ÂL-İ aba içindekiler



Yüklə 1,14 Mb.
səhifə20/42
tarix06.09.2018
ölçüsü1,14 Mb.
#78070
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   42

 Hz. Ali (a.s)’ın İlmi


Resulullah (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır; ilim isteyen o kapıdan gelmelidir.” [94]

Bu hadis mütevatir ve kesin olan hadislerdendir. Allame-i Emini, El- Gadir kitabında Ehl-i Sünnet alimlerinden 143 kişinin bu hadisi naklettiklerini yazmıştır. [95]

Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:

“Ümmetimin en alimi Ali’dir.” [96]

Emir’ul- Muminin Hz. Ali de şöyle buyurmuştur:

“Kur’ân’da olan her ayeti Resulullah’a okudum, O da onun manasını (tefsirini) bana öğretti.” [97]

Hz. Ali (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir:

“Gaip sırlarını benden sorun; çünkü ben peygamber ve elçilerin ilminin varisiyim.” [98]

Ehl-i Sünnet ve Şia alimleri Hz. Ali’nin şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:

“Beni kaybetmeden önce istediğiniz şeyi benden sorun. Allah’a andolsun ki, eğer fetva kürsüsünde oturursam, Tevrat ehli arasında Tevrat’ın hükmü ile, İncil ehli arasında, İncil ile, Zebur ehli arasında Zebur ile ve Kur’ân ehli arasında Kur’ân’la fetva veririm. Öyle ki eğer Allah Teala o kitapları konuşturmuş olursa ‘Ali doğru dedi, bizde nazil olan hükme göre fetva verdi’ derlerdi.” [99]

Hz. Ali (a.s)’ın sorulara çok çabuk cevap vermesi herkesi şaşırtıyordu. Bir gün Ömer şöyle dedi: “Ya Ali, beni şaşırtan, bütün ilmi, fıkhi ve siyasi ilimleri çok iyi bilmen değildir, benim asıl şaşırdığım şey senin çok çabuk ve beklemeden cevap vermendir. Hz. Ali (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdu: “Ey Ömer, bu elimde kaç parmak vardır?” Ömer; “Beş parmak vardır” dedi. İmam (a.s); “Öyleyse neden bu sorunun cevabında düşünmedin?” Ömer; “Bu açıktır, düşünmeğe gerek yoktur” dediğinde, Hz. Ali (a.s); “Bütün meseleler de benim yanımda beş parmak gibi açıktır.” buyurdular.[100]


Hz. Ali (a.s)’ın Hz. Peygamber (s.a.a) İle Kardeşliği


Abdullah bin Ömer şöyle diyor:

“Resulullah (s.a.a), ashabı arasında kardeşlik akdi okudu, Ali gözlerinden yaşlar aktığı halde gelerek şöyle dedi: “Ya Resulellah, ashabın arasında kardeşlik akdi yaptın; ama benimle hiç kimse arasında kardeşlik akdi yapmadın!” Resulullah (s.a.a) ona şöyle buyurdular: “Sen dünya ve ahirette benim kardeşimsin.” [101]

Bu hadis “Muahat veya Uhuvvet Hadisi” olarak meşhurdur. Bu manada, Şia ve Ehl-i Sünnet kitaplarında hadisler oldukça çoktur. Bu çeşit hadisler, Hz. Ali’nin diğer sahabelerden çok üstün olduğunu göstermektedir. Çünkü Resulullah (s.a.a), ahlak ve diğer yönlerden birbirine benzeyenleri, birbirleriyle kardeş yapıyordu.[102]

Hz. Ali (a.s)’ın Zühdü


Hz. Ali (a.s), Basra valisi olan Osman bin Huneyf’e bir mektup yazarak şöyle buyurdu:

“Ben sizin İmamınız olmama rağmen iki eski elbise ve iki ekmekle yetiniyorum. Eğer istesem en iyi elbiseleri giyip buğday ve baldan yapılmış en iyi yemekleri yiyebilirim. Ama nefsim bana galip gelemez. Acaba halkın; “O İmam ve halifedir” demesiyle yetinip yoksulların üzüntülerinde ortak olmayayım mı?” [103]

Abdullah bin Abbas şöyle diyor:

Zikar’da, Emir’ul- Muminin Hz. (a.s)’ın yanına vardım, Hazret ayakkabısını dikiyordu. Bana; “Bu ayakkabının değeri kaçtır?” diye sordu. Onun bir değeri yoktur dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdular: “Allah’a andolsun ki, o benim için, bir hakkı ayakta tutmak veya bir batılı yok etmek hariç size emir olmamdan daha sevimlidir.” [104]

Hz. Ali (a.s) bazen şöyle buyuruyordu: “Bu abaya o kadar yama diktirmişim ki, artık onu yamayandan utanıyorum.” [105]

Hz. Ali (a.s)’ın İbadeti


Çok ibadet ettiğinden Zeyn’ul- Abidin lakabı kendisine verilen Ali bin Hüseyin (a.s)’a; “Senin ibadetin ceddin Hz. Ali’nin ibadetine oranla nasıldır? dediklerinde şöyle buyurdular: “Benim ibadetim, ceddim Hz. Ali’nin ibadeti yanında, onun ibadetinin Resulullah (s.a.a)’in ibadeti yanında olduğu gibidir.” (Yani benim ibadetim nere onun ibadeti nere!)[106]

Hz. Ali (a.s)’ın cariyesi Ümmü Said’e; “Hz. Ali Ramazan ayında mı daha çok ibadet ederdi yoksa başka aylarda mı?” diye sorduklarında; “Hz. Ali (a.s) her gece dua ve ibadetle meşguldü, Ramazan ve diğer aylar O’nun için eşitti” dedi.[107]

Hz. Ali (a.s) farz namazlara ilaveten müstahapları da kılıyordu; kesinlikle gece namazını terk etmezdi; hatta savaş zamanlarında bile ondan gaflet etmiyordu. Leylet’ul- Herir gecesinde sabaha yakın ufuğa bakıyordu, İbn-i Abbas; O taraftan endişede misin, düşman o yönde mi saklanmıştır? dediğinde; “Hayır, namaz vaktinin ulaşıp ulaşmadığına bakıyorum” buyurdular.[108]

Hz. Ali (a.s) Allah’a şöyle yakarıyordu: “Allah’ım, cezandan korkarak ve sevabını umarak sana ibadet etmedim; fakat seni ibadet için layık görüp ibadet ettim.” [109]


Hz. Ali (a.s)’ın Tevazusu


İmam Sadık (a.s)’dan şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Emir’ul- Muminin Hz. Ali (a.s) ev için odun topluyordu, su getiriyordu, evi süpürüyordu; Faıima (a.s) ise el değirmeniyle un öğütüyordu, hamur yapıyordu ve yemek pişiriyordu.” [110]

İmam Hasan’ül- Askeri (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir:

“Bir gün bir mümin babayla oğlu, Hz. Ali (a.s)’ın evine geldiler. İmam (a.s) onların ayağına kalktı, onları ağırladı ve onları evin baş tarafında oturtup kendisi de onların karşısında oturdu. Daha sonra yemek getirmelerini emretti, yemek getirildiğinde; babayla oğul o yemekten doyasıya yediler. Daha sonra (İmam’ın hizmetçisi) Kanber, ellerini yıkamaları için bir leğenle ibrik ve ellerini kurulamaları için de bir havlu getirdi. Kanber, babanın eline su dökmek için ileri gelince, Hz. Ali (a.s) hemen ibriği onun elinden alıp kendisi onun eline su dökmek istedi. Ama adam kendisini yere atarak şöyle dedi: “Ya Emir’el- Muminin! Allah beni görüyor, sen elime su dökmek mi istiyorsun!?” İmam (a.s); “Kalk otur, elini yıka; Allah Teala seni de ve senden farkı olmayan kardeşini de görüyor...” Nihayet adam yerden kalkıp İmam’ın onun eline su dökmesine razı oldu. İmam (a.s); “Eğer Kanber eline su dökseydi, nasıl ellerini rahatça yıkayacaktınsa öylece rahat bir şekilde ellerini yıka” buyurdular. Adam ellerini yıkadıktan sonra İmam (a.s) ibriği oğlu Muhammed-i Hanefiyye’ye verip şöyle buyurdular: “Oğlum! Eğer bu oğul babası olmadığı bir zamanda yanıma gelmiş olsaydı mutlaka onun eline su dökerdim. Ama Allah Teala oğulla baba bir yerde olduklarında onların aynı seviyede olmasını istememektedir. Baba babanın eline su döktü, oğul da oğlun eline su döksün.” İmam (a.s)’ın bu sözü üzerine Muhammed-i Hanefiyye de oğlun eline su döktü.” [111]

İmam Cafer’us- Sadık (a.s) babasından şöyle naklediyor:

“Hz. Ali (a.s), zimmi (İslam’ın sığınağında olan) bir adamla yol arkadaşı oldu.

Zimmi- “Ey Allah’ın kulu! Nereye gitmek istiyorsun?” dedi.

Hz. Ali - “Kufe’ye” buyurdular.

Zimmi adam, Kufe yolunu bırakıp başka bir yola girince Hz. Ali (a.s) da onunla birlikte o yola koyuldu.

Zimmi - “Sen Kufe’ye gitmek istemiyor muydun?”

Hz. Ali- “Evet.”

Zimmi - “Öyleyse yolunu terk ettin.”

Hz. Ali- “Biliyorum.”

Zimmi- “Bunu bildiğin halde, neden yolunu bırakıp da benimle geldin?”

Hz. Ali- “Arkadaştan ayrılınca onu uğurlamak için onunla gitmek güzel arkadaşlığın kemalindendir, Peygamberimiz bize böyle emretmiştir.”

Zimmi - “Böyle mi emretmiştir?”

Hz. Ali- “Evet.”

Zimmi - “İşte onun bu güzel amellerinden dolayı halk ona uymuştur. Ben senin dininde olduğuma dair seni tanık tutuyorum.”

Zimmi adam Hz. Ali (a.s)’la birlikte Peygamber (s.a.a)’in yanına dönüp Müslüman oldu.” [112]


Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin