Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə200/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   196   197   198   199   200   201   202   203   ...   260
Yusuf Ali (English)

"Now do thou throw thy rod!"(3246) But when he saw it moving (of its own accord)as if it had been a snake, he turned back in retreat, and retraced not his steps: "O Moses!" (it was said), "Fear not: truly, in My presence, those called as messengers have no fear,- (3247) *

M. Pickthall (English)

And throw down thy staff! But when he saw it writhing as it were a demon, he turned to flee headlong; (but it was said unto him): O Moses! Fear not! Lo! the emissaries fear not in My presence,

Neml Suresi
11


اِلَّا

ancak


مَنْ

kim


ظَلَمَ

zulmeder


ثُمَّ

sonra da


بَدَّلَ

değiştirirse



حُسْناً

iyilikle


بَعْدَ

yerine


سُٓوءٍ

yaptığı kötülüğü



فَاِنّ۪ي

şüphesiz ben



غَفُورٌ

bağışlayıcı



رَح۪يمٌ

esirgeyiciyim








Türkçe Transcript (*)

İllâ men zaleme śümme beddele husnen ba’de sû-in fe-innî ġafûrun rahîm(un)

Ali Bulaç Meali

'Ancak zulmeden başka; sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse, artık şüphesiz Ben, bağışlayanım, esirgeyenim.'

Edip Yüksel Meali

"Ancak kim zulmederse, sonra günahlarını bırakıp iyilik yaparsa ona karşı ben Bağışlayıcıyım, Rahimim."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Ancak, kim haksızlık yapar, sonra yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim."

Süleyman Ateş Meali

Ancak zulmeden, sonra yaptığı kötülüğün yerine iyilik yapan olursa ona karşı da ben bağışlayıcı, esirgeyiciyim.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Zulme bulaşan müstesna. O da bunu kötülüğün arkasından güzelliğe çevirirse hiç kuşkusuz ben Gafûr'um, Rahîm'im."

Yusuf Ali (English)

"But if any have done wrong and have thereafter substituted good to take the place of evil,(3248) truly, I am Oft-Forgiving, Most Merciful. *

M. Pickthall (English)

Save him who hath done wrong and afterward hath changed evil for good. And lo! I am Forgiving, Merciful.

Neml Suresi
12


وَاَدْخِلْ

sok


يَدَكَ

elini


ف۪ي جَيْبِكَ

koynuna


تَخْرُجْ

çıksın


بَيْضَٓاءَ

bembeyaz


مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍ

kusursuz olarak



ف۪ي

içinde


تِسْعِ

dokuz


اٰيَاتٍ

mu\cize


اِلٰى فِرْعَوْنَ

Fir\avn\a (git)



وَقَوْمِه۪ۜ

ve onun kavmine



اِنَّهُمْ

çünkü onlar



كَانُوا

oldular


قَوْماً

bir kavim



فَاسِق۪ينَ

fasık













Türkçe Transcript (*)

Veedḣil yedeke fî ceybike taḣruc beydâe min ġayri sû-/(in)(s) fî tis’i âyâtin ilâ fir’avne vekavmih(i)(c) innehum kânû kavmen fâsikîn(e)

Ali Bulaç Meali

'Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) içinde(n biri)dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir.'

Edip Yüksel Meali

"Elini koynuna sok da; kusursuz bembeyaz olarak çıksın. Firavun ve halkına göstereceğin dokuz mucizeden biridir. Onlar yoldan çıkan bir toplum olmuşlardır."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Elini koynuna sok; kusursuz bembeyaz çıkacaktır. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git), çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır."

Süleyman Ateş Meali

Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz (parıl parıl) çıksın. (Bu da) Fir'avn'a ve onun kavmine (göstereceğin) dokuz mu'cize içindedir. Çünkü onlar yoldan çıkan bir kavimdir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Elini koynuna sok; Firavun ve toplumuna yönelik dokuz mucizeden biri olarak pürüzsüz ve lekesiz, bembeyaz bir biçimde çıkacaktır. O Firavun ve yandaşları sapmış bir topluluk haline geldiler."

Yusuf Ali (English)

"Now put thy hand into thy bosom, and it will come forth white without stain(3249) (or harm): (these are) among the nine Signs (thou wilt take)(3250) to Pharaoh and his people: for they are a people rebellious in transgression." *

M. Pickthall (English)

And put thy hand into the bosom of thy robe, it will come forth white but unhurt. (This will be one) among name tokens unto Pharaoh and his people. Lo! they were ever evil living folk.

Neml Suresi
13


فَلَمَّا جَٓاءَتْهُمْ

onlara gelince



اٰيَاتُنَا

Ayetlerimiz (Mucizelerimiz/HK)



مُبْصِرَةً

açıkça görünen



قَالُوا

dediler


هٰذَا

bu


سِحْرٌ

bir büyüdür



مُب۪ينٌۚ

apaçık



















Türkçe Transcript (*)

Felemmâ câet-hum âyâtunâ mubsiraten kâlû hâżâ sihrun mubîn(un)

Ali Bulaç Meali

Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: 'Bu, apaçık bir büyüdür.'

Edip Yüksel Meali

Onlara açıkça görünen mucizelerimiz geldiğinde, "Bu apaçık bir büyüdür," dediler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Bu şekilde âyetlerimiz onların gözleri önüne serilince, "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.

Süleyman Ateş Meali

Onlara açıkça görünen ayetlerimiz gelince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte bu şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde onlara geldiğinde şunu deyiverdiler: "Açık bir büyüdür bu..."

Yusuf Ali (English)

But when Our Signs came to them, that should have(3251) opened their eyes, they said: "This is sorcery manifest!" *

M. Pickthall (English)

But when Our tokens came unto them, plain to see, they said: This is mere magic,

Neml Suresi
14


وَجَحَدُوا

ve inkar ettiler



بِهَا

onları


وَاسْتَيْقَنَتْهَٓا

kanaat getirdiği halde



اَنْفُسُهُمْ

vicdanları



ظُلْماً

haksızlıkları yüzünden



وَعُلُواًّۜ

ve böbürlenmeleri yüzünden



فَانْظُرْ

bak işte


كَيْفَ

nasıl


كَانَ

oldu


عَاقِبَةُ

sonu


الْمُفْسِد۪ينَ۟

bozguncuların








Türkçe Transcript (*)

Vecehadû bihâ vesteykanet-hâ enfusuhum zulmen ve’uluvvâ(en)(c) fenzur keyfe kâne ‘âkibetu-lmufsidîn(e)

Ali Bulaç Meali

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.

Edip Yüksel Meali

Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı oduğuna inandılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

Süleyman Ateş Meali

Vicdanları, onlar(ın doğruluğun)a kanaat getirdiği halde, sırf haksızlık ve böbürlenme yüzünden onları inkar ettiler. Bak işte o bozguncuların sonu nasıl oldu.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!

Yusuf Ali (English)

And they rejected those Signs in iniquity and arrogance, though their souls were convinced thereof: so see what was the end of those who acted corruptly!

M. Pickthall (English)

And they denied them, though their souls acknowledged them, for spite and arrogance. Then see the nature of the consequence for the wrong doers!

Nisâ Suresi
153


يَسْأَلُكَ

senden istiyorlar



أَهْلُ

ehli


الْكِتَابِ

Kitap


أَنْ تُنَزِّلَ

indirmeni



عَلَيْهِمْ

kendilerine



كِتَابًا

bir Kitap



مِنَ السَّمَاءِۚ

gökten


فَقَدْ

muhakkak


سَأَلُوا

istemişler



مُوسَىٰ

Musa'dan


أَكْبَرَ

daha büyüğünü



مِنْ ذَٰلِكَ

bundan


فَقَالُوا

demişlerdi



أَرِنَا

bize göster



اللَّهَ

Allah'ı


جَهْرَةً

açıkça


فَأَخَذَتْهُمُ

derhal onları yakalamıştı



الصَّاعِقَةُ

yıldırım gürültüsü



بِظُلْمِهِمْۚ

haksızlıklarından dolayı



ثُمَّ

sonra


اتَّخَذُوا

tutmuşlardı



الْعِجْلَ

buzağıyı (tanrı)



مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ

kendilerine gelmişken



الْبَيِّنَاتُ

açık deliller



فَعَفَوْنَا

vazgeçtik



عَنْ ذَٰلِكَۚ

bundan da



وَآتَيْنَا

ve verdik



مُوسَىٰ

Musa'ya


سُلْطَانًا

bir yetki



مُبِينًا

açık























Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   196   197   198   199   200   201   202   203   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin