3 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 4,73 Mb.
səhifə42/72
tarix28.07.2018
ölçüsü4,73 Mb.
#61445
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   72

  • Tabii, şunu ifade etmek isterim ben. Arkadaşlarım iktidar partisini bu konuda eleştirdiler -haklılar da yani ben onları haksız bulmuyorum- ama ben muhalefet partilerini de eleştirmek istiyorum. Bakın, bu anayasanın yapılmasındaki sorumluluk, iktidar partisinin belki çoğunluk olmanın sorumluluğunun daha ciddi bir sorumluluğu olabilir ama bugün, yeni anayasaya, iktidar partisinden daha çok muhalefetin ihtiyacı var. Yani, bugünkü Anayasa’yla bu ülkeyi yönetmek çok daha kolaydır ve cazip de olabilir -bu boyutuyla bakarsanız- ama muhalefetin, özgürlüklerin daha öne çıkması, daha denetlenebilir bir iktidar olması adına yeni bir anayasaya herkesten daha çok ihtiyacı var. Onun için, muhalefetin sorumluluğunun, ben, iktidardan daha az olmadığını da düşünüyorum.

  • Onun için, biz de bu anayasanın yapılacağı konusundaki inancımızı yani sizlerin çalışmasına, azmine, gayretine güvenerek inanıyoruz, yeni bir anayasa yapılacak, Türkiye de buna kavuşacaktır diye düşünüyoruz.

  • Sizden sorularınızı alabiliriz eğer uygun görürseniz.

  • ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, teşekkür ederiz belirttiğiniz görüşler için.

  • Şimdi arkadaşlarımızın eğer daha açmanızı istedikleri şeyler varsa, sorular, onları alalım.

  • Buyurun Rıza Bey.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

  • Sayın Açıkgöz ve Sayın Savaş’ın söylediklerine özellikle değinmek istiyorum. Şimdi, Sayın Açıkgöz dedi ki: “Burada belirleyici olan iktidar partisidir.” dedi. Yani, burada, bu anayasanın yapılma sürecinin en önemli, belirgin özelliği, iktidar partisinin belirgin bir role sahip olmaması. İşin felsefesi, bütün mantığı buna dayanıyor. Hiçbir partinin, ne muhalefet ne iktidarın belirgin, daha üstün bir konumda olmaması. Onun için, yani iktidar partisinin ne kadar sorumluluğu varsa muhalefet partilerinin de o kadar sorumluluğu var.

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI HAYRETTİN AÇIKGÖZ – İdeal olan görüş budur ama pratikte…

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir de tabii, yani sizin söylediklerinizden öyle bir anlam çıktı ki, yani siz eleştiriyorsunuz ama mensubu olduğunuz bir şeyi eleştiriyorsunuz gibi, yani sanki sizin, sivil toplum kuruluşu olarak iktidar partisiyle çok yakın, çok organik bir bağlantınız var gibi bir hava çıktı.

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI SİNAN KILIÇKAYA – Organik bağlantımız yok.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu da yani çok yakın bir bağlantınız var gibi… Bu da tabii, bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olmanıza gölge düşürüyor. Yani, burada Hükûmete bağlı sivil toplum kuruluşlarını dinlemiyoruz, bağımsız sivil toplum kuruluşlarını dinliyoruz. O bakımdan da bende bir şey uyandı, bir kuşku uyandı doğrusu.

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI HAYRETTİN AÇIKGÖZ – Bağımsızlıkla ilgili Başkanımız cevap versin, diğer şeylere…

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI SİNAN KILIÇKAYA – Rıza Bey haklılar yani arkadaşlarımızın yaklaşımlarına baktığınız zaman, biz zaten, orada açıklama ihtiyacı duymamızın yani görüşmenin sonunda açıklama ihtiyacı duymamızın sebebi odur belki de. Yani, şu vardır: İktidar partisine düşünsel olarak yakınlığımız olabilir Hukukçular Birliği Vakfı olarak ama şunu söyleyebiliriz ki hiçbir organik bağımız yoktur, onun dışında hiçbir yakınlığımız yoktur. Bizim de iktidar partisini ciddi şekilde eleştirilerimiz olmuştur ama belki, arkadaşların eleştirisi, içeriden bir eleştiri gibi algılandı belki.

