İstanbul uluslararasi finans merkezi projesi


II. MEVCUT DURUM A. TÜRKİYE’DE MEVCUT YAPI



Yüklə 0,97 Mb.
səhifə5/19
tarix18.08.2018
ölçüsü0,97 Mb.
#72241
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

II. MEVCUT DURUM



A. TÜRKİYE’DE MEVCUT YAPI


Türk finansal sisteminde güven ve istikrarın sağlanması ile tasarruf sahipleri ile yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması görevi çeşitli kurumların sorumluluk alanına girmektedir4. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), fiyat istikrarı temel amacının yanı sıra finansal istikrarın sağlanmasına yönelik çeşitli sorumluluklar üstlenmiştir. Finansal sistemin farklı alt sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Hazine Müsteşarlığı (Sigortacılık Genel Müdürlüğü - SGM ve Sigorta Denetleme Kurulu - SDK) sorumluluğunda bulunmaktadır. Ayrıca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) hem tasarruf mevduatının sigortalanması hem de sistem dışına çıkarılması gerekli görülen bankaların çözümlenmesinde sorumluluk üstlenmektedir.

Finansal sistemde, finansal kurumların yükümlülüklerini yerine getirememeleri durumunda tasarruf sahipleri ve yatırımcıların alacaklarını garanti eden üç farklı koruma/güvence fonu bulunmaktadır. Bunlar tasarruf mevduatı sahiplerine yönelik Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, sermaye piyasalarında küçük yatırımcılara yönelik Yatırımcıları Koruma Fonu, sigortacılık alanında ise Güvence Hesabıdır.

Diğer taraftan, başta Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK), Rekabet Kurumu ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) olmak üzere, diğer kamu otoriteleri de kendi görev alanları ile ilgili konularda finansal kurumlar üzerinde düzenleme ve/veya denetim yetkisine sahiptir.

1.Kurumsal Yapı

1.1.Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası


1211 Sayılı Merkez Bankası Kanunu’nda, fiyat istikrarını sağlama amacının yanı sıra, finansal istikrarı sağlamak destekleyici amaç olarak yer almaktadır. Bu amaçlar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, açık piyasa işlemleri yapmak, hükümetle birlikte Türk Lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak ve yabancı paralar ile altın karşısındaki muadeletini tespit etmeye yönelik kur rejimini belirlemek, Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesi için döviz ve efektiflerin vadesiz ve vadeli alım ve satımı ile dövizlerin Türk Lirası ile değişimi ve diğer türev işlemlerini yapmak, mali kurumların zorunlu karşılıklar ile ilgili yöntem ve esasları belirlemek, reeskont ve avans işlemleri yapmak, altın ve döviz rezervlerini yönetmek, Türk Lirasının hacim ve tedavülünü düzenlemek, finansal piyasaların takas ve saklama işlemlerinin sağlıklı yürüyebilmesi için gerekli ödeme sistemleri altyapısının oluşturulması ve sürdürülmesini sağlamak, finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak, nihai borçlanma mercii olarak piyasalara likidite sağlamak, mali piyasaları izlemek ve bankalardaki mevduatın vade ve türleri ile özel finans kurumlarındaki katılma hesaplarının vadelerini belirlemek konularında görevli kılınmıştır. Banka, ayrıca mali piyasaları izlemek amacıyla bankalar ve diğer mali kurumlardan ve bunları düzenlemek ve denetlemekle görevli kurum ve kuruluşlardan gerekli bilgileri istemeye ve istatistiki bilgi toplamaya da yetkilidir.

Merkez Bankası belirlenen yetki ve görevleriyle ilgili olarak düzenlemeler yapmaya ve bunları uygulamaya, bu düzenlemelere tabi kurum ve kuruluşlar nezdinde bunlara uygun hareket edilip edilmediğini ve kendisine gönderilen bilgilerin doğru olup olmadığını denetlemeye de görevli ve yetkilidir.

Merkez Bankasına yukarıda belirtilen görev ve yetkileri dışında Kanunun 44 üncü maddesi ile verilen bir diğer temel görev ise, Türkiye'de faaliyette bulunan mevduat bankaları, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları, finansal holding şirketleri, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri ile belirlenecek diğer mali kuruluşların müşterilerinin risk durumlarına ilişkin bilgileri toplamak ve ilgili kuruluşlar ile paylaşmak üzere kurulacak Risk Merkezine ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

Ayrıca, Bankaya 1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu dışında diğer bazı düzenlemelerde de çeşitli görev ve yetkiler verilmiştir. Bu düzenlemelerden önemli iki tanesi, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar ile Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’dur. Diğer taraftan, Bankalararası Takas Odaları Merkezi (BTOM) 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un 6 ncı maddesi uyarınca, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben tesviyesini sağlamak amacıyla tüzel kişiliği haiz olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından kurulmuş olup gözetim ve denetimi Bankaca yapılmaktadır.


1.2.Sektörel Düzenleme ve Denetim Otoriteleri

1.2.1.Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu

4389 sayılı Bankalar Kanunu ile kurulan ve Ağustos 2000 yılında faaliyetlerine başlayan BDDK, bankacılık faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetiminden sorumlu idari ve mali özerkliğe haiz bir kamu kurumu niteliğindedir. 5411 sayılı Bankacılık Kanununda, BDDK’nın temel amaçları şu şekilde sayılmaktadır:

  • finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanması,

  • kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışması,

  • mali sektörün gelişmesi,

  • tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması.

BDDK görev ve yetkilerini temel olarak 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda tanımlanmıştır. Bahsi geçen kanunlar çerçevesinde finansal holding şirketleri, bankalar, faktoring şirketleri, finansal kiralama şirketleri, finansman şirketleri, varlık yönetim şirketleri ve kart kuruluşları BDDK’nın düzenleme ve denetimine tabi kuruluşlardır. Ayrıca denetime tabi kuruluşlara bağımsız denetim, derecelendirme, değerleme ve destek hizmeti verecek kuruluşları da BDDK tarafından yetkilendirilmektedir.
Diğer taraftan BDDK açısından bankaların konsolide denetimi ayrı bir öneme sahiptir. Bu kapsamda, ana ortaklık niteliğindeki bankalar yanında, bunların yurt içi ve yurt dışı bağlı ortaklıkları, birlikte kontrol edilen ortaklıkları, şube ve temsilcilikleri BDDK’nın konsolide denetimine tâbidir. Bağlı ortaklık ve birlikte kontrol edilen ortaklıkların konsolide denetimi, gerek duyulması hâlinde, BDDK ve konsolide denetime tâbi kuruluşların denetimi ve gözetimi ile yetkili otoritelerle birlikte gerçekleştirilebilir. Denetim sonuçları ile denetime esas bilgi ve belgeler anılan yetkili mercilerin görüsü alınarak BDDK belirlenecek usul ve esaslara göre paylaşılır ve kullanılır.
Ayrıca son yıllarda ülkemiz finans sektöründe de faaliyet göstermeye başlayan ve konsolide denetim açısından önem arz eden finansal holding şirketleri de BDDK denetimine tabidir. Finansal holding şirketleri, içlerinden en az bir tanesi bir mevduat veya katılım bankası olmak şartıyla bağlı ortaklıklarının tümü veya çoğunluğu finansal kuruluş olan şirket olarak tanımlanmaktadır. Finansal holding şirketleri ve bunların konsolidasyon kapsamındaki tüm ortaklıkları BDDK tarafından konsolide denetime tabi tutulmaktadır. Konsolide denetim, BDDK tarafından denetlenen bankalar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin denetim sonuçları ile diğer finansal kuruluşları denetime ve gözetime yetkili merciler tarafından gerçekleştirilen denetim sonuçları konsolide edilmek suretiyle gerçekleştirilir. BDDK tarafından gerek duyulması halinde, konsolide denetimler BDDK ve diğer sektör düzenleme ve denetim otoriteleri ile birlikte gerçekleştirilebilir.

BDDK, faaliyetlerinde amaçlarına ulaşabilmek dört temel yöntem kullanmaktadır. Bunlar:



  • Lisanslama ve Lisans İptal Etme: BDDK denetimine tabi şirketlere yönelik olarak kuruluş, faaliyet, birleşme, bölünme ve hisse devri izni vermekte ve gerekli gördüğü takdirde bu izinleri iptal etmekte ve/veya bankaların TMSF’ye devredilmesine karar vermektedir.

  • İkincil Düzenleme Yapma: BDDK, denetimine tabi kuruluşlara ve faaliyetlere yönelik olarak ikincil düzenleme yapma yetkisine haizdir.

  • Denetleme: BDDK denetimine tabi kuruluşların mali bünyelerini analiz etmek ve mevzuata aykırılıkları tespit etmek amacıyla yerinde denetim ve uzaktan gözetim faaliyetleri gerçekleştirir.

  • İdari Karar Alma: BDDK denetime tabi kuruluşlar ve faaliyetlerine yönelik olarak idari kararlar alabilmektedir. Bu kapsamda, kuruluşlara çeşitli faaliyetleri yürütmelerine/genişletmelerine ilişkin izin verme, faaliyet kısıtlayıcı idari tedbirler alma, kuruluşlara idari cezalar kesme, mevzuatta yer alan suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma talebiyle ilgili yargı kurumlarına başvuruda bulunma gibi konularda özel nitelikli kararlar alınabilmektedir.

Finansal düzenlemenin temel amaçları açısından sınıflandırıldığında, BDDK tarafından çıkarılan düzenlemelerde yer alan hükümlerin aşağıdaki tabloda yer aldığı şekilde sınıflandırılması mümkündür. Tabloda her bir amaca yönelik olarak BDDK tarafından düzenleme konusu yapılan alanlar örneklenmektedir. Söz konusu alanlarda BDDK tarafından düzenleme, denetim ve uygulama faaliyetleri yürütülebilmektedir.
Tablo 1: Temel Amaçlar İtibarıyla BDDK Düzenleme/Denetim/Uygulama Alanları

TEMEL AMAÇ

DÜZENLEME/DENETİM/UYGULAMA ALANLARI

Kuruluşların sağlıklı mali yapıya sahip olmaları

  • Lisanslamaya ilişkin kurallar (kurucularda aranan şartlar, minimum sermaye yükümlülüğü, bankaların TMSF’ye devri)

  • Koruyucu düzenlemeler (sermaye yeterliliği, karşılıklar, yabancı para limitleri, likidite yeterliliği, kredi, iştirak, gayrimenkul, emtia, bağış sınırlamaları)

  • Faaliyet kuralları (üst düzey yöneticilere ilişkin şartlar, iç kontrol, teftiş, risk yönetimi prensipleri, bilgi sistemlerine ilişkin hükümler, destek hizmeti alma kuralları)

Sistemik Riskin Önlenmesi

  • Koruyucu düzenlemeler ve faaliyet kurallarının tüm sektör için aynı yönde kullanılabilmesi yetkisi

  • Diğer kurumlarla eşgüdüm:

    • Finansal Sektör Komisyonu, Eşgüdüm Komitesi faaliyetleri

    • Sistemik riskin TMSF, Hazine Müsteşarlığı ve TCMB ile müştereken tespiti

Finansal piyasaların etkin çalışması

  • Mevduat ve katılım fonu piyasasına ilişkin hükümler (mevduat ve katılım fonlarının kabulü ve çekilmesine, katılım fonlarına ilişkin koşullara, zamanaşımlarına yönelik hükümler)

  • Kredi piyasasına ilişkin hükümler (alınacak hesap durum belgelerine, katılım bankalarınca verilebilecek kredilere, kredi kartlarının sözleşme şekli ve genel işlem şartlarına, kredi kartlarında faiz hesaplama yöntemleri ve kart limitlerine, kredi kartlarının haksız kullanımı ve sigortalanmasına yönelik hükümler)

  • İtibarın korunması ve etik ilkelere ilişkin hükümler

  • Birliklerce belirlenecek meslek ilkelerine ilişkin hükümler

  • Birliklerce belirlenecek haksız rekabetin önlenmesine ilişkin hükümler

Müşteri ve yatırımcı haklarının korunması

  • Kurumsal yönetim ilkeleri

  • Muhasebeleştirme, kamuya açıklama ve bağımsız denetim kuralları

  • Mevduat sigortası zorunluluğu

  • Müşteri haklarının korunması (müşteri sırrının korunması, müşterilerin bilgilendirilmesi, sözleşmelere ilişkin asgari unsurlar ve tip sözleşmeler, kimlik doğrulama, müşteri şikayet ve ihbarları)

  • Birliklerce belirlenecek ilan ve reklam esasları

  • Birliklerce oluşturulan halem heyetleri



1.2.2.Sermaye Piyasası Kurulu

Sermaye Piyasası Kurulu, 1981 yılında 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile kurulmuş ve temel amacı sermaye piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışmasını ve tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının korunmasını sağlamak olan idari ve mali özerkliğe sahip düzenleyici ve denetleyici bir kamu kurumudur.

Kurul bu amaçlara ulaşmak amacıyla aşağıdaki temel faaliyetleri gerçekleştirmektedir.



  • Sermaye piyasası araçlarını Kurul kaydına almak ve sermaye piyasası araçlarının ihracı, halka arz ve satışı ile kamunun aydınlatılması yükümlülüklerini düzenlemek ve denetlemek,

  • Sermaye piyasası faaliyetinde bulunacak menkul kıymet yatırım ortaklıkları ve yatırım fonları, gayrimenkul yatırım ortaklıkları, girişim sermayesi yatırım ortaklıkları, borsa yatırım fonları, konut finansman fonu, varlık finansman fonu, portföy yönetim şirketleri, aracı kurumlar, vadeli işlemler aracılık şirketleri, derecelendirme şirketleri, bağımsız denetleme kuruluşları gibi kurumlara ilişkin kuruluş, faaliyet ve sona ermeye dair esasları belirlemek,

  • Sermaye Piyasası Kanununa tabi ihraçcıların, kendi menkul kıymetlerini halka arz eden ve Sermaye Piyasası Kanununda öngörülen sermaye piyasası faaliyetinde bulunan bankaların, sermaye piyasası kurumlarının ve borsalar ve teşkilatlanmış diğer piyasaların faaliyetlerinin Kanuna, Kurul yönetmelik, tebliğ ve kararlarına ve sermaye piyasaları ile ilgili diğer mevzuata uygunluğunu gerekli her türlü bilgi ve belgeyi isteyerek, izlemek ve denetlemek,

  • Kurul Düzenlemelerine aykırılıklara ilişkin olarak, Kanun kapsamındaki müeyyideleri uygulamak ve suç duyurusunda bulunmak,

  • Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki konularla ilgili düzenleme yapmak.

Bir düzenleyici ve denetleyici otorite olan SPK’nın finansal düzenleme, denetim ve gözetim fonksiyonlarına ilişkin olarak yürüttüğü faaliyetleri finansal düzenlemenin temel amaçları açısından aşağıdaki tabloda yer aldığı şekliyle özetlemek mümkündür.

Tablo 2: Temel Amaçlar İtibarıyla SPK Düzenleme/Denetim/Uygulama Alanları

TEMEL AMAÇ

DÜZENLEME, DENETİM VE GÖZETİM ALANLARI

Kuruluşların sağlıklı mali yapıya sahip olmaları

  • Lisanslamaya ilişkin kurallar (kurucularda aranan mali şartlar, asgari sermaye yükümlülüğü)

  • Koruyucu düzenlemeler (sermaye yeterliliği, likidite oranı, kredi sınırlamaları, portföy sınırlamaları)

  • Faaliyet kuralları (personel ve üst düzey yöneticilere ilişkin şartlar, iç kontrol, teftiş)

Finansal istikrarın sağlanması

  • Koruyucu düzenlemeler ve faaliyet kurallarının tüm sektör için eş zamanlı olarak izlenilmesi

  • Diğer kurumlarla eşgüdüm (Finansal Sektör Komisyonu)

Finansal piyasaların etkin çalışması

  • Borsalar ve teşkilatlanmış diğer piyasalar ile kambiyo ve kıymetli madenler borsalarının izlenmesi ve denetlenmesi

  • Sermaye piyasası suçlarının önlenmesi, denetlenmesi, müeyyide uygulanması

  • Sektör çalışanlarına ve yöneticilere yönelik lisanslama faaliyetleri

Müşteri ve yatırımcı haklarının korunması

  • Kamunun aydınlatılması yükümlülükleri

  • Kuruluşlar ile yatırımcılar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi

  • Yatırımcıları koruma fonu, özel fon

  • Kurumsal yönetim ilkeleri

  • Muhasebe standartları ve bağımsız denetim kuralları

  • Performansa dayalı ücretlendirmeye ilişkin sınırlamalar


1.2.3.Hazine Müsteşarlığı (Sigortacılık, Özel Emeklilik ve Kambiyo İşlemleri)

Sigortacılık sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesi, Hazine Müsteşarlığı tarafından gerçekleştirilmektedir.

Hazine Müsteşarlığı, kendi teşkilat kanunu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile diğer kanunların verdiği yetki çerçevesinde;



  • Sigorta Şirketleri

  • Reasürans Şirketleri

  • Emeklilik Şirketleri

  • Brokerler

  • Acenteler

  • Eksperler

  • Aktüerler

  • Sigortacılık faaliyeti gösteren diğer organizasyonlar (sigorta ve reasürans havuzları v.b.)

  • Sigortacılıkla ilgili meslek kuruluşlarını (Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, Türkiye Sigorta Eksperleri İcra Komitesi, Türkiye Sigorta Acenteleri İcra Komitesi)

kuruluş, faaliyet ve faaliyetlerinin sonlandırılması bakımlarından düzenleme ve denetleme yetkisine sahiptir.

Hazine Müsteşarlığı 4059, 4632 ve 5684 sayılı Kanunlarda belirtilen amaçlara ulaşabilmek için aşağıdaki faaliyetleri yürütür.



  • Lisanslama : Sigorta, reasürans, emeklilik şirketleri, brokerler, eksperler, aktüerler ve acenteler faaliyetlerine başlamadan önce Müsteşarlıktan izin almak zorundadırlar. Lisansların iptali de Müsteşarlık tarafından gerçekleştirilmektedir.

  • İkincil Düzenleme Yapma : Hazine Müsteşarlığı, denetimine tabi kuruluşlara ve faaliyetlere yönelik olarak ikincil düzenleme yapma yetkisine sahiptir.

  • Denetleme : Hazine Müsteşarlığı denetimine tabi kuruluşların mali bünyelerini analiz etmek ve mevzuata aykırılıkları tespit etmek amacıyla yerinde denetim ve uzaktan gözetim faaliyetleri gerçekleştirir.

  • İdari Karar Alma : Hazine Müsteşarlığı denetime tabi kuruluşlar ve faaliyetlerine yönelik olarak idari kararlar alabilmektedir. Bu kapsamda, kuruluşlara çeşitli faaliyetleri yürütmelerine/genişletmelerine ilişkin izin verme, faaliyet kısıtlayıcı idari tedbirler alma, kuruluşlara idari cezalar kesme, mevzuatta yer alan suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma talebiyle ilgili yargı kurumlarına başvuruda bulunma gibi konularda özel nitelikli kararlar alınabilmektedir.

Hazine Müsteşarlığı tarafından sigortacılık ve özel emeklilik alanında, finansal düzenlemenin temel amaçları açısından yürütülen düzenleme, denetleme ve uygulama faaliyetleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.



Tablo 3: Temel Amaçlar İtibarıyla Hazine Müsteşarlığı (Sigortacılık ve Özel Emeklilik) Düzenleme/Denetim/Uygulama Alanları

TEMEL AMAÇ

DÜZENLEME ALANLARI

Kuruluşların sağlıklı mali yapıya sahip olmaları

  • Şirket kuruluşuna ilişkin kurallar (sigortacılık harici faaliyet yasağı, kurucularda aranan şartlar, minimum sermaye yükümlülüğü, iş planı sunma zorunluluğu, hayat ve hayat dışı sigortalardan sadece birinde faaliyet gösterebilme, yeterliliğe ilişkin denetim)

  • Koruyucu düzenlemeler (sermaye yeterliliği, sigortacılık teknik karşılıkları, sigortacılık teknik karşılıklarının yatırılacağı varlıklara ilişkin sınırlamalar, mali bünye zaafiyetine karşı aşama aşama tedbirler, aktif azaltıcı işlem yasağı)

  • Faaliyet kuralları (üst düzey yöneticilere ilişkin şartlar, iç sistemler, faaliyette bulunulacak her bir sigorta branşı için ruhsat alınması, faaliyette bulunulacak her bir branş için ilave sermaye zorunluluğu, aktüer çalıştırma zorunluluğu )

  • Diğer aktörlere ilişkin düzenlemeler (sigorta ve bireysel emeklilik aracıları, aktüerler, eksperler...)




Sistemik Riskin Önlenmesi

  • Diğer kurumlarla eşgüdüm (Finansal sektör komisyonu; Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu)




Finansal piyasaların etkin çalışması

  • Bireysel Emeklilik Sistemine ilişkin hükümler (Emeklilik sözleşmeleri, Katkı paylarının yatırıma yönlendirilmesi, Katkı payının değiştirilmesi ve ödemeye ara verme, Emekliliğe hak kazanma ve birikimlerin ödenmesine ilişkin hükümler, Emeklilik Gözerim Merkezi)

  • Sigortacılığa ilişkin hükümler (Sigorta sözleşmelerinin asgari olarak genel şartlara uyumu, tarifeler, yurt dışında yaptırılabilecek sigortalar, sigortacılık eğitim merkezi, ihtisas komiteleri, sigorta bilgi merkezi, Tarsim, Dask, Zorunlu Sigortalar)

Müşteri ve yatırımcı haklarının korunması

  • Muhasebeleştirme, kamuya açıklama ve bağımsız denetim kuralları

  • Güvence Hesabı

  • Tüketicilere asgari bilgilendirme zorunluluğu

  • Şirketlerin teminat tutma zorunluluğu

  • Sigortacılıkta tahkim




Hazine Müsteşarlığı tarafından ayrıca; ülkenin finansman politikaları çerçevesinde sermaye akımlarına ilişkin düzenlemeleri yapmak, kambiyo rejimine ilişkin faaliyetleri yürütmek, ödünç para verme mevzuatı kapsamındaki işleri yürütmek, kıymetli madenlere ilişkin mevzuat işlerinin yürütülmesi görevleri de yapılmaktadır. Bu çerçevede;

İkrazatçılar,

Yetkili Müesseseler (Döviz Büroları),

İstanbul Altın Borsası,

Müsteşarlıkça denetim ve gözetim yapılan kuruluşlar arasında bulunmaktadır.

1.3.Koruma/Güvence Fonları

1.3.1.Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu 22.07.1983 tarihinde yürürlüğe giren Bankalar Kanununa ilişkin 70 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bankalardaki tasarruf mevduatını sigorta etmek amacıyla tüzel kişiliği haiz olarak kurulmuş, idare ve temsili Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına verilmiştir. Fonu idare ve temsil görevi 4389 sayılı Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde 31.08.2000 tarihinden itibaren Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna intikal etmiştir.

26.12.2003 tarihinde 5020 sayılı Kanun ile 4389 sayılı Bankalar Kanununda yapılan değişiklik ile Fonun karar organının Fon Kurulu olduğu ve Fonun genel yönetim ve temsili ile Fon Kurulunca alınan kararların yürütülmesinin Fon Kurulu Başkanına ait olduğu hükme bağlanmış ve Fon özerk bir statüye kavuşmuştur. 01.11.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda ise Fonun kamu tüzel kişiliğe haiz, idari ve mali özerk statüsü korunmuş ve Fona mevduat sigortacılığına ilişkin politikaları belirleme yetkisi verilmiştir.

Bankacılık Kanununun 111’inci maddesi gereğince; Fon görevini yaparken bağımsızdır. Fonun kararları yerindelik denetimine tabi tutulamaz. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi Fon Kurulunun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez.

Fonun görevleri Bankacılık Kanunu ile yeniden tanımlanmıştır. Söz konusu Kanunun 111’inci maddesinde Fonun görevleri şu şekilde tanımlanmıştır:



  • Bankacılık Kanunu ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi,

  • Fon bankalarının yönetilmesi, malî bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi,

  • Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması,

  • Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi,

  • Kanunla verilen diğer görevlerin ifası.

Fonun ana faaliyetleri, Mevduat Sigortacılığı Faaliyetleri ve Çözümleme Faaliyetlerinden oluşmaktadır.

Mevduat Sigortacılığı Faaliyetleri çerçevesinde Fon; mevduat sigortacılığına ilişkin politikaların belirlenmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması, mevduat sigortacılığından kaynaklanan risklerin ölçülmesi ve yönetilmesi, sektör ve bankaların riskinin izlenmesi ve sigorta primlerinin tahsil edilmesine yönelik işlemleri yürütmektedir.



Çözümleme Faaliyetleri kapsamında ise; Fona devredilme veya faaliyet izni kaldırılma ihtimali beliren bankalar ile ilgili erken uyarı sisteminin söz konusu bankaların çözümleme sürecinin optimum maliyet ve zamanda tamamlanması ve söz konusu bankalar nedeniyle aktarılan kaynakların geri kazanımına ilişkin işlemleri yürütmektedir.

Tablo 4: Temel Amaçlar İtibarıyla TMSF Düzenleme/Denetim/Uygulama Alanları

TEMEL AMAÇ

DÜZENLEME ALANLARI

Kuruluşların sağlıklı mali yapıya sahip olmaları

  • BDDK’nın görüşü alınmak suretiyle bankaların sigortaya tabi mevduatlarına ilişkin“risk esaslı prim tarifesi”nin belirlenmesi

Sistemik riskin önlenmesi

  • Mevduat ve katılım fonlarının sigortalanması

  • Geri kazanım faaliyetleri

  • Kendisine devredilen bankaların ve varlıkların çözümlenmesi


Diğer kurumlarla eşgüdüm:

    • Finansal Sektör Komisyonu, Eşgüdüm Komitesi faaliyetleri

    • Sistemik riskin BDDK, Hazine Müsteşarlığı ve TCMB ile müştereken tespiti

Finansal piyasaların etkin çalışması

  • Kredi kuruluşlarının faaliyet izninin kaldırılması ve fona devir ile ilgili hükümler

  • Fon şirketlerinin tasfiye edilmesi ve satış işlemleri

  • Varlık Yönetim Şirketinin kuruluşuna ilişkin düzenleme

  • Fon’un finansal varlıklarının etkin kullanımı

Müşteri ve yatırımcı haklarının korunması

  • Mevduat ve katılım fonlarının sigortalanması ve ödenmesi

  • Fon alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin düzenlemeler


1.3.2.Yatırımcıları Koruma Fonu

Yatırımcıları Koruma Fonu, Sermaye Piyasası Kanunu’na 15.12.1999 tarih ve 4487 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenen 46/A maddesi ile tüzel kişiliği haiz olarak kurulmuştur.

  • Hakkında tedrici tasfiye veya iflas kararı verilen aracı kurumların ve

  • Bankalar Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla Bakanlar Kurulu Kararıyla faaliyetleri durdurulan Sermaye Piyasası Kanunu’nun 50 nci maddesi (a) bendi hükmü kapsamındaki bankaların,

sermaye piyasası faaliyetleri ve işlemleri nedeniyle müşterilerine karşı hisse senedi işlemlerinden doğan nakit ödeme ve hisse senedi teslim yükümlülüklerini ve Sermaye Piyasası Kanunu’nun 46/B maddesinde düzenlenen görevleri Kanunda öngörülen esaslara göre yerine getirmek ve tasfiye giderlerini karşılamak amacıyla kurulmuştur.

Fon, sermaye piyasası araçlarının kaydını tutmakla görevli Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. tarafından idare ve temsil olunur. Bütün aracı kuruluşlar, Yatırımcıları Koruma Fonu’na katılmak zorundadır. Fon’un yönetim ve çalışma esasları Sermaye Piyasası Kurulu’nca çıkarılan Yatırımcıları Koruma Fonu Yönetmeliği ile belirlenmiştir.

Yatırımcıları Koruma Fonu Yönetmeliği’nin 4. maddesi uyarınca aracı kuruluşların, Fon tarafından bu Yönetmelik çerçevesinde karşılanacak yükümlülükleri; sermaye piyasası faaliyetleri ve işlemleri nedeniyle hisse senedi işlemlerinden doğan ve gerçek ve tüzel kişi yatırımcı tarafından satılmak, saklanmak, yönetilmek, virman edilmek, ödünç işlemlerine konu edilmek üzere veya diğer nedenlerle aracı kuruluşlara tevdi edilen veya müşteri emrine istinaden alınan hisse senetleri ile yatırımcı tarafından hisse senedi satın alınmak üzere veya satın alınan hisse senetleri karşılığında tevdi edilen nakit ya da gerçek ve tüzel kişi yatırımcıya ait hisse senedinin satılmasından sağlanan nakitten oluşur.

Hisse senetlerinin sağladığı temettü, bedelsiz pay alma ve bedeli ödenen yeni pay alma gibi mali haklardan kaynaklanan hisse senedi ve nakit ile hisse senedini temsilen ihraçcı ortaklıklar tarafından verilen belgeler de bu madde çerçevesinde koruma kapsamındadır.

Haklarında tedrici tasfiye veya iflas kararı verilen aracı kurumların ve faaliyetleri durdurulan bankaların yaptıkları sermaye piyasası faaliyetleri ve işlemleri nedeniyle müşterilerine karşı hisse senedi işlemlerinden doğan nakit ödeme ve hisse senedi teslim yükümlülüklerinin  (2008 yılı için) 51.674,00-TL’ye kadar olan bölümü Fon tarafından karşılanacaktır. Bu tutar, her yıl yeniden değerleme oranında arttırılmaktadır.

1.3.3.Güvence Hesabı

Sigortalıların daha etkin bir şekilde korunabilmesini teminen 5684 sayılı Kanun ile eski Garanti Hesabı’nın kapsamı genişletilmiş ve Güvence Hesabı oluşturulması öngörülmüştür. Garanti Hesabı’ndan farklı olarak, Güvence Hesabı ile Sigortacılık Kanununa, Sigorta Murakabe Kanunu’na, Karayolları Trafik Kanunu ile Karayolu Taşıma Kanunu’na göre zorunlu kılınan sigortalardan doğan tazminatların karşılanabilmesi amaçlanmıştır. Bu şekilde, sigortaların zorunlu hale getirilmiş olması nedeniyle duyulan güvenin zedelenmemesi için, herhangi bir zarar görülmesi durumunda ortaya çıkan zararın belirli kurallar dahilinde karşılanabilmesi amaçlanmıştır.

Güvence Hesabı 14 Haziran 2007 tarih, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 14 üncü maddesiyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri bünyesinde kurulmuştur.

Sigortacılık Kanunu'nun geçici 1 inci maddesi ile Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı'nın tüm sorumlulukları, varlıkları, alacakları ve yükümlülükleriyle birlikte Güvence Hesabı'na devrolmuştur.
Kapsamında bulunan zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin olarak; sigortalının belirlenememesi, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli sigortanın bulunmaması veya çalınmış veya gasp edilmiş araçlarla kazaya sebebiyet verilmesi durumlarında, kazalarda zarar gören kişilerin, sigorta güvencesinden yoksun kalmaları nedeniyle uğrayacakları bedeni zararların giderilmesi amacıyla kurulmuştur.

Hesab'ın bu amacına ek olarak, kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapan sigortacının mali bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlardan ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde sigortacının ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararların karşılanmasında Güvence Hesabı'nın görevleri arasında tanımlanmıştır.

Güvence Hesabı, kapsamında bulunan zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin bedeni olarak (yaralanma, sakatlık, ölüm gibi) zarar görenlerin tedavi masraflarını karşılamakta ve kaza sonrasında sakat kalma halinde sakatlık tazminatı, ölüm halinde ise ölenin desteğinden yoksun kalanlara destekten yoksun kalma tazminatı ödemektedir.
Güvence Hesabı aşağıdaki zararları tazmin etmektedir.


  • Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar,

  • Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar,

  • Zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları,

  • Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde (Güvence Hesabı kapsamında kalan Zorunlu Sigortalar ile sınırlı olarak) ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar,

  • Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada,13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar.

Aşağıdaki sigortalar Güvence Hesabı kapsamındadır.

  1. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası

  2. Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası

  3. Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası

  4. Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası

  5. Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası

1.4.Diğer Kamu Kurumları



1.4.1.Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı

1 Haziran 2005 günü yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 282 nci maddesinde “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçu” düzenlenmiş olup buna göre; alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini yurt dışına çıkarmak veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tabi tutmak aklama suçunu oluşturmaktadır.

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 29.06.2006 tarihli ve 5532 sayılı Kanunla değişik 8 inci maddesinde “terörün finansmanı suçu düzenlenmiş olup buna göre; her kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının işlenmesinde kullanılacağını bilerek ve isteyerek fon sağlar veya toplarsa terörün finansmanı suçunu işlemiş sayılır.

13.11.1996 tarihli ve 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile kurulan MASAK, 17 Şubat 1997 yılında fiilen göreve başlamış olup MASAK’ın görev ve yetkileri 11.10.2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile yeniden tanımlanmıştır.

5549 sayılı Kanun ile MASAK’a suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine yönelik çalışmalar yapmak, bu kapsamda veri toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve değerlendirmek, aklama suçunu araştırmak ve incelemek, Cumhuriyet savcılarının aklama suçunun tespitine ilişkin taleplerini yerine getirmek ve aklama ve terörün finansmanı suçlarının işlendiğine dair olguların varlığının tespiti halinde Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmak ve bu suçların önlenmesine yönelik getirilen tedbirlerin belirlenen yükümlüler tarafından kanuna uygun olarak uygulanıp uygulanmadığının denetimini yapmakla yetkili ve görevli kılınmıştır. MASAK, suç gelirlerinin aklanması alanındaki gelişmeler ve aklama suçunun önlenmesi ve ortaya çıkarılmasına yönelik yöntemler konusunda araştırmalar yapmakta, belirlenen politikalar çerçevesinde kanun, tüzük ve yönetmelik taslakları hazırlamakta ve ilgili Kanun ve Bakanlar Kurulu kararlarının uygulanması konusunda düzenlemeler yapmaktadır.

MASAK’ın misyonu, aklama ve terörün finansmanı suçlarının önlenmesi ve tespitine yönelik olarak; politika oluşturulması ve düzenleme yapılmasına katkıda bulunmak, hızlı ve güvenilir bir şekilde bilgi toplamak ve analiz etmek, araştırma ve inceleme yapmak, elde edilen bilgi ve sonuçları ilgili makamlara iletmektir. Bu misyon çerçevesinde MASAK vizyonunu suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanıyla etkili bir şekilde mücadele ederek etkin bir ekonomi ve güvenli bir toplum oluşmasına katkıda bulunan öncü bir kurum olmak şeklinde tanımlamıştır.

1.4.2.Rekabet Kurumu

Rekabet kanunlarını uygulamakla yükümlü olan rekabet otoriteleri; girişim özgürlüğünün güvence altına alınması, kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması yoluyla toplumsal refahın arttırılmasını sağlamak üzere teşebbüslerin etkin rekabet koşullarını bozan eylem ve işlemlerinin önüne geçmek için gerekli önlemleri almak ve düzenlemeleri hayata geçirmekle yükümlü kılınmaktadır. Böylelikle, bir yandan rekabetin sürecinin korunması yoluyla ülke kaynaklarının halkın taleplerine göre dağıtımı sağlanırken, bir yandan da artan ekonomik verimlilik ile genel refaha olumlu katkılar sağlanması mümkün olabilecektir. Nitekim sağlıklı ve rekabetçi piyasaların önemine binaen Anayasanın 167. maddesi devlete açıkça piyasalarda oluşacak fiili yahut anlaşma sonucu doğacak tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önleme görevi vermiştir. Bu çerçevede, 1994 yılında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kabul edilmiş ve 1997 yılında bu Kanunu uygulamakla yükümlü otorite olan Rekabet Kurumu faaliyete başlamıştır.

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.


1.4.3.Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu

Ülkemizdeki muhasebe ve finansal raporlamaya ilişkin çok başlı uygulamaya son vermek amacıyla, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na 18.12.1999 tarih ve 4487 sayılı Kanunla eklenen Ek-1'inci madde uyarınca muhasebe standartlarını oluşturmak ve yayımlamak üzere idari ve mali özerkliğe sahip, kamu tüzel kişiliğini haiz Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) kurulmuştur.

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu Karar Organı; Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Yükseköğretim Kurulu ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden birer, Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliğinden bir yeminli malî müşavir ve bir serbest muhasebeci malî müşavir olmak üzere 9 üyeden oluşmaktadır.

Kurulun görevleri şunlardır:

a) Muhasebe standartlarının oluşturulmasında esas alınmak üzere, Kavramsal Çerçeveyi belirlemek ve Türkiye Muhasebe Standardı Taslak Metinlerini hazırlayıp kamuoyunun görüşlerine açmak,

b) Gerçek, güvenilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaca uygun, anlaşılabilir ve tutarlı finansal bilgi üretilmesini sağlayacak Türkiye Muhasebe Standartlarını oluşturmak,

c) Finansal bilgilerin karşılaştırılabilirliğinin uluslararası alanda da sağlanmasını teminen, ulusal muhasebe standartlarının uluslararası kabul görmüş muhasebe ilkeleri ve en iyi muhasebe uygulama örnekleri ile uyumunu gerçekleştirmek üzere gerekli çalışmaları yapmak,

d) Finansal tabloların ihtiyaçlara uygun bilgi sunmasını ve belirlenecek standartlarla ilgili olarak uygulamada karşılaşılabilecek sorunlara ilişkin önlem alınabilmesini sağlamak üzere, standartların oluşturulması sürecinde muhasebe ilgi gruplarının görüşlerinin alınmasını sağlamak ve standartların oluşturulması sürecinde düzenli olarak kamuoyunu bilgilendirmek,

Kurulun yetkileri şunlardır:

a) Ulusal muhasebe standartlarının oluşturulması ve uygulanmasına yön verilmesi amacıyla hazırlanacak standartları, yorumları ve bunlara ilişkin diğer belgeleri görüşüp karara bağlamak,

b) Muhasebe standartlarının uygulanmasına ilişkin genelge ve özelgeler yayımlamak,

Diğer taraftan, önümüzdeki aylarda yürürlüğe girmesi beklenen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı muhasebe standardı belirleme konusunda TMSK’yı tek yetkili otorite kılmakta ve halka açık olsun olmasın ülkedeki tüm işletmelere muhasebe ve finansal raporlama konularında TMSK tarafından yayımlanan Türkiye Muhasebe Standartları’na uyma mecburiyeti getirmektedir (TTK Tasarısı md. 88/1 ve 88/2)5. Tasarıda SPK, BDDK ve Hazine Müsteşarlığı gibi düzenleyici kurumların, gerekli olması halinde, Türkiye Muhasebe Standartları ile uyumlu olması koşuluyla kendi sektörleri ile ilgili standartlara ilişkin detaylı düzenlemeler yayımlayabilecekleri belirtilmektedir (TTK Tasarısı md. 88/4)6.

1.4.4.Özdüzenleyici Kurumlar

Öz düzenlemenin genel amaçları, IOSCO’nun Menkul Kıymet Düzenlemelerine İlişkin Amaç ve İlkeler’inde finansal piyasaların devlet tarafından düzenlenmesi için tanımlanmış olan amaçlarla aynıdır: Piyasaların güvenilirliğinin/bütünlüğünün sağlanması (dürüst, etkin ve şeffaf piyasalar), finansal istikrarın sağlanması (sistemik riskin azaltılması) ve yatırımcıların korunması.


Öz düzenleyici kurumlar finansal piyasalarda etik ve meslek kuralları gibi konularda çeşitli görevler üstlenmekte olup, bu nitelikteki kurumlara örnek teşkil eden borsalara ilişkin bilgilere ekte yer verilmiştir.

2.Kurumlar Arası İşbirliği

Türk finansal sisteminin düzenlenmesinde sorumlu otoriteler bağımsız faaliyette bulunmakla birlikte, otoriteler arasında bilgi alış-verişinin gerçekleştirildiği komiteler de mevcuttur. Bunlardan en önemlisi, 5411 Sayılı Bankacılık Kanununa göre kurulan ve tüm ilgili otoriteler ile kamu kurumlarının katıldığı Finansal Sektör Komisyonudur. Komisyon BDDK, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, TCMB, SPK, TMSF, Rekabet Kurulu, Devlet Plânlama Teşkilatı Müsteşarlığı, İstanbul Altın Borsası, İMKB, Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği üst düzey temsilcilerinden oluşmaktadır.


Komisyon, finansal piyasalardaki güven ve istikrar ile gelişmeyi temin etmek üzere, bilgi teatisini, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonu sağlamak, ortak politika önerilerinde bulunmak ve finans sektörünün geleceğini ilgilendiren konulara ilişkin görüş bildirmekle görevlidir. Komisyon en az altı ayda bir toplanmakta ve sonuçları hakkında Bakanlar Kuruluna bilgi sunmaktadır.
Finansal Sektör Komisyonu dışında, ilgili otoriteler arasında ikili ilişkilerin gerçekleştirildiği ikili işbirliği anlaşmaları ve çeşitli komisyonlar/toplantılar da mevcuttur. Örneğin BDDK ve TCMB arasında bilgi paylaşımı ve işbirliği alanlarını düzenleyen bir ikili işbirliği anlaşması mevcuttur. Ayrıca BDDK ve TMSF arasında işbirliği sağlamak amacıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile Eşgüdüm Komitesi tesis edilmiştir. Komite ile bankacılık sisteminin genel durumu, kredi kuruluşlarının denetimleri sonucu alınacak önlemler, risk esaslı sigorta primlerinin hesaplanmasında kullanılmak üzere kredi kuruluşlarının malî bünyelerini gösteren analiz sonuçları ve ayrıca bu bankaların mevduat ve katılım fonları hesap adetleri, sigortalı mevduat ve katılım fonları ve toplam mevduat ve katılım fonu tutarları hakkında gerekli bilgilerin paylaşılması, TMSF’nin görev alanına giren konularda ve işlem tesis edilmesinin gerekli olduğu hâllerde BDDK ile TMSF’nin azamî düzeyde işbirliği yapmasının sağlanması hedeflenmektedir. BDDK ve TMSF’nin başkan ve başkan yardımcılarından oluşan komite en az üç ayda bir defa olmak üzere, tarafların uygun göreceği sıklıkta toplanmaktadır.

2.1.Sistemik Riskin Yönetilmesi



2.1.1.Sistemik Riskin Tanımı

Sistemik risk, finansal sistem içindeki bir ya da birkaç kuruluşun yükümlülüklerini yerine getiremeyecek duruma gelmesi, mevduat sahiplerinin paniğe kapılarak mevduatlarını hızla çekmeleri ve kreditörlerin verdikleri kredileri geri çağırmaları gibi durumlar nedeniyle zincirleme iflasların sistemin tamamını etkileyecek hale dönüşmesi olasılığı olarak tanımlanabilir. Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) ise sistemik riski, “bir piyasa katılımcısının yükümlülüklerini yerine getirememesinin zincirleme bir etki ile başka piyasa katılımcılarını da aynı duruma düşürmesi sonucu sistemde daha büyük finansal güçlüklerin ortaya çıkması ihtimali” olarak tanımlamaktadır. IMF’nin bir çalışma tebliğine7 göre bir ülkenin bankacılık sistemindeki mevduatların yüzde 20’sini etkileyecek boyuttaki bir gelişme sistemik risk olarak değerlendirmektedir. Sistemik riski İngiltere Merkez Bankası “bankacılık sistemindeki sermayenin tamamının ya da tamamına yakınının tahrip olabileceği durum8”, Fed eski yönetim kurulu üyesi Prof. Frederic Mishkin ise “finansal piyasalardaki bilgi akışının ani ve genellikle beklenmeyen şekilde bozulması sonucu ekonomideki fonların, bu fonları en üretken şekilde değerlendirebilecek yatırımcılara aktarılamaması riski9” olarak değerlendirmektedir.

Sistemik riskin doğmasına neden olabilecek unsurlar arasında; dışsal şoklar, sistemde oluşan güven kaybına bağlı olarak bir banka veya banka grubundan yüksek miktarda fon çekilişi yaşanması, sistemde aynı tür ve yönde risk taşıyan (faiz, kur, kredi vb.) çok sayıda banka bulunması, pazarın büyük bölümünü elinde tutan bir bankanın iflas etmesi, birçok banka ile kredi ilişkisi içindeki bir bankanın yükümlülüklerini yerine getiremeyecek duruma gelerek ödeme sistemlerini kilitlemesi ve finansal sistem altyapısındaki eksiklikler olarak sayılmaktadır.

Güvene dayalı olarak faaliyet gösteren bankaların bilançosundaki varlıkların büyük bölümü ya başka bankaların yükümlülüğü olabilmekte ya da bu varlıkların değeri başka bankaların davranışlarına bağlı olarak piyasa hareketlerinden etkilenebilmektedir. Dolayısıyla bankalar arasındaki “bulaşma” etkisi çok daha fazla olmakta ve bu da finansal sistemin sistemik riske maruziyetini artırmaktadır. Otoriteler arasında gerekli eşgüdümün sağlanamadığı, gözetim ve denetim mekanizmalarının yetersiz olduğu ve otoritelerce gerekli önlemlerin alınmasında gecikildiği durumlarda sistemik risk ihtimali artmaktadır.

2.1.2.Sistemik Risk Konusunda Kurumlararası Koordinasyonun Önemi

Sistemik risk tanım itibariyle sistemin tamamını ilgilendiren bir kavram olduğundan herhangi bir otoritenin tek başına sistemik risk oluşumunu engellemesi ya da riskin gerçekleşmesi karşısında tek başına tedbirler alarak sistemi düzeltebilmesi mümkün değildir.

Literatürde Finansal Güvenlik Ağı (Financial Safety Net) olarak adlandırılan kavramın unsurları olan mevduat sigorta sistemi, merkez bankasının nihai kredi mercii fonksiyonu ve aşamalı olarak yaptırım uygulayacak bir gözetim ve denetim mevzuatı küçük farklılıklarla bir çok ülkede kurulmuş olmakla birlikte, bazı ülkelerin sistemik riski zamanında teşhis edebilmek ve gerek kriz öncesi gerekse kriz sırasında gerekli tedbirleri eşgüdüm içerisinde alabilmek için bazı ilave yapılar kurdukları görülmektedir.

Otoriteler arasında imzalanan işbirliği protokolleri ile hayata geçirilen bu yapılarda, genellikle belirli aralıklarla toplanacak ve sistemdeki riskleri tartışacak otoriteler üstü bir komite bulunmakta, belirli senaryolara dayanan acil durum planlarına yer verilmekte ve her kurumun acil durum planının uygulanmasından sorumlu kişileri tespit edilmektedir. Ayrıca, özellikle ECB’nin önem verdiği bir husus olarak, bir çok Avrupa Birliği üyesi ülkede düzenli aralıklarla ve tüm otoritelerin katılımıyla finansal kriz simülasyon egzersizleri yapıldığı ve bu egzersizlerin sonuçlarının değerlendirilerek kriz yönetimi ile ilgili yapılanmadaki zaafiyetlerin tespit edilerek gerekli önlemlerin alındığı bilinmektedir.

Konu hakkındaki ülke uygulamaları ve geçmiş deneyimler incelendiğinde sistemik riskin bertaraf edilmesi için kullanılan yöntemlerin genel olarak aşağıdaki amaçlara yönelik olduğu görülmektedir:



  1. Ödeme sistemlerinin sağlıklı işleyişini korumak,

  2. Mevduat sahiplerinde oluşan güven kaybını durdurmak,

  3. Sistemdeki bankaların yükümlülüklerini yerine getirebilmesini sağlayacak önlemler almak,

  4. Finansal sistemdeki sorunun reel sektöre yansımalarını azaltacak tedbirleri almak.


2.1.3.Ülkemizde Sistemik Riskle İlgili Mevcut Durum

Ülkemiz mevzuatında sistemik risk ihtimali bulunması durumunda yapılacaklara yer verilmekte olup, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 72. maddesinde finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz bir gelişmenin ortaya çıkması durumunda ve bu durumun Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) koordinasyonunda, Fon, Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası’nca müştereken tespiti halinde alınacak olağanüstü tedbirleri belirlemeye Bakanlar Kurulu’nun yetkili olduğu ve ilgili tüm kurum ve kuruluşların belirlenen bu olağanüstü tedbirleri derhal uygulamakla yetkili ve sorumlu olduğu belirtilmektedir. Ayrıca, TCMB, HM ve BDDK arasında imzalanan 31 Ağustos 2000 tarihli işbirliği protokolünün “Koordinasyon” başlığı altında mali sistemin istikrarının sağlanmasıyla ilgili konularda görüş alışverişinde bulunulması için bir Koordinasyon Komitesi’nin kurulması ve ivedi olarak konuşulması gereken bir hususun varlığı durumunda bu komitenin taraflardan birinin talebi üzerine birlikte veya ikili olarak toplanabileceği hükme bağlanmıştır. Söz konusu işbirliği protokolü, sistemik riske ilişkin bir koordinasyon komitesinin de kurulmasını öngörerek, değişen mevzuat ve günümüz gereklerini karşılayacak şekilde 14 Nisan 2009 tarihinde TMSF’nin de dahil edilmesiyle güncellenmiştir.


Bunların dışında, TCMB, finansal sistemin istikrarının sürdürülmesine yönelik çalışmaları dahilinde her türlü olumsuz koşullara önceden hazırlıklı olmak ve olağanüstü şartlar altında kullandırılabilecek kredi imkanlarının kullandırma esasları hakkında bankacılık sistemini ve kamuoyunu şeffaf bir şekilde bilgilendirmek amacıyla 1211 sayılı Yasasının 40. maddesinin (I) numaralı fıkrasının (c) bendi uyarınca kullandırılabilecek kredilere ilişkin usul ve esasların belirlendiği Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Likidite Desteği Kredisi Yönetmeliği’ni 29 Ocak 2009 tarihinde yayımlamıştır. Mevcut durumda, Türk Bankacılık Sisteminin dayanıklı yapısının yanı sıra TCMB’nin esnek teminat sistemi ve geniş Türk Lirası likidite imkanları dikkate alındığında bu yeni enstrümanın kullanımına gerek olmayacağı değerlendirilse de bu girişim, TCMB’nin finansal istikrarın korunması konusundaki hassasiyetinin kamuoyuna gösterilmesi ve bu suretle piyasalardaki güven ortamının güçlendirilmesi için önemlidir.

Yüklə 0,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin