Kehf Suresi (18/110)



Yüklə 1,78 Mb.
səhifə43/54
tarix07.01.2022
ölçüsü1,78 Mb.
#80558
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   54
M. Pickthall (English)

He said: Didst thou see, when we took refuge on the rock, and I forgot the fish and none but Satan caused me to forget to mention it, it took its way into the waters by a marvel.

Kehf Suresi
64


قَالَ

(Musa) dedi



ذَٰلِكَ

işte


مَا كُنَّا

o idi


نَبْغِۚ

aradığımız



فَارْتَدَّا

geriye döndüler



عَلَىٰ آثَارِهِمَا

izleri üzerini



قَصَصًا

ta'kibederek




















Türkçe Transcript (*)

Kâle żâlike mâ kunnâ nebġ(i)(c) ferteddâ ‘alâ âśârihimâ kasasâ(n)

Ali Bulaç Meali

(Musa) Dedi ki: 'Bizim de aradığımız buydu.' Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.

Edip Yüksel Meali

(Musa:) "İşte aradığımız yer orası idi," dedi ve böylece izleri üzerinde geri döndüler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Musa da demişti ki: "İşte aradığımız o idi." Bunun üzerine izlerine dönüp gerisin geri gittiler.

Süleyman Ateş Meali

(Musa): "İşte aradığımız o idi." dedi. Tekrar izlerini ta'kibederek geriye döndüler, (kayaya vardılar).

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Mûsa: "Arayıp durduğumuz işte o idi." dedi. Bunun üzerine kendi izlerini sürerek gerisingeri döndüler.

Yusuf Ali (English)

Moses said: "That was what we were seeking after:" So they went back on their footsteps, following (the path they had come).

M. Pickthall (English)

He said: This is that which we have been seeking they retraced their steps again.

Kehf Suresi
65


فَوَجَدَا

buldular


عَبْدًا

bir kul


مِنْ عِبَادِنَا

kullarımızdan



آتَيْنَاهُ

biz ona vermiştik



رَحْمَةً

bir rahmet



مِنْ عِنْدِنَا

katımızdan



وَعَلَّمْنَاهُ

ve ona öğretmiştik



مِنْ لَدُنَّا

katımızdan



عِلْمًا

bir ilim













Türkçe Transcript (*)

Fevecedâ ‘abden min ‘ibâdinâ âteynâhu rahmeten min ‘indinâ ve’allemnâhu min ledunnâ ‘ilmâ(n)

Ali Bulaç Meali

Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.

Edip Yüksel Meali

Katımızdan kendisine rahmet verdiğimiz ve bilgimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Nihayet kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.

Süleyman Ateş Meali

(Orada) Kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiştik ve ona katımızdan bir ilim öğretmiştik.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.

Yusuf Ali (English)

So they found one(2411) of Our servants, on whom We had bestowed Mercy from Ourselves and whom We had taught knowledge from Our own(2412) Presence. *

M. Pickthall (English)

Then found they one of Our slaves, unto whom We had given mercy from Us, and had taught him knowledge from Our presence.

Kehf Suresi
66


قَالَ

dedi ki


لَهُ

ona


مُوسَىٰ

Musa


هَلْ أَتَّبِعُكَ

sana tabi olabilir miyim?



عَلَىٰ

üzere


أَنْ تُعَلِّمَنِ

bana da öğretmen için



مِمَّا عُلِّمْتَ

sana öğretilenden



رُشْدًا

bir bilgi

















Türkçe Transcript (*)

Kâle lehu mûsâ hel ettebi’uke ‘alâ en tu’allimeni mimmâ ‘ullimte ruşdâ(n)

Ali Bulaç Meali

Musa ona dedi ki: 'Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?'

Edip Yüksel Meali

Musa ona, "Sana öğretilenden, aydınlatıcı prensipleri bana öğretmen için seni izleyebilir miyim," deyince,

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Musa ona: "Allah'ın sana öğrettiği ilim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" dedi.

Süleyman Ateş Meali

Musa ona: "Sana öğretilenden, bana da bir bilgi öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" dedi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Mûsa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk/bir bilgi öğretmen şartıyla sana tâbi olayım mı?"

Yusuf Ali (English)

Moses said to him: "May I follow thee, on the footing that thou teach me something of the (Higher) Truth which thou hast been taught?"(2413) *

M. Pickthall (English)

Moses said unto him: May I follow thee, to the end that thou mayst teach me right conduct of that which thou hast been taught?

Kehf Suresi
67


قَالَ

dedi ki


إِنَّكَ

sen


لَنْ تَسْتَطِيعَ

dayanamazsın



مَعِيَ

benimle beraber bulunmağa



صَبْرًا

sabırla




Türkçe Transcript (*)

Kâle inneke len testatî’a me’iye sabrâ(n)

Ali Bulaç Meali

Dedi ki: 'Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin.'

Edip Yüksel Meali

"Sen benimle birlikte olmaya dayanamazsın," dedi,

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

(Hızır) dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin.

Süleyman Ateş Meali

(O da): "Sen benimle beraber bulunmağa dayanamazsın" dedi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dedi: "Doğrusu sen benimle beraberliğe dayanamazsın."

Yusuf Ali (English)

(The other) said: "Verily thou wilt not be able to have patience with me!"(2414) *

M. Pickthall (English)

He said: Lo! thou canst not bear with me.

Kehf Suresi
68


وَكَيْفَ

nasıl


تَصْبِرُ

dayanabilirsin?



عَلَىٰ مَا

bir şeye


لَمْ تُحِطْ

kavrayamadığın



بِهِ

onu


خُبْرًا

haberdar edilerek























Türkçe Transcript (*)

Vekeyfe tasbiru ‘alâ mâ lem tuhit bihi ḣubrâ(n)

Ali Bulaç Meali

(Böyleyken) 'Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?'

Edip Yüksel Meali

"Bilmediğin bir şeye nasıl dayanabilirsin?"

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?"

Süleyman Ateş Meali

Sana bildirilmeyen bir şeye nasıl dayanabilirsin?

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Havsalanın almadığı bir şeye nasıl dayanacaksın?"

Yusuf Ali (English)

"And how canst thou have patience about things about which thy understanding is not complete?"(2415) *

M. Pickthall (English)

How canst thou bear with that whereof thou canst not compass any knowledge?

Kehf Suresi
69


قَالَ

dedi


سَتَجِدُنِي

beni bulursun



إِنْ شَاءَ اللَّهُ

İnşaallah



صَابِرًا

sabredici



وَلَا أَعْصِي

karşı gelmem



لَكَ

senin


أَمْرًا

emrine



















Türkçe Transcript (*)

Kâle setecidunî in şâa(A)llâhu sâbiran velâ a’sî leke emrâ(n)

Ali Bulaç Meali

(Musa:) 'İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim' dedi.

Edip Yüksel Meali

Dedi: "ALLAH dilerse beni sabırlı bulacaksın; sana hiç bir işte karşı gelmeyeceğim."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Musa: "İnşaallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmeyeceğim" dedi.

Süleyman Ateş Meali

(Musa): "İnşaallah, dedi, beni sabredici bulursun, senin emrine karşı gelmem."

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Mûsa dedi ki: "Allah dilerse beni sabırlı bulacaksın; hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim."

Yusuf Ali (English)

Moses said: "Thou wilt find me, if Allah so will, (truly) patient: nor shall I disobey thee in aught."(2416) *

M. Pickthall (English)

He said: Allah willing, thou, shalt find me patient and I shall not in aught gainsay thee:


Yüklə 1,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin