|
|
səhifə | 221/260 | tarix | 07.01.2022 | ölçüsü | 8,04 Mb. | | #88301 |
| Yusuf Ali (English)
|
So the sorcerers were got together for the appointment of a day well-known,(3159) *
|
M. Pickthall (English)
|
So the wizards were gathered together at a set time on a day appointed.
|
Şu’arâ Suresi
39
وَق۪يلَ
ve denildi
|
لِلنَّاسِ
halka da
|
هَلْ اَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَۙ
siz de toplanır mısınız?
|
Türkçe Transcript (*)
|
Vekîle linnâsi hel entum muctemi’ûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ve insanlara da: 'Siz de toplanıyor musunuz? dendi.'
|
Edip Yüksel Meali
|
Halka da, "Siz de toplanır mısınız?" denildi.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Halka, "Siz de toplanıyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Halka da: "Siz de toplanır mısınız?" denildi.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Halka da: "Siz de toplanır mısınız?" denildi.
|
Yusuf Ali (English)
|
And the people were told: "Are ye (now) assembled?-
|
M. Pickthall (English)
|
And it was said unto the people: Are ye (also) gathering?
|
Şu’arâ Suresi
40
لَعَلَّنَا
umarız ki
|
نَتَّبِعُ
onlara uyarız
|
السَّحَرَةَ
büyücülere
|
اِنْ
eğer
|
كَانُوا هُمُ الْغَالِب۪ينَ
üstün gelirlerse
|
Türkçe Transcript (*)
|
Le’allenâ nettebi’u-sseharate in kânû humu-lġâlibîn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
'Umarız ki, eğer galip gelirse biz de büyücülere uyarız.'
|
Edip Yüksel Meali
|
"Büyücüler üstün gelirse onlara uyabiliriz."
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
"Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız" dediler.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Umarız ki büyücüler üstün gelirse biz de onlara uyarız.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
"Sanıyoruz ki, büyücülere uyacağız, eğer galip gelirlerse."
|
Yusuf Ali (English)
|
"That we may follow(3160) the sorcerers (in religion) if they win?" *
|
M. Pickthall (English)
|
(They said): Aye, so that we may follow the wizards if they are the winners.
|
Şu’arâ Suresi
41
فَلَمَّا جَٓاءَ
gelince
|
السَّحَرَةُ
büyücüler
|
قَالُوا
dediler
|
لِفِرْعَوْنَ
Fir\avn\e
|
اَئِنَّ
mutlaka var değil mi?
|
لَنَا
bize
|
لَاَجْراً
bir ücret
|
اِنْ
eğer
|
كُنَّا
olursak
|
نَحْنُ
biz
|
الْغَالِب۪ينَ
üstün gelenler
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Felemmâ câe-sseharatu kâlû lifir’avne e-inne lenâ leecran in kunnâ nahnu-lġâlibîn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a: 'Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?' dediler.
|
Edip Yüksel Meali
|
Büyücüler geldiklerinde Firavun'a, "Eğer biz üstün gelirsek bize bir ücret ödenecek mi?" dediler.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?" dediler.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Büyücüler gelince Fir'avn'e: "Eğer üstün gelenler biz olursak, bize mutlaka bir ücret var değil mi?" dediler.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek bize gerçekten ödül var, değil mi?"
|
Yusuf Ali (English)
|
So when the sorcerers arrived, they said to Pharaoh: "Of course - shall we have a (suitable) reward(3161) if we win? *
|
M. Pickthall (English)
|
And when the wizards came they said unto Pharaoh: Will there surely be a reward for us if we are the winners?
|
Şu’arâ Suresi
42
قَالَ
dedi
|
نَعَمْ
evet
|
وَاِنَّكُمْ
şüphesiz siz
|
اِذاً
o takdirde
|
لَمِنَ الْمُقَرَّب۪ينَ
yakınlardan olacaksınız
|
Türkçe Transcript (*)
|
Kâle ne’am ve-innekum iżen lemine-lmukarrabîn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
'Evet' dedi. 'Üstelik şüphesiz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız.'
|
Edip Yüksel Meali
|
"Evet," dedi, "Hatta siz benim konseyime gireceksiniz."
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksınız" dedi.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Evet dedi, hem o takdirde siz (bana) yakınlardan olacaksınız.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
"Evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."
|
Yusuf Ali (English)
|
He said: "Yea, (and more),- for ye shall in that case be (raised to posts) nearest (to my person)."
|
M. Pickthall (English)
|
He said: Aye, and ye will then surely be of those brought near (to me).
|
Şu’arâ Suresi
43
قَالَ
dedi
|
لَهُمْ
onlara
|
مُوسٰٓى
Musa
|
اَلْقُوا
atın
|
مَٓا اَنْتُمْ مُلْقُونَ
atacağınızı
|
Türkçe Transcript (*)
|
Kâle lehum mûsâ elkû mâ entum mulkûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Musa onlara dedi ki: 'Atacağınızı atın.'
|
Edip Yüksel Meali
|
Musa onlara, "Atacağınızı atın," dedi.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Musa onlara "Atın, ne atacaksanız" dedi.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Musa onlara: "Atacağınızı atın!" dedi.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Mûsa onlara dedi ki: "Atacağınız şeyi atın!"
|
Yusuf Ali (English)
|
Moses said to them: "Throw ye - that which ye are about to throw!"(3162) *
|
M. Pickthall (English)
|
Moses said unto them: Throw what ye are going to throw!
|
Şu’arâ Suresi
44
فَاَلْقَوْا
attılar
|
حِبَالَهُمْ
iplerini
|
وَعِصِيَّهُمْ
ve değneklerini
|
وَقَالُوا
ve dediler
|
بِعِزَّةِ
şerefine
|
فِرْعَوْنَ
Fir\avn\ın
|
اِنَّا
biz
|
لَنَحْنُ
elbette biz
|
الْغَالِبُونَ
galib geleceğiz
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Feelkav hibâlehum ve’isiyyehum ve kâlû bi’izzeti fir’avne innâ lenahnu-lġâlibûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Onlar da, iplerini ve asalarını atıverdiler ve: 'Firavun'un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz' dediler.
|
Edip Yüksel Meali
|
İplerini ve değneklerini attılar, "Firavun'un onuru için biz üstün geleceğiz," dediler.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un kudreti hakkı için şüphesiz elbette bizler galip geleceğiz" dediler.
|
Süleyman Ateş Meali
|
İplerini ve değneklerini attılar ve "Fir'avn'ın şerefine biz, elbette biz galib geleceğiz" dediler.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve dediler: "Firavun'un onur ve yüceliği aşkına biz, evet biz galip geleceğiz."
|
Yusuf Ali (English)
|
So they threw their ropes and their rods, and said: "By the might of Pharaoh, it is we who will certainly win!"(3163) *
|
M. Pickthall (English)
|
Then they threw down their cords and their staves and said: By Pharaoh's might, lo! we verily are the winners.
|
Şu’arâ Suresi
45
فَاَلْقٰى
attı
|
مُوسٰى
Musa
|
عَصَاهُ
asasını
|
فَاِذَا
birden
|
هِيَ
o
|
تَلْقَفُ
yutmağa başladı
|
مَا يَأْفِكُونَۚ
onların uydurduklarını
|
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Feelkâ mûsâ ‘asâhu fe-iżâ hiye telkafu mâ ye/fikûn(e)
|
Ali Bulaç Meali
|
Böylelikle Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor.
|
Edip Yüksel Meali
|
Sonra Musa değneğini attı; hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ardından Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuyor!
|
Süleyman Ateş Meali
|
Musa da asasını attı. Birden o, onların uydurduklarını yutmağa başladı.
|
|
Dostları ilə paylaş: |
|
|