VERİMLİLİK İLE İLGİLİ TERİMLER -
Fizikî Verimlilik: Daha çok mühendislikte kullanılan bir verimlilik türüdür. Fizikî açıdan hiçbir zaman fizikî çıktı, fizikî girdiye eşit olamaz. Üretim sürecindeki bir takım sürtünme ve sıcaklık kaybı nedeniyle her zaman;
Fizikî çıktı < fizikî girdidir.
-
Ekonomik Verimlilik (İktisadîlik): Ekonomik verimlilik 1’den küçük olursa iflâslara yol açar. Bu nedenle iş idaresinde verimliliğe ekonomik ölçülerle bakılır. Bu alandaki verimliliğin 1’den büyük olması gerekir. Ancak bu durumda karlı çalışıldığı sonucuna varılır. Fizikî verimlilik yükselirken ekonomik verimliliğin de yükselmesi şarttır. Fakat fizikî verimliliğin olması %100 ise, ekonomik verimliliğinde %100 olacağı anlamına gelmez.
Ekonomik verimlilik = 1 olmalıdır. Üretimin değeri-Üretimin malîyeti- Giderleri toplamı.
Üretimin değerini işletmenin pazar şartları, yani pazardaki arz ve talebin durumu belirler. Pazara sunulan benzer malların arzı, arz talep fazla ise üretilen malların fiyatı yükselecek ve üretimin değeri artacaktır. Tersi durumda üretimin değeri düşer.
İşletme; satışı artırıcı çabalarda bulunarak, reklâma başvurarak üretimin değerini bir düzeyde arttırabilir. Oysa üretim faktörlerini denetim altına alarak üretim malîyetlerinde oldukça büyük bir düşüş sağlanabilir. Her şeyden önce üretim faktörlerini işletmeye kazandırırken kaliteli, ancak ucuz girdiler bulmaya çalışılmalıdır. Aynı zamanda üretim faaliyetlerinde bulunurken tek tek her üretim faktörünün verimliliğinin 1’e yakın olmasına çalışılmalıdır.
-
Kârlılık (Rantabilite): İşletmenin belirli bir dönemde elde ettiği kârın o dönemde işletmede kullanılan sermayeye oranıdır.
-
Üretkenlik: Gelişmiş ekonomilerdeki işletmeler; iyi organize edilmiş, uzmanlaşmış, mekanize edilmiş etkin üretim sistemleridir. Gelişmemiş ülkelerdeki işletmelerin büyük bir kısmı ise küçük el sanatlarına dayalı, mekanize olmamış emek yoğun üretim sistemleridir. Buna göre gelişmiş ülkelerin işletmeleri çok üretken olurken diğerleri az üretken olmaktadır.
Üretkenlik, üretim faktörlerini en uygun biçimde kullanarak gerçekleştirilen fizikî üretim düzeyidir.
-
Yeterlik: Üretim sürecindeki belirli bir işin normal çalışma şartlarında bir işçi tarafından normal bir yapılış süresi vardır. Bu süre genel olarak aynı işler için uygun yöntemlerle tüm endüstri kollarında, tüm dünyada aynıdır. Bu süreye iş standardı denir.
Önceden belirlenmiş standart üretim miktarının, uygulamayla oluşan gerçek üretim miktarına bölünmesiyle elde edilen orana yeterlik denir.
VERİMLİLİĞİN TARİHÇESİ
İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda, birçok ülkede önce işletme, sonra bölge ve arkasından ülke ölçüsünde “verimlilik komiteleri” adı altında örgütler kurulmuştur. Bu örgütlerin kurulmasından amaç, verimliliğin artırılmasını sağlamaktır.
Bu örgütlerin çalışmalarının sonucunda; verimliliğin arttırılmasında teknik ilerleme ve araştırmalar, iyi çalışma koşulları, işçinin sağlığı ve kültür düzeyi, meslekî eğitim, gerekli ve adil bir ücret sistemi ve üretime katılan personelin üretim içindeki yeri, yani işletme içindeki durumu veya genel olarak işçi-işveren ilişkilerinin önemli rol oynadığı görülmüştür.
Verimliliği arttırmak için maddesel koşullardan çok, verimlilik için zorunlu çabanın gösterilmesini sağlayacak olan psikolojik ve moral koşulların ve iş birliği havasının yaratılmasının önemi anlaşılmıştır. Günümüzde, bu araştırmalar sonucunda ortaya çıkan verimliliğin psikolojik ve moral koşulları gelişmiş ülkelerde çok iyi değerlendirilmektedir. Az gelişmiş ülkelerin ise verimlilik ile ilgili pek çok sorunu halen devam etmektedir.
ENDÜSTRİDE VERİMLİLİK
Verimlilik, üretim miktarının istenen girdi miktarına bölünmesiyle elde ediliyordu ve o girdinin adıyla anılıyordu. Emeğin, makinenin ya da sermayenin verimi gibi. Öyleyse kullanılan faktör başına elde edilen üretim miktarını arttıran her türlü gelişme verimliliği de artıracaktır.
İşte bu gelişmelerin başında, daha etkin makine-donatım ve üretim yöntemleri kullanmak gibi teknolojik ilerlemeler yer alır. İş gücünün eğitim ve öğretimine yönelik programlar ve daha gelişmiş yönetim usullerinin kullanılması da bunlar arasındadır. En yaygın olarak kullanılan iş gücü verimliliği sadece iş gücünün üretime katkısından oluşmaz. Daha etkin makinelerle çalışan iş gücü daha fazla üretim yapar. Öyleyse firmalar, endüstriler veya ülkeler arasında verimlilik karşılaştırmaları yaparken, sermaye donatımındaki farklılıkları da dikkate almak gerekir. Farklı teknolojik koşullar ve girdi fiyatları, girdi verimliliklerinin de farklı çıkmasına neden olabilir. Örneğin Türkiye’de emeğin bol ve ucuz olması nedeniyle, diyelim ki tarım sektöründeki verimlilik, Kanada gibi emeğin kıt, sermayenin bol olduğu ülkelerden daha düşük. Çünkü Türkiye’de emek yoğun yöntemlerle üretilen mallar öteki ülkelerde yani gelişmiş ülkelerde sermaye-yoğun yöntemlerle üretilerek o ülkelerin endüstriyel verimliliği Türkiye’den daha yüksek bir rakama ulaşacaktır. Aynı sorun endüstriler arasındaki verimlilik karşılaştırmalarında da olacaktır. Diyelim ki demir-çelik endüstrilerinde teknolojinin gereği olarak daha fazla sermaye kullanılması nedeniyle emek verimliliği, bir emek-yoğun sektör durumunda olan dokuma sanayiinden daha yüksek çıkacaktır.
Öyle ise endüstriyel verimlilik karşılaştırmaları yapılırken, aynı koşullarda ve aynı iş kollarındaki verimlilik karşılaştırmaları daha gerçekçi sonuçlara ulaşılmasını sağlayacaktır.
ÇALIŞANLARLA VERİMLİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLER
Çoğu kez işçiler verimliliğin arttırılması konusunda güvensizlik gösterirler. Bu güvensizliğin nedenlerinden biri, verimliliğin artması ile doğabilecek işsizlik korkusudur. Genellikle, aldığı ücret ile kendisine ancak günü gününe yaşam olanağını sağlayan bir işçi, işsizlik gibi bir felâketle karşılaşmak korkusu karşısında kuşkucu olmakta ve verimliliğin arttırılmasının kendisi için yararlı olup olmayacağını düşünmektedir. Gerçekten, verimliliğin artması ile işsizlik artabilir. Bu gibi durumların önlenmesi, hükümetler, sendikalar ve işverenler tarafından alınacak ve uyumu sağlanmış tedbirler sayesinde mümkün olabilir. Bu üç etkenin iş birliği, verimlilik artışından yalnız işverenin değil de, işçi ve tüketicilerin de yararlanma olanağını sağlarsa işçilerin korktuğu işsizliğin yaygınlaşması ihtimalî ortadan kalkar.
Verimliliğin artışı, yalnız kârın artışı gibi bir sonuca gitmemelidir. Böyle olursa, psikolojik öğelerle verimliliğin düşmesini sağlayan nedenler yaratılmış olur. Öyleyse verimliliğin artışı aynı zamanda ve adil bir oran içinde ücretlerin artışına yansımalıdır. Verimlilikten tüketici kütleleri de yararlandırılmalıdır. Yani verimlilik aynı zamanda bir ucuzluğu da kapsamalı ve belirlemelidir. Ücret artışı, ucuzluk ve kâr toplamlarında görülen artma işsizliği önleyecek üç etkendir. Öyle ki yüksek ücret ve ucuz fiyatlar tüketim mallarına karşı olan toplam talebi çoğaltacak ve bu çoğalış tüketim malları üreten sanayide istihdam düzeyini yükseltecektir. Ayrıca, iş verenlerin toplam kârlarının artışı da yeni yatırımlara fırsat verecektir. Bütün bunların işçilere anlatılması gerekir.
İşçiye; düşünen, duyan, kıyaslayan, yaratmak isteyen, toplum içinde kendisine değer verilen bir rolü olduğunu hissettirmeli, verimliliğin arttırılmasındaki başlıca etken olan psikolojik hava yaratılmalıdır. Yani işçiye robot olmadığı ve ondan robotlaşma beklenmediği anlatılmalıdır. Endüstrideki robotlaşma ve otomasyon da iş gücünün verimliliğini düşürmektedir.
Dostları ilə paylaş: |