Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: 'İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.'
Edip Yüksel Meali
Böylece yürüdüler. Nihayet gemiye bindiklerinde, onda delik açtı. "Halkını boğmak için mi gemide delik açtın? Gerçekten müthiş bir iş yaptın," dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul (Hızır) gemiyi deldi. Musa, ona şöyle dedi: "Geminin içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın."
Süleyman Ateş Meali
Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman gemiyi deliverdi. (Musa): "Halkını boğmak için mi gemiyi deldin? Gerçekten sen çok tehlikeli bir iş yaptın!" dedi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
İkisi birlikte yola koyuldular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. Mûsa dedi: "İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!"
Yusuf Ali (English)
So they both proceeded: until, when they were in the boat, he scuttled it.(2417) Said Moses: "Hast thou scuttled it in order to drown those in it? Truly a strange thing hast thou done!" *
M. Pickthall (English)
So the twain set out till, when they were in the ship, be made a hole therein. (Moses) said: Hast thou made a hole therein to drown the folk thereof? Thou verily hast done a dreadful thing.
Kehf Suresi 72
قَالَ
dedi
أَلَمْ أَقُلْ
demedim mi?
إِنَّكَ
sen
لَنْ تَسْتَطِيعَ
dayanamazsın
مَعِيَ
benimle beraber bulunmağa
صَبْرًا
sabırla
Türkçe Transcript (*)
Kâle elem ekul inneke len testatî’a me’iye sabrâ(n)
Ali Bulaç Meali
Dedi ki: 'Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini sana söylemedim mi?'
Edip Yüksel Meali
"Bana dayanamıyacağını sana söylememiş miydim," diye karşılık verdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
(Hızır:) "Sen benimle asla sabredemezsin, demedim mi?" dedi.
Süleyman Ateş Meali
(O kul): "Sen benimle beraber bulunmağa dayanamazsın demedim mi?" dedi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Dedi: "Ben söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın!"
Yusuf Ali (English)
He answered: "Did I not tell thee that thou canst have no patience with me?"
M. Pickthall (English)
He said: Did I not tell thee thou couldst not bear with me?
Kehf Suresi 73
قَالَ
dedi
لَا تُؤَاخِذْنِي
beni kınama
بِمَا
şeyden ötürü
نَسِيتُ
unuttuğum
وَلَا تُرْهِقْنِي
ve bana çıkarma
مِنْ أَمْرِي
bu işimden dolayı
عُسْرًا
bir güçlük
Türkçe Transcript (*)
Kâle lâ tu-âḣiżnî bimâ nesîtu velâ turhiknî min emrî ‘usrâ(n)
Ali Bulaç Meali
(Musa:) 'Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma' dedi.
Edip Yüksel Meali
"Unuttuğum şeyden dolayı beni kınama; bu işimde bana güçlük çıkarma," dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Musa dedi ki: "Unuttuğum şeyden dolayı beni suçlama ve bu işimden dolayı bana bir güçlük çıkarma."
Süleyman Ateş Meali
(Musa): "Unuttuğum şeyden ötürü beni kınama ve bana bu işimden dolayı bir güçlük çıkarma." dedi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Mûsa dedi: "Unuttuğum için beni azarlama; bu yaptığımdan dolayı da bana zorluk çıkarma."
Yusuf Ali (English)
Moses said: "Rebuke me not for forgetting, nor grieve me by raising difficulties in my case."
M. Pickthall (English)
(Moses) said: Be not wroth with me that I forgot, and be not hard upon me for my fault.