3 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 4,73 Mb.
səhifə1/72
tarix28.07.2018
ölçüsü4,73 Mb.
#61445
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   72


3 NOLU ALT KOMİSYON TUTANAKLARI


İÇİNDEKİLER



5.05.12.2011 Tarihli Toplantı 3

672.12.12.2011 Tarihli Toplantı 59

1157.19.12.2011 Tarihli Toplantı 107

1646.02.01.2012 Tarihli Toplantı 144

2101.09.01.2012 Tarihli Toplantı 182

2480.16.01.2012 Tarihli Toplantı 216

2772.30.01.2012 Tarihli Toplantı 241

2931.06.02.2012 Tarihli Toplantı 255

3301.13.02.2012 Tarihli Toplantı 287

3655.20.02.2012 Tarihli Toplantı 318

4193.27.02.2012 Tarihli Toplantı 362

4582.05.03.2012 Tarihli Toplantı 395

4950.12.03.2012 Tarihli Toplantı 429

5393.19.03.2012 Tarihli Toplantı 471

5713.26.03.2012 Tarihli Toplantı 496

6215.02.04.2012 Tarihli Toplantı 536

6691.09.04.2012 Tarihli Toplantı 575

6988.16.04.2012 Tarihli Toplantı 601



7609.30.04.2012 Tarihli Toplantı 647








  1. 05.12.2011 Tarihli Toplantı




  2. BİRİNCİ OTURUM

  3. Açılma Saati: 10.00



  4. AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, değerli katılımcılar; oturumu açıyorum. Çalışmamızın yararlı olmasını temenni ediyorum.

  5. Bugün bu dönemde Anayasa taslağı hazırlama çalışmalarının en önemli aşamasındayız ve katılımı sağlayacak mekanizmalardan bugün birisini işletiyoruz. Dijital katılım vardı, toplantılım vardı, dijital katılım işliyor, toplantılı katılım yeni başlayacak ama şu anda -muhtelif yerlerde düzenleyeceğimiz toplantı anlamında- şu anda sivil toplum örgütlerini, Anayasa taslak havuzuna iradelerinin akmasını sağlayacak mekanizmayı başlatıyoruz.

  6. Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşım Sayın Atilla Kart, Milliyetçi Hareket Partisinden arkadaşım Sayın Oktay Öztürk, Barış ve Demokrasi Partisinden arkadaşım Sayın Altan Tan Bey ile beraberiz ve ben Adalet ve Kalkınma Partisinden Ahmet İyimaya.

  7. Bugün biz olabildiğince nötr, tamamen ön yargısız, serbestçe iradelerinizin havuza akmasını sağlayan bir yöntem izliyoruz. Görüşlerinizi, taleplerinizi varsa yazılı önerilerinizi bekliyoruz. Tabii katılımcıların binleri aşan, yüz binlere varan sayıları sebebiyle her birime, her sivil toplum örgütüne, her NCO’ya azami kırk dakika tanımak gibi bir zorunlulukla karşı karşıyayız. Bu isteğimizden, iradenizden değil tamamen zaruretten kaynaklanan bir durum ve sınırlama olarak da görmeyin. Tutanaklarımız gizli. İleride gerekmedikçe açıklanmayacak ama çalışmalarınızda yararlanacağız. Teknik heyetimiz var ve tutanaklı bir oturumdur. Tekrar hayırlı olsun diyorum.

  8. Değerli arkadaşlar, bugün TÜSİAD’ı dinliyoruz. Temsilcileri Sayın Volkan Vural: Eski bürokratlardan, yönetim kurulu üyesi. Sayın Eray Akdağ: Ankara temsilcisi. Sayın Serkan Önsöz: Siyasi reformlar kıdemli bölüm sorumlusu. Hayırlı olsun. Kırk dakikalık süreyi kim konuşacaksa buyursun ya da bölüşerek bir bütünlük içinde dinleyelim.

  9. TÜSİAD YÖNETİM KURULU ÜYESİ VOLKAN VURAL – Sayın Başkan, ben TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesiyim. Daha çok Dışişleri ve Avrupa Birliği Komisyonu Başkanlığını yapıyorum. Tabii Anayasa konusuyla da yıllardır şu veya bu şekilde ilgiliyim.

  10. Efendim, bir kere her şeyden önce Komisyonunuza çok teşekkür ederiz yani bunun Türk demokrasisi açısından önemli bir kazanım olduğunu düşünüyoruz, Uzlaşma Komisyonunun bizatihî varlığının ve bu yöntemin de yeni bir Anayasa yapılması konusunda bizim açımızdan çok umut verici olduğunu düşünüyoruz.

  11. TÜSİAD aşağı yukarı 2.500 firma ya da kuruluşu temsil eden 600 üyeden oluşan bir dernek. Gönüllülük esasına dayanan bir dernek. Bugün Türkiye’de Kurumlar Vergisinin yüzde 85’ini ödeyen, Türk dış ticaretinin aşağı yukarı yüzde 85’ini gerçekleştiren ve devletten sonra kayıtlı ekonomide en fazla istihdam sağlayan bir dernek olarak karşınızdayız.

  12. Bizim demokrasiyle ilgimiz, Anayasayla ilgimiz yeni değil. Bu sene kuruluşumuzun 40’ıncı yılını kutluyoruz. Geriye baktığımız zaman son yirmi yılını Türkiye’nin demokratikleşme ve yeni Anayasa çalışmaları üzerine yoğunlaştırdığımızı görüyoruz. Muhtemelen size de arz edilmiş olan kitaplarımız var, belgelerimiz var, “Türk demokrasisinde 130 yıl” Bülent Tanör’ün imzasıyla daha önce açıklanmış raporlarımız var. Bu konuda zengin bir müktesebata sahibiz ve bu müktesebatı da Komisyonunuzla paylaşmaya, sunmaya hazırız.

  13. Anayasa konusuyla ilgili olarak en son bu yılın mart ayında yuvarlak masa toplantıları yaptık. Burada da farklı görüşlerden uzmanları bir araya getirdik. Amacımız bir Anayasa metni yazmak değildi, bunu biraz haddimizi aşma olarak değerlendirdik ama yapım sürecine nasıl katkıda bulunabiliriz bunu araştırdık, bunun araştırılmasını istedik. Çok değişik görüşleri olan uzmanları bir araya getirdik ve onlara üç temel konuda nasıl uzlaşma noktaları bulunur diye bir çalışma yapmalarını istedik.

  14. Bunlar Türkiye’nin bölenleri olarak da gördüğümüz, Türkiye’yi kamplaştıran unsurlar olarak da gördüğümüz şeyler. Birincisi, kimlikler, kimlik konusu; ikincisi, din ve vicdan özgürlüğü; üçüncüsü, kuvvetler ayrılığı yani üç temel eksende Türkiye’de bir kutuplaşma olduğunu gördük. Acaba bunlar nasıl bir araya getirilebilir diye araştırmalarını istedik. Bu çalışmanın raporunun sizlerde olduğunu tahmin ediyorum ama yoksa bunu da sizlere takdim etmeye hazırız. Çok ilginç bir dokümandır. Tahmin edilenden farklı olarak burada pek çok uzlaşma noktasının bulunabileceğini gördük. Bu da cesaret verici bir şey.

  15. AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sayın Başkan, sizden beş tane isteyelim, bir tanesini havuza verelim, diğerlerini milletvekili arkadaşlara verelim.

  16. TÜSİAD YÖNETİM KURULU ÜYESİ VOLKAN VURAL – Buyurun efendim, sizlere raporu takdim ediyoruz ve en son bu çalışma Zafer Üskül Bey tarafından da güncellendi.

  17. ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkanım, biraz evvel sözünü ettiğiniz Bülent Tanör’ün kitabından da…

  18. TÜSİAD YÖNETİM KURULU ÜYESİ VOLKAN VURAL – Tabii, ondan da…

  19. Efendim, bu çalışma en son Zafer Üskül Bey tarafından güncellendi.

  20. Şimdi, efendim bizim bu konulara bakış açımızda, tabii son raporumuzun basına yansıyışında bazı yanlış anlamalar da oldu, onu da düzeltmek isterim. TÜSİAD’ın kendi görüşleri ile yaptırdığı çalışmalarda ortaya çıkan görüşler aynı olmayabilir. Biz kurum olarak bazılarını sahiplenebiliriz bazılarına sahiplenmeyebiliriz çünkü biz aynı zamanda bir serbest tartışma platformu da Türkiye’ye sunmak istiyoruz.

  21. Bize göre Türkiye’nin 1980 Anayasasının değiştirilmesine değil yeni bir Anayasaya ihtiyacı var. Temel noktamız bu. Niçin yeni bir Anayasaya ihtiyacımız var? Çünkü biliyoruz ki 1982 Anayasası Türkiye’nin ve çağın gerisinde olan bir Anayasadır. O Anayasanın hazırlanış felsefesi ve mantığı devlet ve güvenlik odaklı bir felsefedir. Bu da 1980 sonrasında dünyada oluşan ve Avrupa’da yaşanan gelişmelere paralel bir zihniyet değildir. Bugün tam tersine demokrasinin, insan haklarının, çoğulculuğun, kültürel farklılıkların egemen olduğu bir çağda yaşıyoruz. Dolayısıyla yeni Anayasanın bu unsurları içeren birey odaklı bir Anayasa, özgürlükçü bir Anayasa olmasını arzu ediyoruz.

  22. Türkiye’de elbette bu 1982 Anayasasının başından alırsak, başlangıç kısmındaki, işte değiştirilemez maddeler konularında pek çok tartışmalar da yaşandığını görüyoruz. Biz bu tartışmaları yeni Anayasaya hâkim olmasını arzu etmiyoruz. Yani bunların aşılması gerektiğini düşünüyoruz. Başlangıç kısmının gayet sade bir yazılımlı olmasının yararlı olacağını düşünüyoruz. Anayasanın değiştirilemez maddelerine ilişkin özel bir görüşümüz, bir değişiklik önerimiz yok. Ama bu maddelerin bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlayan, çoğulculuğu kısıtlayan bir anlam taşımamasını da arzu ediyoruz. Dolayısıyla böyle bir bakış açımız var.

  23. Demek ki özetle: Felsefe olarak devlet odaklı değil birey odaklı bir Anayasa. Kişi hak ve özgürlerini esas alan bir Anayasa. Kişi ve hak ve özgürlüklerinin yasaklanmasını istisnai bir hâle getiren ve bunun ancak kanunla gerçekleştirilmesini sağlayan bir Anayasa istiyoruz. Türkiye’nin ortak paydalarını ortaya çıkaracak bir Anayasa istiyoruz.

  24. Bu Anayasanın şekli kadar yapım sürecinin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu Anayasa yapım sürecinin mutlaka katılımcı olmasını istiyoruz, uzlaşmacı bir yaklaşım içerisinde olmasını istiyoruz. Tek taraflı bir dayatma olmamasını da arzu ediyoruz. Aksi halde bu daha önceki anayasalarda görüldüğü gibi benimsenmeyen, bir kesimin benimsemediği bir Anayasa hâline gelir ki bundan kaçınılması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla Uzlaşma Komisyonunun varlığını ve işlevini bu anlamda çok tarihî bir misyon olarak da addediyoruz. Bizim uzmanlarımızın yaptığı çalışmalarda ortaya çeşitli fikirler de çıkmıştı, kurucu meclis kurulsun, şu olsun, bu olsun ama sonuçta bugün gelinen noktadaki durum bizi TÜSİAD olarak tatmin etmektedir ve bu sürecin, bu yöntemin devam etmesini arzu ediyoruz.

  25. Şimdi, efendim tek tek bakıldığında çeşitli görüşler var. Tabii bu Anayasanın düğümleneceği, ciddi sorunlar yaratan bazı şeyleri var. Şunu hemen belirteyim ki biz temel ve hak ve özgürlükleri düzenleyecek maddelerin yeni Anayasanın hem evrensel düzeyde kabul gören, insan hakları standartlarını Türkiye’ye taşımasını bekliyoruz hem de Türkiye’nin demokrasi tarihi boyunca tartıştığı bir dizi çok önemli sorunun çözülmesi için bir çerçeve, bir ilk adım oluşturmasını bekliyoruz.

  26. İnsan hakları konusunda yeni Anayasa’da, insan hakları özgürlükçü bir anlayışla ele alınmalı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki sınırlamalara uygun ancak bunun ötesindeki tüm yasakları ortadan kaldıran bir biçimde yeniden şekillendirilmelidir.

  27. Şimdi Türkiye’de çok tartışan bir konu, ana dil konusu, ana dilin öğrenilmesi. Türkiye’de biz eğitim dilinin Türkçe olmasını, resmî dilin Türkçe olmasını savunuyoruz. Türkçe dışındaki dillerin kültür, tarih ve edebiyatıyla birlikte öğretileceği, seçimlik dersler olarak ortaya konmasını ve bu alanın demokratik toplum ve kültürel çoğulculuk gereklerine uygun olarak kanunla düzenlenmesini tavsiye ediyoruz.

  28. Şimdi bir diğer önemli tartışmalı önemli bir konu ise, vatandaşlık konusu. TÜSİAD raporlarında son yıllara kadar vatandaşlık tanımında değişiklik yapılmasını öngören bir husus yoktu, bir öneri ortaya çıkmamıştı. Ancak son yuvarlak masa toplantılarında da gündeme geldiği gibi burada toplumsal bir talep olduğunu dikkate alıyoruz. Vatandaşlık tanımında bir değişiklik yapılması gerektiği hususundaki görüşlerin daha egemen olduğunu tespit ettik.

  29. Anayasa’da “Sadece vatandaşlığın kazanılması ve kaybedilmesinin kanunla düzenleneceğine ilişkin temel bir ilkeye yer verilmeli ve bir tanımlama veya bir tarif yapılmamalıdır.” şeklinde bir yaklaşımız var. Ama yeni taleplere ve beklentilere de cevaben, vatandaşlığın her halûkârda ırk, din, dil, etnik kökenle birbirine bağlılık esasına göre değil tam tersine hukuksal bir bağı ifade ettiğinin altını çizen bir tanım bizce uygundur. Yani bir başka ifadeyle Türk milletinin dil, ırk, renk, din, mezhep gibi kaynaklara bağlı olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluştuğu tespit edilebilir. Bizim yaklaşımımız bu. Vatandaşlıkla insanların dilleri, dinleri arasında bir doğrudan bir bağlantı yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz.

  30. Bir önemli konu tabii din ve vicdan özgürlüğü bağlamında sık sık gündeme gelen Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bize göre Diyanet İşleri Başkanlığının mevcut konusu laiklik ilkesine ve din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı kamu hizmeti gören bir kurum olarak kendisini hâkim inanç dışında gören, diğer inanç çevrelerinin de temsilinin sağlanacağı ve talep eden inanç çevrelerinin talepleri ölçüsünde hizmet alabileceği bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.

  31. Din dersleri konusu bu bağlamda: Anayasadaki zorunlu din derslerinin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Din eğitimi ve öğretimi yalnızca kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin kanuni temsilcilerinin isteğine bağlı olmalıdır.

  32. Bu çerçevede eşit temsil konusuna çok önem veriyoruz. Mevcut Anayasada devleti kadın erkek eşitliğinin fiilen yaşama geçmesiyle yükümlü tutan ve bu amaçla alınacak tedbirleri eşitlik ilkesine aykırı saymayan düzenleme muhafaza edilmelidir, mevcut Anayasa’daki. Ayrıca, kadınların her düzeyde eşit temsil edileceklerine dair ilke Anayasa’da yer almalıdır diye düşünüyoruz.

  33. Sayın Başkan, paket olarak üzerinde durduğumuz siyasi boyut ve idare yapısıyla ilgili olarak hükûmet sistemi olarak yeni Anayasa’nın kuvvetler ayrılığını yeniden düzenlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Şüphesiz bu alanda en acil ihtiyaç artık halkoyuyla seçilen Cumhurbaşkanının yetkilerinin ve konumumun parlamenter sistemdeki yeridir. Bize göre parlamenter sistem muhafaza edilmelidir ve Cumhurbaşkanının yetkileri parlamenter sisteme uygun olarak sınırlandırılmalıdır. Buna ilişkin daha sonra uygun görürseniz daha spesifik önerilerimiz, görüşlerimiz olacak.

  34. TÜSİAD, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesini tercih etmişler daha çok ama artık bundan geri dönüş olmayacağı ve halkın iradesine karşı da bir saygısızlık olabileceği düşüncesiyle şu aşamada Cumhurbaşkanının yetkilerinin parlamenter sisteme uygun bir hâle getirilmesini ve yeniden düzenlenmesini arzu etmektedir.

  35. Tabii mesele sadece Anayasa değildir bize göre, demokratikleşme ve Anayasa birbirinin içine giren bir pakettir ve bu paket içinde seçim sistemi, Siyasi Partiler Yasası, Terörle Mücadele Kanunu gibi çok önemli unsurlar bulunmaktadır. Bunların da yeniden düzenlenmesine özellikle Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanununun yeniden düzenlenmesinde fayda görmekteyiz.

  36. Şimdi, efendim yine tartışmalı olacağını düşündüğümüz hassas bir konu, yerel yönetimler konusunda da bazı görüşlerimizi açıklamak isterim. Türkiye’de ademi merkeziyet, ademi merkeziyetçilik Osmanlı Döneminden beri tartışılan bir konudur. Görevim olmamakla beraber bu konunun içinde daha önceki dönemlerde danışman olarak, Başbakan danışmanı olarak çeşitli çalışmalara da katılmıştım. Fakat, Türkiye bir türlü ademi merkeziyetçiliği yerine getiremeyen tam tersine merkeziyetçiliği güçlendiren bir yapıya kavuştu. Bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bunun ekonomik bakımdan da yanlış olduğunu düşünüyoruz. Türkiye bu konuda kendisine, bize göre Avrupa Birliği ölçütlerini almalıdır. Avrupa yerel yönetimler özerklik şartını benimsedik ama pek çok çekincemiz var. Bunun kaldırılmasını destekliyoruz. Türkiye’de yerel yönetimlerin güçlendirilmesini arzu ediyoruz. Bu yerindelik ilkesi yani Avrupa Birliğindeki tabiriyle subsidiarity ilkesi yerel yönetimler bakımından fevkalade önemli, etkin kararlar almak, sorunların yerinde çözümlenmesi, toplumsal katılımı artırması bakımından da fevkalade önemli. Onun için biz burada yerel yönetimlerin Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına uygun bir biçimde yeniden düzenlenmesinin uygun olacağını düşünüyoruz.

  37. Şimdi, tabii kuvvetler ayrılığından bahsetmiştim. Kuvvetler ayrılığının en önemli unsurlarından bir tanesi de yargı. Geçen yapılan referandumda yargıya ilişkin yapılan değişikliklerin Türkiye’deki mevcut yargının sorunlarını gidermediği, tam tersi yeni soru işaretleri çıkardığını düşünüyoruz. Türkiye’de yargı maalesef sadece bugün değil çok uzun yıllardan beri kanayan bir yara. Bunu görüyoruz. O kadar ki mesela Türkiye’ye niçin doğrudan yabancı sermaye girmiyor diye sorulduğunda, yabancıların bize ilk verdikleri cevap: “Sizin yargı sisteminiz yok ki veya güvenilmez ki. O kadar çelişkili kararlar alınıyor ki…” gibi cevaplar oluyor. Bu da Türkiye’nin güvenirliğini, bir hukuk devleti olarak güvenilir olmasını engelleyen bir unsur.

  38. Biz bu yargı reformu konusunda, yargının bağımsızlığını güçlendirirken, tabii bu işin yasal boyutu olduğu kadar bir eğitim boyutu, bizim acaba hukuk sistemimiz, hukuk eğitimimiz ne ölçüde çağdaş, onlara ne ölçüde çağdaş hukukun imkânlarını sunabiliyoruz? Bunları da tartışmak gerekir ama şu anda Anayasa bağlamında acil olan konu: Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesinin kompozisyonu. Biz Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunun bağımsız, genel sekreterliğe ve örgütüne, özerklik bütçesine ve ayrı çalışma mekanına sahip olarak hâkim ve savcıların tüm özlük dosyalarının Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sekreterliğinde bulunmasını sağlayacak şekilde adli yargı ve idari yargı hâkim ve savcılarla ilgili olarak işleri yürütmek üzere kurulmuş iki daireli, üyeleri tam zamanlı çalışan, tüm kararları yargı denetimine tabi olan, çalışmalarını şeffaflık içinde yürüten bir kurum olarak yeniden yapılandırılmasını arzu ediyoruz. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunda başkan bize göre yargı erkinden olmalıdır. Kurul yürütmeden bağımsız hâle gelmelidir. Üyelerin çoğunluğu her düzeydeki yargı organı tarafından belirlenmeli, yargı dışından da kurula üye seçilmemelidir. Ancak yargı erki dışındaki organları kurula sadece yargı dışından yani avukat, öğretim üyesi gibi üyeler seçmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi kurula üye seçerken nitelikli çoğunlukla karar almalıdır. Bizim Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna ilişkin temel yaklaşımımız böyle efendim.

  39. Anayasa Mahkemesi konusunda ise, Anayasa Mahkemesinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısı yargı organlarınca diğer yarısı ise nitelikli çoğunlukla Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanı, üniversiteler ve barolar tarafından belirlenmelidir. Ayrıca Anayasa Mahkemesine başvuracak kişi ve kurumların sayısı artırılmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulanan siyasi partilere ve en az 20 milletvekiline ayrıca kendi görevlerini ilgilendiren alanlarda Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna, yüksek mahkemelere, Sayıştay’a, üniversiteler gibi çeşitli kurumlara da Anayasa Mahkemesine başvurma olanağı tanınmalıdır diye düşünüyoruz.

  40. Şimdi, yargı konusunda elbette yargının güvenliği, hukuk güvenliği gibi çok ciddi konular da var, bunların da Anayasada bir şekilde yani burada aleniyet, şeffaflık gibi kuralların da Anayasa içinde bir ifade bulmasında fayda görüyoruz. İdari yargı kararların bireysel haklara olumsuz etkilerinin önlenmesi gerektiğini düşünüyoruz ve yargıyla ilgili de ciddi bir yeniden yapılanmanın bu yeni Anayasayı eskisinden çok farklılaştıracak bir özellik olacağını düşünüyoruz.

  41. Şimdi Anayasa çerçevesinde baktığımız zaman burada devletin rolü, bilhassa ekonomide, devletin piyasaların düzenli işlemesinden ve piyasaların etkili işleyebilmesi için düzenli bir rekabet ortamını garanti etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Devlet doğal tekel ve asimetrik bilgiden kaynaklanan piyasa aksamaları durumunda ilgili piyasalarda düzenleyici ve denetleyici kurum ihdas edebilmeli ve bu kurumların idari ve mali özerkliğini güvence altına almalıdır. Devletin aynı zamanda bütçe yaparken gelir ve giderlerini dengeleyerek denk bütçe ilkesini gözetmekle yükümlü tutulmasında yarar görüyoruz. Devletin iç ve dış borçlarının yasayla belirlenen devlet borçlarının üst sınırını aşmayacağının Anayasa içinde öngörülmesini düşünüyoruz.

  42. Tabii yine burada ekonomik olarak bakıldığında Türkiye’de vergi denetimi mekanizmasının şeffaf, tarafsız olması da çok önemli ve bunun da bir güvence altına alınması gerektiğini Anayasal bir hüküm olarak görüyoruz çünkü bu da ekonominin işleyişi bakımından fevkalade önem taşıyor.

  43. Şunu da söyleyeyim: Türkiye’de sivilleşme adına çok ciddi adımlar atıldı. Bunu inkâr edemeyiz ama Türkiye’de hâlâ Millî Güvenlik Kurulunun bir Anayasal kurum olmaktan çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Tabii Cumhurbaşkanının yetkileri sembolik hâle getirildiği takdirde bunun Başkanının da Başbakan olmasını istiyoruz. Genelkurmay’ın Millî Savunma Bakanlığına bağlanmasında yarar görüyoruz, demokratik ülkelerde olduğu gibi. Askerî harcamaların Sayıştay tarafından diğer kamusal harcamalar gibi denetiminin sağlanmasında da fayda görüyoruz.

  44. Üniversiteler konusunda, YÖK’ün de kaldırılarak bir Anayasal niteliği olmayan ve sadece üniversiteler arası koordinasyondan sorumlu yeni bir yapının, kanunla kurulması gerektiğini düşünüyoruz.

  45. Tüm bunları tabii bizden ayrıntılı bilgi istediğiniz takdirde bazı konularda çok spesifik önerilerimiz var. Mesela Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunda kaç üye olmalı, kimler olmalı, nasıl seçilmeli şeklinde onları da bilahare arz edebilirim ama temel yaklaşımımız olarak en son şunu söyleyeyim: Özgürlükçü, birey odaklı bir Anayasa. Uluslar arası insan haklarının bugün ulaştığı uluslar arası boyutu dikkate alan bir Anayasa, uluslar arası sözleşmelerin kanunların üzerinde olduğunu açıkça belirten ve bunu emreden bir Anayasa, kişi hak ve özgürlüklerini temel alan, bunların yasaklanmasını ise istisna kılan ve kanunla bu istisnaları getiren dolayısıyla bir güvence getiren bir Anayasa, ayrımcılığa karşı, her türlü ayrımcılığa karşı bir Anayasa ve eşitlik ilkesini her yönüyle hayata geçiren bir Anayasa.

  46. Biz buradan Türkiye’nin ayrışmaya değil birleşmeye ihtiyacı var, bütünleşmeye ihtiyacı var ama bu bütünleşme varlıkların kültürel çoğulculuğun reddi olarak görülemez, bu bizi tam tersine çıkmaz bir yola sokar. Biz bütün kültürlerin varlığını, gelişmesini teşvik eden bir yapı arzu ediyoruz ve bu yapıyı “çoğulculuk içinde birlik” diye nitelendirebileceğimiz yeni bir Anayasal düzenin Türkiye’ye gerçekten bir sınıf atlatacağına inanıyoruz.

  47. Teşekkür ederim.

  48. AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ederim Başkanım.

  49. Spesifik görüşleriniz ve önerileriniz bizim için çok önemli. Yazılı olarak da Komisyonumuza sunarsanız yararlanacağız. Sanıyorum diğer arkadaşlarımız soru soracaklar. 10 dakikalık süremiz var, izin verirseniz soruya fırsat vereyim.

  50. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? Yok herhalde, Sayın Başkanımız Oktay Bey her şeyi…

  51. TÜSİAD ANKARA DAİMA TEMSİLCİSİ ERAY AKDAĞ – Aslında, burada zikretmekte fayda gördüğüm bir husus: Sivil toplum katılımının, Meclis dahil olmak üzere birçok aşamada çok önemli olduğu yönündeki görüşümüzü bir kez daha, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra daha ileri ve kurumsal bir zeminde, ihtisas komisyonu ve Genel Kurul çalışmalarına da sivil toplum görüşlerinin aktarılması

  52. daha ileri ve kurumsal bir zeminde Meclisin ihtisas komisyonları ve Genel Kurul çalışmalarında sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin aktarılması hususunun anayasal bir güvenceye kavuşturulması yönünde de bir arzumuz aslında kısaca yazılı metinde de yer alıyor olacaktır efendim.

  53. AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok teşekkür ediyorum.

  54. Buyurun Altan Bey, sorunuzu sorun.

  55. ALTAN TAN (Diyarbakır) – Benim iki sorum olacak. Birincisi, değiştirilemez madde konusunda ne düşünüyorsunuz? Burada bir metin buldum ben gerçi, isterseniz okuyayım çok kısa olarak: “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir, biçiminde ifade edilen devletin şekli başlıklı değiştirilemez madde hükmünün aynen korunması.” Başka bir değiştirilemez madde var mı?

  56. İkinci sorum da, ana dille eğitim meselesi. Yine, sözlü ifadelerinizde eğitim dilinin Türkçe olacağı, diğer dillerin ise seçmeli ders olabileceği şeklinde anladım ben ama şurada, yazılı metinde “Eğitim hakkına ilişkin anayasal düzenlemede ana eğitim dilinin Türkçe olduğu, Türkçeden başka dillerde eğitimin ve bu dillerin öğretiminin demokratik toplum ve kültürel çoğulculuk gereklerine uygun olarak kanunla düzenleneceği ifade edilebilir.” Burada ise yani kanunla Türçeden başka bir dille de eğitimin olabileceği anlamı çıkıyor.

  57. Bu konuları biraz daha açabilir misiniz.

  58. AHMET İYİMAYA (Ankara) – Soruları tamamlayalım çünkü zaman…

  59. Buyurun Oktay Bey.

  60. OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Volkan Bey, Türk milleti kavramı etnik bir kavram mıdır? Sorum bu.

  61. İkincisi, siz, TÜSİAD olarak daha ziyade ülkenin ekonomik gemisinde olan bütün yolcuları aynı sıfatı taşıyan ağırlıklı bir yapısınız, değil mi? Takdiminize de baktığım vakit, kendi sahanızdan yani uzmanlık sahanızın dışında diğer sahalara daha ağırlık veriyorsunuz. Oysaki biz sivil toplum kuruluşlarını buraya çağırdığımız vakit, onların kendi uzmanlık sahalarını istiyoruz, oraya ihtiyacımız var ama bu TÜSİAD’ın ta başından beri ortaya koyduğu yapıdır. Yani kendi işinizden ziyade başkalarının işiyle uğraşır bir pozisyon ortaya koyuyorsunuz. Bunun biraz izaha ihtiyacı var gibime geliyor.

    Yüklə 4,73 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin