Kadere Îmân:
Hayır ve şer, her ne vâki olursa, hep Hak Teâlâdan olduğuna ve Allahtan mâda Halik olmayıp, hayir ve şerri nhâliki ve herkesin (keyfe mâ yeşâ) Râziki O olduğuna inanmaktır.
İnsanın erkek veya kız doğması ve dünyaya gelmesi ve Ahtrete gitmesi, kendi elinde olmadığı gibi, hâdisatı âlem, ef'âl ve evzâı benî âdem dahi Cenab-ı Hakkın hükmü takdiri, halk ve icadı altındadır.
Ancak, acımak, doymak, uyumak, uyanmak ve nefes almak gibi, insanda bir takım ızdırarî haller olduğu gibi, oturup kalkmak, bir yere gitmek, kırmak ve kesmek gibi ihtiyarî fiiller dahi vardır. Cenab-ı Hak insana, irâde sıfatı vermiştir. Ve (âdetullah) böyle carî olmuştur ki, insan irâdesini, makdûru-beşer olan, herhangi fiile, sarfederse, Hak Teâlâ o füli-Hâlk ve icad eder. İnsan iradesini sarf etmez ise, Ha-liki celle ve Alâ dahi Halk eylemez, fiili-âbid, kisib ve ihtiyar cihetiyle kendinin , ve halku-icad cihetiyle halikindir. Bundan dolayı ,herkes kendi fiili üzerine ,sevap alır veyahut ceza görür.
Binâi İslâm:
Bir kimse, erkânı imânl böylece tasdik ve itikat etmiş olduğu halde, Hazreti Hâtemül-enbiyâyı dahi tasdik ederse Allah katında müs-lim olmuş olur. Zahiren dahi müslim tanınma kve nûr-i imânı ekmel ye etem olmak için, (İslâmın binası) tâbir olunan şeyler ile, amel etmek dahi lâzımdır. Peygamber efendimiz buyurmuşlardır ki; islâm beş şey üzerine bina olunmuştur. 1) Hak Tealanın birliğine ve Hazreti Muhammed SallAllah’u Teâlâ aleyhi ve sellem efendimizin Resul-lûllah olduğuna şehâdet getirmek, 2) Namaz kılmak, 3) Oruç tutmak, 4) Zekât vermek, 5) Hac etmektir.
Namaz Kılmak :
Kıyam, kıraet, rükû, sücûd ve kuûd fiilleriyle Cenâb-ı Hakka ibâdet etmektir.
(Kıyam) kıbleye karşı yâni, Mekke-i Mükerremedekj Beyt-i mu-azzamaya doğru el bağlayıp ayakta durmaktır.
(Kırâet) kıyamda Kur'andan bir şey okumaktır. Hassaten Fatiha sûresi ve fazla olarak başka bir sûre veya birkaç âyet okunur.
(Rükû1) ayakta iken eğilip üç kere «Sübhâne Rabbiye4-azîm» demektir.
(Sücûd) oturup yere kapanmak ve üç kere «Sübhâne Rabbiye-l-âlâ» demektir. Namaz içinde secdeler ikişer olarak yapılır.
Bu dört hareketin toplamına Rek'at tâbir olunur. Bir rek'atta bir rükû' ve iki sücud vardır. Namazlar rek'atlardan teşekkül eder.
(Kuûd) oturup Etteyhiyat okumaktır. Bu, namazın sonunda ve bir de her iki rek'at akabinde olur.
Bunlar, yâni kıyam, kırâet, rükû', sücûd, kuûdü-âhir namazın erkânıdır. Bunlarsız namaz olmaz. (Rükû'suz ve Sücûdsuz namaz, sadece cenaze namazındadır) ve namaz kılan kimse Hakkın huzurunda demek olduğu cihetle, edîbâne ve hâşiâne durur. Namaz kılan iki tarafına bakamas ve kimseye söz söyleyemez ve cevap veremez. Kimse dahi ona bir şey soarmaz ve önünden geçemez.
Namaza başlarken «Allah’u ekber» diyerek durur, rükû'a ve sucuda vardıkça, kıyam ve kuûda gittikçe «Allah’u ekber» der. Nihayetinde «esselâmii aleyküm ve rahmetullâh» diyerek iki tarafına selâm ile namaza son verir.
Güneşin tulûu, gurup ve istiva zamanlan hâriç olmak üzere her vakit, Cenâb-ı Hakka ihlâsla bir çok rekât namaz kılmabilir. Nafile namazlar için, daha müstesna vakitler vardır. Ve her iki veya her dört rek'atta bir selâm verilir.
İslâmın binası ve dînin direği olmak üzere, beş vakit namaz vardır ki, onlar hiç terk olunmaz; Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı vakitleridir.
Sabah namazı (2+2=4) dört rek'attır. Öğle namazı (4+4+2=10) on rek'attır. İkindi namazı (4+4=8) sekiz rek'attır. Akşam namazı (3+2=5) beş rek'attır. Yatsı namazı (4+4+2 + 3=13) on üç rek'attır. En son kılman üç rek'at, vitir namazıdır.
Bir de, Cuma ve Bayram namazları vardır ki, onlar ancak şehirlerde ve minberli camii olan büyücek köylerde kılınır. Bu namazları kılmak ancak, erkeklere ve erkeklerin de hasta ve yolcu olmayanlarına lâzım gelir.
(Cuma namazı) Cuma günü öğle vakti, cemâat ile kılman iki rekâttan ibarettir. Önce hutbe okunmak lâzımdır. Cuma namazının dört rekât ilk sünneti ve dört rekât, son sünneti vardır ki, bunlar (cemaatle değil) ayrı ayrı kılınır.
(Bayram namazı) Ramazan ve Kurban bayramlarında ilk günü güneşin doğuşundan kırk dakika kadar sonra, cemaat ile kılman ikişer rekâtdan ibarettir ki, bunlar da altı tekbir-i zevâid (fazla tekbir) vardır. Namazdan sonra hutbe de okunur.
Taharet;
Dinimiz bize her vakit, bedenimizi, elbisemizi, mekânımızı ve kullanacağımız suyu temiz tutmamızı emretmekte olduğu gibi, namaz için dahi, başkaca bir hazırlık emrediyor ki, o da abdest alıp namaza giyimli ve temiz olarak durmaktır.
Abdest:
Dört fiilden ibarettir: 1) yüzünü yıkamak, 2) Kollarım elleriyle beraber dirseklerine kadar yıkamak, (dirsekler, yıkanacak uzuvlara dahildir.) 3) Başına su sürmek, 4) ayaklarını topuklariyle beraber yıkamaktır.
Başına su sürmeğe (mesih) denir. Mesih, bir kere olur ve başına dört bölüğünden bir bölüğüne ve mümkün olursa, her tarafa yapılır. Yüz yıkama, el ve kol ve ayak yıkamak, üçer kere olur.
Yüzünü yıkamadan önce ağız ve burnunu üçer kere yıkar. Başına mesih edildiği sırada da elinin yaşiyle kulağının içini ve arkasını temizler ve şah damarları üzerine de elinin arkası ile mesh eyler.
Abdestsizlik :
Bozulmadıkça, bir abdestle birkaç namaz kılınır. Abdest küçük ve büyük kazâ-i-hacet ile, uyumak ile, insandan yel gelmek ve bir yeri kanamak ve çıbanı deşilmek ve yarası işlemek ile bozulur. Abdesti bozulan kimse, namaz kılmak, Mushaf okumak veyahut camiye girmek için abdest alır. Abdestsiz, namaz kılamaz.
Gusül :
İnsanda daha bâzı hâller vardır ki, o hâllerde, namaz kılmak ve Kur'ân okumak ve camiye girebilmek için, yalnız abdest almak kâfi gelmeyip, gusül etmek lâzım gelir: İnsan ihtilâm olursa, zevç ile zevce birleşirlerse, kadın kısmı aybaşı âdetinden ve lohusahktan kurtulursa, gusül lâzımdır.
Gusül etmek, ağzının ve burnunun içine ve tepeden tırnağa kadar bütün bedenini, hiçbir kıl dibi kuru kalmamak üzere güzelce yıkamaktır.
Dostları ilə paylaş: |