Thy Lord is the Forgiver, Full of Mercy. If He took them to task (now) for what they earn, He would hasten on the doom for them; but their is an appointed term from which they will find no escape
Hani Musa genç yardımcısına demişti: 'İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim.'
Edip Yüksel Meali
Musa, genç yoldaşına, "Yıllarca yürümeyi gerektirse de iki denizin birleştiği yere varmadan dinlenmeyeceğim," demişti.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim."
Süleyman Ateş Meali
Musa uşağına demişti ki: "Durmayıp ya iki denizin birleştiği yere varacağım veya uzun bir zaman yürüyeceğim."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bir zaman Mûsa, genç dostuna şöyle demişti: "İki denizin birleştiği yere kadar hiç durmadan yürüyeceğim yahut da seneler ve seneler harcayacağım."
Yusuf Ali (English)
Behold, Moses said(2404) to his attendant, "I will not give up until I reach the junction of the two(2405) seas or (until) I spend years and years in travel."(2406) *
M. Pickthall (English)
And when Moses said unto his servant: I will not give up until I reach the point where the two rivers meet, though I march on for ages.
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.
Edip Yüksel Meali
İki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Sinsice kayıp denizin yolunu tuttu.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
Süleyman Ateş Meali
İkisi (yürüdüler), iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular, (balık) sıyrılıp denizde yolunu tuttu.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.
Yusuf Ali (English)
But when they reached the Junction,(2407) they forgot (about) their Fish,(2408) which took its course through the sea (straight) as in a tunnel. *
M. Pickthall (English)
And when they reached the point where the two met, they forgot their fish, and it took its way into the waters, being free.
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: 'Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk.'
Edip Yüksel Meali
Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, "Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu," dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk" dedi.
Süleyman Ateş Meali
Orayı geçip gittiklerinde (Musa) uşağına: "Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), andolsun ki, bu yolculuğumuzdan (epey) yorgunluk çektik." dedi. *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik."
Yusuf Ali (English)
When they had passed on (some distance), Moses said to his attendant: "Bring us our early meal; truly we have suffered much fatigue(2409) at this (stage of) our journey." *
M. Pickthall (English)
And when they had gone further, he said unto his servant: Bring us our breakfast. Verily we have found fatigue in this our journey.
Kehf Suresi 63
قَالَ
(Uşağı) dedi
أَرَأَيْتَ
gördün mü?
إِذْ أَوَيْنَا
sığındığımız vakit
إِلَى الصَّخْرَةِ
kayaya
فَإِنِّي نَسِيتُ
unuttum
الْحُوتَ
balığı
وَمَا أَنْسَانِيهُ
bana unutturmadı
إِلَّا
başkası
الشَّيْطَانُ
şeytandan
أَنْ أَذْكُرَهُۚ
onu söylememi
وَاتَّخَذَ
tuttu
سَبِيلَهُ
yolunu
فِي الْبَحْرِ
denizin içinde
عَجَبًا
şaşılacak biçimde
Türkçe Transcript (*)
Kâle eraeyte iż eveynâ ilâ-ssaḣrati fe-innî nesîtu-lhûte vemâ ensânîhu illâ-şşeytânu en eżkurah(u)(c) vetteḣaże sebîlehu fî-lbahri ‘acebâ(n)
Ali Bulaç Meali
(Genç-yardımcısı) Dedi ki: 'Gördün mü, kayaya sığındığımızda balığı unuttum. Onu hatırlamamı Şeytan'dan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu.'
Edip Yüksel Meali
Dedi ki: "Bak gördün mü, o kayalığa vardığımızda balığı unuttum. Onu bana şeytan unutturdu ve böylece denizde yolunu tutup gitti. Ne kadar da ilginç!"