeki mindere bağdaş kurarak oturan bu ihtiyar san'atkâr, masasının üstüne eğilerek yaptığı resim ve haritaları işlemekle meşgul olurdu. Ben o zamanlarda yedi sekiz yaşlarm-daydım. Emin Babanın resim yapışını büyük bir merakla gözetler ve pencerenin önünden ayrılmak istemezdim. Pek munis adamdı. Penceresinin önünde toplanan çocuklara şefkatle bakar ve hiç darılmazdı (Şevket Dağın hâtırasının tamamen aksi) Babıâli ve Hariciye ricalinden kendisini ve san'atını takdir eden bazı zatlar iş sipariş ederler, dükkânında otururlar ve soKbet ederek çalışmasını seyrederlerdi. Emin Babanın hâfızamdaki sevimli çehresi büyük bir sakalla çevrilidir. Eserlerinden bazılariyle dükkânının duvarlarını süslerdi. Bunlar üç ambarlı Mahmudiyenin, takım pare yelkenle bir tarafa yaslanarak seyir halinde resmi; Arkadi ile İzzettin vapurlarının muharebesi, Hüdavendigâr, Selimiye ve emsali yelkenli gemiler ,Mesudiye, Mahmudiye zırhlıları gibi o zamanki donanmamızı teşkil eden gemilerin resimleri idi.

«Emin Baba, resimlerini ezdiği çini mürekkebi ile yapar ve sonra sulu boya ile renklerdi. Çini ile büyük bir meharet ve süratle gayet temiz yalama haritalar da yapardı. Resimlerini Kandiyeli Emin diye imzalardı.»



Halûk Y. Şehsuvaroğlu

(B.: Sultan

EMİNBABA TEKKESİ

Tekkesi)


EMİN BEY — Hicrî 1301 ile 1311 (M. 1883 - 1894) arasında İstanbul Cezaevine girmiş kişizade bir delikanlı; suçu, mahkûmiyetinin müddeti ve kimin oğlu olduğu bilinmiyor; o sıralarda aynı hapishane mahkûmları ara-

sında bulunan halk ressamı ve şairi Kahveci Nusret yakın bir alâka duyduğu bu gencin, hakkında en küçük bir bilgi vermeden, kara kalem ile güzel bir resmini yapmışdır; fakat bu resmin büyük kıymeti, etrafına yazılan bir takım yazılarla- bir tılsım resmi oluşundadır. Yazıları yazan, katilden mahkûm ölüp «Zindan Kutbu» diye anılmış Somüncu Baba adında bir büyücü - üfürükçüdür. Kahveci Nus-retin «Zindan Şiirleri» adını taşıyan, ve hapishaneye girmiş şâirler antolojisi diyebileceğimiz, aynı zamanda bâzı hapishane hâtıralarını da ihtiva eden el yazması defterinde bulunan Emin Beyin tılsımlı resmi bu ansiklopedi için oradan ressam Hüsnü eliyle kopya edil-mişdir. Resmin etrafındaki yazı ve şekiller şunlardır; Siı üstde:

Emin Beyin tasviri mutalsamıdır

(Şişlenmiş bir göz şekli)

Derviş Keşiş Elemterefiş

Rakibin kem gözüne şiş ~

Resmin sağında yukarıdan aşağıya:

(Kapakları açık iki kafes resmi, ortada uçan bir kuş, kuşun üstünde bir vav harfi, kafeslerden birinin üstünde 7,. öbürünün üstünde 3 rakamları, Kafesler hapishanenin 7 ve 3 numaralı koğuşları, kuş Emin Bey olacakdır. Vav harfi de eski Türk gramerinde vasıl vavıdır)



540 89

101 10


740

O kafesden bu kafese Uç yârim uç Nezrim olsun Kırk gün oruç (Yanlamasına satırlarda) Hesabı vaslı müferrih Erkaamı murad :Erkaamı mahalli vuslat Er^aarnı ismi maşuk Erkaamı yevmi mehil

Erkaama ismi âsıkdır

Haberi be'sârettir gayibden

(Bir anahtar şeklinin iki yanında ve altında)

Yâ pir ;.-,';

Himımei


Fethi babı murada

On gündür mühlet

Yâ pir himmet

Zindan içre keramet

Ahber

Kanber


Şeb ü rüz

Beraber


EMİN BEY

4548 -


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4549



EMİN BEY (Hasköylü)


(Sağda yukardan aşağı)

Çaksun yârim, meyhânei dilde serabı huni ciğerim

Yâr yanımda oldukça zindan kahrın haşredek

çekerim


Resmin bacakları arasında:

(Üçlü çintamanı motifi, ve bir ayak tabanı şekli içinde Nusreü temsil eden bir bas, ve bir vasıl vavı)

Resmin altında:

Olf


Emin Beyin tılsımlı resmi

(Kahveci Nusrettin resminden Hüsnü eli ile)

Yâ hû

Nakşi pâyi mahbûb şifâül kulûb Sahibi tasvirdir matiûb Resmin solunda yukardan aşağı: Cem Cim Necim, Müneccim (Bir çintamanı motifi. Altında bir hamam şekli, iki yanında elif ve nün harfleri, kubbe üstünde bir vavı vasıl. Kol hizasındaki yanlamasına satırlar) Hücrei zindanda muradım kandili uyansun Rakibi can âteşi Nemrud içinde yansun (Elin altında)



Yâ pîr

Düşmeni uyut

Ey yâr

Rakibi unut



Yar ayağı altına

Koydun mu başı

Somuncu Baba

Pişirir aşı

(Yanlamasına üfürükçünün imzası) Kuttai Zindan

Dört duvar karındaşı şeyh Somuncu Baba tılsımı mücerreb

Sol kenarda: Ayın Sın Kaf

Kûhi Keşiş Kûhi Kaf Elif

Mim yâ Nün

Vakti saati Meymun Takyanus Evranos Okyanus Meş'al Çerağ Kandil Fanus (Yanlamasına satırlar)

Âşıka cevrü cefâ hükmi kaanunu

civânî


Maşuka bezli mal ve fedâyi can emri Eflâtûni Yunânî

Kahveci Nusretin defterinde mahkûmlardan pek çok gencin daha böyle tılsımlı resimleri vardır ayrıca üstde taşımak, suda ıslatıp suyunu içmek, yakup tütsülenmek için yazılmış nüshaların (muskaların), vefklerin suretleri kaydolunmuş, şekilleri çizilmişdir. Bütün bunlardan aydın olarak

görülmektedir ki eski hapishanelerimizde üfürükçülük, büyücülük, mahkûmlar arasında bir ümid, teselli kapusu olmuşdur (B.: Eshar Nüshası; Fetâ Nüshası).

Tılsımlı resminde Emin Bey, zamanının şık delikanlısı kıyafetinde gösterilmiş olmasına rağmen ayaklan çıplakdır; onu da yine Kahveci Nusret şöyle anlatıyor: «(Hapishanede dam ağaları tarafından himaye edilen gene, yakışıklı mahkûmlar) ki dam ağasının hizmetinde pervane olurlar, Zindanda âdettir, o taze uşaklara, beyzade de olsalar aslaa çorab ve ayakkabı giydirilmeyip daima yalın ayak dolaştırılır; taşda yürümek lâzım gelse takunya giyerler» (B.: Dam Ağası, cild 8, sayfa 4224; Fetâ Nüshası).

Bu Emin Beyin Tunusul Emin Bey olması muhtemeldir (B.: Emin Bey, Tunuslu)

EMİN BEY (Davudpaşalı Mehmed) —

Asker muallimlerden, edib ve şâir; doğum yılı tesbit edilemedi, erkânı harbiye kaymakamlarından (kurmay yarbay) Mazhar Beyin oğludur, 1308 (M. 1890 - 1891) de Muhendishâ-neden topçu zabiti olarak çıkdı. Hemen bütün ömrü askerî rüşdiyelerde, Harbiye Mektebinin idâdî sınıflarında, Kuleli Askerî idadisinde Türkçe kitabet muallimliğinde geçdi, son Osmanlı pâdişâhı VI. Sultan Mehmed Vahided-dinin oğlu Ertuğrul Efendinin de hususî Türkçe muallimliğini yapmışdır. 1933 de ordudan emekli Kuleli Asker Lîisesinde edebiyat muallimliği yapıyordu. 1935 - 1940 arasında vefat etmiş olacakdır. Kibar bir istanbul efendisi idi. 1311 (M. 1893 - 1894) de neşredilmiş «Sâ-nihât» adında bir kitabcığı vardır, mülâzimli-ğinde yazılmış bir kaç makaalecikdir. Oğluna hocalık yapdığı Sultan Mehmed Vahideddini çok yakından tammışdı, fakat onun hakkındaki, biîgi ve düşüncelerini, hernedense kalem diline vermekden çekinmişdir.

EMİN BEY (De1!) — Geçen asır sonlarının namlı ayyaşlarından; «Deli» lâkabı tok sözlü ve fevkalâde cessur oluşundan kalmışdı; gençliğinde bir ara tapu müdürlüğünde çalış-mışdı, Horhorda otururdu, orta boylu, ablak yüzlü, çekme burunlu, çipil gözlü bir adamdı, ikinci Abdülhamid devrinde sık sık içki yasakları çıkar, kalkardı, bu yasaklardan birinde Langada bir koltuk meyhanesinde içmiş, fa-

kat yolda sarhoş yalpası ile yürürken yakalanmış, Aksaray Karakoluna getirmişler, Komiser:

—. Senin irâdei seniyyeden haberin yok mu?., diye sormuş.

Rind adam boynunu bükmüş:

— Haberim var komiser efendi ama mü


barek nisan yağmuru!., demiş.

Büsbütün kızan komiser Emin Beyi falakaya yatırtmış, dayağı atacak olan zaptiye neferi gaayetle güzel bir delikanlı imiş, Emin Bey bu sefer de dilini yine tutamamış:

— Sözümü geri aldım komiser efendi, ni
san yağmuru değil, acı rahmet!... demiş.

Nükteyi farkeden komiser: «Böyle adamlara, dayak atılmaz!..» diyerek Emin Beyi serbest bırakmışlar.

Bu vak'adan sonradır ki o devrin içki yasaklarına «Nisan yağmuru» denilmişdi. Bir gün bir meyhanede kulağı deliklerden biri çıkacak yeni bir içki yasağını îmâ ile:

— Gaalibâ yine rahmet gelecek!., demiş.


Emin Bçy hemen atılmış:

— înşaallah tufan olur da boğulur, kur


tuluruz!., cevabını vermiş.

Bir ramazan akşamı Direkler arasında bir kahvehanede otururlarken Emin Bey ulu-. orta konuşmaya başlamış, şâir Mehmed Celâl de orada imiş (B.: Celâl Bey, Hakkıpaşazâde Mehmed), irticalen şu kıt'ayı söylemişdir:



A Emin Bey Emin Bey Başımızın belâsı! Şu dilini tut biraz Ne yeri ne sırası Böcek hafiye dolu Bilmez misin burası Ismf bile hoş değil Direklerin Arası

Münir Süleyman ÇAPANOĞLU

EMİN BEY (ttasköylü Mehmed) — Asker ressamlardan ,topcu kaymakamı (yarbayı) ; ressam Ahmed Emin Efendinin küçük kardeşi (B.: Emin Efendi; Hasköylü Ahmed);. 1829 da doğdu, Mühendishânei Berrîi Hümayundan 1849 da diploma aldı; asker ressamlardan Hasköylü Riza ile Balatlı Salimin arkadaşlarından, Mühendishâneden topçu zabiti olarak çıkdığı halde ressamlık hünerinden ötürü kıt'aya verilmeyerek Askerî Matbaa ressamlığına tayin edilmiş ve bu müessesede kaymakamlığa kadar yükselerek 1891 de ve-

EMİN BEY (Mehmed)

4550 —

İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4551 —



EMİN BEY CAMİİ


fât etmişdir. Türk resim târihinin araştırıcıları tarafından bir eseri elde edüememigdir. Bibi.: M. Esaci, Mir'âtı Mühendishâne; P. Boyar, Türk Ressamları

EMİN BEY (Mehmed) — «İlk Osmanlı ayan meclisi azalarından; doğum târihi bilinmiyor, aslı Bursalıdır, pek küçük yâşda Koca Husrev Mehmed Paşanın dairesindeki çocuklar arasına alınarak tahsil görmüş ve oradan sadâret mektubculuğu kalemine verilmiş;,: sonra saray kâtibleri arasına alınmışdır, 1861 de mabeyin başkâtibi olmuş, fakat Sultan Abdü-lâziz tarafından Klbnsa sürülmüşdür; ikinci Sultan Abdülhamid tarafından Istanbulâ ça-ğırılıp 1877 de meclisi ayan âzâlığma tâyin ediimişdir, 1878 de Başvekâlet Müsteşarı olmuş, 1885 de intihabı Memurin Komisyonu âzası iken vefat etmişdir» (İ. Alâeddin Gövsa, Türk Meşhurları).

EMİN BEY (Nasûhizâde Hacı) — ikinci
Sultan Bayazıd devri ricalinden, Bayazıd Câ-
miinin inşâsında bina eminliği yapmışdır; Ba
yazıd civarında Desterecilerde kendi adına nis-
betle anılan Eminbey Mescidinin banisi;, hicrî
919 (milâdî 1513) de vefat etmiş ve mescidinin
avlusuna defnedilmişdir. Hayatı hakkında baş
ka kayda rastlanmadı. -...-,,'
Bibi.: Hadikatül Cevâmi, I.

EMÎN BEY (Tunuslu) — 1885 ile 1890 arasında Gedikpaşa yangın tulumbası sandığı uşaklarından; Tunus naibi sultanının kız kardeşinin oğludur derlerdi; babası da Tunuslu bir fes tüccarı imiş, fakat Emin Bey asâletli anasının soyuna nisbetle «Paşazade» lâkabı ile anılırdı; kendisi de fescilikle meşgul, zengin adamdı. Sandıkdaki gurebâdan omuzdaşlarına paraca yardımlarda bulunduğu söylenirdi; hattâ bir ara sandığın ikinci reisliğini yapmışdır. Tulumbacılığa 18-19 yaşlarında nevhat bir delikanlı iken heves etmiş, esmerin dilberi alımlı çalımlı bir gene imig; o zamanlar kalender halk şâiri Nebil Kaptan tarafından «Emin Bey» redifli iki manzume ile övülmüşdür ki birinde yumuşak bir hiciv havası vardır:



Ne bu hiddet gazab bu 'çîrii cebin Bend yıkar sel gibi akma Emin Bey

Paşazade kibar civan dedikse Ahbaba yüksekden bakma Emin Bey

Bilirim çapkınsın bıçkınsın amma Başıma da topuk kakma Emin Bey

Ağyar ile her şeb meygedelerde Bize nssbet idüto çakma Emin Bey

Nebile püsküllü belâsın yeter Gönül viranesin yakma Emin Bey

ikinci manzume tulumbacılığa başladığı sıralarda yazılmış olacakdır:



Güzeller şâhısın .esmer Emin Bey Her gören vallahi sever Emin Bey

Böyle hoşça kâkül kesip tarayan Âceb hangi üstâd berber Emin Bey

.Uşşâka gösterme çîni cebinin Sıdku vefa ile nam ver Emin Bey

Tulumbacılığa iderek heves

Açduı kopuklukda şehper Emin Bey

Dizlik mintan ile keçe külahla Koş yalın ayaklı hizber Emin Bey

Pekde anlı şanlı tulumbacısın " <" Takımda fenerci retober Emin Bey

Senin âteşine tutuşdu yanar

Al gönül evinden haber Emin Bey

Nebil yazdı çizdi sânında 'beyim Yaranımız itsün ezber Emin Bey

Târihi şöhretin yâdigârımdır «Çekme Nebîline hançer Emin Bey» 1289 (M. 1872-1873)

Sandık kolu altına girmediği halde ömrü boyunca tuulmbacılarla haşrolan, ,o âleme gönülden bağlı bu günahkâr Vâsıf da gençlik zamanını bilmediğim Tunuslu Emin Bey için Nebil Kaptan merhumdan mülhem olarak bir şarkı yazmışdım:



Yerde omuzdaş oldu göklerde sandığımız Paşazâide uşakla şan buldu sandığımız Teşrif île koğuşa soyunda Emin Şahım Paşazade uşakla şan buldu sandığımız

Dizlik keçe külahla şehbâzâııe civelek Koş yalın ayaklarla beyim önde fener çek Tulumbacıhk sana doğrusu yakışdı pek Paşazade uşakla şan buldu sandığımız

Reftân levendâne pek de çalımlı bıçkın Görmek için yoluna koşanlar akın akın Emin Beyim geçerken siz şu alkışa bakın Paşazade uşakla şan buldu sandığımız

Emin Beyin konağı Koskada imiş; 1296 (1879) Koska Yangınında yanmış; yangına gelen tulumbacılar arasında kendisi de bulunmuş. Gedikpaşahlarm hamur tahtasına, sarımsak havanına, faraşa, süpürgeye varıncaya kadar koca konağın bütün eşyasını kurtardıkları söylenirdi.

Tunuslu Paşazade Tulumbacı Emin Bey 1918 - 1920 arasında yaşı yetmişe yakın olarak ölmüşdür. Gariki rahmetler.

Vâsıf HİÇ

EMİN BEY (Üsküdarlı Mehmed) — Asker ressamlardan'; 1847 de doğmuş, Askerî Baytar Mektebinden 1866 da 19 yaşında diploma atoış, resim sanatındaki fevkalâde hünerinden ötürü kıt'aya verilmeyerek Mektebi Harbiye Matbaasına ressam tâyin edilmiş, orada kaymakam (yarbay) rütbesine ve matbaanın müdürlüğüne kadar yükselmiş, 1898 den sonra emekliye aynlarak 1905 de vefat etmişdir. Türk resim tarihi araştırıcılar tarafından bir eseri elde edilememişdir.

Bibi.: P. Boyar, Türk Ressamları

EMİN BEY (Yağhkcızâde Mehmed) —

Ulemâdan ve kıymetli bir tâiik hattatı; 1757 de îstanbulda doğdu, Üçüncü Sultan Mustafa-mn sadırâzamlarından Yağlıkcızâde Hacı Mehmed Emin Paşanın oğludur (B.: Emin Paşa, Yağlıkcızâde Hacı Mehmed); talik yazıyı devrinin büyük üstada Yesârî Esad Efendiden öğrenmiş ve pek genç yaşında yazılarına imza koyma iznini almışdı; meslek hayatına 1768 de, babasının kısa sürmüş sadırâzamlığı zamanında Fıruzağa Medresesi müderrisliği ile başladı (11 yaşında?); 1800 de ve 1803 de iki def a . istanbul kadılığında bulundu. 1806 da Anadolu kadıaskeri oldu.

1808 de Rumeli Kadıaskerliğini payesini
aldı, 1809 da vefat etti; kabri Eyyubdadır, is
mi Hafize Hanım olan anasının kabri yanında
dır. Babası gibi dürüst insan olarak tanınmış-
dı. :

Bibi.: M.,K. İnal, Son Hattatlar

EMİNBEY CAMİİ — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Beyoğ'unun Kalyoncukolluk Mahallesinde, Emin Camii Sokağı ile Kâhyabey Sokağı kavuşağındadır; aslında burası Kasımpaşa sınırı içinde bilinegelmişdir Aynalı Çeşme denilen semtdh'. Hadikatül Cevâmi şu malûmatı veriyor: «Banisi Baş Hasan Efendidir,

Tersane emini olmuşdur, binanın yapı tarihi H. 984 (M. 1576) olub banisinin kabri malûm değildir; mektebi ve mahallesi vardır». Tahsin Öz «istanbul Camileri» isimli eserinde, Hadikatül Cevâmün yukardaki satırlarını naklederken bir zühul eseri olarak camiin bina tarihini banisinin vefat tarihi olarak kaydetmişdir; üstad o malûmata ilâve olarak şunları yazıyor: «Harab olunca Gazi Hasan Paşa vakfından ihya edildiği için Gazi Hasan Paşa Camii adı ile de anılır;duvarları kagir, çatısı ahşab, minaresi tuğladandır».

Hadikatül Clevâmiin, bu mabedin ikinci banisi olarak Gazi Hasan Paşanın adım kaydetmemesi garibdir. Bu muteber eser bani olarak gösterdiği Tersane Emini Baş Hasan Efendinin kabrinin nerede olduğunun bilinmediğini yazıyor, Hâlen camiin naziresinde bir kabir vardır, Arab asıllı Türk harfleri ile kitabe taşı kırılmış, onun yerine lâtin asıllı Türk harfleri ile yeni bir taş konulmuşdur; eski kitabede: «Camiin ikinci banisi yaş Hasan Efendinin ruhuna fatiha» yazılıdır. Arab asıllı Türk harfleri ile yazılmış «Baş» kelimesi kolaylıkla «Yaş» okunabilir. Hadikatül Cevâmün kaydetmediği halde Tahsin Özün ikinci bani olarak Gazi Hasan Paşanın adını vermesi dikkate değer; Tahsin Özde «Paşa», kabir taşında «Efendi», bu camiin ikinci banisinin adı «Hasan» dıi'. Camii ise kadimden beri «Emin Bey» adım taşıya gelmişdir. Bizce bu camiin asıl banisi, kabrinin nerede olduğu bilinmeyen bir Emin Beydir.

Dört kagir duvar üzerine kiremitli ahşab çatı konmuş kare plânlı bir mâbeddir. Zemini beton döşenmiş bir avlu içinde olup demir kanatlı avlu kapusu Emin Camii Sokağına açılır.

Son cemaat yeri asıl mâbedden dalıa alçak çatılı bir ek olarak yapılmışdır.

Pabuçluğun zemini taş olup üstüne muşamba döşenmişdir, ve sol tarafı bir oda hâlinde bölünmüşdür. Bu odanm ibâdet sahnı tarafındaki duvarında bir mihrab vardır, iki yanında birer pencere, avluya bakan yüzünde üç pencere bulunma ktadır.

ibâdet sahnın mihrab ve iki yan duvarlarında altlı üstlü ikişerden dörder pencere bulunmaktadır. İki beton sütün üzerine oturtulmuş kadınlar mahfilinin de avluya bakan iki

EMİN BEY ÇEŞMESÎ

_ 4552 —

İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4553



EMİN CAMİİ SOKAĞI


penceresi vardır. Kadınlar mahfiline sol taraf- : dan taş merdivenle çıkılır; bu merdivenin yanında müezzin mahfili vardır, ve yine burada bir camekân içinde Edirnedeki Selimiye Camimin maketi bulunuyordu.

Cami avlusunda kagir bir müezzin meş-rîstası yapılmışdır; altında bir kuyu ile ab-dest muslukları ve ayak yolu vardır. Avlunun sağında duvarlı bir hazîre bulunmaktadır; ha-zîrenin yanından tahta bir kapudan geçilerek yedi basamak ahşab merdivenle ikinci bir avluya* inilir; bu avlunun etrafına beton dökülmüş olup ortası bağçe olarak tanzim edilmiş bulunuyordu. Merdivenin sağ tarafında bir sed bulunup Baş (Yaş) Hasan Efendinin kabri burada bulunuyordu. Merdivenin sol tarafına da iki katlı bir beton bina yapılmışdır ki içinde Kasımpaşa Kur'an Kursu yerleştirilmiş-dir. Merdivenin karşısında da dokuz köşeli mermer bir şadırvan görülür; şadırvanın üstü dört beton sütün üstüne atılmış kubbeli bir saçakla örtülmüşdür.

Son cemaat yeri ile müezzin meşrutası 1952 de Kasımpaşalı Berber Hacı Aziz tarafından yaptırılmışdır. Cami 1962 de cemaatinin yardımı ile tamir edilmişdir; kur'an kursu binası ile şadırvan da o sırada yapılmışdır.

Hadikatül Oevâmiin bahsettiği mekteb, cami avlusunun Samancı Perhad Caddesine açılan ikinci kapusunun sağ tarafmdadır; kagir bir bina olup mesken olarak kullanılmakta idi. Bu kapunun sol tarafında da kesme taşdan ve kemerli, klâsik üslubda bir çeşme vardır ki Kıblelizâde Mehnıed Beyin hayır eseridir, hicrî 1145 (M. 1732) de yapılmışdır. Çeşmenin yanında ahşab imam meşrutası vardır.

Bu satırların yazıldığı sırada, 1967, Emin-fcey Camiinin imamlığı Bay Mustafa Çay, müezzinliğini de Bay Ahmed Açıkgöz yapmakta idiler.

Eıainbey Camii Kur'an Kursu — Yukarıda kaydedildiği gibi camiin avlusunda müstakil bir binadadır. Diyanet işleri Reisliğine bağlı olup 1959 da açılmışdır. îlk okulu bitiren çocuklar kabul edilir; yatılı bir okul olup 50 lira aylık ücret alınır. Geri kalan masrafı Emin Bey Camii Kur'an Kursu Koruma Derneği tarafından ödenir. 1966 - 1967 yılında 50 öğrencisi vardı; öğretmenliklerinde B. Ahmed Açıkgöz ile B. Muzaffer Akgün bulunuyorlardı.

Kurs müddeti üç yıl olup kursu bitirenler îmanı ve Hatib Okuluna girerler.


Yüklə 5,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin