Dört bir yanı alevlerle çevrilmiştir gömüldüğü yerde, Yaklaşamazsın bir daha, Yandıkça eritir tüm sevgileri, Öldürür için için o masumca seveni. Ama dönüşü yok asla, Katletmiştir birileri, Haince, sırtından vurulurcasına, Katil çoktan kalabalıklara karışmış, Silahı kalmıştır yüreğin tam ortasında. Ve birlikte gömülüdür aşk ile süveydada. Bir kez öldü mü dirilmez bir daha aşk, Bir kez yaşanır gerçeği, diğerleri hikayedir adı olsa da aşk. (aposözü)
İnsan kılığına bürünmüş şeytanlar arasında ne de zormuş nefes almak, Kirlenmeden, kirletmeden helal sütle kalmak. Buna bile savaş gerekliymiş, lakin vurmadan kırmadan, Gerçek insanları darıltmadan. Göğsünü siper edip şeytanın tırmığına, Öldürmeden sevgileri, germeden sevgilileri çarmıha, Ayırtedebilmek gönlü tertemizleri, Yüreğinin bir köşesine taht kurmak, karşılamak dürüstçe gelenleri. Şeytan insanın içindedir, anlamak bulmak zor biliyorum, Her daim içi dışı bir kişiliklerle karşılaşmanızı diliyorum. Aman şeytan duymasın, Altın kalplilerin içinde uyanmasın. (aposözü)
Sana sevgi ve saygıyla yaklaşmışsa bir insan, Mevlâna misali aşkını bağışlamışsa, Başka sevdalara kapıldığında onu bir hiç yerine koyup üzme, Her kelimesi hürmetle başlarken, Verilen değeri bir kenara bırakıp, incitme kırma, üzme. İster yelken aç kendince aşk sandığın okyanuslara, Ama sana değer verdi diye, onu yerle bir etme, üzme. Belki de değmedin, belki tanıdığı gibi değildin, Lakin üç günlük dünyada kaf dağına çıkmış misali kendini büyük görme, İlgiden anlamadıysan, Kadir kıymet bilmediysen, Kendini deşifre et, onu üzme, Pek anlamazsın ilahi adaletten, Ah alıp canın yanmasın istemiyorsan, Yeter artık bulanık sularda gezme, Ve bir daha da asla üzme. (aposözü)
Ne günlere kaldık be dostum, Oysa bize ait ne varsa paylaşmıştık onlarla, Yetmedi, elimizde avucumuzda ne varsa aldılar, insanlıklarına kefil olduk, donumuza kadar çaldılar, Benim diyebileceğimiz hiçbir şey bırakmadılar. Bir sevda yüklü yüreğimiz kaldı şu naciz bedende, Doymadılar utanmadılar, ona da isimler taktılar, Sevgi diyorsun taciz sanıyorlar, Aşktan sözedersen tecavüz sayıyorlar, Üç beş yalan lafa kanıp, sonunda kendilerini batakta buluyorlar, Dur demenin zamanı geldi hatta geçti dimi dostum, Bırakamazlar artık asla üzerimizde, O balçığa bulaşmış ayak izlerini, Alsınlar biryerlerine çalsınlar sahte sevgilerini, Onlar çoktan kullandılar tüm silahlarını, Sıra bizde dostum, Hz. Ali 'nin kılıcı, Ve Yaradanımızın sopası. Savaş ise savaş, Geleceklerine güvensinler boşver, Biz öldürürüz onları geçmişimizle. Yeter artık, Yeter be, Öyle değilmi dostum, Doğduğumdan bugüne üzerimde olan insan postum. (aposözü)
Ne az kaşar oldum, beni tost niyetine yediklerinde, Ne de çok kaşar, dostlarımın dostluğuna ihanet edecek, Ne yapsam, ne etsem olmadı, Birileri yargısız infazla idam ettiler, o köpeğe atsan yenmeyecek yüreklerinde. (aposözü)
Günaydın çıkarlar uğruna eşini dostunu satan, Saygısını çoktan yitirmişler, size de günaydın, Günaydın bugün kimi kandırsam diyen, Başkalarının ekmeğine aşına göz koyan, Arkadaşını yarı yolda bırakan, sana da günaydın, Zevkler uğruna kişiliklerini kaybetmişler size de günaydın. Sahte insanlar, insan geçinen kadavralar, İçi dışı bir olmayan, şeytana satılmışlar, günaydın, Günaydın lafebeleri, çok bilmişler, kendini beğenmişler, Üç kağıtçılar, pezevenkler, hırsızlar, Topunuza günaydın. Ve geride kalan bir avuç temiz insan, Güneş zaten sizler için doğmuyor, Gün onların günü, Evet şimdilik onlara günaydın, Onlar diken, güle hasret kalacak günleri yakın, O gün geldiğinde yüce bir ses haykıracak, Yakın bunları, yakın. (aposözü)
Vakit 3:01 i gösteriyor, Gecenin yarısındayım, Daha çok var sabaha. Gözlerimden silinmiş artık uykular, Düşünceler engelliyor göz kapaklarımı. Aklıma takılan yarın değil, Yaşanmış ve yaşanacak her an. Güzelleri imha edildi bir bir, Düşürülerek pusuya, Kötüleri düşünmek istemiyor karmakarışık beynim. Yalnız melekler şahit, İnsanlar kimbilir kaçıncı rüyalarında. Sabaha çok biliyorum, Uyumak istiyorum, Sonra güzel bir sabaha uyanmak, Olmuyor, hiçbir şey eskisi gibi değil, Hüzünler yoketmiş tatlı rüyaları bile, Yaşıyoruz mecburen göre göre, bile bile. Sabaha daha çok, Huzurlu bir uyku için kalmadı neden, bir sebep yok. (aposözü)
Zamanın neresindeyiz biliyormusun dostum, Doğumu on geçe, ölüme beş kala. Çıkmışız yola bir istasyondan, Varacağız yanaşacağımız son limana. Vakitler değil bir zamanlardaki gibi, Herkes öldürüyor birbirini, O kadar hızla akıp gidiyor ki, Unutuluveriyor sevdiğini, sevildiğini. Kimileri daha ölmeden toprak altında kalıyor, Birileri dünyayı cennet sanıyor. Ne görecek gün kaldı, Ne de yaşanası sevdalar. Boşver artık saatleri, Şahit olduğumuz tek şey, insanın insanlığa ihanetleri. (aposözü)
Saat 6:58, Uykusuz bir gecenin ardından sokaklardayım. Tek tük canlılar, Ve modern cezaevi otomobiller. Zaman ilerledikçe çoğalacaklar, Kiminde pazartesi sendromu, Kimi günlerden hangisi umurundamı. Adı üstünde dolmuşlar tıka basa dolacak, İçinde yine gülümseyebilen bir kul olmayacak. Uyku tutmayan gecenin ardından, Önce arka mahalle sonra caddelerdeyim, Ne yapsak ne etsek hâlâ uyanmayan halkımı izlemekteyim. Bugün, yarın, ve sonrası hiçbirşey değişmeyecek farkındayım, İstemesem de aynı dişlilerin çarkındayım. (aposözü)
Bana yazma diyorlar, Çok yazınca şair olunmaz diyorlar, Ben şairim diye değil, Durmuyor içim hiçbir an, Tutamıyorum kendimi, Ben yaşanmışları, yaşananları, yaşanacakları yazmakla meşgulüm. Ben beni yazmam ki, Ben seni, onu ya da diğerlerini yazarım. Terkedilmişin hüznünü, Aşığın gönlünü, Yüreklerdeki sürgünü yazarım ben. Garibi, Yoksulu, Bir tek Yaradanı kalmış, ona sığınanı, Gülmesi gerekirken ağlayanları yazarım. Hasret çekeni, sabır dileyeni, Yüreğini çıkarsızca sevdiğine vereni yazarım ben. Hırsızı da, yolsuzu da, yüzsüzü de yazarım, yazarım. Umudu tüketmeden, yalnızca umuda güvenmeden sıralanır mısralar. Ölümü de yazmışımdır, aşkların ölümsüzlüğünü de. Kırmadan, incitmeden, yiğidin hakkını Yemeden. Ben aranızdan biriyim, ruhunuzdakileri yazarım. Paylaşırım, beğeniler uğruna değil, gerçeklerle birarada yaşamaya. Yazıyorsam sebebi var, Sıkılan varsa affola, Yazamadığımda dünyam dar. Her sabah yeniden doğarım sizler için, Yazılanlar lafola değil, Düşündükçe dökülüyor her kelime için için. (aposözü)
Özledim be kardeşim, İnsanları özledim, Mevkiye makama değil kişiye saygıyı özledim, Ta gönülden kopup gelen gülmeleri özledim, Hiçbir şey beklemeksizin sevmeleri özledim, İçtenlikle verilen selamı, Dertlerin paylaşıldığı iki kelamı, Düşene el verilen meramı, Özledim. Kadına hürmeti saygıyı, Erkekte olmaması gereken ön yargıyı, Çocukta geleceğine dair hiç olmayacak kaygıyı özledim. Gül gibi geçinip gidilebilen, Vefayı hayrı bilen, Yüreklerdeki tüm kötü niyetleri silen, o hayatı özledim. Sözlükte düşman kelimesinin olmadığı, Dost denilince hep birlikte kucaklaşıldığı, Elele, Gönül gönüle yaşanıldığı, Cennet dünyayı özledim. Gözüm yollarda, Kimbilir belki o da gelmek ister, Belki yaşam bizi yeniden sever, Umudumu yitirmedim, Olur ya gün olur devran döner. (aposözü)
Bir bulut olsaydım mesela, Dualarınızın kabul olduğu yağmurlarla ıslatabilseydim sizi ve suya hasret kıraç toprakları, Güneşin çok yaklaştığı zamanlarda geçiversem önüne sizleri saklasam, Kapkara olmasam korkuturcasına, Çaktırmasam şimşekleri ürkütürcesine. Bembeyaz apak bir bulut, Yüreğimin temizliğini gösterircesine. Ya da bir umut olsam, Dağıtsam kendimi tüm iyi kalplere, Dursam sözümde, Gelse her umut yerine, Kavuştursam sevenleri, Barıştırsam boşyere birbirini terkedenleri. Yerine getirilmemiş bir söz kalmasa, Umuda yolculuğun mutluluğunu herkes anlasa. Ama ben insan olmuşum bir kez, Lakin yağmur yerine gözyaşı döktürmeyen, Ellerin sevdasına gölge etmeyen, Aşıladığım tüm umutları yerine getiren, Sevmeyi bilen, aşkı sevdayı öğreten. Şükür ki Yaradanıma, Ha bulut, Ha umut, ha insan olmuşum, Allah'ımın her emrine uymuşum. İşte ben öylesine bir kulum, Yaradanın yarattığını sever dururum. (aposözü)
Ben yazmadım, o hayırsız veda mektuplarını, Sonu kötü biten filmlerin senaryoları bana ait değil, Ben kimselerin ayrılmasına ağlamasına neden olmadım. Yoksulluk benim eserim değil, Ben değilim doydukça azan insan kılığındakileri yaradan. Kötülüklere dair bir kelime çıkmadiki dudaklarımdan. Kimsesiz çocukları sokaklara salıveren benmiyim sanki, Başkalarının mutsuzluğu beni de üzer inanki. Sevgiliyi kandırıp inandıran, Ellerin aşına ekmeğine aç kurtlar gibi saldıran, Yalnızca fitne fesattan anlayan, Ben olamam ki. Ben hep sevgiyi yazdım, Aşkı sizlerle yaşadım, Gün oldu yalnızlığa alıştım, Ben iyilerin arasından başka bir yerde kalamam ki. Yazarken gönlüm kabarır, Seyrederken gözlerim kamaşır , Bu yürek her daim doğrulara alışır. Ben sevmezsem, ben olamam ki, Yüce sevdalar olmasa, toprakla bütünleştiğimde yalnız duramam ki. (aposözü)
İnanmak insanoğluna, Güvenmek sınırsız, Şüphe duymamak hiç kimseden, Enayice bağlanmak, Safça kanmak, Aptalca sevmek, Her söze doğrularcasına boyun eğmek, Herkesi kendin gibi görmek, Asla şerre yormayıp hayırdır demek, Öldürür mü insanı, Evet hem de öylesine öldürür ki, Her aldığın nefeste ölürsün, Yaşarken cehennemi görürsün, Önce kalbini süründürler yerlerde, Ardından tüm bedenini sarar o iyileşmiyecek yaralar. Bir de sanki tümü gerçekmiş gibi sevdalarım, dostlarım var diye övünürsün. İyi niyet her an öldürür insanı, Güven, Gün olur deprem gibi yıkıp geçer, İnanmak şuursuzca, yokeder güzel geçmesi gereken zamanı. Kimbilir belki onlar güler eğlenir, Umurlarındamı seni her gün yeniden öldürmeleri, Sen aptalca sev, Salakca inan, Söylediklerine kan. Gönüllerinde senin için darağacı kurulmuştur, Sende en çok acı çeken ise sol yanındaki temiz yürek, Bilinmez kaç kez işkence görmüş, Bilinmez kaç kez o hainlerce öldürülmüş. (aposözü)
Ne göreceli birşeydi, Ne de elle tutulur. O, İçimi sarmalayan kördüğüm, Anılarıyla her an öldüğüm. Sevgi yüklü bir misafirdi, yüreğimi ilk ziyaretinde, Isındım, Isındım, Sonra, alevler sarmaya başladı her gördüğümde. Ve öyle zamanlar yaşandıki, Alevler birleşti, Kor oldu, söndürülemeyen, Tüm zamanları yaşadık, Geçmişi olmayan, Sonsuza adanan. Hayat bu, Herşey her an arzu edilen gibi yaşanmıyor, Bakıyorsun birlikte tutuşmuş alevler bile ayrılıyor. Yavaş yavaş soğumaya başlarken aşkın bir tarafındaki, Daha çok yanar, yalnız kalmış olan karşıdaki. Biri çoktan sönüp, düğümden çözülüp uzaklaşırken, Diğeri düğüm düğüm bağlanmıştır, çaresizdir bir başına kalmışken. Biri çoktan unutandır, Öteki unutamayan, Çözebilmek çok zor olsa da kördüğümü, Ya yeni bir limana demir atmalısın, Ya da kabullenmelisin gereksiz yere öldüğünü. (aposözü)
Hasretim biliyormusun, Adını ağaçlara kazımaktan nasırlaşan ellerimi, avuçlarının arasına almana hasretim, Susuzluktan değil, ismini anmaktan, kimselere dokundurtmamaktan çatlayan dudaklarıma, Senden gelecek bir buseye hasretim, Tenlerimiz birleştiğinde hani günışığı bile sızmazdıya aramızdan, İşte öyle sımsıkı sarılmalara hasretim, Bakma bu yüreğin attığına, Sevdanla delicesine kanatlandığı günlere hasretim, Aynaya baktığımızda iki beden değil, bütünleşmiş tek vücudu görmeye hasretim. Adın hasretim, Ben sana hasretim. Nerelerdeysen geliver, Aşka sevdaya hasretim, Yeter ki gel kavuşayım bu son fasılda, Kollarında can vermeye hasretim. (aposözü)
Bir kez gitti mi, Beklemeki dönecek, Sen içindeki deryalarla boğuşurken, O yepyeni hayatında seni çoktan öldürecek. İşkenceler edeceksin kendine, Kimbilir belki dönecek diye, Kasırgalar esecek gönlünde,