MEYDANCIK MESCİDİ
bak. HOCA KASIM GÜNANİ MESCİDİ
MEYDANLAR
Türkçede içinde etkinlikler yapılan büyük boş alan anlamına kullanılmıştır. Kent içinde, en az üç yanında yapılar olan bir açık alan olabileceği gibi (Atmeydam, Et-meydanı, Cinci Meydanı, Beyazıt Meydanı); kent dışında çevrelenmemiş bir açık alan da olabilir (Ok Meydanı gibi). Kent yaşamının belirli bir işlevini, özel bir etkinliği ya da özel bir yapıyı barındırdığında o işlev ya da yapının adıyla anılır (Pazar Meydanı, Çeşme Meydanı gibi). Kentsel mekânın özel bir örgütlenmesi, çevresindeki yapılarla birlikte tasarlanmış fiziksel bir düzenleme olarak anlaşıldığı zaman, İstanbul'un tarihinde ancak büyük külliyelerin dış avluları (Fatih Meydanı gibi), bu tanıma uygun bir örnek oluşturur. Batı tarihinde eski Yunan agoralarından bu yana var olan kent içi meydan kavramı, Osmanlı-Türk tarihinde yoktur. Meydana geometrik bir konsept olarak yaklaşmak, sokak dokusunun da bu doğrultuda düzenlenmesine bağlı olduğu için, o dokunun spontane kuruluşu içine geometrik bir düzenin egemen olduğu bir meydan yerleştirme isteği de oluşamaz. Ancak kent tasarımı çağdaş bir kavram olarak Türkiye'ye girmeye başladıktan sonra meydan yapılması düşüncesi de planlamanın amaçlarından biri olmuş, geçen yüzyıldan bu yana İstanbul'da meydan projeleri yapılmıştır.
Roma ve Bizans Dönemi: Bizantion'un agorası, Strategion(->) adlı meydanı, Konstantinopolis'in kurulmasından önce yine Roma döneminin Tetrastoos adlı, sonraki Augusteion'un(->) yerinde olduğu sanılan dört stoalı büyük kent meydanı sadece anıları kalan antik dönem mey-
darılarıdır. Fakat kent planlama tarihinin etkileri bugüne kadar süren en görkemli kentsel tasarını örnekleri, kendileri yok olmuş olsalar da, betimlemeleri bize kadar ulaşan Roma döneminin forum adı verilen meydanlarıdır. Yeni Roma kurulduktan sonra, başta Constantinus Forumu(->) olmak üzere, özellikle 6. yy'ın sonuna kadar, Ayasofya önündeki Augusteion, ona bitişik daha küçük bir meydan olan Mi-lion Meydanı (bak.. Milion Taşı), Beyazıt'ta Roma'daki Traianus Forumu'ndan esinlenerek, belki de onu kopya ederek yapılmış Theodosius Forumu, Kapitol, biçimi ve konumu üzerinde tartışma olan FiladelfionC-»), Amastrianon Forumu(->), tasarlanmış bir meydan olup olmadığı bilinmeyen Bous Forumu(~»), Arkadios Fo-rumu(-») bu meydanların en ünlüleridir. Roma döneminde, kent içindeki gibi görkemli olmasa bile kent dışındaki yerleşmelerde de, örneğin Hebdomon (Bakırköy), Halkedon (Kadıköy) ve belki bugünkü Beşiktaş'ın bulunduğu yörede forumlar yapılmıştır. Limanlar çevresinde, büyük revaklarla çevrili alanlar da, tasarlanmış meydan kapsamı içinde görülebilir. Roma çağı için karakteristik olan, büyük anıtlar, önemli yapılar ve revaklarla çevrili, heykellerle süslü bu kent meydanları aynı şekilde anıtsal iki katlı revaklı yollarla (embolos) birbirlerine bağlanıyorlar ve kente, sonraki çağlarda tasavvur bile edilemeyecek bir mimari görkem getiriyorlardı.
Avrupa ortaçağı gibi Bizans ortaçağı da Roma dönemi forumlarını yaşatamamıştır. 7. yy'dan başlayarak büyük forumların giderek tahrip olduğu; 8. yy'da bunların bir bölümünün, adları yaşasa bile artık bir efsane haline geldikleri; imparatorluğun zayıf düştüğü dönemlerde yapıların giderek tahrip olduğu ve Roma'da da görüldüğü gibi daha sonraki dönemlerde eski forumların yıkılıp taşocağı gibi kullanıldığı, özellikle zor elde edilen sütunların yağma edildiği anlaşılmaktadır. Bizans'ın bir ölçüde politik ve ekonomik güce kavuştuğu dönemlerde, örneğin 11. ve 12. yy'larda Kom-nenoslar döneminde, antik dönemle boy ölçüşecek bir kent meydanı olmadığı gibi eski meydanların görkemli mimarisinden, Hippodrom çevresi dışında fazla bir iz kaldığı da şüphelidir. Ortaçağ, Bizans'ta, Avrupa'da ve İslam dünyasında antik dünyanın en önemli kent kavramlarından biri olan meydanı, sadece ekonomik nedenlerle değil, fakat anlaşılması kolay olmayan kültürel ve psikolojik nedenlerle de yadsımıştır. Ortaçağın din, dolayısıyla kilise ve cami çevresinde oluşan sosyal yaşantısı, pagan dönemin dışavurumculuğunu benimsememiştir.
