197
nebiliğinin yalnızca Hz. Peygamber’in manevi yansımasından ibaret
bulunduğunu, bu bakımdan kendisi için söylenen
ve eserlerinde rastlanan
nebi ve resul gibi sıfatların mecazi anlamda anlaşılması gerektiğini söyler”
(Fığlalı, 2004, s. 204). 1904 yılında ise kendisinin Hinduların beklediği
kurtarıcı
Krişna olduğunu ileri sürdü.
Gulam Ahmed’in söylemlerinin gelişim seyri incelendiğinde, kendi döneminden
ve içinde yetiştiği ortamdan büyük izler taşıdığı dikkatlerden kaçmamaktadır.
İslâmiyet, Hıristiyanlık ve Hinduizm gibi üç dinin yaşadığı bir ortamda o bütün
kesimlerden destek bulabilecek yeni bir yaklaşım arayışı içerisinde oldu. Onun
çabası bu noktada 16.. asırda Hinduizm ile İslâm’ı birleştirmeye çalışan
Ekber
Şah’ın faaliyetlerini hatırlatmaktadır. Gulam Ahmed, Hıristiyanlığı da bu
kapsama almış ve üç dini birleştirmeye çalışmıştır. Ancak onun bu
girişimlerinin ne derecede karşılık bulduğu belirsizdir. Her halükarda
etrafından belirli sayıda bir taraftar kitlesi topladığı aşikardır. Fakat 1908
yılındaki ani ölümü, hareketin gelişim seyrinde bir inkıtaya yol açmıştır.
Gulam Ahmed’in ölümü sonrasında hareketin başına
Hakim Nureddin
getirildi. Bu sırada hareket içinde görüş ayrılıkları kendisini göstermeye
başladı. Gulam Ahmed’in nebi olduğunu kabul etmeyen Müslümanların
tekfir edilip edilemeyeceği konusu, görüş ayrılıklarının özünü
oluşturmaktaydı. Ancak Hakim kendi liderliği sırasında hareket içerisinde
herhangi bir bölünmeye imkan tanımadı. Ahmedîlik, Hakim Nureddin’in
1914 yılındaki ölümüyle birlikte Lahor ve Kadiyan şeklinde iki kola ayrıldı.
Kadiyan kolu, Gulam Ahmed’in oğlu Mirza Beşirüddin Mahmud Ahmed’i
mesihin ikinci halifesi olarak lider seçti. Mirza Beşirüddin, babasının
kamil
bir nebi olduğunu, ancak onun nebiliğinin Hz. Muhammed’in nebilerin
sonuncusu olma vasfına halel getirmediğini savundu.
Lahor kolu ise Mevlana Muhammed Ali’yi lider olarak seçti ve
Ahmediyye Encümen-i İşâ‘at-ı İslâm adıyla oluşturulan teşkilat bünyesinde
faaliyetlerini sürdürdü. Lahor kolu, Gulam Ahmed’in nebilik iddialarını
reddeden yaklaşımıyla, kendisini daha çok Müslümanların bulunduğu sosyal
çevrede konuşlandırdı. Afrika ve Avrupa’da yürüttüğü kültürel faaliyetlerle
de çok sayıda insanın Müslüman olmasına vesile oldu.
Pakistan’da Pakistan Parlamentosu’nun 1974 yılında aldığı bir
kararla
Ahmedîliğin “İslâm dışı azınlık” olarak kabul edilmesiyle birlikte, hareketin
uluslararası tanınmışlığı daha da artmıştır. Günümüzde İngiltere, Hollanda,
Almanya, Danimarka, İspanya ve İsviçre gibi Avrupa ülkelerinde, başta
Amerika olmak üzere kuzey ve güney tüm Amerika kıtasında, Asya’da ve
Afrika’nın pek çok bölgesinde faaliyetler yürüten hareketin, 2 ile 10 milyon
arasında bir taraftar kitlesine sahip olduğu kaydedilmektedir (Fığlalı, 2004, s.
207).
Ahmedîliğin Lahor ve Kadıyan kollarının başında günümüzde hangi
isimler
bulunmaktadır?
Dostları ilə paylaş: