35
ve otoriter bir halîfenin sonrasında bu göreve gelmesiydi. Halîfeliğinin ilk
yılları fetihlerle geçtiği için, bu durum ilk altı yılda çok fazla kendisini
göstermedi.
Fetihlerin durmasıyla birlikte Hz. Osman’ın otoritesi sorgulanmaya ve
önceki halîfelerle kıyaslanmaya başlandı. O, önceki halîfenin otoritesini
kendi idaresi sırasında gösteremedi ve bu husus ikincil derecede ama rahatsız
edici kimi uygulamalarla da birleşince, şehit edilmesine kadar varacak bir
dizi halk isyanının tetikleyicisi oldu. Bu uygulamalar arasında, Hz. Ebû Bekir
döneminde kitaplaştırılan Kur’an’ın çoğaltılması ve farklı nüshaların
yaktırılması, bazı arazilerin devlet tarafından kamulaştırılması, yöneticilerin
onun akrabaları arasından seçilmesi gibi hususlar bulunmaktaydı. Onun diğer
halîfelerin uygulamalarıyla uyuşmayan söz konusu tutumları, tümüyle keyfi
değildi; temelinde önemli hassasiyetler yatmaktaydı. Ancak bu hususlar,
otorite boşluğu ile birleşince onun sonunu hazırladı. Hilafetten kendi isteği
ile vazgeçmesi yönündeki taleplere kulağını tıkadı ve sonunda isyancı
Müslümanların elinde şehit oldu (35/656).
Gerek genel tarih kitaplarında gerekse Mezhepler Tarihi kaynaklarında Hz.
Osman döneminde yaşanan siyasi ve sosyal kargaşanın baş sorumlusu
olarak, Sebeiyye diye anılacak olan fırkanın kurucusu kabul edilen Abdullah b.
Sebe gösterilmektedir. Buna göre o, Hz. Osman’a karşı halk tabanında oluşan
öfkeyi ve öldürülmesine kadar varan isyan hareketini örgütleyen kimsedir. Bu
amaçla Mısır, Kufe ve Basra’da yönetim aleyhinde faaliyetlerde bulunmuş,
önemli bir taraftar kitlesi edinmiş ve mektuplar yoluyla da isyan hareketini
yönlendirmiştir.
Hz. Osman’ın ölümü öncesinde Medine’de yaşanan kargaşa, yeni
halîfenin kim olacağı konusunda da kendisini gösterdi. Kargaşanın mimarları,
Hz. Ali’nin hilafeti üzerinde uzlaştılar ve Medine halkını ona biat etmeye
zorladılar. Aslında onlar böyle bir talepte bulunmamış olsaydı bile, Hz.
Osman’dan sonra halîfeliğin en güçlü adayı Hz. Ali’ydi. Ancak isminin
isyancılar tarafından telaffuz edilmesi, Hz. Ali’nin yaşanan olayların tarafı
olarak algılanmasına yol açtı. Bu yüzden de Medine halkı onun hilafetini
şartlı kabul etti. Hz. Osman’ın katillerini bulup cezalandırması koşuluyla Hz.
Ali’ye halîfe olarak biat edildi.
Şartlı biat, dört buçuk yıllık halîfeliği süresince Hz. Ali’nin ciddi
sıkıntılar yaşamasına ve otoritesini sağlam şekilde tesis edememesine sebep
oldu. Çünkü halîfe olur olmaz, ilgisi olmadığı halde, kendisini çok boyutlu
bir denklemin tam ortasında buldu. Zira Hz. Osman’ın katilleri bir veya
birkaç kişiyle sınırlı değildi; aksine bir topluluk tarafından öldürülmüştü ve
bu topluluk Hz. Ali’nin halîfe olmasını sağlayan kesimdi. Dolayısıyla kimin
ne ile suçlanacağı tam bir muamma niteliği taşımaktaydı. Suçluların tespiti ve
hak ettikleri cezayı almaları noktasındaki belirsizlik, zamanın Hz. Ali’nin
aleyhine işlemesine yol açtı. İdaresi sırasında, Hz. Osman döneminde fitili
ateşlenen kargaşalar daha da alevlendi. İslâm toplumu siyasi açıdan tam bir
istikrarsızlığa sürüklendi.
Dostları ilə paylaş: