Kelamda iman problemi İmanin tanimi ve kapsami


Ehl-i Sünnet’e Göre Büyük Günah İşileyenin Durumu



Yüklə 85,49 Kb.
səhifə9/11
tarix04.01.2022
ölçüsü85,49 Kb.
#57787
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11
Ehl-i Sünnet’e Göre Büyük Günah İşileyenin Durumu

Ehl-i Sünnet’e göre büyük günah işleyen kimse, günahı helal saymamak ve onu hafife ya da alaya almamak koşuluyla mümindir, kâfir değildir. Çünkü onlara göre, iman tasdikten ibarettir. Dolayısıyla amel imandan bir cüz değildir.

H. İMANIN ARTMASI VE EKSİLMESİ

İmanın artması ve eksilmesi meselesi, amelin imanın öz yapısına dahil olup olmadığı tartışmasının doğal bir sonucudur. Amellerin imanın öz yapısına dâhil olduğunu kabul edenler, doğal olarak imanda artma ve eksilmenin olacağını da kabul etmektedirler. Bu husustaki farklı görüşleri burada zikretme imkânına sahip değiliz. Burada sadece genel kanaati özetlemekle yetineceğiz.

İmanın tanımı ve imanın geçerli olması için gerekli olan şartlar göz önünde bulundurulduğunda, imanda, inanılması gereken hususlar yani iman esasları açısından artma ve eksilmenin olmayacağı kabul edilecektir. Zira imanın aslı kesinlik derecesine ulaşan kalbî bir tasdik olarak kabul edildiğinde imanda artma ve eksiltmeyi kabul etmek çelişkiye düşmek anlamına gelecektir. Tasdik sağlam olmazsa, zan ve tereddüt mertebesinde olur. Hâlbuki zannın, itikâdî konularda bir değer ifade etmediği aşikârdır. Yine iman bir bütün olduğuna göre, bir kimse, daha önce de ifade ettiğimiz gibi, iman esaslarının bir kısmını kabul edip bir kısmına inanmasa iman etmiş sayılmaz. Bu durumda iman gerçekleşmediğinden, artma ve eksilmeden söz edilemez.

Ebû Hanife’ye göre, müminler iman ve tevhid bakımından eşittirler, ancak amellerde birbirlerinden farklıdırlar32. İmanın artması küfrün eksilmesiyle; küfrün artması da imanın eksilmesiyle gerçekleşebilir. Bu durumda, bir kişinin aynı anda hem mümin hem de kâfir olması nasıl düşünülebilir? Mümin gerçekten mümindir, onun imanında şüpheye yer yoktur. Aynı şekilde kâfirin de küfründe şüphe yoktur. Çünkü Kur’an’da, “İşte gerçek müminler onlardır.”33 ve “İşte onlar gerçek kâfirlerdir.”34 denilmektedir35.

İman, güçlü veya zayıf olması bakımından farklılık gösterebilir. Kiminin imanı kuvvetli, kiminin zayıftır. Kiminin imanı tam anlamıyla içine sinmiş, kimininki yüzeysel kalmıştır. Kimininki işitme ve düşünmeye bağlı bilgi ve inanç seviyesinde, kimininki görmeye dayalı bilgi ve inanç seviyesinde, kimininki de yaşamaya, gönülden duymaya ve iç tecrübeye dayalı bilgi ve inanç seviyesindedir. İmanda bu çeşit bir farklılığın bulunduğuna ayet ve hadislerde de işaret edilir. “Hani İbrahim, ‘Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster.” demişti. (Allah ona) ‘inanmıyor musun? Deyince, ‘Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için’ demişti.”36 Burada Hz. İbrahim’in Allah’ın ölüleri nasıl dirilttiğini gördükten sonraki imanının önceki imanından daha güçlü olduğu ifade edilmektedir37.

Kur’an-ı Kerim’deki, “İman etmiş olanlara gelince (her inen sure) onların imanını arttırmıştır.”; O, müminlerin yüreklerine imanlarını katmerli bir imanla artırmaları için manevi kuvvet indirendir.”; Müminler onlardır ki, Allah anıldığı zaman yürekleri titrer. Allah’ın ayetleri okunduğu zaman bu onların imanını arttırır.” anlamındaki ayetler ile bu konudaki hadisler, imanın kuvvet ve kalbin derinliklerine nüfuz yönüyle farklı seviyelerde olabileceğini, nitelik yönüyle artma ve eksilme gösterebileceğini ifade etmektedir38.


Yüklə 85,49 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin