Kâle âmentum lehu kable en âżene lekum(s) innehu lekebîrukumu-lleżî ‘allemekumu-ssihra felesevfe ta’lemûn(e)(c) leukatti’anne eydiyekum veerculekum min ḣilâfin veleusallibennekum ecma’în(e)
Ali Bulaç Meali
(Firavun) Dedi ki: 'Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Gerçek şu ki, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım.'
Edip Yüksel Meali
Dedi ki, "Ben size izin vermeden mi ona inandınız? O, size büyücülüğü öğreten ustanız olmalı. Şimdi göreceksiniz: Ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama ke stireceğim, hepinizi çarmıha gerdireceğim!"
Süleyman Ateş Meali
(Fir'avn) dedi: "Ben size izin vermeden mi ona inandınız? O, size büyü öğreten büyüğünüzdür. Öyleyse (size ne yapacağımı) yakında bileceksiniz: Ellerinizi ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim ve hepinizi asacağım!"
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan asacağım."
Yusuf Ali (English)
Said (Pharaoh): "Believe ye in Him before I give you permission? surely he is your leader, who has taught you sorcery! but soon shall ye know!(3165) "Be sure I will cut off your hands and your feet on opposite sides, and I will cause you all to die on the cross!" *
M. Pickthall (English)
(Pharaoh) said, Ye put your faith in him before I give you leave. Lo! he doubtless is your chief who taught you magic! But verily ye shall come to know. Verily I will cut off your hands and your feet alternately, and verily I will crucify you everyone.
Şu’arâ Suresi 50
قَالُوا
dediler
لَا ضَيْرَۘ
zararı yok
اِنَّٓا
muhakkak biz
اِلٰى رَبِّنَا
Rabbimize
مُنْقَلِبُونَۚ
döneceğiz
Türkçe Transcript (*)
Kâlû lâdayr(a)(s) innâ ilâ rabbinâ munkalibûn(e)
Ali Bulaç Meali
'Hiç zararı yok' dediler. 'Çünkü biz gerçekten Rabbimize dönücüleriz.'
Edip Yüksel Meali
"Umurumuzda değil," dediler, "Biz zaten Rabbimize döneceğiz."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
"Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz."
Süleyman Ateş Meali
Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz Rabbimize döneceğiz.