Kelam tariHİ 10 Kelâmın Tanımı: 10



Yüklə 1,26 Mb.
səhifə4/43
tarix15.01.2019
ölçüsü1,26 Mb.
#97180
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   43

ŞİÎLİK

Şiiliğin esasını Hz. Peygamberin (s.a.v.) vefatından sonra yerine geçecek halifenin Ehl-i Beyt'ten birisinin olması görüşü teşkil eder. Gerçekte Hz. Peygamberin (s.a.v.) ve­fatında Ehl-i Beytten halife olabilecek iki kişi vardı. Hz. Abbas ve Hz. Ali (r.a.) Fakat bu iki büyük sahabi Hz. Peygamberin yerine halife olmamışlardır. Zaten bunlardan Hz. Ali lehine de büyük bir faaliyet gösterilmemiştir. Hilafet meselesi, müslümanların reyine bırakılmıştır. Bunun için Medine'li Ensar kendi arasından Mekkeli Muhacirin de kendilerinden birinin halife olması teklifini getirmişlerdir. Neticede Hz. Ebû Bekir seçimle halifelik makamına getirilmiştir. Hz. Ali'nin halife olması gerektiğine dair ne Kur'an'da ne de Hadis'te kesin bir nass mevcut değildir. Tarihen de Hz. Ali'den bu hususta kati bir nakil yazılmamıştır. Aksine O Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman'a biat etmiştir. Eğer Hz. Ali'ye düşen bir hak var olmuş olsaydı, O hakkını arardı. Yoksa hakkını aramayan bir müslüman durumuna düşerdi.

Başlangıçta bir mesele olarak görülmeyen hilafet meselesi daha sonra alevle­nip İslam toplumunu kuşatan büyük bir yangın haline geldi. Bir takım gelişmeler sonucu Ali taraftarları anlamına Şiatu Ali oluştu, bunlar hilafeti genel hizmetleri gören bir müessese olarak değil; dinin rüknü, İslam'ın temeli olarak görmeye başladılar. Hz. Peygamberin (s.a.v.) kendisinden sonraki imamı tayin etmesi gerekliği üzerinde durdular. Söz konusu imamın büyük küçük bütün günahtan masum ol­masının icab ettiğini söylediler. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Hz. Ali'den razı olduğu ve onu kendisine nassla halife tayın ettiğini iddia ettiler ve bunu mezheplerine göre nakle­dip tevillerde bulundular.60

1- Vasiyyet

Yukardaki anlayıştan "Vasiyet" fikri doğdu. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Hz. Ali'yi (r.a.) kendine halife olarak vasiyyette bulunduğu ileri sürüldü. Halifelik seçim yoluyla değil, nassla Hz. Ali'ye aittir denildi. Hz. Ali'nin de kendisinden sonrakilere bu şekilde imameti vasiyet ettiği yayıldı. Neticede imametin vasiyet yoluyla nakli şiilerin ana umdelerinden biri haline geldi.61


2- İsmet

Vasiyet anlayışına bağlı olarak imamların İsmet'i, günahsız oluşu mesele­si ortaya çıktı. Hz. Ali ve ondan sonrakilerin her türlü günahtan uzak oldukları, an­cak doğruyu işledikleri kanaati yerleşti ve "onlardan hata sadır olmaz" dendi.62

Efdal ve ismet sahibi olması itibariyle Hz. Ali, Şiilere göre, hilafet ma­kamına en çok layık olandır. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer (r.a.) bu vazifeyi gasbetmişlerdir. Bu görüş, şiilerin elinde çeşitli şekilleri girmiş bir kısmı (Zeydiyye) Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'e ta'n etmekten çekinmiş, onların bu vazifeye layık olduk­larını söylemiş, bir kısmı (Gulat-i Şia) Hz. Ali'yi ilahlaştırarak, Hz. Cebrail'in (a.s.) hata ederek nübüvveti Hz. Ali. (r.a.) yerine Hz. Muhammed'e (s.a.v.) verdiğini ileri sürmüşlerdir.

Hz. Ali'ye Uluhiyyet İsnadı

"Hz. Ali'ye uluhiyyet hulul edip girmiştir, onun bedeninde uluhiyyet vardır. O, gaybı bilir, Hayber kalesinin kapısını kendisinde bulunan ilahi kuvvetle söküp atmıştır. Hz. Ali bazı zamanlarda görünür, onun sesi şimşek, tebessümü ise yıldırımdır". Şehristani'den nakletiğimiz bu ibare 63 bazı aşırı Şiilerce Hz. Ali'ye ve­rilen uluhiyyetin varlığına delildir. Buna benzer sözleri ilk defa söyleyen Abdullah b. Sebe' isimli San'alı bir yahudidir. Bu zatın daha önce Mısır'lıları Hz. Osman'ın aley­hine kışkırttığını, bu sefer Hz. Ali'yi ilahlaştırdığını görüyoruz. İslamı siper edine­rek bozguncu fikirler yapma gayretinde olan bu adam Basra ve Küfe şehirlerinde de karışıklıklar çıkmasına sebep olmuştur.64


3- Ric'at

İbn Sebe şöyle diyordu: "Hz. İsa'nın döneceğini tasdik eden bir kimse nasıl olur da Hz. Muhammed'in (s.a.v.) döneceğini tekzib eder? Bu, acayip bir durumdur". Hz. Muhammed ona göre dönecektir, ama bu dönüş (rücu) onun vasisi tarafından gerçekleştirilecektir. Bu vasi Hz. Ali'dir. İbn Sebe bir fikir ve mantık oyunu yaparak Hz. Ali'nin ölmediğini, göğe çekildiğini, ineceğini ve dünyayı adaletle dolduracağını iddia eder. Bu görüş, Şiiler nezdinde geliştirilmiş, buradan imam-ı hafi mazariyesi doğmuş, gizli imamın birgün ortaya çakacağı ve dünyayı adaletle idare edeceği inancı yayılmıştır.65



4- Takıyye

Yukarıdaki tarzda oluşmaya başlayan şiilik, inançlarını gizli bir şekilde yay­maya ve yaşamaya başlamıştır. Zira dış çevre, siyasi ve içtima hava onların akidele­rini açıklıkla oraya koymaya elverişli değildi. Bunun için onlar takiyyeye, gizliliğe riayet zorunda kalmışlar, hatta Cafer Sadık'tan "Takıyye benim ve atalarımın dinidir, Takiyyesi olmayanın dini yoktur" sözü nakletmişlerdir.66


Şiiliğin Temel İnançları

Yukarıda kısaca temas ettiğimiz vasiyyet, ismet, ric'at ve takiyye gibi husus­lar Şiiliğin tarihi gelişimi içinde ortaya çıkmıştır. Bir başka deyişle bu kavramlar ta­rihi gelişimin bir sonucudurlar. Öte yandan Şiiliğin doğuşu açısından baktığımızda onun hilafet meselesinden çıkan bir siyasi/itikadi mezhep olduğunu görürüz. Aslında Şiiliğin esasını hilafet veya imamet, Devlet Başkanlığı meselesi teşkil eder.67


İmamet

Şiiliğe göre Hz. Muhammed'den (s.a.v.) sonra imam yani halife, Hz. Ali (r.a.) ve bu imamet Hz. Ali'den sonra onun evladında bir silsile halinde devam eder. İmama itaat ve onu kabul, imandan bir cüzdür. İmamet nübüvvet gibi Allah tarafından nassla veya Rasûlünün ve belirlenen imamın ilanıyla olur.68 İmam en büyük öğreticidir. İmam bütün ilimleri Hz. Peygamberden (s.a.v.) tevarüs etmiştir. O, her türlü hatadan masumdur.69


İlahiyat

Allah, kendisine hiç birşeyin benzemediği, ezeli ve ebedi Bir'dir. O cisim değildir, ahirette görülmez. Cevher ve araz da değildir. Allah bütün yönlerden bir tek­dir. O zat yönünden bir tek olduğu gibi sıfatları yönünden de bir tektir. Sıfatları O'nun zatının aynıdır.70


Nübüvvet

Nübüvvet meselesi insanların dünya ve ahiret saadetleri sağlamak içindir. Al­lah insanlara fayda ve zararlarını bildirmek için onların arasından hayırlılarını sefirler olarak gönderir. Bu sefirler aracılığı ile insanlara fayda ve zararlarını bildirir. Bu, Al­lah için vacib bir lutuftur. Peygamberler, doğruluklarını mucizelerle ortaya korlar. Mucize, insanın yapamadığı harikulade olaydır. Hz. Muhammed'in mucizesi Kur'an’dır. Peygamberler tam ve kamil anlamda günahsızdırlar, masumdurlar. Kur'an’da zikredilen kitaplar haktır.71


Ahiret

Allah insanları ahirtte yeni bir yaratılışla diriltecek, itaat edenlere mükâfat, asilere ceza verilecektir. Diriliş (Ba's), sevap, ikap, cennet ve cehennem vuku bula­caktır. Kur'an bütün bunları açakca haber vermektedir,

"İnsan sanır ki biz, kemikleri­ni bir araya getiremeyiz!"72 Fakat bu cismani haşre itikad toptan ifade edilir. Ayrıntılarının nasıl olacağını ancak Allah bilir.73

Şiiliğin itikadı esaslarının incelenmesi ayrı bir konudur. Burada bu esaslara çok kısa temas ederek özetle Şii fırkalardan bahsedeceğiz.


Şiî Fırkalar

Şii fırkaların ortaya çıkışındaki esas sebep imamların teselsülündeki anlaşmazlıktır. Bu anlaşmazlık sonunda beş büyük şii fırka oluşmuştur.

Bunlar;

1- Keysaniyye

2- Zeydiyye

3- İmamiyye

4- Galiyye veya Gulat

5- İsmailiyye'dir. 74

Keysaniyye

Keysaniyye, Hz. Ali'nin kölesi Keysan'a mensup olanlardır. Keysan'ın Muhammed b. el-Hanefiyye'ye talebelik ettiği rivayet edilir. Keysaniyye'nin günümüzde mensubu yoktur.75


Zeydiyye

Zeydiyye fırkasını Zeyd b. Ali b. el-Hüseyn b. Ali b. Ebi Talib'e bağlı olan­lar teşkil eder. Bu mezhep, şii mezheplerden Ehl-i Sünnete en yakın olanıdır. Zeyd b. Ali Mutezile’nin kurucusu Vasıl b. Ata'ya talebelik yapmıştır.76

Zeyd, efdal olanın varlığına rağmen mefdul olanın imametinin caiz olacağının kabul eder. Ona göre Hz. Ali, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'den (r.a.) efdal idi, fakat bu­nunla birlikle Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in (r.a.) imametleri sahihtir. Böylece Zeydiyye’nin imamet konusunda mutedil bir yol tuttuğu anlaşılıyor.

Zeydiyye'ye göre imamet hususunda bir nass yoktur, imamı tayin eden bir va­hiy de mevcut değildir. Fakat imamı belirleyen şartlar ve vasıflar vardır. Bunlar, alim, zahid olmak, şecaat ve cömertlik sahibi olmak, hak yolda mücadeleye güçlü olma gibi niteliklerdir. Bu vasıflara sahib olan kişi, imamete talip olabilir ve bu kimsenin imameti caizdir.

Zeydiyye firkasınca imamda ilahi bir kuvvetin olduğu inancı makbul değildir.77 121/738 de öldürülen Zeyd b. Ali'nin Zeydiyye fırkası halen Yemen'de yaşamakta olan bir mezheptir.78

İmamiyye

Bu mezhebe imamiyye adı, en önemli akidelerini imamet meselesi oluşturduğu için verilmiştir. Gerçekten de onlara göre Hz. Ali nassla imam tayin edilmiş, ama bu hak ona verilmemiştir. Bundan dolayı îmamiyye mensupları Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'den (r.a.) yüz çevirmişlerdir. İmamiyye'ye göre imama itikad, iman esaslarından sayılmıtır.

İmamiyye'nin en meşhur kolu, İsna Aşeriyye'dir. Bunlar imamları zincirleme 12'ye kadar çıkarırlar. 12. imam Ebû'l-Kasım Muhammed b. el-Hasan el-Mehdi olup 256/869 da kaybolmuştur. Gaib ve Beklenen (el-Muntazar) imamdır. Zulüm ve ada­letsizlikle dolu yeryüzüne dönecek adaletle, her tarafı dolduracaktır, İran'ın resmi mezhebi İmamiyye'dir.79

Galiyye veya Gulat

Galiyye, imamlarını insanlıktan çıkartıp ilahlaştıranlardır. Bunlara göre imamda uluhiyyet vardır. Bunların anlayışları Hululiyye, Tenasuhiyye, Yahudilik ve Hristiyanlıktan kaynaklanmıştır. Galiyyede dört husus göze çarpar:



1- Teşbih

2- Allah'ın zahir olması

3- Ric'at

4- Tenasüh.

Galiyye fırkasının başında Sebeiyye fırkasının kurucusu ve Hz. Ali'ye ilahlık isnad eden Yahudi Abdullah b. Sebe' gelir.80


İsmailiyye

Ca'fer Sadık'ın büyük oğlu İsmail'de imametin devam ettiğine inananlar İsmailiyye'yi oluştururlar. Bunlar İslam tarihinde büyük rol oynamışlar, halen de varlıklarını sürdürmektedirler.

İsmailiyye mezhebi mensupları Yeni Eflatüncu felsefeyi garip bir tarzda kendi görüşlerine uydurup Îhvanu's-Safa risalelerinden istifade etmişlerdir.

İslam'da şüpheyi başlatanlar İsmailiyye mensupları olmuş, bunun için bir takım suallerle dîni vecibeler üzerinde şüphe ve tereddütler uyandırma yoluna git­mişlerdir. Gayeleri müslümanları İslami kaynaklardan uzaklaştırmak ve neticede İslam'ı sarsmak idi. Bunun için sinsice teviller yapıp Batınî yolu açmışlar, nassların zahir ve batın manalarının olduğu iddiasında ısrar etmişlerdir. İsmailiyye'ye göre va­hiy, nefsin temizlenmesidir. Dini emirler halk için olup seçkinler (havass) için iba­dete lüzum yoktur. Peygamberler halkın yol göstericileri olup havassın rehberi felse­fedir. Kur'an’ın zahir manasına bağlanmaya gerek olmayıp o, ariflerin bildiği eşyanın rumuzudur. Kur'an’ı tevil ve mecaz yoluyla anlamak icab eder. Ruhaniyyetin mümkün olan en temizine ulaşmak için maddi perdeyi yırtmak gerekir. İsmailiyye'ye bu benzeri görüşlerinden dolayı Batıniyye olarak ta isim verilir.81

Tarihte Fatımi devletini kuran İsmaililer, bugün Şam, İran ve Hind'de mev­cuttur. Reisleri meşhur Ağa Han'dır.

Bu arada birkaç cümle ile Şiiliğin kendisine dayandığı Hulefai Raşidin'in dördüncüsü Hz. Ali'den bahsetmek yerinde olacaktır: Hz. Peygamber onun için "Ben ilim şehriyim, Ali onun kapısıdır." buyurduğu variddir. İslami ilimlerin hepsinin kaynağının Hz. Ali olduğu bir gerçektir. Mutezile Kelâmının reisi Vasıl b. Ata ilmi­ni Muhammed b. el-Hanefıyye ve babası kanalıyla Hz. Ali'den almıştır, İmam Azam Ebû Hanife'nin ilmi, Ca'fer Sadık yoluyla Hz. Ali'ye dayanır. Malik b. Enes İkrime tarikiyle İbn Abbas'a, İbn Abbas ise Hz. Ali'den ilim almıştır. İmam Şafii'nin fıkhı da imam Muhammed ve İmam Malik yoluyla Hz. Ali'ye ulaşır.82

Hz. Ali ilim şehrinin kapısı olmakla birlikte fazilet, takva, tasavvuf, lügat, nahiv, tefekkür, şecaat ve topyekün Îslami yüceliklerin de kapısıydı.83

Şiî İmamları Şeceresi



1- Ali b. Ebî Talib (v. 40 h.)

2- Hasan (v. 50 h.)

3- Hüseyin (v. 61 h.)

4- Ali Zeyne'l-Abidîn (v. 94 h.)

5- Muhammed Bakır (v. 113 h.)

6- Ca'fer Sâdık (v. 148 h.)

7- Musa Kâzım (v. 183 h.)

8- Ali Rızâ (v. 202 h.)

9- Muhammed Cevad (v. 220 h.)

10- Ali Hadî (v. 254 h.)

11- Muhammed Hasan Asker (v. 260 h.)

12- Muhammed Mehdî Muntazar (v.260’a doğru) 84

12 İmam Dışındaki Şiî Bilginler

Şiî bilginlerden söz ederken Şianın imamiyye kolu ve bu kol içinde şiiliğe hizmet edenim kasdediyoruz. Bunun için dört önemli devreden bahsetmek yerinde olacaktır.85


Birinci Devre

12 İmamın yaşadığı devre birinci devreyi oluşturur. 12. İmam Muhammed Mehdi Muntazar 256 veya 260/869-873 te kaybolmuştur. Buna el-Gaybetu'l-Kubra denir. Fakat sonuncu imamın naibi Ali el-Samarri 329/940'ta ölmüştür. Biz birinci devreyi Alî el-Samarri'nin ölüm tarihine kadar uzatıyoruz. Zira bu tarih aynı zamanda büyük şii, bilgini Muhammed b. Yakub Kuleyni'nin de ölüm tarihidir. Kuleyni Bağdat'ta yirmi sene zarfında Şiilerce muteber hadis ve ahbarı toplayarak bir hadis mecmuası meydana getirmiştir. Birinci devrede 6. imam Ca'fer Sadık'ın talebesi Hişam b. el Hakem 190/805 adından söz edilmesi gereken bir şahsiyettir. Ayrıca Ebû İshak en Nevbahti de 350/961 bu devrede yaşamıştır.86


İkinci Devre

Bu devre el-Gaybetu'1-Kubra'dan Nasırud-Din Tusi'ye kadar 672/1273 olan dönemi içine alır. Bu devrede özellikle bizzat Nasıruddin Tusi filozof, Kelâmcı, matematikçi ve astronom olarak dikkati çeker. Ayrıca Muhammed b. Ali Babeveyh (Şeyh Saduk) 381/991 üçyüz kadar eserin sahibi olarak önemlidir. Bundan başka Şeyh Mufid 413/1022 Muhammed b. Hasan Tusi 469/1067 ve Kutbu'd-Din Said Ra­vendi 573/1177 mühim simalardır.

İkinci devrede iki kardeş önemli yer işgal eder: Bunlar Seyyid Şerif Razi 406/ 1085 ve Seyyid Murtaza Alemul-Hüda'dır. 436/1044. 7. İmam Musa Kazım'ın to­runudurlar. Mufid'în talebesi olan bu iki kardeş pek çok şii eserin sahibidirler. Sey­yid Şerif Razi Nehcu'l-Betağa'yı toplamıştır.

Fazl Tabersi, 548 veya 552/1153 şii tefsirin meşhur simasıdır. Yahya b. Batrik 660/1024 Seyyid Raziuddin Ali b. Ta"us 664/1266 her ikisi önemli şii eserlerin sahibidirler.

Nasıruddin Tusi ile birlikte daha önce Ebû İshak Nevbahti 350/961 ile başlayan şii sistematik Kelâmına ait eser verme devri sona eriyor. Allame Hilli bu geleneği daha sonra devam ettirecektir. Allame Hilli 726/1326 Nasıruddin Tusi'nin talebesidir.87

Üçüncü Devre

Üçüncü devre Nasıruddin Tusi'den sonra Mir Damad'la 1041/1631 birlikte Isfahan mektebinin kuruluşuna kadar olan dönemi içine alır. Bu devrede bir yandan allame Hilli ve Afzal Kaşani ile birlikte Nasıruddin Tusi mektebi devam eder. Diğer yandan İbn Ara­bi 638/1240 ile birlikte bir başka akım başlar. Necmüddin Kubra'nın talebesi Sa'deddin Hamuyi 650/1252 İbn Arabi'den müteessir olur ve şii tasavvufunun önemli simaları arasında yer alır. Eserlerini talebesi Aziz Nesefi yayar. Sadreddin Konevi de İbn Arabi ve Nasıruddin Tusi'nin tesirleri açıktır.88


Dördüncü Devre

Mir Damad'la birlikte başlayan dördüncü devre Molla Sadra Şirazi 1050/1640 ve onların talebelerinin (Ahmed Alevi, Muhsin Feyz, Abdurrezzak Lahici, Kadı Sa'id Kummi) gibi şahsiyetlerin çalışma alanlarını içine alan dönemdir. Özellikle Molla Sadra Şirazi' nin eserleri ve Kuleyni üzerine yaptığı şerhler önemlidir. Bu devrede bir kısım büyük Kelâmcı Biharu'l-Envar Sahibi Meclisi'yi taklid ve takib eder. Bu dönemde bir önemli şahsiyet te Ahmed Ahsui'dir, 1241/1826.

Dördüncü devre günümüze kadar uzanan bir devredir. Bu dönemde Molla Sadra Şirazi'nin eserleri etrafında geleneksel düşünce üzerinde bir diriliş söz konusudur.89

Şiilikle İlgili Kaynaklar



1- Ebû'l-Hasan el-Eş'ari, Makalatü'l-İslamiyyin, Kahire, 1389/1969, c.l, s. 65 v.d.

2- Abdulkahir el-Bağdadi, el-Fark Beyne'l-Fırak, Kahire, tarihsiz, s. 29.

3- Ibn Hazm, el-Fasl, Kahire 1384/1964, c. 5, s. 19.

4- Ebû'1-Feth eş-Şehristani, el-Milel ve'n-Nihal, Kahire 1387/1968, c. 1 s. 146 v.d.

5- Ahmed Emin, Fecrü'l-İslam, Kahire 1969, s. 266 v. d.

6- N. Çağatay, İ. Agah Çubukçu, İslam Mezhepleri Tarihi, Ank., s. 48 v.d.

7- Ebû'1-Vefa et-Taftazani, İlmu'l-Kelâm ve Ba'du Müşkilatihi, Kahire 1386/1966, s. 74 v. d. (Trc. Ş. Gölcük).

8- Muhammed el-Hüseyn el-Kaşif, el-Gıta, Aslu'ş-Şia ve Usuluha, Kahire, 1958/

9- Muhammed Rıza el-Muzaffer, Akaidu'l-İmamiyye, Kahire, 1381.

10- Seyyid Haşim Ma'ruf, Akidetu'ş-Şiati'l-İmamiyye, Beyrut 1376/1956.

11- M. el-Mehdi el-Hüseyni, el-Kazvini, Muhtasaru't-Tuhfeti'1-İsna aşeriyye, Ha­kim ed-Dihlevi Kahire, 1373.90


Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin