Ulûhiyet: Eş‘arî, Allah'ın varlığına ancak akıl yürütme yöntemiyle
ulaşılabileceğini kabul eder. O'nun varlığına ilişkin bilgiler, insanda doğuştan
mevcut olan zaruri bilgiler türünden değildir. Aksi halde varlığı hakkında
şüpheler ileri sürülmezdi ve sonuç itibariyle herkes zorunlu olarak O'na iman
ederdi. Allah'ın mevcudiyetini idrak etmek için insanın hangi unsurdan
yaratıldığını, bir damla sudan nasıl mükemmel bir varlık haline geldiğini
düşünmesi yeterlidir. Allah'ın ezelî sıfatları vardır. Âlim, Kâdir, Hay, Mürîd,
Mütekellim, Semî’, Basîr oluşu O'nda ilim, kudret, hayat, irade, kelâm, sem’
ve basar sıfatlarının bulunduğu anlamına gelir. Başka bir ifadeyle Allah
ilimle âlim, kudretle kâdirdir. Hayat, ilim, irade ve kudret sıfatları, fiilleri
yoluyla; sem', basar, kelâm, bekâ sıfatları da zâtının eksiklikten tenzih
edilmesini gerektiren aklî zaruretle bilinir.
Eş‘arî, Kur’ân ve sünnette zikredilen Allah'ın bütün sıfatlarının varlığını
kabul etmiş, bunların, Allah'ın zâtına yakışan sıfatlar olduğuna ve
yaratılanlardaki sıfatlara asla benzemediğini bildirmiştir. Meselâ, Allah
Tealâ'nın görmesi, işitmesi ve konuşmasının, yaratılanların görmesine,
işitmesine ve konuşmasına benzemediğini ifade etmiştir. Eş‘arîler'in
çoğunluğu vech, yed, istiva, nüzûl gibi haberî sıfatlara ilişkin nasları mecaz
kabul ederek zât, nimet veya kudret, hâkimiyet ve rahmet gibi mânalarla
te'vil etmişlerdir. Fakat Eş‘arî ve Bâkıllânî, ayrıca son merhalede Cüveynî,
Allah'ı yaratıklara benzemekten tenzih etmekle birlikte haberî sıfatları te'vil
etmeyi isabetli bulmamış, bu konuda Selef anlayışını benimsemişlerdir.
Rü’yetullah: Allah'ın görülmesi aklî bir imkânsızlığa götürmediği için
mümkündür. Dünyada Allah sadece Hz. Peygamber tarafından görülmüştür;
âhirette ise bütün müminlerce görülecektir; rüyada görülmesi ise imkânsızdır.
Eş‘arî, Mutezile ve Müşebbihe fırkaları arasında orta yolu tutarak Allah
Tealâ'nın kıyamette, herhangi bir şekle girmeyerek ve herhangi bir sınır tayin
edilmeyerek görüleceğini söylemiştir. Bu ittifaka rağmen Eş‘arîler kendi
aralarında rü’yetullahın aklen ispatı ve dünyada vukuu konularında görüş
ayrılığına düşmüşlerdir.