Osmanlı Döneminden Bugüne: İslam-da meydan düşüncesinin, birkaç istisna dışında yok oluşu, İslam toplumunun kendine özgü yapısından kaynaklanmaktadır. İslam kentinde sosyal yaşam cami ve çarşıda sahnelenir. Kadınların dışlandığı politik yaşamda, erkeklerin her tür mesajı aldıkları, birbirlerini görüp buluştukları kendi içinde zaten kapalı bir bütün olan ma-
Beyazıt
Meydam'nın
1970'lerdeki
görünümü.
Müller-Wiener, Büdlexikon
halle, geniş bir toplantı olanağı sağlamadığı için, büyük camiler başka bir deyişle cuma camileri (yani kalabalık cemaatlerin toplanıp cuma namazı kıldıkları camiler), kentlerin ticaret ve üretim alanlarının yani çarşıların yakınında ya da içinde yer alır ya da cami çarşıları kendine çeker. Büyük kalabalıklar camide ve cami avlularında buluşur. Cami, İslam kentinin forumudur. İstanbul bu uygulamanın İslam tari-• hinde eşsiz bir örneğidir.
Kent tarihinin topografyaya ve eski anılara, geleneklere bağlı süreklilikleri içinde, büyük camiler eski forumlar yakınında inşa edilmişlerdir. Ayasofya(->) camiye dönüşerek dini işlevini sürdürmüştür. Sultan Ahmed Külliyesi(-0 Hippodrom'un yanında ve İstanbul'un tek merasim meydanı olan Atmeydam'nda(->) kurulmuştur. Constantinus Forumu üzerinde Atik Ali Paşa Külliyesi(->) ve Nuruosmaniye Camii (bak. Nuruosmaniye Külliyesi), Tauri Forumu üzerinde Bayezid Külliyesi(->), Filadelfion yakınında Şehzade Külliyesi(-»), Amastrianon yakınında Laleli Külliyesi(->), Bous Forumu üzerinde Valide Camii(->), Arkadios Forumu yakınında Cerrah Mehmed Paşa Camii vardır. Üç büyük cami ve külliyeleri ise bu sınırlardan uzaklaşarak kent planlaması açısından değişik eğilimleri ifade etmişlerdir. Fatih Külliyesi(->) simgesel bir jesttir. Süleymaniye Külliyesi(-») kendi dünyasını yaratmıştır. Yeni Cami Kül-liyesi(->) ise Haliç üzerindeki liman ve iskelelerin giderek büyümelerinin ve de-
niz kıyısının artık tehlikeli ve sakınılır bir bölge olmamasının ifadesidir.
Osmanlı dönemi külliyelerine ve büyük camilerin iç ve dış avlularına, gerek değişik işlevlere hizmet vermeleri, gerek büyük kalabalıkları bir araya getiren mekânlar yaratmaları, gerekse görkemli mi-marileriyle, Roma forumlarının bir çeşit içedönük İslami sinonimi olarak bakılabilir. Buna karşılık, kent dokusunun yapı molekülü olan mahallelerde, yer yer spontane mekân genişlemeleri dışında, iradi bir düzenleme ile bir mahalle meydanı oluşmamıştır. Kentin geçen yüzyıl sonundan kalan planları bu yokluğu açıkça belirlemektedir.
İstanbul'da, bir dini yapıyla bütünleş-meyen, daha çok bir kentsel planlama ürünü olan bugün anladığımız anlamda meydan yokluğu, 19. yy'ın sonuna kadar sürmüştür. Gerçi 18. yy, o zamana kadar görülmeyen ve bir kentsel mekân tanımlayan meydan çeşmeleriyle, bu mekânların oluşturulmasında bir atılım yapmış sayılabilir. Etrafı açık, bütün cephelerinden ya da birkaç cephesinden algılanan bir meydan çeşmesi, etrafından dolaşılan bir yapı olarak çevresinde bir mekân yaratmış, bir kent meydanı düşüncesine yaklaşmıştır. Ancak çevresinde meydan oluşumunu destekleyen bir yapılaşma düzenlenmemiş-se, bu tamamlanmamış bir kentsel tasarım süreci olarak görülebilir ya da bir kent mekânını işlevsel ve estetik boyutları olan bir yapıyla belirleme düşüncesi diye tanım-
Dostları ilə paylaş: |