Mcbü Eğitim Fakültesi’nin Elektrik İhtiyacının Güneş Enerjisiyle Karşılanması



Yüklə 0,84 Mb.
səhifə10/10
tarix26.05.2018
ölçüsü0,84 Mb.
#51733
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

Cevdet KAPLANb, Serdar TEZCANc



aE. Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü’nde 4.05.2009 tarihinde tamamlanan doktora çalışmasının bir bölümüdür.

b Siirt Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 56100, Siirt

c Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 35100, Bornova, İzmir

cevdetkaplan@siirt.edu.tr, serdar.tezcan@gmail.com
ÖZET

Bu çalışma 2005-2008 yıllarında İzmir İlinde kiraz bahçelerinde zararlı olan Büyük Ağustosböceği [(Lyristes plebejus (Scopoli, 1763) (Hemiptera: Cicadidae)]nin yumurta bıraktığı otsu ve odunsu bitkileri belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada 17 ilçede toplam 98 bahçede gözlem ve inceleme yapılmıştır. L. plebejus erginlerinin doğada bulunduğu haziran-eylül ayları arasında bahçelerde yapılan haftalık gözlemlerle ağaçlar ve bahçe içerisinde ve çevresinde bulunan otsu bitkiler gözle kontrol edilmiştir. Çalışma sonucunda L. plebejus’un 5 familyaya bağlı 13 ağaç türü ile 8 familyaya bağlı 18 tür otsu bitkiye yumurta bıraktığı belirlenmiştir. Odunsu bitkilerden kavak (Populus nigra L.) ve kirazı ( Prunus avium L.), otsu bitkilerden ise kanyaş (Sorghum halepense L.) ve sirkeni (Chenopodium album L.) daha çok tercih ettiği gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Lyristes plebejus, kiraz, yumurta bırakılan bitkiler

Egg laying plants of Lyristes plebejus (Scopoli, 1763) (Hemiptera: Cicadidae) determined in the province of İzmir, Turkey
ABSTRACT

This study was carried out during 2005-2008, to determine the herbaceous and woody host plants of Lyristes plebejus (Scopoli, 1763) (Hemiptera: Cicadidae) which is harmful in cherry orchards in İzmir province of Turkey. Investigation were carried out in a total of 98 orchards in 17 districts. Observations were made in orchards during june and september when the adults of L. plebejus were appeared in nature by weekly intervals. As a result of this study, it was determined that L.plebejus females lay their eggs on 13 tree species belonging to 5 families and 18 herbaceous plant species belonging to 8 families. It was observed that the most preferred woody plant were poplar (Populus nigra L.), cherry (Prunus avium L.), aleppograss (Sorghum halepense L.) and bathua (Chenopodium album L.).

Keywords: Lyristes plebejus (Scopoli), cherry, egg laying plant






SAİTTAİ (İCİKLER-DEMİRCİ) ANTİK KENTİNDE PALEOCOĞRAFYA - JEOARKEOLOJİ ARAŞTIRMALARI

1Serdar VARDAR , 2Christopher H. ROOSEVELT

1İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Coğrafya Bölümü

serdarvardar@yahoo.com

2Koç Üniversitesi, İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, İstanbul

chroosevelt@ku.edu.tr

ÖZET

Coğrafya, insanların doğal çevreleri ile aralarındaki etkileşimi inceleyen bir bilim alanıdır. Geçmişin coğrafi koşullarını inceleyen paleocoğrafya ve geçmişte var olmuş kültürlerin dönemlerindeki coğrafi çevre özelliklerinin belirlenmesi konusunda çalışan jeoarkeoloji, coğrafyanın multidisipliner konularıdır. Arkeoloji günümüzde paleocoğrafya ve jeoarkeoloji disiplinlerinin katkılarından yararlanmaktadır. Arkeolojik kazıların konusu olan antik kentlerde, doğal çevrenin etkisi altında kurulan yerleşimler ve gelişen kültürlerin etkileri jeoarkeoloji ve paleocoğrafya çalışmaları ile açıklanabilmektedir. Bu çalışmada Saittai antik kenti çevresinde karotlu sondajlara ve yüzey araştırmalarına dayanan paleocoğrafya-jeoarkeoloji değerlendirmeleri yapılmıştır. Saittai (Sidas) antik kenti Lidya dönemine ait görkemli izleri taşıyan Sardis kentinin kuzeydoğusunda Demirci ilçesi İcikler mahallesinde yer almaktadır. Antik kent İcikler mahallesinin 3 km güneydoğusunda iki derin vadi arasında uzanan bir plato düzlüğünün üzerinde bulunmaktadır. Uygun iklim koşulları, su kaynakları, tarım yapılabilecek alanları ve konumu itibarı ile Lidya döneminde yerleşim alanı olarak tercih edilmiştir. Saittai kent alanında Lidya dönemine ait antik çeşme, kemerler, tapınak gibi yapıların parçaları yüzeyde görülebilmektedir. Stadyum en belirgin korunmuş yapı olarak dikkati çekmektedir. Saittai’de yapılan 12 delgi sondaj kentin bulunduğu çanak şeklindeki alanda yaklaşık 5-10 m arasında değişen kolüvyal dolguların bulunduğunu ortaya koymuştur. Kentin yüzeyde görülen az sayıdaki bölüm ve parçaları dışında yaklaşık %90’ının bu dolguların altında örtülü kaldığı anlaşılmıştır. Yamaç sellerinin taşıdığı materyalin birikmesi ile oluşan bu kalınlıktaki kolüvyal dolgular yaklaşık 2500 yılda birikmiştir. Saittai antik kentinin su ihtiyacının eski tabaka kaynaklarından sağlandığı belirlenmiştir. Kentteki yapılarda çevredeki anakaya olan Menderes masifine ait mermer ve gnaysların kullanıldığı saptanmıştır. Killerden yapılan element ve malzeme analizlerine göre kullanılan killerin bir bölümü kuzeydeki Miyosen tortullarının katmanlarından alınmıştır. Bunun yanında, kent alanındaki bazı seramiklerin ve taşların bölgenin killeri ve ana kayası ile uyumlu olmadığı dikkati çekmiştir. Bu malzemelerin ticaretle Sidas’a ulaştığı söylenebilir. Nitekim arkeolojik verilere göre, Saittai, diğer Lidya yerleşimleri arasındaki konumu ve kral yoluna yakınlığı ile önemli bir ticari merkez olmuştur.



Anahtar kelimeler: Saittai, Lidya, Paleocoğrafya, Jeoarkeoloji, Demirci.

PALEOGEOGRAPHICAL - GEOARCHAEOLOGICAL RESEARCH IN THE SAITTAI ANCIENT CITY (İCİKLER-DEMİRCİ)

ABSTRACT

Geography is a science that studies the interactions between people and their environment. Paleogeography that examines the geographical conditions of the past and geoarchaeology that studies the geographical characteristics of the past cultures are multidisciplinary disciplines of geography. Archeology today benefits from the contributions of paleogeography and geoarchaeological disciplines. In the ancient cities which are the subject of archaeological excavations, the settlements established under the influence of the natural environment and the effects of the developing cultures can be explained by geoarchaeology and paleogeography studies. In this study, paleogeography-geoarchaeological evaluations based on core drillings and surface surveys were carried out around the ancient city of Saittai. Saittai (Sidas) is located in the İcikler district of Demirci in the north-east of the city of Sardis, which has spectacular traces of the Lydian period. The ancient city is situated on a plateau extending between two deep valleys in 3 km south east of the İcikler. Due to its favorable climatic conditions, water resources, agricultural landscapes and location, it has been chosen as a settlement area in the Lydian period. In the city area of ​​Saittai, fragments of structures such as ancient fountains, arches, temples belonging to Lydian period can be seen on the surface. The stadium stands out as the most prominently preserved structure. 12 core drillings in Saittai revealed that the colluvial fillings varying from about 5-10 m in the bowl shape relief where the city is located. It has been understood that approximately 90% of the city remains covered under these colluvial fillings, except for a small number of parts and fragments seen on the surface of the city. The colluvial fillings of this thickness formed by the accumulation of the material carried by the floods from slopes have accumulated in about 2500 years. It has been determined that the water requirement of the ancient city of Saittai is provided from the old strata springs-sources. It was determined that marble and gneisses belonging to the Menderes massif, which is the bedrock of the surrounding area, were used in the structures in the city. According to element and material analyzes made from clay minerals, some of the used clays was taken from layers of Miocene sediments in the north. However, it is noticed that some ceramics and stones in the area of ​​the city are not compatible with the clays and the gneiss bedrock of the region. Thus, it can be said that these materials reached Sidas in trade. As a matter of fact, according to archaeological evidence, Saittai became an important commercial center with its proximity to other Lydian settlements and the way of the king.



Keywords: Saittai, Lydia, Paleogeography, Geoarcheology, Demirci.

BALIK VE BİTKİ FOSİLLERİNİN IŞIĞINDA DEMİRCİ NEOJEN HAVZASININ PALEOCOĞRAFYASI ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER

Serdar VARDAR

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Coğrafya Bölümü



serdarvardar@yahoo.com

ÖZET

Coğrafyacıların yaklaşımı ile geçmişin coğrafi koşullarını inceleyen paleocoğrafya, jeologların fasiyes olarak ele aldıkları bir kavramdır. Jeoloji araştırmalarında havza içindeki kayaçların içerdikleri fosiller de dikkate alınarak eskiden yeniye doğru kronostratigrafik bir değerlendirmesi yapılmaktadır. Oysa eskinin coğrafyası o dönemin tüm coğrafi çevre bileşenlerini ifade etmektedir ve jeologlar bu konuda coğrafyacılardan farklı bir bakış açısına sahiptirler. Bu çalışmada, yapılan arazi çalışmalarının, ulaşılan balık, bitki ve diğer omurgalı fosillerinin dağılışının ve yansıttıkları ortamların dikkate alınması ile neojen paleocoğrafyası üzerine coğrafi yaklaşımla değerlendirmeler yapılmıştır. Bu değerlendirmelerde özellikle fiziki coğrafya bileşenleri üzerinde durulmuştur. Demirci neojen havzasının değerlendirilebilmesi için alandaki neojen birimlerinde belirlenmiş üç profil üzerinde durulmuş ve örnekler alınmıştır. Neojen sedimanlarından alınan örneklerin sedimantolojik ve element analizleri eski ortam koşullarının aydınlatılmasında kullanılmıştır. Bunun yanında sedimanter kayaçlar içindeki canlı kalıntıları araştırılmıştır. Demirci’nin 2 km kuzeyindeki balık ve bitki fosilleri içinde bulundukları sedimanter birimlerin tüm katmanları incelenerek ele alınmıştır. Demirci’nin 3 km güneydoğusundaki omurgalı fosilleri de yaşama ortamları açısından değerlendirilmiştir. Fosillerin tanımlanmasında konularının uzmanları olan Neriman Rückert, Tanju Kaya ve Serdar Mayda ile çalışılmıştır. Yapılan analiz ve arazi çalışmaları sonucunda, Demirci Neojen havzası için kıyı, sığ göl ve derin göl ortamlar şeklinde üç birim belirlenmiştir. Bu birimlerin çevresindeki-kıyısındaki bitki örtüsü ile ilgili yorumlar yapılmıştır. Bu gölsel ortamları dolduran ve çoğu yerde üzerinde gelen kaba pliosen yaşlı sel tipi dolgular ayırt edilmiştir. Demirci’nin Eskihisar ve Sevinçler mahalleleri arasında kalın tabakalar halinde görülen bu dolgular bir dönemin sel rejiminin değerlendirilmesi için araştırılmıştır. Neojen havzasındaki silisifiye kayaçlar, kumtaşları, aglomeralar ve tüfler içinde genişçe bir alanda mağaralar bulunmaktadır. Mağaralar Menderes masifinin temeldeki şist-gnays birimlerin üzerindeki sedimanter kayaçların içinde şekillenmiştir. Bu mağaraların gelişmesi neojen havzalarını ortaya çıkaran eski ve özellikle pliosen ile sonrasında gelişen daha genç tektonik zonların kontrolünde olmuştur. Mağaraların tarih öncesinden günümüze insanlar tarafından barınma amacıyla kullanılmış olması bu morfolojik oluşumlara önem kazandırmaktadır. Bunların yanında alandaki fosillerin silisifiye olarak korunmasını sağlayan volkanosedimanter birimler için kronostratigrafik yorumlar yapılmıştır.



Anahtar kelimeler: Neojen Paleocoğrafyası, Balık Fosili, Gergedan Fosili, Bitki Fosili, Demirci.

EVALUATIONS ON THE PALEOCEOGRAPHY OF THE DEMIRCI NEOGEN BASIN IN THE CASE OF FISH AND PLANT FOSSILS

ABSTRACT

Paleogeography, which examines the geographical conditions of the past with the approach of geographers, is a concept that geologists treat as facies. In the geological research considering the fossils contained in the rocks in the basin, a chronostratigraphic evaluation is made from old to new. Whereas the geography of the past refers to all the geographical environmental components of that time, geologists have a different point of view than geographers in this respect. In this study, geographical interpretations of Neogene paleogeography was carried out geographically with consideration of the field studies, distribution of the fish, plants and other vertebrate fossils reached and the environments they reflect. Especially physical geographical components are emphasized in these evaluations. In order to evaluate the Demirci Neogene basin, three profiles determined in the Neogene units in the area were studied and samples were taken. Sedimentological and elemental analyzes of the samples taken from Neogene sediments were used to clarify the old environmental conditions. In addition, remains of creatures  in the sedimentary rocks have been investigated. Fish and plant fossils 2 km north of Demirci are discussed by examining all layers of the sedimentary units they are in. The vertebrate fossils 3 km south of Demirci were also evaluated in terms of their living environment. Neriman Rückert, Tanju Kaya and Serdar Mayda, who specialize in defining fossils, have worked with them. As a result of the analysis and field works, three units were determined for the Demirci Neogene basin as coastal, shallow lake and deep lake environments. Interpretations have been made about the surrounding vegetation of these units. The coarse Pliocene flood-type deposits that fill these lacustrine environments and come on in most places are distinguished. These fillings, which are seen as thick strata between Eskihisar and Sevinçler districts of Demirci have been investigated for the evaluation of a flood regime. There are many caves widespread in the siliceous rocks, sandstones, agglomerates and tuffs in the Neogene basin. Caves are formed in sedimentary rocks over the schist-gneiss units of the Menderes massif. The development of these caves is under control of the older, and especially younger, tectonic zones that develop after the Pliocene, which reveal the Neogene basins. The fact that caves were used by people for the purpose of settelement from past to present, gives importance to these morphological formations. In addition, chronostratigraphic interpretations have been made for volcanosedimentary units that provide protection of the surrounding fossils as silicification.



Keywords: Neogene Paleogeography, Fossil Fish, Fossil Rhinoceros, Fossil Plant, Demirci.

DEMİRCİ GELENEKSEL BAĞCILIK KÜLTÜRÜNDEN GÜNÜMÜZ BAĞCILIK KÜLTÜRÜNE DÖNÜŞÜM İLE İKLİM SICAKLIK DEĞERLERİNİN NÜFUS ÜZERİNE ETKİLERİ

Yrd. Doç. Dr İsmail TAŞLI



M.C.B.Ü. Demirci Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi
Özet

17. yüzyılda Demirci’ye uğrayan Evliya Çelebi, Demirci halkının birinci derecede geçim kaynağını teşkil eden bağcılığın onun hayatında çeşitli yönleri ile etkiler yaptığını, bağda çalışmanın yanında bunu bir eğlenceye de dönüştürdüğünü ifade eder. Bağların bir bakıma Demirci halkı için sayfiye yeri özelliği taşıdığı, kışlık sebze, meyve ihtiyaçlarının buralardan karşılandığından bahisle her bağda birer ikişer katlı bağ köşkünün, (Daha basit olanlarına evcik denir.) köşklerin önünde pınar ve havuzların bulunduğundan, erkeklerin gündüzleri şehre inerek günlük işlerini takip ettiklerinden bahseder.

Yine bugün çok az örnekleri kalsa da bağlarda “Ha Varyoooo” şeklinde ifade edilen büyük meydan ateşleri yakılırdı. Bu ateşler büyüklerin kontrolünde ve eş, dost, akraba bir arada çocukları eğlenceye doyuran, onlara bağ kültürünü aşılayan etkinlikler biçiminde sürer giderdi. Bu arada bağlarında misafir bulunanlar çeşitli havai fişek ve emsalleri ile bu şenliğe bambaşka bir renk daha katardı. Buna komşu bağlardan da aynı şekilde cevap verilince bağlar, vadisi hiçbir yerde emsaline rastlanmayan muazzam bir şehrayin manzarası arz ederdi.

Demirci, 1970 li yıllardan itibaren gerek 1969 depremi ve gerekse sosyal ve ekonomik yönden Demirci’yi aşan insanların göç dalgasını yaşadı. Halıcılık başta olmak üzere pek çok Demircili iş sahibi, iş alanlarını Ege ve Marmara başta olmak üzere başka şehirlere taşıdı. İstihdamda okumakla dokumak arasında fazla tercihi olmayan çalışan kesim ise dokuma sektörü olan el halıcılığının önemini yitirmesi ile okumayı ön plana çıkardı. Gelişen bu süreç Demirci’nin şehir nüfusunun hızla eksilmesi anlamına geldi. Aynı zamanda bağ kültürü yavaş yavaş yok olurken bu anlamda kullanılan pek çok arazi de boş ve terk edilmiş bir görünüm arz etmeye başladı.

Bugün Demirci’de bağ kültürü yeniden canlanmaya başlıyor. Ancak yeterli düzeyde olduğu söylenemez. Hâlbuki Demirci gerek doğal ortam şartları ve yine doğal iklim şartları bir arada düşünüldüğünde ülkemizin en yaşanabilir yerleri arasındadır. İnsanın günlük yaşamında kendini rahat hissedebildiği ve “rahatlık bölgesi” olarak tanımlanan aralıklar (dönemler) iklim unsurlarının kombine etkilerini yansıtır. Bu etkililerle ilgili olarak, araştırıcılar tarafından bir takım eşik değerler belirlenmiştir. Örneğin Türkiye geneli için insanın kendini rahat hissedebileceği effektif sıcaklık değerleri 16,7 ile 24,7 olarak hesaplanmıştır. Demirci, bu değerler arasında en uzun süre kalabilen ender yerlerimizden birisidir. Nitekim Demirci; haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarında 132 gün süre ile bu eşik değerler arasında kalmaktadır. İzmir ve Manisa ise Haziran, Temmuz ve ağustos aylarında 92 gün süre ile bu değerlerin dışında kalarak insan yaşamını zorlaştıran iklim koşulları altında kalmaktadır. Esasen insanların dinlenmeye, iklim kürleri almaya ve bu yolla rekreasyon sağlamaya ihtiyacı vardır. Demirci, fiziki güç, moral güç kazanmak için yaz ayları boyunca ideal bir iklim çevresidir. Bu iklim şartları ve geleneksel bağ kültürünün modernize edilerek günümüze taşınması gerçekleşirse temmuz-ağustos aylarında Karadeniz insanının kendi şehirlerinde yoğunlaştığı gibi Demirci de benzer yoğunluğu yaşayabilir. Bu bağlamda bu çalışmada geçmişten ve bugünden örneklerle Demirci bağ kültürü ve nüfus üzerine değerlendirmeler yapılacaktır.

Anahtar Sözcük: Bağcılık Kültürü, Demirci Bağları, Demirci İklimi, Demirci nüfusu, Doğal ortam şartları



THE EFFECTS OF CLIMATE TEMPERATURE VALUES ON THE POPULATION BY TRANSFORMATION TO CURRENT BUSINESS CULTURE FROM DEMIRCI TRADITIONAL CONSUMPTION CULTURE
Yrd. Doç. Dr İsmail TAŞLI

M.C.B.Ü. Demirci Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

Abstract


Evliya Çelebi, who visited Demirci in the 17th century, said that the vineyard, which constitutes the source of livelihood for the people of Demirci, made various influences in his life, besides working in the tie, it transforms it into an entertainment. A vignette of the vineyards Carrying the countryside property for the Blacksmith, That the winter vegetables and fruit needs are met from here, and that there is a double-ply vineyard in every vineyard (the simpler one is called house), there are fountains and pools in front of the mansions, and men follow the day-to-day affairs of the city.

Even today, very few examples remain, but in the vineyards,; Ha Varyoooo ;expressed in the form of large firefighters were burned. These feathers are under the control of the elders and the children of the spouse's family it was going to take them in the form of activities that overcame the bond culture to feed them. In the meantime, guests in the vineyards with a variety of fireworks and empires, this festival is a completely different color adds cost. When the neighboring ties were answered in the same way, the tender valley offered a magnificent view of the city, nowhere seen in its precedents.

Since 1970, Demirci has experienced the wave of immigration of people who have exceeded Demircir in 1969 earthquake and, if necessary, social and economic direction Carpentry and many other business owners, especially in the Aegean and Marmara business areas, especially Carpets, Carried with other cities. The working group, which is not much preference between reading and weaving in employment, made the foreground to read with the loss of the importance of hand-made carpets. his developing process has meant that Demircinin has rapidly lost its urban population. At the same time, as the culture of the bond gradually disappeared, many of the land used in this sense began to appear empty and abandoned.

Today, bond culture in Demirci is starting to revive. But it can not be said to be adequate However, Demirci is among the most livable places of our country when natural environment conditions and natural climate conditions are considered together. The intervals (periods) defined as the ;comfort zone; in which people can feel comfortable in their daily life reflect the combined effects of climatic factors. Regarding these effects, a number of thresholds have been set by the researchers. For example, for Turkey, the effective temperature values that a person can feel comfortable withWas calculated as 16.7 to 24.7 (Sungur, 1980). Demirci is one of these rare places that can stay for the longest. As a matter of fact, Demirci is between these threshold values for 132 days in June, July, August and September. İzmir and Manisa in June, remain under climatic conditions make it difficult to remain outside these values human life for a period of 92 days in July and August. n fact, people need to rest, to take climate conditioning and to provide recreation in this way. Demirci, is an ideal climate environment during the summer months to gain physical strength, morale power. If these climate conditions and the traditional bond cultures are modernized and carried on a daily basis, then in July-August the Black Sea population will concentrate in their own cities as Demirci may have a similar intensity. In this context, this study will make evaluations on Demirci culture and population with past and present examples.



Key Words: Viticulture culture, Demirci Climate, Demirci Population, Natural environment conditions
Yüklə 0,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin