TOPLANTILARA İLİŞKİN BİLGİLER
İstanbul Finans Merkezi Projesi Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve Alt Çalışma Grubu aşağıda yer alan tarihlerde üç adet toplantı gerçekleştirmiştir. Ayrıca çeşitli konularda oluşturulan daha küçük gruplar da kendi aralarında çeşitli toplantılar gerçekleştirmiştir.
NO
|
TARİH
|
YER
|
1
|
06.02.2009
|
BDDK Ankara Binası
|
2
|
23.02.2009
|
Hazine Müsteşarlığı Ankara Binası
|
3
|
12.03.2009
|
Hazine Müsteşarlığı Ankara Binası
|
BAŞKANIN ÖNSÖZÜ
İçinden geçmekte olduğumuz dönemde, global finans sistemi tarihindeki en derin krizlerinden birini yaşamaktadır. İlk etapta, ABD bankalarının kredi portföylerinin belirli bir segmentindeki sorunlarla başlayan problemler, kısa süre içerisinde global bir bankacılık krizine ve beraberinde de küresel boyutta bir ekonomik krize dönüşmüştür. Krize karşı alınan tedbirler iki ana eksende sürdürülmektedir. Bir yandan ülkeler, başta finansal kuruluşlara yönelik kurtarma ve çözümleme faaliyetleri olmak üzere, ekonomide ortaya çıkan problemleri çözmeye yönelik olarak para, maliye ve diğer politika araçlarını yoğun olarak kullanmaktadırlar. Diğer taraftan, uluslararası standart koyucu komiteler öncülüğünde, finansal sitemin düzenlenmesi ve denetlenmesinde reformlara yönelik önemli çalışmalar yapılmaktadır. Reform çalışmaları kapsamında finansal sisteme yönelik düzenlemelerin hem kapsamları (örneğin hedge fonlar ve girişim sermayesi şirketlerinin kapsama alınması) hem de içeriklerinde (örneğin sermaye yeterliliği, likidite ve derecelendirme şirketlerine ilişkin kurallar) köklü değişiklikler yapılması planlanmaktadır. Ayrıca krizden çıkarılan dersler ışığında başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere çeşitli ülkelerde finansal düzenlemeye ilişkin kurumsal yapılanmada da çeşitli değişiklikler yapılmaktadır.
Global finans sistemi için böylesi önemli gelişmelerin ortaya çıktığı bir dönemde, ülkemiz, İstanbul’u orta vadede bölgesel ve uzun vadede de küresel bir finans merkezi haline getirmek için kapsamlı bir proje başlatmıştır. Gerek son yıllarda daha da güçlenen finansal yapısı, gerekse yetişmiş insan kaynağı, bilgi teknolojileri altyapısı, yeniliklere hızlı uyum kabiliyeti gibi güçlü yanlarıyla, İstanbul’un, gerekli iyileştirmelerin yapılmasıyla hızla bir cazibe merkezine dönüşeceği düşünülmektedir.
İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi kapsamında oluşturulan Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve Alt Çalışma Grubunun çalışma alanlarından ilki finansal sistemin düzenlenmesinde kurumsal yapının ne olması gerektiği ve bu çerçevede mevcut yapının nasıl iyileştirilebileceği hususudur. Bu kapsamda ilk olarak kurumsal yapılanmaya ilişkin teorik modeller ve çok sayıda ülke örneği incelenmiştir. İncelenen örneklerde, kurumsal yaklaşım, fonksiyonel yaklaşım, amaçsal yaklaşım ve tek otorite yaklaşımı olarak dört temel modelin uygulandığı görülmüştür. Uluslararası boyutta cazibe merkezi haline gelmiş olan finans merkezlerindeki düzenleyici kurumsal yapılar incelendiğinde, tüm örneklerin belirli ortak prensiplerle uyumlu olduğu, ancak uluslararası finans merkezi olmanın tek bir kurumsal yapıyı zorunlu kılmadığı görülmektedir. Son 15 yıllık süreç içerisinde amaçsal yaklaşım ile tek otorite yaklaşımını uygulayan ülkelerin sayısında artış olduğu, kriz sonrasında yapılan reform çalışmalarında ise (özellikle ABD ve AB) amaçsal yaklaşımın ön plana çıktığı görülmüştür. Ayrıca alternatif kurumsal yapılanmaların avantaj ve dezavantajları konusundaki tartışmalar pek çok ülkede ve çeşitli uluslararası platformlarda da devam etmektedir.
Çalışmalar kapsamında, Türk finansal sisteminin düzenlenmesindeki kurumsal yapı incelenmiş ve bu yapıda iyileştirilmesi gerekli alanlar tespit edilmiştir. Bu bilgilerin ışığında Türk finansal sitemi için alternatifli öneriler ortaya konmuş ve bu hedeflere ulaşabilmek için yapılması gereken eylem ve öncelikler tespit edilmiştir. Bu kapsamda, arasında özellikle sistemik riskin yönetilmesi ve yatay koordinasyon ihtiyacının ortaya çıktığı alanlarda düzenleyici otoriteler arası eşgüdümün önem arz ettiği değerlendirilmektedir. Mevcut durumda, Hazine Müsteşarlığı, TCMB, BDDK ve TMSF’nin katılımıyla oluşturulan ve Sermaye Piyasası Kurulunun da dahil olabileceği Sistemik Risk Komitesi, yakın dönemde imzalanan kurumlar arası protokoller ve mevcut hukuki düzenlemelerin sınırları çerçevesinde sistemik risk ağırlıklı olarak kısıtlı bir görev alanında faaliyetlerini devam ettirmektedir. Sistemik Risk Komitesinin, mevcut yapıda ortaya çıkabilecek kurumlar arası koordinasyon ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılabilecek önemli bir platform olduğu değerlendirilmektedir.
Mevcut durumda düzenleyici otoriteler arasında belirli bir uyum olduğu, ancak özellikle kalıcı ve etkin bir koordinasyon ile belirli alanlarda beraber hareket edilmesi ve eşgüdüm ihtiyacının söz konusu olduğu değerlendirilmektedir. Bu çerçevede orta ve uzun vadede, sistemik riskin yanında kurumlar arası yatay koordinasyon ihtiyaçlarını da karşılayabilecek hukuki ve organizasyonel yapıların oluşturulması ve bu çerçevede SPK’nın da dahil olacağı bir Finansal İstikrar Komitesinin oluşturulmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Söz konusu komitenin, uluslararası gelişmeleri de dikkate alarak, siyasi otoritenin bu yöndeki politikası ve düzenleyici ve denetleyici kurumların kendi aralarında oluşturacakları görüş birliği çerçevesinde, düzenleyici otoritelerin kurumsal yapılanmalarına ilişkin alternatif yaklaşımları incelemesi ve önerilerde bulunması; ayrıca uluslararası standartlara uyum düzeyi ile kurumsal yapılanmada hayata geçirilecek değişiklikleri izlemesi, değerlendirmesi ve yönlendirmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, oluşturulacak öneriler çerçevesinde düzenleyici otoritelerin merkezlerinin İstanbul’da konuşlandırılması durumunda, ölçek ekonomilerinden yararlanmak amacıyla, kurumların ortak bir mekanda faaliyet göstermelerinin de fayda sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Grup tarafından üzerinde çalışılan ikinci konu ise finansal sisteme yönelik uluslararası standartlara uyum hususudur. Bu kapsamda, 20’ye yakın ülkenin finansal düzenleme ve denetim otoriteleri ve merkez bankaları ile çeşitli uluslararası kuruluşların üye olduğu ve ülkemizin de yakın dönemde üyelik için davet aldığı Finansal İstikrar Forumu tarafından önerilen Sağlıklı Finansal Sistemler İçin 12 Temel Standart, ilgili AB Direktifleri ve incelenmesinde fayda görülen diğer standartlara ülkemiz mevzuatının uyum düzeyi ve ilgili kurumların uyum hedefleri incelenmiştir. Bu çerçevede, gerek AB ve gerekse diğer uluslararası normlara uyum konusunda halen yüksek bir uyum düzeyi olduğu, uyumsuz olunan konularda ise, ülkemiz düzenleyici ve denetleyici kurumlarının kendi program, stratejik plan ya da çalışmalarında bir takvim öngördükleri ve tam uyumu hedefledikleri görülmektedir. Diğer taraftan yaşanmakta olan global kriz nedeniyle, finansal sisteme yönelik uluslararası standartlarda pek çok değişikliğin gündeme geldiği ve revizyon çalışmalarını uluslararası boyutta devam ettiği bilinmektedir. Uluslararası standartlardaki bu revizyon süreci, ülkemiz açısından bu standartlara uyumu da dinamik bir süreç haline getirmektedir.
Grubun çalışmaları, kamu ve özel sektörden 20’den fazla kurumu temsilen katılan 40’tan fazla üye ile gerçekleştirilmiştir. Sınırlı süre içerisinde oldukça kapsamlı bir konuyu yoğun bir çalışma ile inceleyen ve önerilerini ileten grup üyelerine teşekkürü bir borç bilmekteyiz. Çalışmalarda aynı nihai hedef için farklı birikim ve bakış açılarına sahip katılımcıların görüşlerini sunmaları, kapsamlı ve çok yönlü bir raporun hazırlanabilmesini sağlamıştır. Hazırlanan raporun finansal sistemin daha etkin hale gelmesinde ve İFM projesinin başarıya ulaşmasına büyük katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.
Finansal piyasaların ve finansal kurumların baş döndürücü bir hızla değiştiği günümüzde, uluslararası platformda, finansal sistemin düzenlenmesi ve denetlenmesine ilişkin yaklaşım ve kurallar da benzer bir hızla revize edilmekte ve geliştirilmektedir. Ülkemizdeki finansal düzenleme çerçevesinin de söz konusu hızlı değişimlere cevap verebilecek esnek bir yapıda olması önem arz etmektedir. Bu anlamda hem finansal düzenlemedeki kurumsal yapıya yönelik iyileştirme ihtiyaçlarının hem de uluslararası standartlara uyum düzeyinin belirli periyotlarda gözden geçirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Hazırlanan raporun da söz konusu sürekli gözden geçirme sürecinin bir başlangıç halkası olması ümit edilmektedir.
Hazırlanan raporun tüm ilgili taraflara faydalı olması dileğiyle.
İsmail ERDEMİR
Düzenleyici ve Denetleyici Çerçeve Alt Çalışma Grubu Başkanı
Dostları ilə paylaş: |