KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə872/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   868   869   870   871   872   873   874   875   ...   889
MUSTAFA ÇAVUŞ (Tanburi)

(yak, 1700, İstanbul - yak. 1760, İstanbul) Bestekâr ve tanburi.

Kadıköylü Kadı Mehmed Efendi'nin oğlu olduğu için "Kadızade" lakabıyla da anılmıştır. Enderun'da yetişmiş, çavuş rütbesi almıştır. 1729'da Enderun'da hanende olduğu bilinmektedir. Tanburiliği, bestekâr-lığı ve hanendeliği dışında âşık edebiyatı tarzında şiirler de yazmış, bu şiirlerde "Tanburi" mahlasını kullanmıştır. "Âşık" diye de anılması, halk şiiriyle uğraşmış olmasındandır.

Güftelerinin çoğu kendisine ait olan Mustafa Çavuş, büyük beste şekillerinde de eser vermesine rağmen, "şarkı" bestekârı olarak ün kazandı. Bestekârlığının en belirgin özelliklerinden biri, eserlerindeki güfte diliyle musiki üslubunun, çağdaşı olan bestekârların eserlerinde görülen dil ve üsluptan farklılıklar göstermesidir. Şarkılarının güfteleri ve ezgi örgüsü halk zevkinin ve dilinin sadeliğiyle İstanbul şehir zevkinin ve dilinin ustalıkla kurulmuş bir bileşimini yansıtır. Bu dikkate değer özellik, eserlerinin hem geniş bir halk kesimince benimsenmesini, hem de klasik musiki geleneğinin yaygın olduğu yüksek musiki çevrelerinde kabul görmesini sağlamıştır.

Mustafa Çavuş'un Türk musikisinde "şarkı musikisi" kavramının yerleşmesinden uzun zaman önce ortaya çıkması, ona Türk musikisi tarihinde özel bir yer kazandırmıştır. Hacı Arif Bey'leC-») başlayan şarkı musikisi döneminden yaklaşık olarak 125 yıl önce eserlerini ortaya koyduğu dönemde şarkı, pek fazla kullanılmayan bir beste şekliydi. Hemen hemen aynı dönemde yaşayan Ebubekir Ağa, Enfî Hasan Ağa, Kara İsmail Ağa, Tab'î Mustafa Efendi gibi önde gelen bestekârlar, şarkı formuna ilgi duymamışlardır. Bu bakımdan Mustafa Çavuş, kendisinden bir yüzyıl kadar sonra ortaya çıkacak olan şarkı bes-tekârlığının hazırlayıcılarındandır.

Eserlerindeki ezgi dili ve güfte özellikleri, Lale Devri(-») İstanbul'unu çarpıcı bir biçimde yansıtır. Birçok dindışı musiki bestekânnda görülen mistik eğilimler onun şarkılarında hiç duyulmaz. Lale Devri'nin ayırt edici özelliği olan hayatın maddi zevklerine yöneliş, Mustafa Çavuş'un şarkılarının en belirgin yönünü oluşturur. Ka-

dın, aşk, eğlence temaları ön planda ele alınır ve bir bağ-bahçe dekoru içinde işlenir. Kimi şarkılarında çarpıcı mecazlarla cinsellik duygusu yansıtılır. Bazen sevgilinin vefasızlığı karşısında kaçma ihtiyacı dile getirildiğinde dekor, şehir kültürüne ait güllük gülistanlık ve bağlık bahçelik mekânlardan sıyrılarak "dağlaf'a doğru genişler. Şarkılarında âşık. maşukuna karşı daima fırsat kollayan, bir bekleyiş içindedir. Sevgiliye talepkâr ve davetkâr seslenişler, daima alttan alta hissedilen bir hüznün çevrelediği içtenlik, şuhluk ve nüktedanlık özelliğini taşır. Bestekâr, kavuşma gerçekleştiğinde taşkın bir mutluluk duyar. Ama gerçekleşmezse kimi zaman isyana varan tepkisini umutsuzca dile getirir. Bestelediği "tavşanca'lar, Lale Devri'nde belirgin bir şekilde gelişerek yaygınlaşan raks sanatının tamamlayıcı unsuru olarak dikkat çeker.

Mustafa Çavuş'un eserlerinde İstanbul, işlenen temanın doğal, değişmez dekorudur. Bayati şarkısı "Çıkalım sayd-ı şikâ-re"de, Tarabyalı bir sevgilinin peşindedir. Hüzzam "Vefa yoktur akan suda" mısraıy-la başlayan şarkısında, hasret kaldığı sevgilisini saklayan mekân için "Yere batsın Büyükada" diyerek sitem eder. "Kail olmam zevka varma" mısraıyla başlayan güftesinde, "Adalarda ne zevk ettim" sözleriyle, beddualar arasında, geçmişin güzel günlerini hatırlar. "Bir Rum dilbere ben oldum mübtela" güfteli bayati şarkısında, İstanbul'un gayrimüslim cemaatlerinden bir güzele duyulan aşkın ilgi çekici hikâyesi terennüm edilir. "Kâkülleri lüle lüle" güfteli eve şarkısındaki "Galata basması, Urume-li yosması, sarsak olmaz mı" terennümü, İstanbul motifli, şuh bir anlatımla bestelen-miştir. Çok meşhur olan "Küçüksu'da gördüm seni" şarkısı ise, güftesiyle olduğu kadar ezgisiyle de eski İstanbul'un mesire yerlerinde yaşanan bir aşkı, hayal gücünde ustaca canlandırır.

35 şarkısının aranağmelerini Subhi Ez-gi(-0, ünlü "Dök zülfünü meydane gel" güfteli hisar-buselik şarkısının aranağme-sini ise Udi Nevres Bey(->) bestelemiştir. Şarkılarının bir özelliği de birden fazla kıtadan kurulu olmasıdır.

Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Tanburi Mustafa Çavuş hakkında 1976' da Sadeddin Heper'den Sadun Aksüt'ün aldığı bilgiler, bestekârın Lale Devri'nde değil, 19. yy'da yaşadığı konusunda bir iddiayı içermektedir. Dr. Hamid Hüsnü Bey tarafından Sadeddin Heper'e anlatılan bir hatıraya göre, 1865 dolaylarında Nuri Şeyda Bey'le birlikte Cibali'de bir meyhaneye giden Hamid Hüsnü Bey, orada tan-bur çalıp şarkı söyleyen bir musikiciyle tanışmış ve adının Tanburi Mustafa Çavuş olduğunu öğrenmiştir. Hamid Hüsnü Bey'in, tanıştığı bu musikicinin 20 şarkısını, Tanburi Mustafa Çavuş'un 36 Şarkısı adlı eseri hazırlayan Dr. Subhi Ezgi'ye verdiğini belirtmesi de dikkat çekici bir ayrıntıdır. Daha önce, S. N. Ergun da 1930'-da yazdığı bir yazıda. "Tanburi Mustafa"yı 19. yy'da yaşamış bir saz şairi ve musiki-ci olarak göstermişti.

Şehremini semtinde bir sokak, bestekârın adını taşımaktadır.



Bibi. Müstakimzade Süleyman Sadeddin, Mecmua, Süleymaniye Ktp, Esad Efendi Yazmaları no. 3397; Sadettin Nüzhet (Ergun), "XIX'uncu Asır Saz Şairlerinden Tanburî Mustafa", HB, S. 4, (1930); S. Ezgi, Türk Musikisi, II-IV; F. Köprülü, Türk Saz Şairleri Antolojisi, III, ist., 1940; Ergun, Antoloji; S. Ezgi, Tanburi Mustafa Çavuş'un 36 Şarkısı, İst., 1948; M. N. Özalp, Türk Musikisi Tarihi, Ankara, 1989; Öztuna, BTMA, II; S. Aksüt, Türk Musikisinin 100 Bestekârı, ist., 1993; A. Özgün, "Tanburi Mustafa Çavuş'un Eserlerinde Edebi ve Teknik Çalışma", (istanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Kon-servatuvarı, yüksek lisans tezi), 1992.

MEHMET GÜNTEKİN




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   868   869   870   871   872   873   874   875   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin