KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə129/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   125   126   127   128   129   130   131   132   ...   889
KÖÇEKÇELER

Köçek(->) denilen rakkaslarla çengi(->) adı verilen rakkaselerin toplu olarak oynadıkları oyuna eşlik etmek için bestelenen ve çalman musiki türü.

Bu musiki türü daha çok birbirine ara nağmeleriyle bağlanan sözlü ezgilerle sözsüz oyun havalarından meydana gelir. Belli bir düzen içinde bir araya getirilerek bir dizi oluşturan köçekçelere "köçekçe takımı", oyuncu topluluğuna da "köçek takımı" denir. Köçekçe takımları bestelendikleri makamların adlarıyla anılır; "gerdaniye köçekçe takımı", "karcığar köçekçe, takımı", "hicaz köçekçe takımı" gibi. Köçek-

çe ritimlerine uygun bazı Rumeli ve Anadolu türküleri ile, özellikle 19. yy'da tanınmış bestecilerce bestelenmiş kıvrak şarkılar da köçek takımlarının raksında kullanılmıştır. Kıvrak ezgi ve usullerle bestelenen bu şehir folkloru ürünleri şenliklerde, düğünlerde ve eğlencelerde çalınıp söylenirdi.

Bir köçekçe takımı genellikle aynı makamda bestelenmiş, kıvrak ezgilerden o-luşur, bu ezgiler uzun ve ritmik ara nağmeleriyle birbirine bağlanır. Ritmin hızım o-yuncular belirlerdi. Oyuncubaşı da elindeki zillerle oyuncu takımını yönetirdi. Sazlı ve sözlü bölümleriyle icrası birkaç saat süren köçekçe takımlarında köçekçe türküleri arasında taksimler ile serbest ri-timli parçalara da yer verilirdi.

19. yy'ın sonlarında köçekçe takımı "a-ğırlama" denen, oyun ritmine uygun usullerde bestelenmiş ara nağmeleriyle başlardı, her parçanın kıtaları arasında ve sonunda gene bir ara nağmesi çalınırdı. Köçekçe-lerin sazlı bölümlerinde "tavşan" denilen ara nağmeleri de kullanılırdı. Bu sırada o-, yuncular tavşan gibi sekilen figürlerle oynarlardı. Bu raks için çalınan havalara "tavşan havası" ya da "tavşanca" denirdi. Takımın icrası genellikle daha ağır havalarla başlar, ritim gitgide hızlandırılırdı. Köçek-çelerin yürükçe icra edilmesine "abdal", daha yürükçe icralara da "büyük abdal" denirdi; son ara nağmeleri ise "aydın" denilen daha da hızlı bir tempoyla çalınırdı. Belirli bölümlerde de kemençeyle demli ya da demsiz taksim edilirdi.

Çengilerin köçekçe icrasında oyunun başlaması için işaret verildikten sonra hanendeler bir şarkı okur, ardından dört fasıl sürecek olan musikiye ve oyuna başlanırdı. Kolbaşı ile yardımcısı yaşlı ise, onların "ağır ezgi" denilen birinci fasla çıkmaları bir gelenekti. Başta kolbaşı olmak üzere bütün oyuncular ellerindeki çalparalar-la tempo tutarak birbiri ardı sıra ayağa kalkar, kollar yukarıda, bedeni fazla oynatmadan epeyce ağır hareketlerle oyun yerini dört kez dolanırlardı. Birinci fasıl böylece raksedilmeden tamamlanırdı.

İkinci fasılda kolbaşı ile yardımcısı oturur, raksı oyuncubaşı yönetirdi. Bu fasılda çalparaların yerine parmaklara zil takılırdı. Üçüncü fasılda tavşan raksı için elbise değiştirilirdi. Çengilerin bu bölümde giydikleri elbiseler tavşan oğlanlarının ya da köçeklerin elbiselerine benzerdi. Aynı bölümde oyuncular ile, çengilerin "sıracılar" dedikleri çalgıcılar karşılıklı maniler, koşma ve divanlar da söylerlerdi. Ara nağmeleri son derece kıvrak bir tempoyla çalınır, bu sırada uçarcasına rakseden çengilerin ayakları neredeyse görünmez olurdu. Sıracıların "amman aşağıdan" ve "yallah yallah yallah" nakaratları raksı bir kat daha ateşlendirir, çengilerin ikişer ikişer hora tepmesiyle bu fasla son verilirdi. Dördüncü fasılda raks yoktu. Oyuncuların içinde güzel sesli olanların sıracıların yanına oturmasıyla "küme faslı" başlardı. Bu bölümde ayrıca "kalyoncu" ya da "hamam oyunu" gibi taklidi oyunlar da oynanırdı. Kalyoncu oyunundaki tekerlekli gemi çe-

kilirken "heyamola, yisa yisa, eyyam ola yel esa" tekerlemesinin bir bölümünün bir oyuncu tarafından, nakaratının ise çalgıcıların da katılmasıyla hep bir ağızdan söylenmesi çok eğlenceli olurdu. Her faslın sonunda çengiler bir süre dinlenirlerdi.

Köçekçelerde çifte sofyan, yürük sof-yan, mandra, curcuna, oynak, Türk aksağı gibi usuller kullanılmıştır. Aksak usulünde bestelenmiş daha ağır köçekçeler de vardır. Sofyan, Türk aksağı, devr-i hindî, devr-i turan, müsemmen, düyek, aksak semai ve curcuna usullerinde çoğu zaman bu usullerin daha oynak olan ilk mertebeler kullanılır. Ölçülerin hareketleri orta yürük, yürükçe, yürük ve çok yürük olur.

Köçekçeler geçmişte "kabasaz" demlen, kemence, lavta ve deften kurulu bir saz takımı eşliğinde söylenirdi. Kaba kemence ile lavta yalnız köçekçe takımlarının icrasında kullanılmıştır. Bunlara zurna, çifte nara (nakkare) gibi sazlar da zaman zaman katılırdı. Kadın meclislerinde çalan kabasaz takımlarında zurna, zilli maşa ve çifte nara özellikle bulunurdu. Bir köçekçe takımı en az bir kemence, iki lavta, iki def ve üç-dört hanendeden kurulurdu. Oyuncular da çalpara ve zil çalarlardı. Bu sazlardan kurulu kabasaz takımları zamanla yerlerim keman, klarnet, ud, darbuka gibi sazlara bırakarak İstanbul piyasasında kaybolmuşlardır.

Hicaz, gerdaniye, karcığar, saba, baya-ti-araban makamlarındaki köçekçe takımları günümüze ulaşmıştır. Hüseyni, hüzzam, tahir, muhayyer, gülizar, uşşak, hicazkâr, suzidil gibi makamlardan da çeşitli örnekler notalarıyla günümüze kadar gelebilmiştir. Köçekçe takımlarında birbirine bağlı o-larak çalınıp söylenen köçekçeler mutlaka aynı makamdan seçilmezdi, bazen takımın adım taşıyan makama yakın makamlardan, seyrekçe de uzak makamlarda köçekçeler seçilebilirdi.

Köçekçe bestecilerinin çoğu bilinmiyor. Bu musiki türündeki eserler şehirli halk musikisine, özellikle de İstanbul musikisine mal olmuş bir repertuvar oluşturur. Bununla birlikte, köçekçe bestelemekle ün kazanmış besteciler de vardır. İsmail Dede Efendi(->) bunlardan biridir. Bazı sazendeler de iyi köçekçe çalmakla tanınmışlardır. Kemençeci Vasil (1845-1907), Kemençeci Nikolaki (19. yy-20. yy), Lavtacı Andon (19. yy-20. yy), Lavtacı Hris-to (ö. 1914), Lavtacı Civan Ağa (19. yy-20. yy) icrası büyük ustalık gerektiren bu türün en ünlüleriydi. Tanburi Cemil Bey(->) ile Hafız Osman "Tavlada beslerler..." güf-teli karcığar köçekçeyi plağa doldurmuşlardır. Dikran Çuhacıyan'dan(->) başlayarak yerli operetlerin birçoğunda köçekçeler de kullanılmıştır.

Bibi. Sevengil, Eğlence; Ezgi, Türk Musikisi, III; R. C. Ulunay, SayılıFırtınalar, İst., 1958; Ali Rıza, Bir Zamanlar; Pakalın, Tarih Deyimleri; E. Karadeniz, Türk Musikisinin Nazariye ve Esasları, ist., 1983; And, Şenlikler; 1. Hakkı Özkan, Türk Musikisi Nazariyatı ve Usulleri-Kudüm Velveleleri, İst., 1984; Oztuna, BTMA, I. SÜLEYMAN ŞENEL


Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   125   126   127   128   129   130   131   132   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin