274 El-Mâturîdî, et-Tevhîd, s. 38, 65-67; el-Bâkillâni, et-Temhîd, Nşr. R. J. Mc Carthy, Beyrut, 1957, s. 194-195.
275 Dr. Kemal Işık, Maturîdînin Kelâm Sisteminde İman, Allah ve Peygamberlik Anlayışı, (basılmamış doçentlik tezi,) İlahiyat Fak. Ktp.; No: A. 24276, Ankara, 1974, s. 102; el-Eâkülânî, el-İnsâf..., s. 41.
276 el-Bâkillânî, el-İnsâf, s. 41'de.
277 el-Eş'arî, Makâlât, s. 525.
278el-Gazzâlî, el-Maksadu'1-Esnâ, s. 84-86.
279 krş. Bakara: 2/80
280 krş. A’raf: 7/164
281 En’fal: 8/18
282 Rm, IX, 123-124.
283 krş. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 61; Hamdi Yazır, VI, 4731; el-Gazzâlî, el-Maksad, s. 85.
284 Al-i İmran: 3/26
285 Bakara: 2/245
286 Bakara: 2/258
287 Bakara: 2/284
288 el-Cehmiyye ve onlardan etkilenenler böyle yaparlar, bk. el-Eş'ari. el-İbânes. 40.
289 İbn Kayyim, Medâric, I, 29.
290 Müellif, insan eliyle yapılan putları kasdetmiş olmalıdır.
291 İbn Kayyim, Medâric, I, 30.
292 er-Râzî, XV, 71-72.
293 el-Bedâvî, II, 234.
294 İlhâdın çok geniş anlama alınarak tefsir edilmesi için bk. Tefsîru'l-Menâr, IX, 407-412.
295 Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur'an'da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınevi: 57-61.
296 Sunenu't-Tirmizî, Da'avât, 83, Hadis no: 3507.
297 bk. el-Buhârî, Şurut, 18; III,185; Müslim, Zikr (48), 5, hadis no: 5. 6.
298 Fethu'1-Bârî, XIII, 427'de.
299 Onların değerlendirmeleri için bk. Aynı eser, s. 472-475.
300 İbn Teymiyye, el-İrâde ve'l-Emr (Mec. Res), I, 338.
301 İbn Kesir, III, 516.
302 Fethu'1-Bârî, XIII, 478; RM, IX, 123. Hasr söz konusu olmadığına dair ayrıca bk. el-Beyhakî, el-Esmâ've's-Sıfât, s, 6; İbn Kesîr, III, 517.
334 Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur'an'da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınevi: 76-71.
335 Şüra: 42/51
336 Bu prensibin bu iki âyete tatbiki için bkz. B. Said Nursî, Sözler, s. 440-441.
337 Hacc: 22/73-74
338 Al-i İmran: 3/129
339 Bir çokları arasında meselâ, J. A. Jacobey, “Asma Ullah El Hosna Revue des Sciences phil. et theol., 27 (1938), Paris, s. 536.
340 Tab., V, 570.
341 Bakara: 2/127
342 Kaidenin bu ayete tatbiki için bk. B. Said Nursî, Sözler, s. 442-443.
343 Enfal: 8/48
344 Al-i İmran: 3/126
345 Bakara: 2/261
346 Nisa: 4/12.
347 Yasin: 36/81
348 Fussilet: 41/53
349 Henry Corbirt, Histoire de la Philosophie İslamique, Paris, Gallimard, 1964, s. 13'de tasavvuftan bahsederken söylemektedir.
350 Bakara: 2/37
351 et-Tabersî, Mecma'ul-Beyân, I, 89. Aynı mealde bir hüküm çıkarma için bk.,RM, I, 238.
352 Al-i İmran: 3/129
353 RM, IV, 52.
354 Maide: 5/118
355 RM, VII, 70
356 RM, VII, 71.
357 İbrahim: 14/35-36
358 İbn Kayyim, Madâric, I, 36-37.
359 Nisa: 4/34
360 krş. RM, V, 26. Beydavi, I, 463.
361 Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur'an'da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınevi:71-78.
362 El, yeni neşir, “Allah” md., I, 418b.
363 Le Coran et la Rövelation Judeo-Chretienne, I, 24.
364 v b. c. d, e, f, şıklarındaki tasnifler, er-Razî, XV, 66-68'den alınmıştır.
365 el-Gazzâlî, İtikadda Orta Yol. çev. Dr. Kemal Işık, Ankara. 1971, s. 115-116.
366 Fethu'l-Bârî, XIII, 482'de bu tasnifi Ebû'l-'Abbâs b. Ma'add'dan (ö. 550/1155 ki Şerhu'l-Esmâ'el-Husnâ adlı bir kitabı vardır) nakleder. Onun, bu tasnif hakkında, “bütün isimleri kapsadığını” söylediğini bildirir. Bu tasnif el-Gazzâlî'ninkinin aynıdır (el-Maksad, s. 77-78).
367 Bu tasnifi, İbn Hacer, Fahruddin er-Râzi'ye nisbet ederek nakleder (Fethu'l-Bârî, XIII, 482).
368 Bu tasnif, el-Kurtubî'ye nisbet olunur (Fethu'l-Bârî, XIII, 481).
369 el-Gazzâli, el-Maksad, s. 78 ve er-Râzî, XV, 66-68.
370 eş-Şirbînî, I, 6.
371 et-Tabersî, I, 78.
372 İbn Kayyim, Medaric, III, 19.
373 Tefsiru'l-Menâr, I, 48.
374 RM, V, 180.
375 Şerhu'l-Mevâkıf, II, 405. Benzeri bir çok örnek, her bir ismin merciini göstermeye çalışan bu eserde görülebilir (s. 405-407).
376 Dr, Hüseyin Atay, Kur'ân'a Göre îman Esasları, Ankara, 1961, Müellif, bu başlıklar içinde mütalaa ettiği mefhumları, ayrıntılı olarak ele almaktadır (S. 22-60).
377 İA, “Allah- md-. I, 362-365.
378 Bu sıralama için bk. ez-Zerkeşî, el-Burhân fî 'Ulûmi'l-Kur'ân, Nşr. M. Ebû'l-Fadl İbrahim, el-Kâhire, el-Halebî. 1367/1957, I, 193-194; es- Suyutî, el-İtkân fî 'Ulûmi'l-Kur'ân, 3. baskı el-Kâhire, el-Halebî, 1370/1951, I, 10-11; Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, Le Saint Coran, Paris, Club Français du Livre, Edit. Hadi M. Noureddine, 1963, adlı Fransızca tercümesinde, her sûre başında nüzul sırasını bildirirken, bu sırayı gözetir; Doç. Dr. İsmail Cerrahoğlu. Tefsir Usûlü, Ankara, 1971, s. 83-85.
379 Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur’an’da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınevi: 78-83.
380 b. es-Suyûtî, el-İtkan, 1,11-12.
381 Aynı eser. I, 9.
382 Bu rivayetler için bk. Aynı eser, I, 9-18.
383 G. Weil, Historisch-Kritische Einleitung in den Koran. Bielefeld, 1844.
384 Th. Nöldeke, Geschichte des Qorans, 1860.
385 R. Blachere, Le Coran. Traduction Selon un essai de reclassement des Sourates, II-III, Paris, 1949-1951.sunda
386 M. Rodinson. “Bilan des etudes mohammediennes”, Revue historique, Paris, PUF, 229 (1963), S. 193.
387 Rishard Bell, The Qur'ân, translated with a critical rearrangement of the surahs, Edinburgh, T. et T. Clark, 1937-1939, 2 cilt. Bu eserin bir tenkidi: S. Vahiduddin, R. Bell's Study of the Qur'ân, Islamic Culture, 30(1956), s. 263-272.
388 Rodinson, Bilan, s. 193.
389 Blachere, II, s. V.
390 Y. Moubarac, Abraham dans le Coran, Paris, J. Vrin, 1958, s. 95.
391 R. Caspar, “La foi selon le Coran”, Procho-Orient Chretien, 18(1968), s. 20-21, n. 10.
392 Rodinson, Bilan, s. 193.
393 Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur'an'da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınevi: 83-87.
394 Tab-, I, 141-142.
395 TA, RBB md.. I, 260.
396 LA, RBB md.
397 Bas., III, 30-31.
398 krş. el-Keşşâf, I, 53; Hamdi Yazır, T, 63-64.
399 RM, I, 78.
400 en-Nesâî, Tahâre, 4.
401 et-Tirmizî, Vitr, 21.
402 Aynı eser, Şevâbu'l-Kur'ân, 25.
403 el-Buhârî, Fiten, 25.
404 Aynı eser, Lukmân sûresi tefsirinde.
405 Müslim, Elfâz, 14-15.
406 el-Buhârî, et-Tevbe sûresi tefsiri, 9.
407 Müslim, Barr, 39; A. b. Hanbal, el-Müsned, II, .298.
418 M. Eliade, Traite, çeşitli yerler, özellikle s. 52-55'de “Deus otiosus” adı altında, çeşitli zaman ve yerlerde, inanılan “Yüce Varlıklın, insanlar nezdinde fonksiyonlarını yitirip, neredeyse tamamen unutulduğunun çok örneklerini verir.
426 Dr. Toshihiko Izutsu, Kur'ân'da Allah ve İnsan, s. 187.
427 Nahl: 16/35;43, 20; 39,3 vb.
428 Alak: 96/1-5
429 Müddessir: 74/3
430 Blachere, ilk sûrelerde tevhidden bahis olmadığı keşfini Tor Andrae'ye verir, kendisi de bunu doğru bulur (Blachere, II, 6). 30. sıraya koyduğu en-Necm sûresinin indiği sırada bile, -uydurma garânîk hikâyesine dayanarak- “peygamberin politeizm ile birleşmeyi reddetmediğini” ileri süren (s. 7) bu müsteşriğe göre, tevhid ancak, 2. Mekke devresinde (kendi sıralamasına göre 49-79. sûreler) esas konu olmalıdır. Diyelim ki, Rabb vasfındaki bu kuvvetli manayı bilmezlikten (s. 131, 134) geldi, kendi kendisiyle şu tenakuzunu ne yapmalı: Kendisi, et-Tûr sûresini 22. sıraya koyar. Bu sûrenin 43. âyeti şöyledir: “Yoksa onların Allâh'dan başka tanrıları mı var! Allah onların koştukları ortaklardan münezzehtir”. Nöldeke'nin 24.", kendisinin 34. sıraya koyduğu 73,9 ayeti ise “O, doğunun da batının da Rabbidir. Ondan başka hiç bir tanrı yoktur. O halde yalnız Onu kendine vekil edin” demektedir. Örnekler çok bu kadarı yeter. H. Masse, 'İslam, 9. baskı, Paris, 1966, 82'de tevhid hususundaki iddiayı tekrarlar. Keza J. Chelhod, “Note sur l'emploi du mot Rabb dans le Coran”, Arabica'da, 5(1968), s. 166.
458 Blachere'in sıralamasını esas alarak bir sayım yapan J. Chelhod'a göre 1. Mekke devresinde (1-48. sûreler) 115 Rabb, 40 Allah lafzı; 2. Mekke devresinde (49-70. sûreler) 260 Rabb lafzı, 143 Allah lafzı; 3 Mekke devresinde (71-92. sûreler) 412 Rabb lafzı, 794 Allah lafzı; Medine devresinde (93-116. sûreler) 138 Rabb lafzı, 1644 Allah lafzı vardır (Chelhod, Note sur l'emploi du mot Rabb..., s. 160-163).
462Nöldeke ile Blachere'in sıralamasında, bu ayetler Mekke devresinin en son sûrelerinden olmalıdırlar, özellikle Blachere'in uygulamaya çalıştığı “Tarihî formlar metodu (Formgeschichtliche)” geçerli sayılırsa, bizim sıralamamız daha makuldür.
463 bk. Jomier, Le nom divin “al-Rahman”..., s. 371-372; Chelhod, Note but l'emploi du mont Rabb...; Gaudefroy-Demombynes, Sur quelques noms d'Allah...
464 Chelhod, s. 166.
465 İbn Teymiyye'nin, bir çok eserinde (mesela, Muvafaka, I, 133-135), Kur'ân'da bu iki mefhumun kesin hatlarla ayrıldığını ileri sürmesi ve bununla da yetinmeyerek bazı çevrelere olan hücumlarını, bu ayrılığa bina etmesi, merhum için “kabvetu cevâd” sayılmak lazımdır. Kur'ân'da bu iki kelime ayrı anlamlarda geldiği gibi müteradif olarak da kullanılır: 46,13; 3, 51; 22, 40; 6, 76.77; 41,30; 40, 28 vb. Keza bk. Tab., 2,163 hk.( III, 266 ve 3, 6 hk, VI, 168.
471 Gaudefroy-Demombynes, Sur quelques noms d'Allah, s. 4-5; Chelhod, s. 159, n. l.
472 Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur'an'da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınevi: 99-97.
473 RM, XXX, 180.
474 TA, KRM md. IX, 44. Müellif, -başka hiç bir yerde bir araya getirilmediğini- söylediği 30 kadar mâna nakleder.
475 Bey., s. 54'de el-Hattâbî'den. krş.Muf., 428.
476 TA, IX, 44.
477 RM, XXX, 180.
478 Bey., s. 55'de el-Hattabî'den.
479 el-Keşşâf, IV, 270.
480 İsra: 17/62.70
481 Fecr: 89/15
482 Fecr: 89/17
483 Yusuf: 12/21
484 Abese: 80/13;
485 Enbiya: 21/26,krş. 51. 24
486 Yasin: 36/37
487 Hacc: 22/18
488 Mul, 3. 429.
489 Vakı’a: 56/77
490 Mü’minün: 23/116
491 Müslim, Birr, 15, Hadis no-. 55. f
492 Tab., XXVIII, 165; Bey., s. 92; İbn Kesîr, VII, 469.
493 Tab., aynı yer.
494“Allah'ın velileri- tabirinin, ilk anlamı, Onun dinine sahip çıkıp yardım edenlerdir (Tefsîru'l-Menâr, mukaddimede).
495 Bey., s. 54’de el-Hatabi’den. Krş. Muf., 428.
496 Aynı yer.
497 İbn Kesîr, VII, 469. 485.
498 RM, XXVII, 109.
499 et-Tabersî, IX, 202.
500 Aynı eser, IX, 212.
501 Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur'an'da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınevi: 99-100.
502 Bu ayetteki “Semî'“ kelimesinin asıl anlamı “adaş- demektir. Buradan hareket ederek “şerik, benzer” şeklinde de tefsir olunmuştur. Adaş” olarak kabul edenler, hakikati olan bir adlandırmayı kasd ederler (RM, XVI, 116). Meryem: 19/65
503 Bu sayım, M. F. 'Abdulbâkî'nin el-Mu'cemu'1-Mufehres eserinden alınmıştır. Fazlur Rahman, bu ismin “altıbinden fazla” olduğunu söylemektedir (The Qur'âm'c concept of God..., Islamic Studies, 6(1967), s.l). Anlaşılan, onun bildirdiği sayıma, açık ve müstetir zamirler de girmektedir. Jomier de bu sayım işine, başka bir cihetten yönelmiştir. Mushaf-ı şerifteki satır sayısı ile, geçen laf z-ı celal arasında bir oranlama yaparak, bunu % 28 olarak tesbit etmiştir. Tesbitine el-Kahire, 1346 baskısını esas almıştır. Bu baskıya göre, toplam olarak 9500 satır vardır. Yazar sayım işini, “Allah” isminin, başlangıçta az zikredildiğini, sonradan fazlalaştığını göstermek için yapmaktadır (Jomier, Les noms divin “el-Rahman”, s. 371-372, n.3). “Rabb” ismini görürken (n. 25) bu tesbit işine temas etmiştik. Sayı veya oran bakımından fazla farklı olmayan değişik miktarlar söylenebilirse de, netice pek değişmez, ilk sûrelerde Rabb vasfı daha çok kullanılmış, sonra Allah ismi fazlalaşmıştır. Meseleye sadece istatistik yönünden bakmanın doğru olmadığını, bu vakıanın, muhtemel sebebini, Rabb ismini ele alırken bildirmiştik.