|
|
səhifə | 197/260 | tarix | 07.01.2022 | ölçüsü | 8,04 Mb. | | #88301 |
| Nâzi’ât Suresi
23
فَحَشَرَ
topladı
|
فَنَادٰىۘ
ve bağırdı
|
Türkçe Transcript(*)
|
Fehaşera fenâdâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi;
|
Edip Yüksel Meali
|
Toplayıp, ilan etti.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Derken adamlarını topladı da bağırdı:
|
Süleyman Ateş Meali
|
(Adamlarını) Topladı, (onlara) bağırdı:
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Derken, bir araya toplayıp bağırdı.
|
Yusuf Ali (English)
|
Then he collected (his men) and made a proclamation,
|
M. Pickthall (English)
|
Then gathered he and summoned
|
Nâzi’ât Suresi
24
فَقَالَ
ve dedi
|
اَنَا۬
ben
|
رَبُّكُمُ
sizi Rabbinizim
|
الْاَعْلٰىۘ
en yüce
|
Türkçe Transcript(*)
|
Fekâle enâ rabbukumu-l-a’lâ
|
Ali Bulaç Meali
|
'Sizin en yüce Rabbiniz benim' dedi.
|
Edip Yüksel Meali
|
"Ben sizin en yüce rabbinizim," dedi. *
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
"Ben sizin en yüce Rabbinizim" dedi.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ben sizin en yüce Rabbinizim! dedi.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Dedi ki: "Ben sizin en yüce rabbinizim."
|
Yusuf Ali (English)
|
Saying, "I am your Lord, Most High".
|
M. Pickthall (English)
|
And proclaimed: "I (Pharaoh) am your Lord the Highest."
|
Nâzi’ât Suresi
25
فَاَخَذَهُ
onu cezalandırdı
|
اللّٰهُ
Allah
|
نَكَالَ
azabıyle
|
الْاٰخِرَةِ
sonun
|
وَالْاُو۫لٰىۜ
ve ilkin
|
Türkçe Transcript(*)
|
Fe-eḣażehu(A)llâhu nekâle-l-âḣirati vel-ûlâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
|
Edip Yüksel Meali
|
Sonunda, ALLAH onu ahiret ve dünya cezasına çarptı.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Allah da onu, sonun ve ilkin (ahiretin ve dünyanın) azabıyle cezalandırdı.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı.
|
Yusuf Ali (English)
|
But Allah did punish him, (and made an) example of him, - in the Hereafter, as in this life.(5932) *
|
M. Pickthall (English)
|
So Allah seized him (and made him) an example for the after (life) and for the former.
|
Nâzi’ât Suresi
26
اِنَّ
şüphesiz
|
ف۪ي ذٰلِكَ
bunda vardır
|
لَعِبْرَةً
ibret
|
لِمَنْ
kimse için
|
يَخْشٰىۜ۟
korkacak
|
Türkçe Transcript(*)
|
İnne fî żâlike le’ibraten limen yaḣşâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Gerçekten bundan 'içi titreyerek korkacak' kimse için elbette bir ibret (ders) vardır.
|
Edip Yüksel Meali
|
Kuşkusuz, saygı duyanlar için bunda bir ibret vardır.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Kuşkusuz bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Şüphesiz bunda (Allah'tan) korkacak kimse için ibret vardır.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Kuşkusuz, bunda, içine ürperti düşen için tam bir ibret vardır.
|
Yusuf Ali (English)
|
Verily in this is an instructive warning(5933) for whosoever feareth ((Allah)). *
|
M. Pickthall (English)
|
Lo! herein is indeed a lesson for him who feareth.
|
Necm Suresi
36
اَمْ
yoksa
|
لَمْ يُنَبَّأْ
haber verilmedi mi?
|
بِمَا
bulunan
|
ف۪ي صُحُفِ
sahifelerinde
|
مُوسٰىۙ
Musa\nın
|
Türkçe Transcript (*)
|
Em lem yunebbe/ bimâ fî suhufi mûsâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Yoksa Musa'nın sahifelerinde olan kendisine haber verilmedi mi?
|
Edip Yüksel Meali
|
Ona Musa'nın öğretisi hakkında bilgi verilmedi mi?
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Yoksa haber verilmedi mi Musa'nın sahifelerinde yazılı olanlar?
|
Süleyman Ateş Meali
|
Yoksa kendisine haber mi verilmedi: Musa'nın sahifelerinde bulunan,
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Yoksa haber verilmedi mi ona, Mûsa'nın sayfalarındakiler?
|
Yusuf Ali (English)
|
Nay, is he not acquainted with what is in the books(5110) of Moses- *
|
M. Pickthall (English)
|
Or hath he not had news of what is in the books of Moses
|
Necm Suresi
37
وَاِبْرٰه۪يمَ
ve İbrahim\in
|
الَّذ۪ي وَفّٰىۙ
çok vefalı
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve-ibrâhîme-lleżî veffâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Ve vefa eden İbrahim'in (sahifelerinde) olan...
|
Edip Yüksel Meali
|
Ve sözünü gerçekleştiren İbrahim'in?:
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ve çok vefakâr olan İbrahim'in sahifelerindekiler?
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ve çok vefalı İbrahim'in (sahifelerinde bulunan şu gerçekler):
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ve o çok vefalı İbrahim'in sayfalarındakiler...
|
Yusuf Ali (English)
|
And of Abraham(5111) who fulfilled his engagements?-(5112) *
|
M. Pickthall (English)
|
And Abraham who paid his debt:
|
Necm Suresi
38
اَلَّا تَزِرُ
yüklenmez
|
وَازِرَةٌ
hiçbir günahkar
|
وِزْرَ
(günah) yükünü
|
اُخْرٰىۙ
başkasının
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ellâ teziru vâziratun vizra uḣrâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Doğrusu, hiç bir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez.
|
Edip Yüksel Meali
|
Ki hiçbir kimse bir başkasının günah yükünü taşımaz,
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ki hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenmez.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ki hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenmez.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Gerçek şu ki, hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü sırtlamaz.
|
Yusuf Ali (English)
|
Namely, that no bearer(5113) of burdens can bear the burden of another; *
|
M. Pickthall (English)
|
That no laden one shall bear another's load,
|
Necm Suresi
39
وَاَنْ لَيْسَ
ve yoktur
|
لِلْاِنْسَانِ
insana
|
اِلَّا
başka bir şey
|
مَا سَعٰىۙ
çalışmasından
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve-en leyse lil-insâni illâ mâ se’â
|
Ali Bulaç Meali
|
Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur.
|
Edip Yüksel Meali
|
İnsan için ancak kendi çalışması vardır.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur.
|
Süleyman Ateş Meali
|
İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur.
|
Yusuf Ali (English)
|
That man can have nothing but what he strives for;
|
M. Pickthall (English)
|
And that man hath only that for which be maketh effort,
|
Necm Suresi
40
وَاَنَّ
ve muhakkak
|
سَعْيَهُ
onun çalışması
|
سَوْفَ
yakında
|
يُرٰىۖ
görülecektir
|
Türkçe Transcript (*)
|
Ve enne sa’yehu sevfe yurâ
|
Ali Bulaç Meali
|
Şüphesiz kendi emeği (veya çabası) görülecektir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Ve onun çalışması da yakında görülecektir.
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ve çalışması da yakında görülecektir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ve çalışması da yakında görülecektir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir.
|
Yusuf Ali (English)
|
That (the fruit of) his striving(5114) will soon come in sight: *
|
M. Pickthall (English)
|
And that his effort will be seen,
|
Necm Suresi
41
ثُمَّ
sonra
|
يُجْزٰيهُ
ona verilecektir
|
الْجَزَٓاءَ
karşılığı
|
الْاَوْفٰىۙ
tastamam
|
Dostları ilə paylaş: |
|
|