Erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona bir 'hüküm ve hikmet' ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.
Edip Yüksel Meali
Erginlik çağına gelip olgunlaşınca ona bilgelik ve bilgi verdik. İyi davrananları böyle ödüllendiririz.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Musa yiğitlik çağına girip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükafatlandırırız.
Süleyman Ateş Meali
(Musa), güçlü çağına erip, olgunlaşınca biz ona hüküm ve ilim verdik. İşte güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
Yusuf Ali (English)
When he reached full age, and was firmly established(3340) (in life), We bestowed on him wisdom and knowledge: for thus do We reward those who do good. *
M. Pickthall (English)
And when he reached his full strength and was ripe, We gave him wisdom and knowledge. Thus do We reward the good.
Kasas Suresi 15
وَدَخَلَ
ve girdi
الْمَد۪ينَةَ
şehre
عَلٰى ح۪ينِ
bir sırada
غَفْلَةٍ
(kendisinden) habersiz olduğu
مِنْ اَهْلِهَا
halkının
فَوَجَدَ
buldu
ف۪يهَا
orada
رَجُلَيْنِ
iki adamı
يَقْتَتِلَانِۘ
öldüresiye dövüşürlerken
هٰذَا
biri
مِنْ ش۪يعَتِه۪
kendi taraftarlarından
وَهٰذَا
öbürü de
مِنْ عَدُوِّه۪ۚ
düşmanlarından
فَاسْتَغَاثَهُ
(Musa\dan) yardım istedi
الَّذ۪ي مِنْ ش۪يعَتِه۪
kendi taraftarlarından olan
عَلَى
karşı
الَّذ۪ي مِنْ عَدُوِّه۪ۙ
düşmanlarından olana
فَوَكَزَهُ
bir yumruk indirdi
مُوسٰى
Musa
فَقَضٰى
işini bitirdi
عَلَيْهِۘ
onun
قَالَ
(sonra) dedi ki
هٰذَا
bu
مِنْ عَمَلِ
işindendir
الشَّيْطَانِۜ
şeytanın
اِنَّهُ
o gerçekten
عَدُوٌّ
bir düşmandır
مُضِلٌّ
şaşırtıcı
مُب۪ينٌ
apaçık
Türkçe Transcript (*)
Vedeḣale-lmedînete ‘alâhîni ġafletin min ehlihâ fevecede fîhâ raculeyni yaktetilâni hâżâ min şî’atihi vehâżâ min ‘aduvvih(i)(s) festeġâśehu-lleżî min şî’atihi ‘alâ-lleżî min ‘aduvvihi fevekezehu mûsâ fekadâ ‘aleyh(i)(s)kâle hâżâ min ‘ameli-şşeytân(i)(s) innehu ‘aduvvun mudillun mubîn(un)
Ali Bulaç Meali
(Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da:) 'Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkca saptırıcı bir düşmandır' dedi.
Edip Yüksel Meali
Halkının haberi olmadığı bir sırada kente girmişti. Orada iki adamın kavga ettiklerini gördü; biri onun tarafından (İbrani), diğeri de düşman tarafından (Mısırlı) idi. Tarafından olan adam düşmanına karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine Musa da ötekine bir yumruk indirip işini bitirdi. "Bu şeytanın bir işidir; o bir düşmandır, apaçık bir saptırıcıdır," dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Musa, halkının habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi tarafından diğeri düşman tarafından olan iki adamı birbirleriyle döğüşür buldu. Kendi tarafı olan, düşmana karşı ondan yardım diledi. Musa da ötekine bir yumruk indirip onun ölümüne sebep oldu. "Bu, şeytan işidir. O, gerçekten saptırıcı, apaçık bir düşmandır" dedi.
Süleyman Ateş Meali
Halkının (kendisinden) habersiz olduğu bir sırada şehre girdi, orada biri kendi taraftarlarından, öbürü de düşmanlarından olan iki adamın dövüştüklerini gördü. Kendi taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı Musa'dan yardım istedi. Musa da ötekine bir yumruk indirip onun işini bitirdi. (Sonra): "Bu dedi, şeytanın işindendir. O, gerçekten apaçık, şaşırtıcı bir düşmandır."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Halkının habersiz olduğu bir sırada kente girdi. Orada iki adam buldu, dövüşüyorlardı. Bu, Mûsa'nın halkından, şu da düşmanlarındandı. Kendi halkından olan, düşmanından olana karşı Mûsa'dan yardım istedi. Mûsa ona bir yumruk indirip işini bitirdi. Dedi: "Bu yaptığım, şeytanın amellerindendir. İnsanı saptıran açık bir düşmandır o."
Yusuf Ali (English)
And he entered the city at a time when its people(3341) were not watching: and he found there two men fighting,- one of his own religion, and the other, of his foes. Now the man of his own religion appealed to him against his foe, and Moses struck(3342) him with his fist and made an end of him. He said: "This is a work of Evil (Satan): for he is an enemy that manifestly misleads!" *