  • Bir de tabii, şunu da söyleyelim: Biz, kendi özgür irademizle bir anayasa ortaya koyduk. Bu anayasayla iktidar partisinin çok uyuşabileceğini düşünmüyoruz mesela birçok hususta yani bazı hususlarda size, Cumhuriyet Halk Partisine daha yakın duruyoruzdur, bazı hususlarda işte, Barış ve Demokrasi Partisine daha yakın duruyoruzdur, MHP’ye de bazı hususlarda yakın duruyoruzdur, gerçi…

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI HAŞİM SAVAŞ – En uzak olduğumuz odur ama…

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI SİNAN KILIÇKAYA – Belki en uzak durduğumuz… O da şudur.

  • OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hiç rahatsızlık duymam yani!

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI SİNAN KILIÇKAYA –Yakınlık da duyarız. Yakınlığımız da oluyordur ama belki şey konusu, özellikle, “Türk” kavramı, vatandaşlık tanımında belki uzaklaşırız ama onun dışında MHP’ye de çok yakın dururuz. Tabii, bu anayasada dil konusuyla Barış ve Demokrasi Partisine yakın durabiliriz ama ayinesi iştir kişinin yani ortaya işimizi koyduk. Eğer bu işimiz, iktidar partisine yakınsa, size yakınsa veya MHP’ye yakınsa, Barış ve Demokrasi Partisine yakınsa ona yakınız yani onu söyleyebiliriz ancak.

  • Teşekkür ederiz.

  • ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın İyimaya, buyurun.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, tabii, arkadaşları zevkle dinledik. Bizim çalışma yöntemimiz ve misyonumuz konusunda sanıyorum gerekli bilginin olmadığı ortaya çıkıyor. Bir defa, anayasa yapma zamanları siyasal partilerin istekleriyle vesaire hemen oluşabilecek zamanlar değil. Şu anda,Türkiye, sosyolojik anlamda anayasa yapma zamanının içinde. Burada bütün mesele, sürdürülebilirliği, sürekliliği, aşkın zamanlara sâri olabilecek bir modeli ortaya koymak, hem yöntemde bu modeli ortaya koyabilmek hem içerikte üretmek.

  • Bir defa, arkadaşlarımızın açıklamasından sonra, bilhassa Haşim Bey’in, Hayrettin Bey’in, şunu şey yapayım: Şu anda Uzlaşma Komisyonu iktidar veya parti eksenli bir komisyon değil. Biz, bütün mesele, toplumsal talebi, bireysel uzantılarına kadar, tarihsel akılla, sosyolojik akılla ve gelecek, fütürolojik tahlillerle, en uygun noktada optimal noktayı arıyoruz ve oturduk, çalışma yöntemimizi belirledik. Öyle belirledik ki, ortaya çıkan irade bir olası anayasa iradesi değilse, gelecekteki hukuku askıya aldık ama anayasaya dönüşebilir bir irade ortaya çıkmışsa ondan sonraki hukuku dahi sonra belirleyeceğiz. Tamamen mutabakat usulüyle çalışan ve toplumsal katılımlı kılcal damarlara kadar inecek metotları da arayan, araştıran bir yapı.

  • Üç türlü katılımımız var bizim. Şu andaki katılım en zayıf katılımdır. Sivil toplum örgütlerinin, siyasal partilerin, bilim kuruluşlarının buraya çağrılması ama onun ötesinde tüm bireyler doğrudan katılabiliyor, dijital katılabiliyor. Sanıyorum 30 bin, 40 bin -o anlamda- katılımı geçtik. Bir de toplantılar yoluyla, toplanmalar yoluyla, haftada 1 defa, belli bölgelere gidiyoruz, oradaki katılım da oluyor. Ve bunları bir tabula rasa, beynimizde ne AK PARTİ yargısı ne CHP yargısı ne MHP yargısı ne Barış ve Demokrasi Partisi yargısı… Burada, “Toplum ne diyor?” sualine cevap oluşturuyoruz. Sizin cevaplarınız da bizim için önemli, toplumun bir kesitisiniz, şu görüşte olursunuz, bu görüşte olursunuz ama ortak aklı bulmaya çalışacağız. O terkip zor, çok zor ama birinci görev bizim, Uzlaşma Komisyonu, alt komisyon, ana komisyon. Başarmamamız hâlinde birinci yaptırım da, birinci toplumsal müeyyide de bizim üzerimizde tecelli eder. Şuna inanın: “Zayıf görüyoruz, kuvvetli görüyoruz.” deyin, gecemizi gündüzümüze katarak katılımı… Şu anda katılım aşaması zaten. Şu anda anayasa tartışması aşaması değil. Bakın, biz tartışmıyoruz, müzakere değil ama sadece, enformatik olarak bu açıklamayı yapma gereğini duydum, katılımınız için çok teşekkür ediyorum, içeriğe de girmiyorum, tüm talepleriniz bize aktı zaten, zamanı gelince değerlendireceğiz. Ama, anayasa şöyle olur, böyle olur, o zaten, birinci proje çıktıktan sonra onu da değerlendireceksiniz. Esas, ikinci katılım da o aşamada. Ha, erebilir miyiz, varabilir miyiz? Türkiye'nin bu olgunlukta olduğunu düşünüyoruz. Sineyi milletten nasıl ki siyaset kurulu çıkıyor, sineyi milletten anayasanın çıkabileceğini düşünüyoruz ve iktidar veya partiler eksenli değil, birey ve toplum eksenli bir anayasa arayışı içindeyiz.

  • Teşekkür ediyorum.

  • ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun Oktay Bey.

  • OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Teşekkür ediyorum.

  • Tabii, arkadaşlarımın söyledikleri çok önemliydi ama doğru, bir bilgi eksikliğiniz var. Yani, bu anayasayı hazırlarken gösterdiğiniz dikkati bu süreci takip etmede göstermemişsiniz, bunu çok net söylüyorum çünkü bir emeği hiçe saymak olur bu. Her hafta belli, önemli illerde toplantılar yapılıyor; 4 bin, 5 bin kişiye telefonlar açılıyor, bu telefonlara cevaplar alınıyor. İşte, dün İzmir’deydiniz değil mi efendim?

  • ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet. Bir önceki Diyarbakır…

  • OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Diyarbakır’daydı. Katılım 300’lerle, 500’lerle, binlerle ifade ediliyor. Masalarda herkes düşüncelerini söylüyor. Bir taraftan bu tip bir çalışma, çatı kuruluşlarıyla görüşmeler devam ediyor, bir taraftan da bu minval üzere görüşmeler devam ediyor. Şimdi, bakın, yüz otuz beş yıldır bir anayasa süreci yaşıyoruz biz. Zaman zaman dışarıdan, suflörlük yapmak suretiyle, zayıf anlarımızda dışarı dikte ettirerek anayasalar yapılmış, zaman zaman ihtilal olguları içerisinde anayasa yapılmış. Şimdi, oraya baktığımız vakit yani 61’i ve 82’yi alalım. Nedir? Türkiye'nin çok önemli 5-6 tane profesörü, anayasa profesörü bir araya gelmiş, anayasa hazırlamış. Yani, şimdi, biz onların ilminden, şusundan, busundan şüphe edebilir miyiz? Hayır. Ama, niye istemiyoruz? “O süreç, o yapılış aşaması, yapılış şekli bize uygun değil, demokratik değil.” diyoruz.

  • Şimdi, günümüze geldiğimiz vakit, anayasa profesörleri var. Birtakım kuruluşlar talepte bulunuyorlar, ücretini de veriyorlar, onlar da bir anayasa yazıyorlar, gönderiyorlar. Arkadaşlar, bizim anayasa yarıştırmak gibi bir düşüncemiz olsa, bakın, Türkiye'nin otuz küsur tane hukuk fakültesi var, her birinin anayasa profesörleri var, biz bunlara -bu devletin gücü var- dünyada da anayasa noktasında temayüz etmiş insanları da katarız, bir anayasa çıkarırız. Derdimiz bu değil. Onun için, bir kere, bu çalışmanıza saygı duyuyorum ama size kendimizi anlatamadığımızın ifadesidir bu. Biz anayasa istemiyoruz. Bundan daha mükemmelini yapabilecek insanlar vardır. Biz anayasa noktasındaki düşüncelerinizi istiyoruz. Kaldı ki burada, bakın, 4 milletvekiliyiz, iktidar milletvekili iktidar milletvekili olduğunu unuttu. Eğer bu anayasa çıkacaksa böyle çıkacak. Hiç kimsenin başına taç konulmayacak. Çünkü demokrasi, sayılar rejimi değildir. Bunun böyle bilinmesi lazım. Siz hukuk adamlarısınız yani size bunu söylerken şahsen edep ediyorum ama maalesef böyle olması lazım.

  • Kaldı ki sevgili kardeşim, Milliyetçi Hareket Partisine uzak olmak öyle çok sevinilecek bir şey değildir. Milliyetçi Hareket Partisi, diğer partilerimiz gibi, demokrasinin temel taşlarından birisidir. Düşüncesine katılırsınız katılmazsınız o ayrı bir mesele ama şahsen bir hukuk adamı olarak bu tabiri size yakıştıramadığımı ifade ediyorum.

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI HAŞİM SAVAŞ – Metin olarak…

  • OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani metin veya ne olursa… O zaman, hâlinize üzülün yani eğer öyle bir şeyiniz varsa hâlinize üzülün. Ben size o tavsiyede bulunurum.

  • Bunun ötesinde, değerli arkadaşlar, biz sizden güç almak istiyoruz. Yani, bakın, lokal bir grupsunuz, eminim ki ne sıkıntılar yaşadınız, şunu oluştururken herkes aynı konuda aynı düşünceleri ortaya koymuyordu; öyle değil mi efendim? E, düşünün ki biz bütün Türkiye genelinde… Yani, neler geliyor. Şimdi, bakın, Patrik geldi, burada, vatandaşlık tanımını yaptı. “Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan, dili, dini, mezhebi ne olursa olsun herkes Türk’tür.” dedi. Siz farklı bir şey söylüyorsunuz. Şimdi, biz bütün bunların arasında bir korelasyon oluşturmak, bir ortak paydayı bulmak için çırpınacağız. Tabii ki bizim de düşüncelerimiz var, fevkalade bir anayasamız var ama biz daha burada, hiçbir parti de, arkadaşlarımızın hiçbiri “Bizim anayasamız var.” diye çıkmadı çünkü süreç öyle başlamadı. Hepimizin anayasası olacak bir anayasa üzerinde uğraşmaya çalışıyoruz. Bakın, işte, iki zıt noktada olan insanız ama yan yana oturuyoruz. Bir ortak nokta yakalayabilir miyiz? O da ben de o gayret içerisindeyiz. E, birçok yerde Cumhuriyet Halk Partisiyle aynı konumdayız. Ama hepimiz diyoruz ki: “Zaman çok iyi bir ilaçtır. Zaman içerisinde belki bizim başaramadığımız birtakım sivriliklerimizi zaman törpüler ve ortak bir noktaya ulaşırız.”

  • Yine de teşrif ettiniz, emeğinize saygı duyuyoruz. Mutlaka, tabii, bunu söylerken “Biz, buralardan istifade etmeyeceğiz.” gibi bir aymazlığa, bir seviyesizliğe düşmek istemiyorum. Elbette ki istifade edeceğiz. Bu bir emektir. Bütün buraya gelen arkadaşlarımıza aynı şeyi söylüyoruz, en azından emeğinize saygımız var ve belki de çok önemli noktalar yakalayacağız. Hazırlanış şekli bizi ilgilendirmiyoruz, onu burada söyledik ama içeriği açısından baktığımız vakit istifade edeceğimiz konular mutlaka olacak.

  • Çok çok teşekkür ediyorum efendim, sağ olun.

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI SİNAN KILIÇKAYA – Biz de teşekkür ederiz.

  • ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ben de bir iki cümleyle şahsi değerlendirmemi bildirip ondan sonra bir soru sormak istiyorum.

  • Çok teşekkür ederim. Yani, derli toplu, hemen hemen Türkiye'nin şu an problem olarak ortada duran bütün konularıyla ilgili görüşlerinizi serdetmişsiniz. Ben şahsen ciddi şekilde istifade ediyorum. Yani, biz, bir yandan da böyle hızlıca bir okuma yapıyoruz.

  • Başta da söyledim yani biz burada bir tartışma veya bir şeyi müzakereden ziyade, sizin görüşlerinizi dinlemek üzere varız. Katılacağımız görüşler olur, katılmayacağımız görüşler olur. Gelen konuşmacıların veya kurumların, kuruluşların bir kısmı herhangi bir partinin görüşlerine daha yakın durabilir, bu da Türkiye'nin gerçeği zaten, uzaydan insanlar gelmiyor yani bu da çok tabii bir durum. Dediğim gibi, bazı şeyler hoşumuza gider bazı şeyler gitmez yani kendi parti noktayı nazarımdan ama bizim buradaki görevimiz, sizleri dinlemek, bize göre veya hatta hepimize göre en aykırı görüşleri bile sükûnetle tespit etmek.

  • Bu değerlendirmeden sonra, bir soru sormak istiyorum: Yani okuduklarımın içerisinden, bu yerel yönetimlerle ilgili, mahallî idarelerle ilgili 79’uncu ve 80’inci maddelerde görüşleriniz var. Ancak burada, hangi yetkilerin merkezden taşraya devredileceğiyle ilgili bir görüş beyan etmemişsiniz. Yani “Bunlar kanunla, düzenlemelerle verilebilir.” denilmiş ama tanımlanmamış. Tanımlama imkânınız var mı yoksa bu kadarını mı söylüyorsunuz? Teşekkür ederim.

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI SİNAN KILIÇKAYA – Şu anda bu kadarını söylüyoruz. Tabii, yani bu detaylı bir konudur yani ne kadarla olacağı kanunla… İşte, o zaten, bizim mesela bu Anayasa’ya, mevcut Anayasa’ya yaptığımız eleştirilerden bir tanesi her şeyi çok detaylı tarif etmeye çalışıyor, hatta her çıkan problemde de o kadar detaylı tarif etmek ihtiyacı duymuşuz ki maalesef yargımızın bu konuda eksikliğidir bu. Yani, Anayasa Mahkememizin veya Yargıtayımızın eksikliği dolayısıyla, işte, Parlamento her şeyi açık açık anlatmak ihtiyacı duymuş. Bugün, Anayasa’mızda, işte, A-4 kâğıdından daha fazla uzun süren maddeler vardır. Yani, işte, neyin nasıl seçileceği, yönetmelikle düzenlenmesi gereken konuları mevcut Anayasa içerisinde düzenlemiş olduğumuz vardır. Onun için biz prensip olarak anayasanın daha üst normu belirlemesi, günün ihtiyaçlarına göre de Parlamentonun yine, işte, hangi yetkilerin devredileceğine, ne yapılacağına Parlamentonun karar vermesidir. Tabii, öz itibarıyla yerinden yönetimin güçlendirilmesinden yanayız yani fikir olarak çünkü insanların temel ihtiyaçlarını oradaki insanlar daha çok iyi bileceklerdir, oradaki temel ihtiyaçları da oradan karşılayacaklardır.

  • Sorunuza vereceğim cevap bu ama bir de şunu ifade etmek istiyorum: Tabii, ben, biz şunu ifade etmek isteriz. Anayasa’da “Değiştirilemez.” diye bir hükmün olmaması gerektiği kanaatine sahibiz. Niye? Çünkü, millet iradesine güvensizlik anlamındadır, Parlamentonun iradesine güvensizlik anlamındadır. Yani, biz, tabii, şunu ifade etmek istiyoruz. Size bir anayasa getirdik, sunduk ama bunu sunarken niyetimiz şu değildi: Yani, işte, “Bizim anayasamız budur, bu böyle olmalıdır.” vesaire şeklinde bir şey öğretmeye kalkışmak değildir. Buradaki irademiz şudur: Bizim anayasadan ne anladığımız, nasıl bir anayasa arzu ettiğimizi ifade etmek adına sunduğumuz bir şeydir. Yoksa, bu heyetin daha güzel, çok daha mükemmel anayasalar hazırlayacağını, Türkiye’yi daha temsil edeceğine inancımız tamdır. Bu anlamda ifade ederken şunu söylüyoruz: Mesela, biz, ilk üç maddeyi, anayasanın çatısını oluşturan, mevcut Anayasa’mız içerisindeki ilk üç madde, aşağı yukarı benzer şekliyle bizim anayasamızda da vardır. İşte, Türkiye cumhuriyettir, dili Türkçedir, bayrağı bellidir, başkenti Ankara’dır vesaire. Bunların hepsi, aşağı yukarı bizde de aynen vardır. Ha, biraz daha genişletmeye çalışmışız, biraz daha güzel yazmaya çalışmışız belki, onun dışında… Ama, 4’üncü maddeyi biz çağdaş bir anayasaya yakıştıramıyoruz yani doğru bulmuyoruz, Parlamento iradesine aykırılık olarak yani güvensizlik olarak değerlendiriyoruz. Bu şekilde bir kısıtlama koymanın doğru olmayacağını düşünüyoruz. Onun için -mevcut anayasalar da- zaten bu Anayasa’nın bugünkü Türkiye’ye dar gelmesinin temel sebeplerinden birisi budur.

  • İkinci bir husus da şunu söyleyeceğim: Dünya çok hızlı değişiyor, Türkiye de çok hızlı değişiyor. Gençlere baktığımız zaman yani biz daha henüz kırklı yaşlardayız, elliye yakınız ama gençlere baktığımız zaman çok farklı bir neslin geldiğini görüyoruz, İnternet neslinin geldiğini görüyoruz. Yani, bilgi çağını yaşıyoruz ve olağanüstü hızlı ilerliyor. Dolayısıyla bu insanların, bu gelecek insanların birtakım ideolojilerle… Böyle ideolojik insanlar değiller bunlar. Dolayısıyla anayasanın da ideolojilerden arındırılmış olması gerektiğini düşünüyoruz. Anayasa, devletin çatısını, temel şeylerini belirlesin. Kanunlar da işte, insanların yaşamını kolaylaştıracak şekilde olsun. Artık, o ideolojik çağın geçtiğini, ondan sonra, işte, bir kısım, mevcut, devleti de kutsayan yapıdan artık uzaklaşmamız gerektiğini, devletin insanların, toplumun mutluluğu için bir araç olduğunu, toplumun ihtiyaçlarını karşılayan bir araç olduğunu algılamamız gerekir diye düşünüyoruz. Bu çerçevede hazırlamaya çalıştık.

  • Tabii, şunun için de teşekkür etmek istiyorum: Şimdiye kadar Türkiye’de birçok çalışma yapılmıştır. Yani, arkadaşlarımız belki biraz daha beklentilerinin yüksek olmasından kaynakla bir eleştiri şeyine girdiler ama o da size olan güvenlerinden ve beklentilerinin yüksek olmasından kaynaklanıyor. Temelde şudur: Bugüne kadar Türkiye’de çeşitli zamanlarda anayasalar yapıldı, anayasa değişiklikleri yapıldı. Şöyle bir atmosfer ilk defa yaşanıyor diye düşünüyorum ben. Yani, gerçekten, Parlamento ve Parlamentonun partilerinin temsilcileri ve çok değerli temsilcileri, gerçekten bu anayasayı yapabilecek insanlar –yani bu anlamda da sizlere teşekkür ediyoruz- sivil toplum örgütlerini teker teker bu şekilde dinliyorlar, onların görüşlerini alıyorlar. Bu çok kıymetli bir şeydir, ilk defa yaşadığımız bir olaydır. Dolayısıyla hepinize çok teşekkür ediyoruz. Yani onun için size inancımız tam, size çok güveniyoruz. Lütfen bu anayasayı yapın.

  • ALTAN TAN (Diyarbakır) – Efendim, çok teşekkür ederiz.

  • Yani, tekrar tekrar ifade ettik, son bir kez daha ifade edelim: Yani, burada herkes kendi fikirlerini özgürce beyan eder. Tabii belli bir nezaket kuralları, zaten hepimiz bunlara riayet etmek zorundayız, biz de sizler de…

  • Yararlı olmuştur, çok çok teşekkür ederiz. Hoş geldiniz, sefa geldiniz, teşekkürler.

  • HUKUKÇULAR BİRLİĞİ VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI SİNAN KILIÇKAYA – Biz teşekkür ederiz, sağ olun.

  • Kapanma Saati: 12.25



  • İKİNCİ OTURUM

  • Açılma Saati: 14.00

  • -----0-----

  • ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hoş geldiniz.

  • Bugün sizleri dinleyeceğiz.

  • Buradaki çalışma sistemimiz, biz sizleri dinliyoruz, yani bu bir tartışma, müzakere şeklinde, münakaşa şeklinde değil, siz her türlü fikrinizi çok açık ve seçik bir şekilde ifade etmek durumundasınız. Bunların hepsi hem sesli hem de yazılı olarak zapta geçiyor.

  • Süremiz kırk dakika. Ama eğer son on dakikayı sizin açmanızı isteyebileceğimiz görüşleriniz veya eksik anladığımız şeyleri soru sorma şeklinde yönetme durumumuz olabilir. Son on dakikayı ona bırakabilirseniz memnun oluruz.

  • Komisyonumuz 4 partiden oluşuyor. Adalet ve Kalkınma Partisinden Sayın Mehmet Ali Şahin, Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Rıza Türmen, Barış ve Demokrasi Partisinden ben Altan Tan, Oktay Öztürk Bey de bir başka komisyonda, eğer yetişebilirse katılacak.

  • Buyurun efendim.

  • EĞİTİM REFORMU GİRİŞİMİ KOORDİNATÖRÜ BATUHAN AYDAGÜL – Sayın vekiller, öncelikle çok teşekkür ederiz Eğitim Reformu Girişimine bu fırsatı verdiğiniz için.

  • Eğitim Reformu Girişimi Türkiye’de 20 tane kuruluşun desteğiyle eğitim politikalarına veri temelli ve katılımcı süreçlerde etki etmeye, hem süreçleri iyileştirmeye hem de çıktılarını iyileştirmeye…

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bir vakıf mı, dernek mi yoksa bir oluşum mu, yani olur ya böyle bir platform mu? Öyle diyelim.

  • EĞİTİM REFORMU GİRİŞİMİ KOORDİNATÖRÜ BATUHAN AYDAGÜL – Sabancı Üniversitesi çatısı altında hareket ediyoruz ancak oldukça özerk bir yapısı var çünkü 20 tane sivil toplum kuruluşu, vakıf üniversitesi ve şirketin oluşturduğu bir destekçisi var arkasında. Bir sivil girişim diyebiliriz.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Girişim. Ben hukukçu olduğum için bir kuruluşun hangi yasaya tabi olarak vücut bulduğunu merak ederim. Onun için sordum bunu.

  • EĞİTİM REFORMU GİRİŞİMİ KOORDİNATÖR YARDIMCISI IŞIK TÜZÜN – Tüzel kişiliğimiz üniversite oluyor.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Tüzel kişilik üniversite. Tamam, peki. Üniversite bünyesinde bir platform, bir girişim.

  • EĞİTİM REFORMU GİRİŞİMİ KOORDİNATÖRÜ BATUHAN AYDAGÜL – Doğrudur efendim.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Tamam, devam edebilirsiniz.

  • EĞİTİM REFORMU GİRİŞİMİ KOORDİNATÖRÜ BATUHAN AYDAGÜL – 2003’ten bu yana da çalışma alanımız Türkiye’de üniversite öncesi eğitim. Çok farklı alanlarda çalışıyoruz. Bu süreçte yeni anayasa sürecini çok önemsiyoruz ve bu Uzlaşma Komisyonu çerçevesinde sivil toplum kuruluşlarını ve içerlerinde bizi dinlemenizden dolayı hakikaten sizlere bir daha şükranlarımızı iletmek istiyoruz.

  • Koordinatör Yardımcımız Işık Tüzün, ben ERG’nin koordinatörüyüm. Direktörümüz Üstün Ergüder’in de sizlere hürmetlerini getirdim. Kendisi Amerika’da bir toplantıda bugün.

  • Sunuşu Işık Hanım yapacak. Daha sonra soru-cevap kısmında şey yapacağız.

  • EĞİTİM REFORMU GİRİŞİMİ KOORDİNATÖR YARDIMCISI IŞIK TÜZÜN – Çok teşekkürler.

  • Benim hayatımı kolaylaştırdınız, Eğitim Reformu Girişimiyle ilgili bölümü geçiyorum.

  • Şimdi, öncelikle Batuhan Bey’in bahsettiği gibi biz aslında mümkün olduğu kadar çalışmalarımızda izlediğimiz metodoloji öncelikle araştırmalardan yola çıkıyoruz ve politika önerileri geliştirirken de hem bu araştırma sonuçlarını dikkate alıyoruz hem de farklı kesimleri bir araya getirerek diyalog temelli bir süreç işletiyoruz ve yıllar içinde yaptığımız birçok çalışmada da aslında fark ettik ki yeni anayasayı besleyebilecek birçok bulguya ulaştık.

  • Şimdi, öncelikle bunları çok genel olarak ortaya koymak gerekirse geçmişte yaptığımız mevzuat, politikalar ve uygulamalara ilişkin araştırmalar, Türkiye eğitim sisteminin her bireyin potansiyelini gerçekleştirmesine ve sürdürülebilir insani, toplumsal ve ekonomik gelişmeye yeterince hizmet etmediğini gösteriyor.

  • Diğer bir bulgumuz ise eğitim sisteminin -bu özellikle mevzuata ilişkin yaptığımız kapsamlı çalışmalar söz konusu- evrensel insan hak ve özgürlüklerini güvence altına almakta yetersiz kaldığını, ek olarak da Türkiye eğitim sisteminin toplumdaki mevcut eşitsizlikleri giderme potansiyelini yeterince kullanamadığını ve hatta yer yer bu eşitsizlikleri pekiştirdiğini gösteriyor. Elbette bu sorunların çözümünün tek başına bir yeni anayasayla çözüleceğini varsaymıyoruz veya sadece yasal değişikliklerle ama anayasanın bu konuda yol gösterici olacağını, diğer mevzuata ışık tutacağına inanıyor ve anayasanın da bu süreçte daha özgürlükçü ve eşitlikçi bir eğitim sistemi için çok eşsiz bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.

    Yüklə 4,73 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   72




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin