Konusu: İmam’ın (r a) Başlattığı Hareketin, Evrensel Düzlemde Bir Dine Dönüş Çağına Başlangıç Teşkil Ettiğinin Beyanında



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə38/89
tarix17.11.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#83124
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   89

Maddi Medeniyetin Kritiği


Yeni medeniyetin getirdiklerini övme zamanı artık çok geride kalmıştır. Maddi medeniyet ve bu maddi medeniyetten kaynaklanan -özellikle de batıda- siyasi ve iktisadi düzen, bugün her zamankinden daha çok görüş sahiplerinin eleştirisine uğramış durumdadır.

Dünyanın üçüncü milenyuma girişi ve de ortaya çıkmış yeni ekollerin boş vaadlerinin hakikatinin aşikar olmasıyla birlikte, uluslararası teorisyenler şöyle demektedirler: “Komünist, sosyalist ve kapitalist düzenler, denge icad etmek ve de dünya insanlarının hayatın maddi ve manevi nimetlerinden istifade etmesi hususunda başarısız olmuşlardır. Üçüncü bir yol olduğunu iddia eden sosyal demokrasi de üçüncü milenyum çağında sorunları halletmek ve zengin ile fakir arasındaki açığı kapatmak hususunda bir başarı sergileyememiştir.”2

Bugün batıda bir çok görüş sahiplerinin de inandığı gibi, kapitalist düzenin artık söyleyecek bir sözü yoktur ve, “Kapitalizm, karanlık bir gecede denizde hareket eden ve her an batma tehlikesiyle karşı karşıya olan ruhlar gemisi mesabesindedir”3

Bu yorumculara göre, “Batıda ilim ve beşyüz yıllık ilmin ilerleme hareketi, beşer tarihini öyle bir yere ulaştırmıştır ki artık onu bir facia olarak göstermek pek de zor değildir. Facia, artık çok yakınımızdadır. Sürekli kimyasal ve atomik denemelerden kaynaklanan tehlikeler, çevreyi tehdit eden unsurlar ve insanların dörtte üçünün açlığı...”1

Bu bilginler şuna inanmaktadırlar: “Bu medeniyetin, varlıkların ruhsal hayatını alt üst ettiğine inanmak için günlük hayatımızdaki insani ilişkilerin kopmasına bir bakmak yeterlidir.”2

İnsanlığın Ölümü


Bir gurup batılı görüş sahipleri de dünyayı, tehlikeler ve tedrici bir yokoluş ile karşı karşıya getiren faciayı gözler önüne sererek, batının dünya insanlarına en iyi maddi kalkınma yolu olarak takdim ettiği metodu, insanlığın ölümü olarak tanıtmış ve şuna inanmışlardı: “Geçen bir kaç yüzyıl boyunca batı, tabiat ve tabiatla ilişkimiz hakkında yeni bir devrimci düşünce tarzı elde etmiştir ve bu yeni düşünce tarzı, sanayi çağı ve ilerleme asrı için gerekli ortamı sağlamıştır.

Yeni düşünme tarzı şehirlerin gelişmesini, elektrikten istifade etmenin yaygınlaşmasını, arabaları, gökdelenleri ve uzay yolculuklarını takdim etmiştir.”3

Ama “bu yeni düşünce tarzı, canlı türlerin tükenmesine, toprağın tahrip olmasına, su ve havanın zehirlenmesine, ozon tabakasının delinmesine, asit yağmurlarına, ormanların ortadan kalkmasına, şehirlerin genişlemesine, geleneksel kültürlerin ortadan kalkmasına, geniş boyutlu kıtlıklara ve günümüzde de enerji buhranına ve de bu enerjiye bağlı olan limonluk ve sera kavramının ortaya çıkmasına sebep olmuştur.”4

Hiç şüphesiz: “Modernitenin ortaya çıkardığı bozukluklar, bu işaret ettiklerimizden çok daha fazla ve korkunçtur. Esasen, bir şekilde insanın fıtri özgürlük ve yüceliğini tümüyle reddetmiştir.”1 O halde, “Modern tarihi, doğal olarak insanlığın ölüm tarihi olarak adlandırmak mümkündür. Pearl Datenburk’un dediği gibi, “yeni insan, yani rönesanstan sonraki insan gömülmeye hazır hale gelmiştir.”2

Bazı Birleşmiş Milletler yetkilileri de teknoloji çağında dünyanın kötü gidişatı hakkındaki muteber istatistik ve bilgilere istinat ederek açık bir şekilde şöyle demişlerdir: “İnsan yirmi birinci asrın eşiğinde ne tarafa doğru hareket edeceğini bilemeyen fırtınaya yakalanmış bir gemi gibidir.” Aynı makamlar şu uyarıda bulunmaktadırlar: “İnsanın kapsamlı sorunlarının çoğu, her türlü sınırları ortadan kaldırmış ve uluslararası bir renge bürünmüştür. Öyle ki yirmi birinci asır, yaşamak için savaş asrına dönüşebilir.”3

Almanya’nın Frankfurther Show gazetesi ise, insanın maddi medeniyetinin dünya için getirmiş olduğu büyük tehlikelere işaret ederek şöyle yazmaktadır: “Dünyanın hiçbir siyasi yorumcusu ve teorisyeni, yirmi birinci asırda dünyanın geleceği hakkında söylemiş olduğu sözlere ve yorumlara güvenmemektedir. Dünya karanlık ve belirsiz bir yöne doğru hareket halindedir.”4



Çağdaş İnsanın Dine Yönelişi


İnsanın, maddi medeniyetin ve bu medeniyetin siyasi, iktisadi ve kültürel öğretilerinin insana verdiği zararlarının boyutlarını öğrenmesiyle birlikte, yeniden dini öğretilere sarılmak, dini imana yeniden bağlanmak ve insanı tehdit eden maddi medeniyetin sayısız tehlikelerinden kurtuluşun yegane yolu olarak Allah’a gerçek anlamda inanmak, ciddi bir şekilde ilgi ve teveccüh kazanmıştır.

“Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Harvard bilginlerinden yaklaşık bin kişi tarafından yapılan üç yıllık araştırmanın neticesini ilan ederek şöyle demiştir: “Dini öğretiler, çevre sorunlarını halletmekte çok ciddi bir role sahiptir.”

Birleşmiş Milletler genel sekreterinin baş danışmanı ise bu araştırmaların sonuçlarını yayınlama olayında, şu açıklamada bulunmuştur: “Bizim medeniyetimiz, yirmi birinci asrın sonuna kadar baki kalmayacaktır. Bundan kurtulmak ise sadece iktisat, güvenlik ve siyasetimizin kutsallık, ahlaki ve manevi yüce değerlere sahip çıkmanın hedef gösterilmesiyle ve bu yolda hareket etmekle mümkündür.”1

Amerika Ohio’da Amerikalı binlerce kişilik gösteriyi düzenleyenlerden biri olan hanım Robin Rot da, bu gösteride yaptığı konuşmasında açık bir şekilde, “insanın günümüz sorunlarını halledebilmesi için yeniden dini inançlara dönüşünün gerekliliğini” ifade ettikten sonra şöyle demektedir: “Dünya adaletsizlik, insafsızlık, sömürü, zulüm, kayırma, tekelcilik, maddecilik sebebiyle yanmanın eşiğindedir. Peygamberler tarafından bizlere gösterilen yollara ve Allah’a tevessül etmedikçe de bu sorunlardan kurtulmanın hiçbir yolu yoktur.” Daha sonra da şu ifadede bulunmaktadır: “Parlamentolarda yasanan kanunların artık hiçbir işlevi kalmamıştır. Bu kanunları icra eden kimseler de işlerini yapma hususunda fesada bulaşmışlardır.”2

Amerika Arizona Üniversitesinin tarih üstadı olan Micheal Dennis ise (ki 1992 yılında İslam’a yönelmiştir) şöyle demiştir: “İnancıma göre batı medeniyeti, çok yakın bir gelecekte çıkmaza girecektir ve yerine İslam medeniyeti oturacaktır... Amerika ve bütün dünya bugün öylesine bir buhrana maruz kalmıştır ki bunun bir benzerini tarihte görebilmek mümkün değildir. Eğer bir dönemi Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve âlihi vesellem) zuhurundan önceki cahiliyye dönemiyle kıyaslayacak olursak, o, bu dönem ve asrımızdır... Oysa dünya ve özellikle de Amerika İslam’ı kabul ederek kendi içinde bir devrim yaratabilir. Ülkemi ve dünyayı esaretten kurtaracak ve yanlışlıklardan özgürlüğe kavuşturacak tek çözüm, bu dindir.”1

Amerika eski Cumhurbaşkanı Nixon’un müşaviri olan Dr. Robert Caren de Amerika toplumunun büyük sorunlarını halletmenin yegane ilacının İslam olduğunu belirttikten sonra şöyle demektedir: “Dünyanın en kötü sorunları sayılan Amerika toplumunun sorunları, büyük ve Amerikan dostu kurumların, dinin tefekkür ve amelin temeli olmasına karşı sürdürdüğü savaşımın neticeleridir.”2

Dünyanın meşhur siyasetçilerinden bazısı ise çağdaş dünyanın düzensiz durumunu kınayarak ve de “İnsanlar için para ve güç hakimiyeti bir faciadır” hakikatini beyan ederek şöyle demektedir: “Ahlaki ilkeler ve dini inançlar, gelecek için insanlığın önünü açan bir konumda olmalıdır.”3

Fransız mütefekkiri ve İslam ve Garb kurumu başkanı olan Prof. Lamand ise açık bir şekilde şöyle demektedir: “Batının tutturduğu yol, toplumsal temelleri ortadan kaldırmaya ve medeniyeti silmeye doğru hareket etmektedir. Sonunda da oraya ulaşmaya çalışacaktır. Batı dünyası kaybettiği yolu bulmak için İslam’a ihtiyaç duymaktadır.”1




Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin