Saik, failin harekete geçmesine yol açan nedendir. Suçun işlenmesine neden olan gerekçedir. Suç işleme kararının alınmasına yol açan etkendir.
Kanunda ayrıca belirtilen hallerin dışında, suçun manevi unsurunun oluşması açısından failin saikinin önemi yoktur.
Bazı suçlar ise, kanuni tanımları gereği, ancak belirli saiklerle (özel kast ile) işlenebilirler. Örnekler:
- İnsanlığa karşı suçlar açısından, belli fiillerin “siyasal, felsefî, ırkî veya dinî saiklerle” (m. 77, f. 1) işlenmesi,
- Göçmen kaçakçılığı suçu açısından, “maddî menfaat elde etmek maksadı” (m. 79, f. 1),
- Hırsızlık suçu açısından “yarar sağlamak maksadı” (m. 141, f. 1).
Bazı suçlarda ise, belirli saiklerle hareket edilmesi suçun nitelikli halini oluşturabilir (örneğin, YTCK m. 82 i)’deki kan gütme saiki, m. 82 j’deki töre saiki).
Nihayet, bazı suç tiplerini birbirinden ayırt etmek için de saike başvurmak gerekli olabilir. Örneğin, maçta gol atan takımın taraftarının karşı tribüne cinsel organını teşhir etmesi (cinsel taciz mi, yoksa hakaret mi?) Burada cinsel amaç olmadığı için, hakaret suçu oluşur.
Kural olarak, kastın tespiti açısından saik ya da amaç önem taşımaz. Kast açısından önemli olan, suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların bilinmesi; neticenin de istenmiş (doğrudan kast) ya da öngörülen neticenin açıkça istenmese de, kabullenilmiş, göze alınmış, buna razı olunmuş (olası kast) olmasıdır.
Kural olarak, kastın tespiti açısından saik ya da amaç önem taşımaz. Kast açısından önemli olan, suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların bilinmesi; neticenin de istenmiş (doğrudan kast) ya da öngörülen neticenin açıkça istenmese de, kabullenilmiş, göze alınmış, buna razı olunmuş (olası kast) olmasıdır.
Şayet, neticenin gerçekleşmesi muhakkaksa, bunun istendiği kabul edilmelidir. Örneğin, bir siyasinin bulunduğu uçağın uçuş sırasında bombayla infilak ettirilmesi ve diğer 100 yolcunun ölmesi durumunda, ölen her bir yolcu aşısından doğrudan kast vardır. Tüm yolcuların öleceği kesin, kaçınılmaz, mutlaktır. Burada, esas amacın ya da saikin söz konusu siyasiyi öldürmek olması durumu değiştirmez.
Öldürme suçlarında saik suçun unsuru olmadığı için, saikin tespit edilememesi ya da tespit edilen saikin, aslında objektif olarak bir kimseyi öldürme amacıyla hareket etmeye sevk edecek nitelikte olmaması önemli değildir. Bu bakımdan, olayın tüm özellikleri değerlendirildiğinde öldürme iradesi tespit edilebiliyorsa, saikin teşhisi önem taşımaz.
Bununla beraber, davranışın dışa yansıyan özelliklerinden yola çıkılarak öldürme kastını kesin olarak tespit etmek mümkün olmuyorsa, saik araştırılarak bir sonuca varılabilir. Yani bu durumda saik, kastın ispatı açısından bir rol oynayabilir. (Sınıfta verdiğim örnekleri hatırlayın, fail beş mermisi varken kardeşine tek el ateş etmiş, ama yakından ve tam midesine. Acaba öldürmek mi istemiş, yaralamak mı? Tanıktan öğreniyoruz ki, saiki mirasa tek başına konmakmış. Bu durumda kastının öldürmeye yönelik olması kuvvetle muhtemel).
Failin öngördüğü birden çok neticeden herhangi birisinin gerçekleşmesinin fail bakımından fark etmediği durumlarda söz konusu olur. Ör. Gaspçı, kendini takip eden iki polise rastgele ateş ediyor. Birini ıskalıyor, vurduğu diğeri ölüyor. Tek bir kasten adam öldürmeden ceza alacak.
Failin öngördüğü birden çok neticeden herhangi birisinin gerçekleşmesinin fail bakımından fark etmediği durumlarda söz konusu olur. Ör. Gaspçı, kendini takip eden iki polise rastgele ateş ediyor. Birini ıskalıyor, vurduğu diğeri ölüyor. Tek bir kasten adam öldürmeden ceza alacak.
Failin isteyerek yaptığı hareketin olası suç tiplerinden hangisini oluşturacağı fail için fark etmez. Ör. Fail, ölü olup olmadığından emin olmadığı, yerde ağır yaralı yatan kadın bedeniyle cinsel ilişkiye girer. Kadının durumuna göre, (ölü ise) ölülere saygı duygusunu ihlal suçu ya da (canlı ise) cinsel saldırı suçu oluşacak.
Örneğin, A, mağdura iki el ateş eder ve onu öldürdüğünü zannederek köprüden aşağı atar. Otopside, kişinin kurşun yaralarından değil; köprüden aşağı atılmanın etkisiyle öldüğü saptanır. Normalde, burada iki ayrı hareket olduğundan, iki ayrı suçun (vurması ama ölmemesi: öldürmeye teşebbüs, köprüden aşağı atması sebebiyle ölmesi: taksirle öldürme) oluştuğu düşünülebilirdi. Fakat ‘Weber kastı’ gereği, burada fail, tek bir kasten adam öldürme suçundan ötürü sorumlu tutulacaktır. Zira, mağduru öldürmek istemiştir ve sonuçta da bu netice gerçekleşmiştir.
Örneğin, A, mağdura iki el ateş eder ve onu öldürdüğünü zannederek köprüden aşağı atar. Otopside, kişinin kurşun yaralarından değil; köprüden aşağı atılmanın etkisiyle öldüğü saptanır. Normalde, burada iki ayrı hareket olduğundan, iki ayrı suçun (vurması ama ölmemesi: öldürmeye teşebbüs, köprüden aşağı atması sebebiyle ölmesi: taksirle öldürme) oluştuğu düşünülebilirdi. Fakat ‘Weber kastı’ gereği, burada fail, tek bir kasten adam öldürme suçundan ötürü sorumlu tutulacaktır. Zira, mağduru öldürmek istemiştir ve sonuçta da bu netice gerçekleşmiştir.
Aslında, burada «nedensellik bağında yanılma»ya ilişkin bir sorun vardır. Genel kural, nedensellik gelişimdeki önemsiz sapmaların kastı ortadan kaldırmayacağı ve failin kasten öldürmeden sorumlu tutulacağıdır.
“Sonuçlarını bilerek ve isteyerek fiili işleme iradesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir. Öldürme kastının varlığı ise;
“Sonuçlarını bilerek ve isteyerek fiili işleme iradesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir. Öldürme kastının varlığı ise;