Modernizm Karşıtı Çağdaş Bir Söylem Olarak Gelenekselcilik İngilizce’de traditionalism terimiyle karşılan gelenekselcilik, bütün dinlerin
özünde bulunduğunu iddia ettikleri ezelî hikmet kavramı uyarınca dünyayı
ve çağın olaylarını yorumlayıp anlamlandırmayı amaçlamaktadır. Gelenek-
selcilere göre, toplumun tüm hücrelerinde mevcut olan gelenek, vahiyle
başlar ve toplumun en alt katmanındaki folklorik bir malzemeye kadar sirayet
eder.
Modernleşen, dolayısıyla sekülerleşen toplumlar dini değerlerden
uzaklaşmışlardır. Müslüman modernistlerin de bu olumsuz gidişatta rolleri
bulunmaktadır. Gelenekselciler modernizmin yaptığı bu tahribatı gidermek,
insanlığı tekrar dine ve dini değerlere çağırmak gayesi güderler. Ancak belirli
bir dine veya mezhebe çağırmak yerine, adına ezelî hikmet dedikleri ortak
ilahi geleneğe ve değerlere çağrı yaparlar. Bu değerlere göre, insanın inançlı
olması ve hayatını bu inanç doğrultusunda yaşaması yeterli görülmektedir.
Kendilerini Hıristiyan, Protestan, Müslüman ya da Hanefî şeklinde ifade
etmek yerine, daha üst bir kimlikle, Allah hakkında ortak inanca sahip olan,
tüm peygamberleri tek bir zincirin farklı halkaları şeklinde gören bir akımın
mensupları olarak ifade etmektedirler. İslâm ise bu kadim geleneğin son
halkasıdır. Diğer halkalarla sağlanacak irtibatlar, en sağlıklı şekilde tasavvuf
kanalıyla kurulur. İslâm’ın modern çağda ihyası, Müslüman modernistlerin
tasarladıkları gibi maddi alanda değil, manevi alanda gerçekleşmelidir. Bu
ihya çabasında tasavvuf en önemli vasıtadır.
Bu görüşleriyle gelenekselcilik, bünyesinde bir hayli çağdaş unsur taşıyan
bir akım görünümündedir. Modernizm karşıtı olması, onun gelenekçi akımlar
arasında değerlendirilmesini gerektirmez. Zaten gelenekselciliğin “dinlerin
aşkın birliği” tezi, İslâm’ın en son ve tek gerçek din olduğunu söyleyen
geleneksel İslâmi düşünceyle bağdaşmamaktadır. Rene Guenon ya da diğer
ismiyle Abdülvâhid Yahya (ö. 1951), Frithjof Schuon ya da diğer ismiyle
Şeyh İsa Nûreddîn Ahmed Şâzelî Meryemî (ö. 1998), Martin Lings ya da
diğer ismiyle Ebûbekir Sirâcüddîn (ö. 2005) ve William Chittick bu ekolün
önde gelen isimleridir. Türkiye’de ise daha çok İranlı düşünür ve ilim adamı
Seyyid Hüseyin Nasr vasıtasıyla bu ekol tanınmaktadır. Son yıllardaki dinler
arası diyalog düşüncesi, büyük ölçüde gelenekselci tezlerden beslenmektedir.