KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə172/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   168   169   170   171   172   173   174   175   ...   889
KUDSİZADE TEKKESİ

bak. ALTUNCUZADE TEKKESİ



KUDUZ HASTANESİ

Bütün insanlığı tehdit eden kuduz, Osmanlı İmparatorluğu'nda da önemli bir sorundu. Bu nedenle Louis Pasteur'ün 26 Ekim 1885'te bilim dünyasına tanıttığı kuduz a-şısı keşfi, imparatorluğun başkenti İstanbul' da büyük bir ilgi gördü. Salgın ve bulaşıcı hastalıklara karşı çok hassas olan II. Ab-dülhamid derhal bu yeni buluşu öğrenmek üzere Paris'e bir heyet gönderdi. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane seririyat-ı dahiliye (iç hastalıkları kliniği) muallimi (profesörü) Zo-eros Paşa başkanlığında ilm-i hayvanat (zooloji) muallimi Hüseyin Remzi Bey ve veteriner Hüsnü Bey'in yer aldığı heyet 8 Haziran 1886'da Paris'e vardı. Padişah tarafından gönderilen birinci dereceden Me-cidî Nişanı Pasteur'e, 10.000 frank da kurulmakta olan Pasteur Enstitüsü yetkililerine teslim edildi. O zamana kadar yapılan en büyük yardım olan bu bağış nedeniyle heyet kuduz aşısını öğrenmek üzere Paris'e gelen diğer ülkelerin heyetlerine o-ranla özel bir ilgi gördü. Altı ay kadar Pa-

ris'te kalan hekimler, özel dersler alıp la-boratuvarlarda çalışarak kuduz aşısının hazırlanmasını, uygulamasını ve yeni bakteriyoloji bilgilerini öğrendiler. Aralık 1886' da İstanbul'a iki enfeksiyonlu tavşan ve bunlarla çalışabilmek için gerekli araç gereçle döndüler, verdikleri rapor üzerine 1887'de Dersaadet Dâülkelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi açıldı. Pasteur Ensti-tüsü'nden sonra dünyanın üçüncü ve Do-ğu'nun ilk kuduz müessesesi olan bu kuruluşun idaresi ile Zoeros Paşa görevlendirildi. Pasteur metoduyla hazırlanan ilk kuduz aşısı da 3 Haziran 1887'de uygulandı. Adından anlaşılacağı gibi bu kuruluşun ilgi alam içine bakteriyolojik incelemeler de girmekteydi. Bu nedenle, İstanbul'da görülen enfluenza ile İzmit yöresinde ortaya çıkan sığır vebası hastalıkları araştırıldı, ayrıca Bentler ve Terkos sulan, îstinye'de üretilen sanayi buzlarıyla çevredeki dağlardan getirtilen kar ve buzların bakteriyolojik incelemeleri yapıldı. Bu araştırmaların bazıları Avrupa'da yayımlanmakta olan bilimsel dergilerde yer almıştır. 1894' te Bakteriyolojihane-i Şâhâne'nin(~») açılması üzerine çalışmaları sadece kuduz ü-zerinde yoğunlaştı ve adı da Dâülkelp Ameliyathanesi oldu. Mart 1899'a kadar Sırbistan, Yunanistan, Bulgaristan ve imparatorluğun çeşitli yörelerinden başvuran 2.521 kişi tedavi edildi. Bunların 35'i öldü, diğerleri kurtarıldı. Ölenlerin 15 kadarı da çok geç başvuran kişilerdi.

1899 ortalarında Zoeros Paşa müdürlükten alındı, yerine Haziran 1899'da Paris'ten davet edilen Dr. Auguste C. Marie getirildi. Dr. Marie kendi yöntemiyle hazırladığı kuduz serumunu ağır kurt ısırıklarında uyguladı. Fakat aşılanan kişilerde ölüm oranının yüksek olması üzerine Temmuz 1900'de Paris'e izinli olarak gittiğinde kurumla ilişkisi kesildi. 1900'de Dr. Roux'nun teklifi ile bu göreve Dr. P. Remlinger getirildi. Remlinger 1910'da İstanbul'dan ayrıldı, onun yerine 1911'de Dr. Paul Simond ve 1914'ten itibaren de Dr. Haim Naum müdürlük yaptılar. 1922' de Dâülkelp Ameliyathanesi, Bakteriyolojihane-i Şahane, Telkihhane-i Şahane, Kimyahane ve Sıhhi Müze, Hıfzıssıhha Müessesesi adı altında birleştirildi, başına da Müderris Dr. Refik (Güran) getirildi. Haim Naum'un 1931'de vefatı üzerine müdürlüğe Eşref Tunca atanmıştır.

İstanbul'da kuduz hayvanlarla mücadele 1910'da Şehremini Tevfik Bey'in sokaklardaki başıboş köpekleri toplattırmasıyla başlamıştır. Kısa sürede toplanan 80.000 köpek Sivriada'ya gönderilmiş, verilen fetva gereği bunlar öldürülmeyerek aç susuz bırakılmış ve birbirlerini yiyerek telef olmuşlardır. Bu olay iç ve dış basında büyük ilgi görmüş ve tartışmalara neden olmuştur. Daha sonra Şehremini Cemil Paşa da (Topuzlu) 30.000'e yakın köpeği yavaş yavaş imha ettirmiştir.

1933'te desantralizasyon usulü kabul e-dilerek uygulamaya konulmuş ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi merkez olmak üzere kuduz istasyonları kurulmaya başlamıştır. Vilayet merkezlerindeki devlet

ve memleket hastaneleri ile sağlık ocaklarında kurulan bu istasyonlar daha sonra büyük kaza merkezlerinde de açılmıştır. 1968' de yurdun çeşidi yörelerinde 430 kuduz istasyonu bulunuyordu. Bu istasyonlar faaliyete geçmeden önce kuduz tedavisi sadece İstanbul Kuduz Müessesesi'nin 100 yataklı hastanesinde yapılmaktaydı. İstasyonlar açıldıktan sonra yatak sayısı 50'ye inmiş, fakat ağır ısırık vakaları İstanbul'da tedavi edilmeye başlanınca yükü yine artmıştır.

Kuduz Müessesesi ilk olarak Demirka-pı'daki Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'nin bulunduğu yerde Askeri Kimyahane karşısındaki bir pavyonda faaliyete geçmiştir. 1903 sonlarında Selimiye'de bir binaya taşınmış, 1908'de Sultanahmet'te Dizdariye'deki Mülkiye Baytar Mektebi'nin yanına getirilmiş 1920'de tekrar Demirkapı'ya taşınmış ve Cumhuriyet'in ilanına kadar burada kalmıştır. 1923'ten sonra Beyoğlu'nda Sırasel-viler'de Olivo Apartmanı'na nakledilmiş, 1926'da Çapa'da tütün deposu olarak kullanılan Gureba Hastanesi'nin pavyonlarından birine yerleştirilmiştir. Çapa'da bilimsel faaliyetlere ağırlık verilmiş ve bir histo-patoloji laboratuvarı kurularak şef o-larak Prof. Dr. İhsan Şükrü Aksel görevlendirilmiştir.

Kuduz Hastanesi Ekim 1937'de Kızılay tarafından satın alınan Kuledibi'ndeki İngiliz Deniz Hastanesi binasına nakledilmiştir. 1948 yaz aylarında Sıraselviler'deki Beyoğlu Zükûr Hastanesi ile yer değiştirmiş fakat ertesi sene de Tıp Talebe Yurdu olarak kullanılmakta olan Çemberlitaş'taki eski Bakteriyolojihane binasına yerleştirilmiştir. Bu nakiller, müessesenin araç gereçlerine zarar vermiş ve çalışmalarım aksatmıştır. Bugün, Sultanahmet'teki Sağlık Müzesi binasının bir bölümünde Kuduz Tedavi Merkezi adıyla sadece aşı yapan bir kurum olarak faaliyetini sürdürmektedir. Bibi. A. Zoeros, Müessesât-ı Nâfi'a-i Hazret-i Padişahîden Daülkelb Ameliyathanesi, İst., 1317; O. Ergin, istanbul Tıp Mektepleri Enstitüleri ve Cemiyetleri, ist., 1940, s. 59-65; P. Remlinger, "İstanbul Kuduz Enstitüsü'nün Kuruluşu ve Geçirdiği Sıkıntılı Safhalar", Tıb Dünyası, C. XXI, S. 6-242 (1948), s. 6178-6185; Z. M. Tunçman, Kuduz Albümü ve Yapılan Tedaviden Alınan Neticeler, ist., 1953, s. 7; B. N. Şehsuvaroğlu; "Kuduz Müessesesi ve Bir Hatıra", Mikrobiologi Dergisi, c. 20, S. 3-4 (1967), s. 126-128; S. Nezihi, "istanbul Köpekleri", Uluslararası Mikrobiyoloji ve Kuduz Symposiumu, ist., 1968, s. 115-122; "Türkiye'de Kuduz Savaşı ve Kurulan Enstitü ve istasyonlar", ae, ist., 1968, s. 123-142; E. K. Unat, Osmanlı imparatorluğunda Bakteriyoloji ve Viroloji, ist. 1970, s. 30-37; ay, "Osmanlı imparatorluğunda Aşı ve Serum Hazırlama Müesseseleri", Türk Tıp Alemi TıpDergisi, S. 2 (1970), s. 144-156. Z. M. Tunçman, Kuduz Hastalığı Hakkında Bilgiler, ist., 1973; B. N. Şehsuvaroğlu, "A. Zoeros Paşa, Pasteur, Kuduz Aşısı ve Tıp Tarihi", İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası, c. 37 (1974), s. 816-827.

NURAN YILDIRIM




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   168   169   170   171   172   173   174   175   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin