Onsekizinci asırda vsssmıs ermeni va-zarı P. G. înciciyan da «istanbul); adlı ese-
İSTANBUL
rinde şunları yazıyor: «... Çömlekçiler denilen yerdeki 40 imalâthanede, îstinye ve Büyükdere tepelerinden getirilen kil ile her türlü çömlek imâl edilir.» (Hrand D. An-dreasyan tercemesi).
Hadikatül Cevâmi de Defterdar Camiini ((Çömlekçiler Çarşısında» diye kaydet-mişdir.
ÇÖMLEKÇİLER ARKASI SOKAĞI —
Eyyub'da Cezerikasım Mahallesi yollarından; Çömlekçiler Caddesi ile Tekekci Değirmeni Sokağı arasında uzanır (1934 Belediye Şehir Rehberi Pafta 9, Mahalle Numarası 116); bir araba geçecek genişlikde kabataş döşeli bir sokakdır; büyüklü küçüklü ahşab ve kagir evler arasından geçer, kapu numaraları 1-45 ve 2-40 dır; bir sandıkçı dükkânı vardır (Ekim 1964)..
Hakkı GÖKTÜRK
ÇÖMLEKÇİLER CADDESİ — Eyyub-da Cezerikasım Mahallesi yollarından; Haydarbaba Caddesi, Zalpaşa Caddesi ve Cezerikasım Akar Çeşme Sokağı ile teşkil ettiği dört yol ağzı üe Takkeci Değirmeni Sokağı arasında uzanır, ki bu son sokak ve Kıral kızı Sokağı ile de bir dört yol ağzı teşkil eder; Çömlekçiler Arkası Sokağı ve Abdürrahman Şeref Bey Caddesi ile de kavuşakîarı vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 9, mahalle numarası 116). îki araba geçecek genişlikte, yarı paket taşı yârı kabataş döşeli bir yoldur. Kapu numaraları 1-81 ve 2-88 olan kagir ve ahşab evler arasından geçer; su dükkânlar tes-bit edilmiştir: l tatlıcı, l şekerci, l kasab, 2 manav, 4 bakkal, 3 terzi, l sobacı, 3 berber, l aşçı, 2 kahvehane, l eczane, l kunduracı, l oto tamircisi, l gazoz imalâthanesi, l sandıkçı (1964).
Hakfeı GÖKTÜRK
(B'.:"
ÇÖMLEKÇİLEB HAHAMI Akarçeşme Hamamı).-
ÇÖMtEKClYAN (Bedros) — Musikişinas; 1785 yılında Üsküdarda doğmuş ve 1840 da orada vefat etmiştir. Tokad'dan Üsküdara hicret eden bir çömlekçinin oğludur. Bağlarbaşı Ermeni1. s Mezarlığında medfundur. Mezarının yeri halen bellisizdir.
Önce terzilikle iştigal eden Çömlekci-yan, bilâhare keman çalmaya -başlamıştır.-
Üstad Baba Hampartzum Limonciyan'ın (1768-1839) talebelerindendir. Dinî tega-niyatta, 1794 de İstanbulda basılan Kayserili Kirkor Tıbir Kabasakalyan'ın «Nıva-karan» adlı eserinden istifade etmiştir. Bir müddet Zincirli Hanında ve müteakiben Üsküdarda kemanla alaturka musiki dersleri vermiştir. Bilâhare Üsküdardaki Surp Karabet Kilisesinin başmugannisi olmuştur. 1831 de, maddi sebepler dolayısiyle ka-tolik dinine intisap etmiş ve bu defa da, Galatadaki Surp Pırgiç Ermeni katolik kilisesine başmuganni tayin edilmiştir.
Üsküdar Surp Haç Kilisesinin vaftizi kütüğünde, Bedros Çömlekciyan'ın Kirkor (doğumu 1825) ve Istepam (doğumu 1827) iki oğlu olduğu kayıdlıdır.
Dilci ve müdekkik sayın Bay Agop; Martayan (Agop Dilaçar), 28 Aralık 1963 tarihli Marmara Gazetesinde, B. Çömlekciyan'ın, İstepan'dan maada Antranik adlı bir oğlunun daha mevcudiyetini kaydet-' mekte ve onun usta bir kemancı olduğunu yazmaktadır. Mumaileyhe göre, îstepan ve Antranik bilâhare katolikliği terk edip tekrar gregoryen mezhebini kabul etmişlerdir. Mezkûr Antranik oğlu belki de Kir-korla aynı şahıstır. Zira bazı kimselerin vaftiz isimleri sonradan değişmiştir; burada «Antranik>;« isminin kelime mânasının «ilk doğan)) olduğunu da kaydetmek lâzımdır.
Kevork PAMUKCİYAN
ÇÖMLEKClYAN (Kemanı Nubar) —
(B.: Tekyay, Kemânî Nubar).
ÇÖMLEKClYAN (Ûdî Arsak) — (B.: Arsak Efendi, Ûdî).
ÇÖMLEKClYAN (Simon) — Muharrir ve mütercim; mezartaşı kitabesine göre 14 Ağustos 1870 de İstanbulda doğmuş ve 18 Mayıs 1929 da orada vefat etmiştir. Bağlarbaşı Ermeni Mezarlığında medfundur.
Kırk sene müddetle, «Ceridei Şarkiye)) (Ermenice harflerle türkçe), «Manzumei efkâr) (ermeniee harflerle türkçe), «Pü-zantion» (Bizans), «Jogovurti tzaynı>; (Halkın sesi), «Verçin Lur» (Son Haber) gazetelerinin neşriyat kısmında çalışmış ve «Jamanak» (Vakit) gazetesinin de neşriyat müdürlüğünü ifa etmiştir. Edebî çevrelerde daha fazla «Jirayr Şirakatzi» müs-tear adiyle tanınmıştır. Batıdan, ermeni-ceye birçok romanlar çevirmiştir.
Kevork PAMUKCİYAN
ÇÖMLEK HESABI — Her hangi bir şeyin sayı hesabını bir çömleğin içine çakıl taşları atarak tutmak; matbaanın olmadığı devirlerde takvim risalelerinin herkesçe tedâriki imkânsız olduğundan ayların gün hesabı da bir çömleğe her sabah bir çakıl taşı atılarak tutulurdu. Nasreddin Bocaya atfedilen şirin fıkradır:
Hocanın evinde kendisi, karısı ve oğlu çömleğe sabahları birer çakıl atarlarmış; bir ramazanın ortasında hocaya ayın kaçı olduğunu sormuş, çömleği boşaltmış, çakılları saymış:
— Çömlek hesabına bakılırsa ramazanın kırk beşi!... demiş.
ÇÖMLEK KEBABI — Ağzı kapalı. çömleklerde soğanla domatesle fırında pişirilen kuşbaşı kesilmiş et yemeği; îstan-bulun eski aşçı dükkânlarında baş yemeklerden biri idi; zamanımızda da aşçı dükkânlarında ve «turistik» diye bir acâib unvanı taşımayan lokantalar da muhakkak yapılır.
ÇÖMLEK SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fatih ilçesinin Şehremini nahiyesinin Bayazıd ağa Mahallesi sokaklarından (Pafta 10/72). Yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tespit edilemedi (Nisan 1965).
ÇÖP — «Farsça çöb den alınmıştır: ağaç, saman, çalı ve emsali şeylerin kırıntısı; süprüntü» (Türk Lügati).
İstanbul ağzında deyimlere girmişdir: Evlenme çağına gelmiş ve kız arayan, kendisinin de anası ve kız kardeşi olmayan oğlana «çöpsüz üzüm» denilir; meselâ yakın geçmişte oğlanın resmini pek beğenmemiş olan kıza hitap ile:
— Öyle ince eleyip sık dokuma kızım.,
her şeyden çöpsüz üzüm, ne kaynana dırıl
tısı, ne görümce zırıltısı var!..
Aşırı derecede titiz, dikkatli adamlara «çöp atlamaz» denilir; patronlar arasında bir genç üzerine konuşulur:
— Tam bizim fabrikaya müdür olacak
adam., bu gence çöp atlatılmaz..
Aynı deyim; aşırı vehimli, vesveseli kimseler hakkında da kullanılır: «— Bırak şu,çöp atlamazı., üç kuruş için deli ediyordu beni., anlatmcaya kadar göbeğim çatladı..»
Aynı anlamda darbı mesel: «Armudun sapı, üzümün çöpü..»
ÇÖPÇÜ, ÇÖPÇÜLER
— 4122
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 4123
ÇÖPÇÜ, ÇÖPÇÜLER
Çöplerin, süprüntünün toplandığı yere «Çöplük)>, temizlik işçisine, amelesine de «Çöpçü» denilir ki bu isimler de İstanbulda halk ağzı deyimlere girmişdir.
«Çöplük», yurd dışında «Vatan», vatanda doğub büyüdüğü «Şehir, kasaba», şehirde, kasabada oturulan «Muhit, Mahalle», muhitde, mahallede «ev» kastedilerek kullanılır:
Herkese cennet, kendi çöplüğü!
Bu anlamda bir de darbı mesel vardır:
Her horoz kendi çöplüğünde öter!...
Çöplenme — Halk ağzı argo; l — Doyumluk olmayan hafif yemek, mükellef sofra aramamak: — Vaz geç lokantadan, bir mahallebiciye girip çöpleniverelim!..
2— Kanaatle geçim : — Nimetlerle dolu dünyada ömrümüz çöplenme ile geçti.
3 — Devlet hazinesinden gayri meşru kazanç temini, 'kaba avâmî tâbiri ile «yiyicilik»:
Ne kazanmışsa, bütün kendi kazanmış, kendi! Zâti devletleri, lâkin, azıcık cöplendi...
Mehmed Akif
ÇÖPÇÜ, ÇÖPÇÜLER — Yakın geçmişin tâbiri ile ((Tanzifat Amelesi», zamanımızın resmî kaydı ile «Temizlik Amelesi», İstanbul Belediyesinin müstahdemleri olarak bu ameleye verilen Çöpçü adı, halk ağzının kullandığı, dolayısı ile basının da benimseyip kullandığı isimdir.
İstanbulun Belediye işlerine İstanbul Kadılığı, asayiş ve inzibatına da Yeniçeri Ağalığı ve Yeniçeri Kollukları tarafından bakıldığı eski teşkilât devrinde, büyük şehrin temizlik âmiri, Yeniçeri Ocağından «Çöplük Sübaşısı» denilen bir zabit idi (B.: Çöplük Sübaşısı).
Belediye mektubcusu değerli bilgin merhum Osman Nuri Ergin (B.: Ergin, Osman Nuri) «Mecellei Umûri Belediye» ismindeki büyük eserinde (1922) «Tanzifat» başlıklı kısmında şu malûmatı veriyor:
«Tâhirsübaşı (Temiz, Temizlik Sübaşısı) adı da verilen Çöplük Sübaşıları, İstanbul Sokaklarında birikmiş olan süprün-tüleri, yıllık bir para alarak arayıcı denilen esnafa ihale ederlerdi.' Bunlar İstanbulda evler ve sokaklarda birikmiş ne kadar süp-rüntü, çöp varsa, zenbillerle toplayıp taşıyarak derya kenarına götürürler ve orada tekneler içinde yıkayarak içinden para ve
para edecek şeyleri arar, toplar ve bulduklarını erbabı bu esnafa götürüp satarlardı (B.: Arayıcı Esnafı).
((Arayıcıların son zamanlara kadar sokak sokak dolaşub evlerden çöp aldıklarını yaşlı kimseler hâlâ tahattur etmektedirler. Hattâ 1285 de (1868) Belediye Dâireleri açüdığı sırada arayıcı esnafının mevcud bulunduğu, o zaman Zabtiyeden Şehir emânetine devr olunan «Tersane Amele Bede-liyesi» veren esnaf listesinde bunların da adının bulunması ile sabittir O zamanları idrâk etmiş olanların ifâdesine nazaran arayıcılar:
— Çöp çıkaranı.... avâzesi ile sokaklarda dolaşır, evlerin kapularmı çalarak aldıkları çöpleri arkalarındaki küfelere yük leyerek götürürlermiş. Bu arayıcı - çöpçüler de, lâğımcılar gibi, ekseriyet ile ermeni imişler.
((O eski devirde İstanbulda meydanların muayyen zamanlarda gayri müslimlere temizlettirildiği, caddelerin de yeniçeriler tarafından süpürüldüğü ve mahalleler arasındaki sokakların mahalle halkı tarafından temizlendiği vesikalardan anlaşılmaktadır. Saray da da Bostancı teşkilâtının dış hizmet ocakları arasında (B.: Bostancı Ocakları) Mezbelekeşan Ocağı adı ile bir çöpçü takımı vardı. Bu konuda mühim vesikalar şunlardır ki İstanbul Kadısına gönderilmiş fermanlardır:
H. 993 (M. 1585) tarihli ferman: «... Bayazıd Meydanı ayda iki defa temizlen. nıekdeı iken son zamanlarda ihmal edilmiş. Çöp-lüksübaşısı geldikde eskiden nasıl ola geliyorsa yine öylece süpürtülüp temizletilmesi...» H. 1107 (M. 1695) tarihli ferman «... sokak ve mahallelerin dâima temiz tutulması gerekirken ihmâl edilmiş ve bâzı yerlerde çöpler yığılmışdır. Subaşı ve asesbaşıya ten-, bin olunmuşdur, siz de halka tenbih edin, ma-haleler arasındaki mezbeleleri kaldırıp denize atsınlar, ve sokaklar gereği gibi temizlensin. Bundan sonra her kimin dükkânı önünde' veya mahalle arasında süprüntü görülürse dükkân .sahibi ve mahalle halkı cezalandırılacakdır...» H. 1107 (M. 1695) tarihli ferman: «... mahalle içlerindeki sokakların, cami ve mescid avlularının, çarşı ve pazar boylarının temizliğine dikkat edilmesi, mahalle imamlarına, mütevellilere, esnaf kâhyalanna bir kaç sefer tenbih edildiği halde ihmal edilmektedir; tekrar muhkem tenbih edin, bundan sonra, sokaklarda, cami ve mescid avlularında ve çarşılarda pazarlarda süprüntü, iaşe görülürse mahalle
imamları, mütevelliler ve esnaf kâhyalarının hakkından gelinecekdir...»
H. İ131 (M. 1719) tarihli ferman
«... bundan önceki fermanlarımıza rağmen, İstanbul pislik içindedir, anlaşılıyor ki halk bu şehrin temizliği ile ilgili değil... her mahaleye ve çarşı boylarına tahammülü ölçüsünde süprün-tücüler tâyin olunsun, onlar temizlesin ve süp-rüntücülerin ücretleri de mahalle halkı ile çarşılıdan alınsın (Büyük vezir Nevşehirli Damad İbrahim Paşanın kurmak istediği bu ilk çöpçü teşkilâtı maalesef tahakkuk edememişdir; B.: İbrahim Paşa, Nevşehirli, Dâmad). ve bu ücretler her ay toplansın. Süprüntücüler işlerini ihmal ederler ise küreğe konulsunlar...»
H. 1218 (M. 1804) tarihli ferman
«... sokaklar, çarşı boyları öylesine pislik içindedir ki geçenlerin üstü başı foerbad oluyor, ve şehir pis kokuyor. İmamlar vasıtası ile halka ve kâhyalar vasıtası ile esnafa kesin olarak ten -bin edilsin, herkes evinin ve dükkânının önünü, sokağını temiz tutmaya mecburdur, sokaklara süprüntü, hayvan ölüsü, pis sular atılmasın, dökülmesin. Bu fermana riâyet edilmezse, halk vs esnaf değil, onların nâzın olan mahalle imam-
Yalın ayaklı tanzifat amelesi, 1895-1900 (Resim: Fotoğraf dan S. Bozcalı eli ile)
lan ve esnaf kâhyaları mesul tutulacaktır. İstanbul Kadısı olarak siz de bu hususta çok dikkatli olun...»
H. 1227 (M. 1812) tarihli ferman «... şehrin temizliği yine ihmal edilir olmuş-sokaklara ve çarşı boylarına süprüntü, hayvan ölüleri ve pis sular atılıp dökülüyor. Mahalle imamlarına ve bekçilere şiddetli tenbihde bu,, lunun, temizlik işini ihmal ederler ise ağır ceza göreceklerdir...»
H. 1228 (M. 1813) tarihli ferman «... şehrin temizliği ihmal ediliyor, sokaklara ve çarşı boylarına süprüntü, hayvan ölüleri, pis sular atılıp -dökülüyor. Tenbihler dinlenmiyor ve bu pislik, taaffün sârî hastalıklara sebep oluyor (İstanbulda 1227 - 1812 de müthiş bir veba salgım olmuşdur). Mahalle imamlarım, esnaf kâhyalarını ve yiğitbaşılarını huzurunuzda toplayınız, kafalarının alacağı şekilde anlatınız ki temizlik işine dikkat etmedikleri takdirde çok ağır ceza göreceklerdir. Sokaklar, çarşılar, dükkân, ev, han önleri temiz tutulacak-dır...»
«Yukarıda kısaltılmış örnekleri görülen fermanlar pek çokdur. Sokaklarda köpek ve kedi ölülerin yattığından bahsedilir; o eski devirlerde İstanbulun şimdikine nis-betle çok daha pis olduğunda şüphe yoktur. Lâğımsız, kaldırmışız, dar ve iğribüğ-rü sokakları güneş ışığından mahrum bir şehirde temizlik olamaz. «Onüçüncü asrı hicride İstanbul Hayatı» muharriri Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey şöyle diyor:
«... yakın zamanlara kadar İstanbul evleri ahşab ve kısmı küllisi boyasız, boyalı olan bâzı büyük konaklar da aşı boyası ile mülevven ve üzeri çamur kuruları ile mü-levves olub evler birbirine yapışık ve basık, girintili çıkıntılı şeylerdi, içlerinde fareler, sansarlar mekân tutmuştu. Evlerin avlula-, rı loş, ıslak, sulucanlı olub sokaklara çir-kâb sızardı. Sokaklarda duvar diplerinde süprüntü, kedi ve köpek ve fare iaşeleri, arsalarda viranelerde übek übek kazurat, gelip geçtikçe istikrah etmemek mümkin olamazdı. En işlek caddeleri dahi o kadar dar idi ki karşılıklı damdan dama kediler atlardı...»
«H. 1242 (M. 1827) de İhtisab Nâzırlı--ğı kuruldu, Belediye işleri İstanbul kadılığından bu nazırlığa devredildi, dolayısile de temizlik işleri ile ihtisab nazırlığı meşgul oldu. 1276 (M. 1859) da ihtisab nazırlığı lâğvedilince temizlik işleri, o tarihde kurulan Zabtiye Müşürlüğüne verildi. 1285 de (M. 1868) ilk belediye nizamnamesi yapıl-
ÇÖPÇÜ, ÇÖPÇÜLER
— 4124 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 4125 —
ÇÖPÇÜ, ÇÖPÇÜLER
Çöpçü tipi. 1946 (Resim: Hüsnü')
di ve İstanbulun temizliği belediye vazifeleri arasına girdi. Yeniden tanzifat me-' murları tayin edildi, tanzifat arabaları yap-dırıldı. Bu suretle İstanbulda ilk çöpçü teşkilâtı kuruldu.
«Operatör Cemil Paşanın (B.: Topuzlu, General Cemil) ilk şehir eminliği zamanında bir «Nezâfeti Fenniye Müdürlüğü», kuruldu, tanzifat müfettişleri tâyin edildi; sokaklar geceleri yıkanıp temizlenmeğe başlandı, hayvanla çekilir çöp arabaları, onlar için ahırlar yapdınldı; İstanbul ağır masrafla ilk defa ciddî ve fennî temizlik gördü, ki ilk Nezâfeti Fenniye Müdürü mühendis Salâhiddin Beyin bu hususda büyük hizmeti, himmeti görülmüşdür.
«Birinci Cihan Harbi felâketi bu yenilikleri alt üst etmiş, arozözlere ve hayvanlara ordu tarafından el konmuş, genç ame-
le de askere alınarak tanzifat işi kadınlara ve çocuklara kalmış, Cemil Paşanın binlerce lira sarfı ile kurduğu teşkilât mahvolmuştu.
«Mütârekeden sonra Cemil Paşanın ikinci defa şehir eminliğine (Belediye başkanlığında) tanzifat işleri ile tekrar, ciddî surette uğraşıldı. Her türlü noksanlar hazırlanıp tamamlandı ve Dr. Vedi Bey isminde yorulmak bilmez bir zât Nezâfeti Fenniye Müdürlüğüne getirildi. İstanbul sokakları temizlendi ise de bu yolda yapılan masraf Şehiremânetini (Belediyeyi) iflâsa mahkûm etti. Çünki, tanzifat resmi olarak İstanbul halkından senede ancak 50.000 lira toplanabiliyor, bu parayı da, Şehiremâ-neti istikrazına karşılık olarak mâliye nezâreti alıyordu, halbu ki Şehiremâneti her sene tanzifat işlerine 400.000 - 500.000 lira sarfediyordu. Bu duruma ne kadar daya-nabilecekdir, bilinemez» (Osman Nuri Ergin, Mecellei Umûriye Belediye, 1922).
Osman Nuri Ergin yukarıdaki tarihçede, tahminen 1690 ile 1840 arasında bir buçuk asır İstanbulun temizlik işlerinde kullanılmış külhanb eylerini kaydetme-
mişdir (B.: Külhanbeyleri).
Cumhuriyet devrinde İstanbulun temizlik işleri büyük, en büyük meselelerinden biri olarak tekrar ele alındı. Bu ağır iş İstanbul Belediyesinin Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenir ve çevrilir; eski «Tanzifat amelesi» ve halk ağzında ve basında kullanıla gelen «çöpçü» tâbirleri yerine bu müdürlüğün resmî kayıd-larında «Temizlik İşçisi» ismi kabul edil-mişdir. Temizlik İşleri Müdürlüğü teşkilâtı ve çöpçülerin ahvâli hakkında yazı olarak sorduğumuz sorular, bu satırların yazıldığı sıra Belediye Temizlik İşleri Müdürü bulunan Faruk Canıtez tarafından, aydın adama yakışan bir sağ duyu ile gereği gibi cevablandırılmışdır; aşağıdaki notları o yazıdan naklediyoruz:
«1964 yılında İstanbul Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü kadrosu 37 maaşlı memur, 502 ücretli müstahdem ve 2317 işçi (çöpçü) olmak üzere 2856 kişi idi.
«Müdürlük İstanbulun temizlik işlerini 4 ana esasda ele almışdır: l — Cadde ve sokakların temizlenmesi; 2 — Temizlenmiş caddelerden çöpleri toplama, taşıma;
3 — Çöplerin imhası, 4 — Kar temizliği.
«Bu işleri görmek için 2110 işçi (çöpçü), 110 amelebaşı, 25 postabaşı, 12 grup-başı kullanılmaktadır.
«Temizlik işlerinde kullanılmak üzere Belediyenin 207 motorlu vâsıtası vardır, bunların 100 tanesi dâima hâli faaliyettedir. Ayrıca 174 atlı çöp arabası çalıştırılmaktadır.
«Müdürlüğün 1964 yılı bütçesi 15,833, 272 liradır; maaş ve ücretler hâriç bunun 6,398,272 lirası şehir temizliğine sarfedilir.
«Temizlik işçinin (çöpçülerin) aylıkları ilk sene için 360 liradır; sonra 425 liraya yükseltilir.
«En genç temizlik işçisi (çöpçü) 18 yaşındadır, bu yaşdan küçük olanlar işe alınmaz; yaş haddi yokdur, çalışacak kudreti olan çalışır.
«Emrinde bulundukları Belediye Şubeleri müdürlüklerinde koğuşları (yatakhaneleri vardır, bunlardan Fatih, Eminönü, Kadıköy, Üsküdar, Beyoğlu ve Şişli koğuşlarında hamam, berber, terzi ve .saraçlar vardır.
«Temizlik işçileri (çöpçüler) ekseriyetle Kastamonu, Çorum, Sivas ve Tokad vilâyetleri halkındandır; hemşehrileri delâleti ile İstanbula bu işde çalışmak (çöpçülük) için gelirler.
«Bir işçiye (çöpçüye) senede l kat yazlık ve l kat kışlık üniforma-elbise (l asker kesimi pantalon ile bir montgomeri biçimi bluz-ceket), 2 çift postal, l muşamba verilir; elbiseleri muhtelif beden numaraları üzerinden münakaşa ile diktirilir.
«İşçi (çöpçü) üniformalarında (Bluz-ceketde ve şapkada) Belediye Encümenince kabul edilmiş alâmetler bulunur (Bluzun sol göğüsü üzerine dikilmiş madenî bir plâk üzerinde Belediye Dâiresinin adı ile çöpçününün numarası yazılıdır.)
«İşçiler (çöpçüler) günde 8 saat çalışırlar, haftada l gün ve senede 15 gün izinleri vardır.
((Çarşı boyları, pazar yerleri, haller ve civarı temizlik işleri teşkilâtını en çok yoran yerlerdir (Buralarda halk, esnaf çöpçüye yardımı, yerinin temizliğini kendi vazifelerinden biri bilecek yerde, bilâkis sokakları, caddeleri, dükkân önleri durmadan sâlimâne telvis etmektedir. Belediye emri geerğince bir çöp kabı bile bulundurmaz; küstah bir nahvet ile çöpçüyü kendi uşağı zanneder, halbuki kendi uşağı dahi
Çocuk çöpçü Kargılı Hüseyin, 1957 (Resim: S. Bozcalı)
olsa öylesine pervasız kirletme çevri karşısında tahammül etmez ve kaçar. Çöpçünün feryâd ettiği en mülevves semtlerin başında Eminönü ve civarı, Hal ve civarı ve Küçükpazardır. İstanbul Ansiklopedisi).
((Şehrin temiz tutulması hususunda Belediye Zabıtası Talimatnamesinde cezaî müeyyideler vardır, tatbiki hâlinde müessir olacağı muhakkakdır.
((Toplanan çöpler imha sahalarına götürülür, bu sahalar İstanbul cihetinde Ha-bibler Köyü civarında; Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ve Sarıyer bölgelerinde Levendde, Anadolu yakasında da Merdivenköyünde-dir. Çöpler denize dökülmez, buldozerler vâsıtası ile üzerlerine toprak atılarak karada imha edilir» (eylül 1964).
İstanbulun temizlik işleri, çöpçüler İstanbul basınında sık sık acı tenkid konusu ola gelmişdir; çöpçüler karikatüristler için
ÇÖPÇÜ, ÇÖPÇÜLER
4126 —
fSTÂNfîÜb
ANSİKLOPEDİSÎ
4127 —
ÇÖPÇÜ, ÇÖPÇÜLER
Herkes evinin önünü teırazliyecek;.. (Gazeteler)
Çöpçü Karikatürü (Nehar Tüblek, Akbaba Mecmuası)
ma sevdası peşinde... kız babası dünyanın başlık parasını ister adamdan... bunu köyde bulup biriktirmeye imkân yok...
((Sâdık Güzel 24 yaşındaydı. İstanbul'a geçen sene gelmişti. Köylüsünden birinin delaletiyle Belediyeye istida vermiş, neticeyi günlerce sabahçı kahvelerinde beklemiş, nihayet onu buraya, Eminönü Temizlik İşleri Amirliğine çöpçü olarak almışlardı; devam etti:
— Ayda elime 260 lira temiz para kalır, kalır ama yemek için, gezip tozmak için mi, hayır...
de istanbul Belediyesine batıran bir nükte iğnesi olmaktadır. Fakat insaf ile düşünmelidir ki, şehir, plânsız olarak durmadan genişlemekde, büyümektedir ve halk, bir büyük şehrin hemşehrilik sorumluluğunu idrak etmemişdir; büyük şehirde çoban hüriyeti ile yaşayanlar milyona yakındır; öyle ki, îstanbulun lâyık olduğu günlük temizliği temin için îstanbulda yaşıyan en azından yarım milyon vatandaşın peşine yarım milyon çöpçü takmak lâzımdır; bir terbiyesizin, bir yobazın Galatadan aldığı l kilo incir Köprüyü boydan boya kayağan, cıvık incir kabuğu ile telvis eder. Şehrin en büyük postahanesi önünde leke sabunu satan bir serseri, azıcık konakladığı o noktadan sabunlu bir çirkef bırakarak def olur.
İstanbul çöpçüleri, istisnasız diyar garibi bekâr uşaklarıdır; röportaj yazarları için çöpçülerin hayatı câzib bir konu ol-
Delikanh Çöpçü, Reşâdiyeli Sâdık, 1964 (Resim: Hürriyet Gazetesinde bir resimden S. Bozcalı eli ile)
Çöpçü Karikatürü
Belediye seçimi tozu dumana katacağa benzer
— Tafbii, bizde temizlik hep böyîe olur.
(Cemal Nâdir, Cumhuriyet Gazetesi, 1943)
muşdur; aşağıdaki satırları Metin Soysalın «Gaaye para biriktirip köyden düzgün bir kız almak» başlığı altında Hürriyet Gazetesinde çıkmış (23 Ağustos 1964) bir ma-kaalesinden alıyoruz:
«Çöpçü Sadık, Çöpçü Kadir, Çöpçü Mehmed...
«Üçü de fcarayağız köy delikanlısıydı. Erkek adam, mert adam ama rüzgârın yol ortasında savurduğu buruşuk bir kâğıt parçası gibi sürüklenip, taşı toprağı altındır diye îstanbula gelmişlerdi.
((Gelmişlerdi de ne olmuştu sanki? Çalı süpürgesi elde, faraş koltuk altında sokak sokak elâlemin artıklarını süpürüyor-lardı. Daha doğrusu günleri, ayları, seneleri...
«Bu yaz sıcağında onların alınlarında beliren boncuk boncuk ter damlacıkları ekmek parası için değil, sırf evlenebilmek içindi. Evet, sırf evlenebilmek için...
«Reşadiye'nin Çiftlik Köyünden Sâdık Güzel, koynunda sakladığı banka defterini gösterirken derin derin içini çekti:
— Yaz beyim, yaz... dedi, onüç aydır gurbetteyim ama, şuracıkta anca 852 lira yığabildim., görüyorsun çöpçüyüz, lâkin her şey, köyden eli yüzü düzgün bir kız al-
«On üç aydır îstanbulday-dı, Çöp İskelesi ile Sirkeci'-den başka yer bilmiyordu Gezip görememişti.
((Babası rençberdi, .anası ve üç kız kardeşi de tarlada çalışıyorlardı.
«% kız kardeş.. Bunun ne demek olduğunu artık iyi biliyordu. Sözün kısası, üç kız kardeş demek,, çöpçü Sâdık gibi; başlık parası uğruna gurbete çıkmış, çile dolduran üç köy delikanlısı daha demekti.
«Sâdık: — Bizim kaderimiz fcu.. der gibi elini hafiften salladı. Sigarasından bir iki nefes çekti. Üçüncü içiyordu. Daha ucuzu olsa onu içerdi, tek kuruşu hesaplıydı. Kolay mı, köye en azından 5-6 bin lirayla dönmek lâzımdı. İşte o zaman evlenmeyi hak etmiş olur, dünürlerini 'cızı evine alnı açık gönderebilirdi...
Dostları ilə paylaş: |