Microsoft Word +Islam Mezhepler Tarihi Yayin Nushasi MehmetAliBuyukkara +++



Yüklə 1,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə231/283
tarix31.12.2021
ölçüsü1,92 Mb.
#113334
1   ...   227   228   229   230   231   232   233   234   ...   283
ILH2004-MZHP

Mehdilik İnancı 
Temelinde Oluşan 
Geç Dönem Mezhepler
 


 
 
192
getirilmesinden hareketle bir inanç meselesi niteliği taşıdığını savunurlar. 
Onların çeşitli devletlerin, özellikle de Roma imparatorluğunun idaresi 
sırasında maruz kaldıkları uzun esaret hayatının, mesih konusuna olan 
yaklaşımlarını derinden etkilediği kuşkusuzdur.  
Yahudilikteki karşılığının aksine Hıristiyanlıkta mesih, başka bir şahıs 
olmayıp, Hz. İsa’nın bizzat kendisidir. Hıristiyanlara göre Hz. İsa aslında 
İsrâiloğulları’nın bekledikleri kurtarıcı idi. Ancak onlar, kendi kutsal 
kitaplarında apaçık dile getirilmesine karşın, onun peygamberliğine ve 
beklenen kurtarıcı kimliğine cephe aldılar ve onun çarmıha gerilmesine yol 
açan sürecin bir parçası oldular. Hıristiyanlara göre Hz. İsa ölmemiş, tanrının 
katına yükselmiştir; kıyametten önce ikinci defa dünyaya gelecek ve dünyayı 
adaletle dolduracaktır.  
Hıristiyanlıkta mesihin ikinci gelişinin özel bir yeri vardır. Buna göre İsa 
Mesih’in gelmesiyle birlikte Hıristiyanlar, İsrâil’deki Megiddo Ovası’nda mesih 
karşıtı olan “Gog ve Magog (Yecüc ve Mecüc) Ordusu”nu yok edecektir. Kimi 
Hıristiyanlar, bu savaşın ardından yeryüzünde bin yıllık bir Mesih Krallığı 
kurulacağına inanırlar. Böylece yeryüzünde Hıristiyanlar egemen olacaktır. Bu 
bin yıllık döneme “milenyum” adı verilmektedir. Hz. İsa'nın bin yıllık bir zaman 
diliminde dünyayı yönetmek amacıyla geri döneceği bir dönemi ifade eden 
milenyum anlayışı, 2000’li yıllarda Hıristiyanlar arasında mesihin dönüşünü ve 
buna paralel olarak kıyamet senaryolarını yeniden gündeme getirmiştir.  
İslâm’daki beklenen kurtarıcı fikri, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan esinler 
taşımakla birlikte farklı bir içeriğe sahiptir. Kur’ân’da doğrudan karşılığı 
bulunmayan beklenen kurtarıcı fikrinin içeriği, daha çok hadisler ve 
rivayetler üzerinden şekillenmiştir. Çoğu zayıf kabul edilen bu rivayetlerde 
mehdi ve mesihin şekline dair oldukça canlı tasvirlerde bulunulduğu, kıyamet 
öncesinde dünyada gerçekleştirecekleri faaliyetlere ilişkin ayrıntılı bilgilerin 
yer aldığı görülmektedir. Rivayetlerdeki ortak husus, mehdinin gelişinin 
habercisi konumundaki kimi gelişmelerdir. Buna göre yeryüzünde fitne ve 
fesadın hakim olacağı, zulmün yayılıp adaletin ortadan kalkacağı, toplumun 
düzenin bozulacağı, Allah’ın inkar edileceği bir kaos süreci yaşanacak ve 
bütün bunlar mehdinin gelişini bildiren alametler olacaktır. Öte yandan 
mehdi konusunda verilen bilgilerin içeriklerine bakıldığında Sünni ve Şiî 
yaklaşımların birbirine oldukça benzediği görülmektedir. Ancak temel ayrılık 
noktası, mehdiye inanmanın temel bir inanç esası olup olmadığı meselesidir. 
Sünni kaynaklarda mesih ve mehdi kavramları, birbirinden farklı olarak 
kullanılmakta ve iki ayrı  şahsa işaret etmektedir. Mehdi, Hz. Peygamber 
neslinden adı Muhammed b. Abdullah olacak bir kimse iken, mesih Hz. 
İsa’dır. Mehdilik, temel bir inanç esası olarak görülmemekle birlikte, söz 
konusu gelenek içerisinde, özellikle de halk zihninde yer etmiş bir kavramdır.  
Sünni kaynaklarda mehdilik konusu ile ilgili genellikle şu hususların ön 
plana çıktığı görülmektedir: Mehdi, kıyamet kopmadan önce dünyaya 
gelecek ve Mekke’de mehdiliğini ilan edecektir. Onun gelişi aynı zamanda 
kıyametin büyük alametlerinden biri olacaktır. Yedi yıl sürecek idaresi 
sırasında zulme son verip yeryüzünü adaletle dolduracak, barışın tüm 
dünyaya egemen olmasını ve herkesin Müslüman olmasını sağlayacaktır. 
İdaresinin sonunda da mesih, yani Hz. İsa gökten Şam Emevî Camii’nin doğu 
tarafındaki beyaz minareye inecek ve Deccal’i öldürecektir. Müslümanların 
imamı konumundaki mehdi, idaresini Hz. İsa’ya bırakmak isteyecek, ancak o 
bunu kabul etmeyerek mehdinin arkasında namaza duracaktır. Cizyeyi 
kaldıracak, Yahudi ve Hıristiyanları  İslâm’a davet edecek, kendisine 


 
 
193
inanmayanları da öldürecektir. Mesih yeryüzünde kırk sene kadar kalacak, 
sonra vefat edecektir. Başka bir yoruma göre de mehdi, idaresini Hz. İsa’ya 
teslim edecek ve kırklı yaşlarda vefat edecektir.  
Mehdi inancının Şiîlik’teki yansıması ise daha özel ve kendine özgü bir 
karaktere sahiptir. Zira Şiîlik’te mehdi inancı, temel iman esaslarından biri 
olan imamet anlayışının önemli bir parçası olarak görülmektedir. Bu yüzden 
başlangıçtan itibaren mehdi konusu, genellikle Şiî çevrelerce sahiplenilmiştir. 
Ancak üçüncü asra kadar mehdinin kim olduğu konusu net değildir. Mehdi 
kavramı  Şiî çevrelerde ilk defa Hz. Ali’nin Hz. Fâtıma’dan olmayan oğlu 
Muhamed b. el-Hanefiyye ile ilişkili olarak kullanılmaya başlanmış, daha 
sonra oğlu Ebû Haşim ve Abdullah b. Muâviye için de benzer nitelemelerde 
bulunulmuştur (Hakyemez, 2004, s. 133).  
Şiî Mehdi tasavvurlarındaki ortak nokta, adı geçen imamların ölmediği, 
belirli bir yerde gizlenmiş olduğu ve zamanı gelince mutlaka döneceği 
düşüncesidir. Bu ilişkilendirmeler, genellikle Şiîliğin Keysâniyye kolunda ve 
ğulât  Şiî çevrelerde karşılık bulmuştur. Mehdilik kavramı, Nefsü’z-Zekiyye 
gibi Ehl-i Beyt liderlerinin siyasî isyanlarında motivasyon aracı olarak 
kullanılmıştır. Zeydîler, Nefsü’z-Zekiyye olarak bilinen Muhammed b. 
Abdullah’ı mehdi olarak nitelemişlerdir.  Şiîliğin  İsmâiliyye kolunda ise 
beklenen kurtarıcının İsmail b. Cafer ya da Muhammed b. İsmail olduğu ileri 
sürülmüştür. Fâtımî  İsmâilîleri ise Fâtımî devletinin kurucusu Ubeydullah’ı 
mehdi olarak adlandırmıştır.  
Mehdilik kavramı,  İmâmiyye (İsnâaşeriyye)  Şîası ile birlikte farklı bir 
içerik kazanmıştır.  İmâmiyye mezhebi on ikinci imamın beklenen kurtarıcı 
olduğunu ileri sürmüş ve mehdiliği onun önemli bir vasfı haline getirmiştir. 
Bu yüzden beklenen mehdi inancı, zamanla Şiîliğin temel inanç esaslarından 
biri haline gelmiştir. Buna göre beklenen kurtarıcı, yani mehdi, on ikinci 
imam olan Muhammed b. Hasan el-Askerî’dir. (el-Kummî, 1978, s. 124)  
Muhammed Mehdî, babası Hasan el-Askeri’nin h. 260 yılındaki 
ölümünden sonra ortadan kaybolmuştur. 260 yılından 318 yılına kadarki bu 
süreç, küçük gaybet (gaybet-i suğra) olarak nitelendirilmiştir. Bu dönemde 
imamla insanlar arasındaki ilişkinin sırasıyla dört sefir tarafından devam 
ettirildiği, son sefirin h. 318 yılındaki ölümüyle birlikte de büyük gaybet 
(gaybet-i kübra) döneminin başladığı ileri sürülmüştür. Bu dönem sefirlerin 
ve aracıların ortadan kalktığı ve mehdinin tekrar döneceği zamana kadar 
eleme, imtihan ve arınma gibi hususların gerçekleşeceği yeni bir süreçtir. 
(Hakyemez, 2004, s. 138) On ikinci imam olan mehdinin tekrar dönüşüyle 
birlikte yeryüzünde zulüm ortadan kalkacak ve adalet hakim olacaktır. Onun 
dönüşü aynı zamanda Hz. İsa’nın da yeryüzüne inmesine zemin hazırlayacak, 
Hz. İsa ise onun arkasında namaz kılacaktır (el-Kummi, 1978, s. 69–70).  
Mehdi inancının  Şîa itikadının kilit taşlarından biri olmasını, tarihsel 
süreçte yaşadıkları hayal kırıklıkları ve maruz kaldıkları baskılarla yakından 
alakalı olarak görmek mümkündür. Tarih boyunca sosyal sarsıntıların ve 
bunalımların yaşandığı dönemlerin, hep kurtarıcı fikrini ön plana çıkardığını 
vurgulamak gerekir. Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da öldürülmesiyle başlayan 
bunalım sürecinin Şîa açısından da benzer motifler taşıdığı muhakkaktır. Bu 
yüzden  Şiîlik’teki mehdi algısı, Emevî ve Abbasî idarelerine karşı girişilen 
iktidar mücadelelerinde yaşanan başarısızlık ve hayal kırıklığının tipik bir 
dışa vurumu olarak değerlendirilebilir. Ancak bu durum, yalnızca  Şiîlikle 
sınırlı kalmamış, zaman zaman kendilerini böyle bir bunalımın içinde bulan 
itikadî ve siyasî pek çok mezhep veya oluşum tarafından da dillendirilmiştir. 


 
 
194
Özellikle geç dönemde ortaya çıkan Ahmedîlik ve Bâbîlik-Bahâîlik gibi 
oluşumların mehdilik fikri ekseninde gelişmiş olması, konunun bunalım çağı 
ve kriz dönemleriyle ne kadar ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bu 
ünitede Ahmedîlik ve Bâbîlik-Bahâîlik gibi mehdilik inancı temelinde oluşan 
geç dönemdeki dini hareketler ele alınacak, gelişim süreçleri ve temel görüş-
leri ortaya konulacaktır.  
Beklenen kurtarıcı düşüncesi, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet dışındaki 
dinlerde ne şekilde karşılık bulmaktadır? 

Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   227   228   229   230   231   232   233   234   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin