~ 58 ~
BM‘nin yaptırım kararıyla birlikte 7 Ağustos 1990‘da Türkiye, Kerkük-Yumurtalık
Petrol
Boru Hattı‘nı kapatmıştır. Fakat uygulanan uluslararası yaptırımlar
ile Saddam Hüseyin
iktidarındaki Irak, Kuveyt meselesinde durdurulamamıştır. Bunun üzerine BM Güvenli Konseyi 29
Kasım 1990 tarihli 678 sayılı karar ile Irak‘a ültimatom vermiştir [45].
Buna göre 15 Ocak 1991
tarihine kadar Irak Kuveyt‘ten çekilmez ise BM çerçevesinde askerî harekât yapılmasına
karar
verilmiştir. Nitekim Irak, Kuveyt‘ten çekilmeyi reddetmiş, ABD liderliğindeki koalisyon güçleri 17
Ocak 1991 tarihinde Kuveyt‘e girmiş ve nihai olarak Irak 2 Mart 1991 tarihinde Kuveyt‘ten
çekilmiştir. Genel olarak Türkiye söz konusu mücadelede hava sahasını ve askeri üsleri koalisyon
güçlerine açmış, ekonomik kayba rağmen BM çerçevesinde alınan yaptırım kararlarını uygulamıştır
[43, s.24-26].
Aslında Turgut Özal‘ın bu savaştaki politik beklentisi fiili operasyona katılmak
olmuştur:
“Genel hatları ile Körfez Krizi‟nde daha başka adımlar da atabilirdik... Mesela asker
gönderebilseydik, daha iyi olurdu... Kanaatim öyle... Tecrübe sahibi olurduk... Subaylarımız,
yüzyılın en ileri teknolojilerini yakından öğrenirdi” [12, s.123]. Fakat 12 Ekim 1990‘da Dışişleri
Bakanı Ali Bozer‘in, 19 Ekim 1990‘da Savunma Bakanı Safa Giray‘ın, 3 Aralık 1990‘da
Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay‘ın istifaları ve görevleri
süresince konu üstündeki
tutumlarından dolayı Turgut Özal‘ın dış politikadaki beklediği aktiflik gerçekleşmemiştir. Ayrıca
ABD, İngiltere, Fransa ve Türkiye‘nin Iraklı Kürtlerin insan haklarını koruma gayesiyle planladığı
36. paralel üzerinde uçuşa yasak bölgenin ilan edilmesi ve yukarıda sıralanan diğer yaptırım
politikaları sonucu Irak Kürt Bölgesel Yönetimi oluşmuştur [38, s.186]; bu durum ise Türkiye‘de
Özal‘ın Irak‘a yönelik dış politikasını sorgulatmıştır.
Dostları ilə paylaş: