KiTÂBU't-tevhîD



Yüklə 0,76 Mb.
səhifə40/43
tarix03.01.2019
ölçüsü0,76 Mb.
#89032
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   43

İlgili Mes'eleler



1. Yeminlerin korunmasının tavsiye edilmesi.

2. Yalan yere yemin etmenin mala rağbeti arttırırken be­reketi azalttığının bildirilmesi.

3. Ahş-satış işlerini yeminsiz yapmayanlar hakkındaki şiddetli va'îd.

4. Etkenlerin azalmasına rağmen günahların büyüdüğüne dikkat çekilmesi.

5. İstenmediği halde yemin edenlerin kınanması.

6. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem'in üç ya da dört çağı övgüyle anması ve daha sonra olacakları bildirmesi.

7. Şahitlik yapmaları istenmediği halde şahitlik yapanların kınanması.

8. Şahitlik yapmaları ve söz vermeleri nedeniyle selefin küçük çocukları dövmesi.

Açıklamalar

Yeminin aslı yemine muhatap olan kişiye durumu tekid etmek ve yaratıcıyı tazim etmek maksadıyla meşru kılınmış­tır. Bu nedenle de yalnızca Allah adına yemin etmek gerekir. Başkası adına yapılan yemin şirkten sayılmaktadır.

Söz konusu tazimin gereklerinden biri de Allah adına yapılan yeminin yalan yere değil, doğru ve dürüst bir yemin olmasıdır.

Yine bu tazimi tamamlayan bir diğer unsur, sık sık yemin etmeyerek Allah'ın ismine İhtiram göstermektir. Yalan yara ve sık yemin etmek, tevhidin ruhu olan tazime aykırıdır.



Altmışüçüncü Bâb

Allah Ve Peygamberinin Zimmeti (Ahdi) Hakkında Bâb

«Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri boz­mayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pekiyi bilir.» (NahI, 91)

Rivayete göre Bureyde şöyle anlatmaktadır: "Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selkm bir ordu ya da askerî birlik başına emir tayin ettiği zaman Allah'a karşı takva sahibi olmayı ve bera­berindeki müminlere iyilikle muamele etmeyi tavsiye eder ve §öyle derdi: «Allah yolunda Allah'ın adıyla savasın! Allah'a küfredenlerle savasın! Ganimet konusunda hainlik yapmayın! Verdiğiniz sözlerde durmamazlık etmeyin! Müsle yapmayın! Küçük çocukları Öldürmeyin! Müşrik düşmanınla karşılaştığında onları Üç haslete -ya da güzel huya- çağır! Bunlardan hangisini olumlu karşılarlarsa, kabul et, onlara ilişme! Sonra islam'a davet et! icabet ederlerse, kabul et! Daha sonra onları kendi ülkelerinden muhacirlerin yurduna göç etmeye davet eti Böyle yaptıkları taktirde muhacirlerin sahip olduğu haklara sahip olacaklarını; muhacirlerin aleyhlerine olanın kendilerinin de aleyhine olacağını bildir. Göç etmeyi reddederlerse, Müslüman bedeviler gibi muamele göreceklerini bildir. Haklarında Allah'ın hükmü cari olacaktır. Müslümanlarla birlikte cihada katıl­madıkları sürece ganimet vefeyden hiçbir hakka sahip olamayacaklar. Bu yukarıdaki davetlerin tümüne olumsuz cevap verirlerse, cizye iste! Kabul ederlerse, dokunma! Bunu da reddederlerse, Allah'tan yardım dile ve onlara karşı savaş!

Bir kale halkını kuşatma altına aldığında senden Allah ve peygamberinin zimmetini (ahdini) isterlerse, onlara Allah ve peygam­berinin zimmetini değil, kendinin ve beraberindekilerin zimmetini ver! Çünkü kendi zimmetinizi bozmanız, Allah ve peygamberinin zimmetini bozmanızdan daha hafiftir. Bir kale halkını kuşatırsan ve senden Allah'ın hükmüne göre kendilerini teslim almanı isterlerse, on­ları kaleden Allah'ın hükmü gereğince hükmetmek üzere değil, kendi hükmüne göre hükmetmek üzere indir! Çünkü Allah'ın hükmüne isabet edip etmeyeceğini bilemezsin I» 174 Müslim rivayet etmiştir.



İlgili Mes'eleler



1. Allah'ın zimmeti, peygamberinin zimmeti ve Müslümanların zimmeti arasındaki fark.

2. Tehlikesi en az olana yönlendirmek.

3. «Allah yolunda Allah adına savaşın!» sözü.

4. «Allah'a küfredenlerle savaşın!» sözü.

5. «Allah'tan yardım dik ve onlarla savaş!» sözü.

6. Allah'ın hükmü ile alimlerin hükmü arasındaki fark.

7. Sahabinin ihtiyaç duyduğunda Allah'ın hükmüne isabet edip etmediğini bilmediği bir hüküm verebilmesi.

Açıklamalar

Bu bâb ile arada anlaşma sağlanmış olan düşmanlara Allah ve peygamberinin zimmeti tanındıktan sonra verilen sözlerin ve yapılan anlaşmaların bozulmasına sebebiyet verecek durumlara düşmekten uzak kalmak ve sakınmak kastedilmek­tedir. Böyle bir durumda Müslümanlar tarafından vuku bulan vefasızlık, Allah'ın ve paygamberİnin zimmetinin delinmesi anlamına gelmektedir. Aynı zamanda da Allah'a tazimin terk edilip, Rasûlullah'ın dikkat çektiği gibi en büyük mefsetletin işlenmesi demektir.

Diğer taraftan dinin ve İslam'ın kafirlerin gözünde basite alınmasına ve değersiz sayılmasına sebebiyet vermek söz konu­sudur. Anlaşmalara, özellikle de en sağlam şartlarla kesinleşti­rilmiş olan anlaşmalara bağlı kalmak, insaf ehli düşmanlarını kendi izinden yürümeye çağıran İslam'ın güzelliklerindendir.

Altmışdördüncü Bâb

Allah Hakkında Yemin Edilmesi Babı

Cundeb b. Abdillah radıyallâhu anh'tan rivayete göre Rasûlullah salkliâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «Bir adam, 'Allah'a yemin olsun ki, falan kimseyi Allah bağışlamaz1 dedi. Bunun üzerine Allah 'Falan kimseyi bağışlamayacağıma dair kim benim adıma yemin etti? Ben onu bağışladım, senin amelini boşa ÇîkardimJ buyurdu.» 175 Muslini rivâyer etmiştir.

Ebû Hurayra radiyallâhu anh hadisinde bu sözü söyleyenin "abid bir adam" olduğu bildirilir. Ebû Hurayra radıyallâhu anh "Bu adam, bir söz söyledi dünyasını da, ahİretini de mahvetti." dedi.176

İlgili Mes'eleler



1. Allah adına yemin etmekten sakındırılması.

2. Cehennemin her birimize ayakkabısının bağından daha yakın olduğu.

3. Cennetin de böyle olduğu.

4. «Kul manasını kasdetmediği bir söz söyler de {doğu ile batı arasından daha uzak mesafeden cehenneme yuvarlantverir.}» 177 ha­disinde de aynı manaya delâlet bulunmaktadır.

5. İnsan kendisine hiç hoş gelmeyen bir sebepten dolayı mağfirete kavuşabilir.


Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin