Microsoft Word +Islam Mezhepler Tarihi Yayin Nushasi MehmetAliBuyukkara +++



Yüklə 1,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə172/283
tarix31.12.2021
ölçüsü1,92 Mb.
#113334
1   ...   168   169   170   171   172   173   174   175   ...   283
ILH2004-MZHP

 
İMÂMİYYE ŞÎASI’NIN GÖRÜŞLERİ 
İmâmiyye’ye göre din, Ehl-i Sünnet’te olduğu gibi, iki ana bölümde ele 
alınır: Usûl-i Dîn ve Furû-i Dîn. Bilindiği gibi usûl ya da usûl-i dîn inanç ve 
itikatla ilgili konuları; furû ya da fürû-i dîn ise tatbikat ve uygulamalar 
bölümü olup daha çok ibadetler ve insanlar arasındaki muameleleri ihtiva 
etmektedir. İmâmiyye’de usûl-i dîn genel olarak, sırasıyla tevhîd, nübüvvet, 
imâmet, adl ve mead olmak üzere beş ana başlık altında ele alınır. 
 
İmâmiyye Şîası’nın İtikadî Görüşleri 
 
Tevhîd 
Tevhîd, bütün İslam fırkalarının üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu olup, 
Allah’ın birliği, başka bir ilah olmadığı, yaratıcının sadece O olduğu, O’ndan 
başka her şeyin yaratılmış bulunduğu, hiçbir şeye muhtaç olmadığı, fakat her 
şeyin O’na muhtaç olduğu, doğurmamış ve doğurulmamış olduğu, hiçbir 
şeyin kendisine eşit ve denk olmadığına inanmaktır. İmâmiyye’ye göre tevhid 
kendi içinde dört esasa dayanır: 
Tevhîd-i zât: Zatî tevhîd de denilen bu tür tevhîd, Allah’ın zâtının bir 
olduğunun belirtilmesi; her türlü noksanlıktan münezzeh bulunduğunun, eşi 
ve benzerinin, yaratılmışlarınkine benzeyen bir vasfının bulunmaması; 
varlığının kendisinden olup cismi ve mekanının bulunmaması; O’nun cevher, 
araz,  şekil, uzunluk, genişlik, ağırlık, hafiflik, sükûnet, hareket, yer ve 
zamanla vasıflandırılmaması; her şeyin O’na muhtaç, O’nun hiçbir şeye 
muhtaç olmamasının ifadesidir.  


 
 
140
Tevhîd-i sıfât: İlahî sıfatların zât ile ayniyet ifade ettiğini belirten bu tür 
tevhîd konusu, İslam mezhepleri arasında  şiddetli tartışmalara sebep 
olmuştur. İmâmiyye’ye göre Kur’ân ve hadislerde zikredilen Allah’ın hayy, 
alîm, kadîr, semî ve basîr olması gibi ona izafe edilen bütün özellikler yahut 
sıfatlar, O’na hastır. Mutlak anlamda diri olan, bilen, duyan ve kudret sahibi 
olan O’dur. O konularda Allah’ın şerîki ve benzeri yoktur. Fakat bu özellikler 
ilahî zâta râcidir. İmâmiyye Allah’ın zatından başka, zâta izafe edilen kadîm 
sıfatlar konusunu kabul etmez. Onlara göre -tıpkı Mutezile’de olduğu gibi- 
Allah, zâtıyla bilir, zâtıyla duyar, zâtıyla konuşur; ayrıca zâtın ötesinde kadîm 
bir ilim, sem‘ ve kelam mevcut bulunmamaktadır. Eğer böyle olmazsa, 
kadîmlerin birden çok olması (te‘addüdü’l-kudemâ) gerekir. Oysa kadîm olan 
yalnız Allah’ın zâtıdır. Bu sebeple zâtın dışında herhangi bir kadîm sıfat 
düşünülemez. Bu yüzden Allah’ın kelâmı muhdestir; Allah’ın kelâmı ve 
vahyi olan Kur’ân, O’nun yarattığı kelam nevindendir; onun mahlûk 
olmadığı konusundaki sözler kabul edilemez. Yine bu anlayışın sonucu 
olarak  İmâmiyye’ye göre Allah’ın, ne dünyada ne de ahirette gözlerle 
görülmesi (ru’yetullah) mümkün değildir. Bu inanç, Kur’ân, akıl ve 
imamlardan gelen haberlerle sabittir. 
Tevhîd-i Fiil: Allah’ın yaratma, öldürme, diriltme ve rızık verme gibi 
fiilleri yönünden birlenmesi ve O’ndan başka yaratıcı olmaması, 
yaratıcılığında ortağı bulunmaması demektir. Mümin Allah’ın fiillerinde 
hiçbir şeyin tesiri olmadığına inanmakla mükelleftir. 
Tevhîd-i  İbâdet:  İbadetin sadece Allah’a yapılması, ondan başka hiçbir 
şey ve kimseye ibadet edilmeyeceği, tek mabûdun O olduğu, O’ndan 
başkasına ibadetin şirk teşkil ettiği; bu sebeple Allah’tan başka hiçbir varlığa, 
insana, meleğe, bir imama, peygambere kulluk edilmeyeceğinin tasdik edilip 
uygulanmasıdır. 

Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   168   169   170   171   172   173   174   175   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin