İBN REŞÎK el-KUŞEYRÎ
Ebû Muhammed (Ebû Hafs, Ebû Ca'fer) Abdurrahman (Abdullah) b. Reşîk el-Kuşeyrî (ö. 481/1088'den sonra) Mürsiye emîri (1081-1088).
Hayatının ilk dönemi hakkında bilgi yoktur. Sadece Bele Kalesi'nin İşbîliye (Sevilla) Abbâdî Emirliği'ne bağlı âmili olduğu bilinmektedir. İbn Abbâd el-Mu'temid-Alellah'ın emriyle Mürsiye'ye (Murcia) saldıran Vezir İbn Ammâr el-Endelüsî'ye yardımcı oldu. Ancak şehrin zaptedile-rek (471/1078) Emîr İbn Tâhir'in hâkimiyetine son verilmesinin ardından İbn Ammâr Tıleytula'ya (Toledo) döndü. Orada bıraktığı İbn Reşîk, onun adamlarını şehirden uzaklaştırıp emirliği ele geçirdi ve bağımsızlığını ilân etti.
O yıllarda çok güçlenen Kastilya Kralı VI. Alfonso, Endülüs'teki bütün müslüman emirliklerden vergi almaya başlamıştı; İbn Reşîk de emirlik tahtına oturunca ona hediye gönderdi. Murâbıt Hükümdarı Yûsuf b. Tâşfîn'in Endülüs'e geçmesinden önce emirlerin birbirlerine düşmeleri sırasında îbn Reşîk'İn ihanetini bir türlü affedemeyen İbn Abbâd el-Mu'temid, onu hıristiyanlarla ittifak içinde olmakla suçlayarak Yûsuf b. Tâşfîn'e şikâyet etti. Ancak İbn Reşîk, Yûsuf b. Tâşfîn'in hâkimiyetini benimsemesinin işareti olarak onun adına hutbe okutup tehlikeden kurtuldu. Ayrıca Yûsuf b. Tâşfîn ile İbn Abbâd el-Mu'temid'in VI. Alfonso'ya karşı zafer kazandıkları Zellâka Savaşı'ndan (479/1086) sonra da Mu'temid'e vergi ödemeyi kabul etti. Fakat bu durum uzun sürmedi. Yûsuf b. Tâşfîn Belensiye'nin (Valencia) düşmesinin ardından tekrar Endülüs'e gelerek bütün emîrleri birlik ve yardıma çağırdığında (480/1087) Mu'temid yine aynı suçlamaları dile getirdi. Yûsuf b. Tâşfîn de durumu fakihlere inceletip İbn Reşîk'İn suçluluğuna karar verince onu öldürülmemesi şartıyla Mu'temid'e teslim etti Bir müddet Lûrka (Lorca) ve İşbîliye'de hapse atılan İbn Reşîk'İn bundan sonraki hayatı hakkında fazla bir şey bilinmemekte, bazı kaynaklar Mu'temid tarafından öldürüldüğünü, bazıları da Murâbıtlar'ın İşbîliye'yi aldıkları sırada (484/1091) serbest bırakıldığını rivayet etmektedir.667 Ebü'l-Alâ İdrîs b. Ezrak başta olmak üzere birçok şair İbn Reşîk'İ Öven şiirler yazmıştır.668
Bibliyografya :
İbnü't-Esîr. et-Kâmil, IX, 291; Abdülvâhid el-Merrâküşî, ei-Mu'cib fi telhîşi ahbâri'l-Mağrib (nşr. M.Saîdel-Uryân). Kahire 1383/1963,5. 180-182, 192; İbnü'l-Ebbâr, et-Hulletü's-siyerâ1 [nşr Hüseyin Munisi. Kahire 1985,11, 123-124, 134-135, 140-146, 175; Makkari, Nefhu't-tîb. III, 572-573; Dozy. Spanish İslam, s. 681-682, 685, 700, 706; Chejne. Müslim Spain, s. 73; Mahmoud Makkİ, "The FoliLical Hİstory of Al-Andalus", The Legacy of Müslim Spain (ed. Salma Khadra). Leiden 1992, s. 62-63; J. F. R Hopkins. "ibn Raşhik", El2 (İng |, III, 904-905; E. Levi-Provençal. "Mursiya", a.e., VII, 633-634; Saîdulları Karabeglû, "İbn Reşîk", DMBİ, III. 590.
İBN REVÂHA 669 İBN REZÎN el-BERBERÎ 670 İBN REZÎN el-İSFAHÂNÎ
Ebû Abdillâh Muhammed b. îsâ b. İbrahim b. Rezîn el-İsfahânî (ö. 253/867 [?]) Kıraat ve nahiv âlimi.
Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Aslen İsfahanlı olup Rey'de doğdu. Babasına nisbetle İbn îsâ, ikinci ceddi Rezîn'e nisbetle İbn Rezîn künyeleriyleveTeymî nisbesiyle anıldı. Temel öğrenimini tamamladıktan sonra kıraat ilmine yöneldi. Meşhur yedi kıraat imamından Ham-za b. Habîb'in önde gelen talebesi Süleym b. îsâ'dan ve onun kıraatinin meşhur iki râvisi Hallâd b. Hâlid ile Halef b. Hişâm'-dan ve Nusayrb. Yûsuf er-Râzî gibi âlimlerden kıraat dersleri aldı. Ayrıca Hamza'-nın talebesi Hasan b. Atıyye el-Kûfî'den de bir hatim indirdi.
Kıraatleri önemli kaynaklarından alarak bu konuda çeşitli rivayetler arasından tercihler yapabilen İbn Rezîn devrinin önde gelen kıraat otoritelerinden sayıldı; nahiv konusunda da dönemin imamları arasında yerini aldı. Ebû Nuaym FazI b. Dükeyn, Kabîsa b. Ukbe. İshak b. Süleyman, Amr b. Ebû Seleme, Ubeydullah b. Mûsâ ve Abdurrahman ed-Deştekî gibi isimlerden hadis rivayet etti. Fazl b. Şâ-zân. Muhammed b. Abdürrahîm el-İsfahânî, Ca'fer b. Abdullah b. Sabbâh, Ebû Seni Hamdan b. Merzübân ve daha birçok şahsiyet kıraat konusunda ondan faydalandı. Ebû Zür'a er-Râzî İbn Rezîn hakkında, "Kıraatler konusunda ondan daha üstününü görmedim" derken Ebû Hatim er-Râzî de hadiste onu sadûk olarak nitelendirmiştir. İbn Rezîn 253'te (867) vefat etti. Ölüm tarihi 240 (854). 241 ve 242 olarak da zikredilmiştir. Kaynaklarda el-Cömi' fi'1-kirâ'ât, Kitâb fi'l-'aded, Kitâb lî cevâzikırâ^ati'l-Kur'ân caid ta-rîki'I-muhâtaba, Kitâb fi'i-resm adlı eserleri yazdığı belirtilmektedir.
Bibliyografya :
İbn Ebû Hatim. et-Cerh ue'Ma'dî/, VIII, 39; Ebû Nuaym, Zikru ahbâriİşbahaninşt S. Dedering), Leiden 1934, II, 179-180; Zehebî. Ma'rifetü'l-fcurrâ'(Altıkıılaç), I, 440-441;a.mlf., Tarîhu'l-İslâm:sene25I-260,s. 307-308; Safedî. el-Vâ-fî. IV, 294; İbnü'l-Cezeri, Gâyetü'n-Nihâye, II, 223-224; Süyütî, Buğyetü'l-ou'ât, I, 205.
İBN RIDVAN, ALİ
Ebü'l-Hasen Alî b. Rıdvan b. Alî b. Ca'fer et-Mısrî (ö. 460/1068 [?]) Fâtımîler döneminin ünlü hekim ve filozofu.
Kahire yakınlarındaki Dze (Gize) kasabasında doğdu. Çağdaş araştırmacıların birçoğu doğum yılını 388 (998) olarak vermekle birlikte bizzat kendisinin 377'-de (987) doğduğunu belirttiği kaydedilir.671 Babası bir fırın işçisi idi. Altı yaşında öğrenime başladı; on yaşında Kahire'ye gitti ve beş yıl içinde temel eğitimini tamamladıktan sonra herhangi bir hocanın yardımı olmaksızın kitaplardan mantık, tabiat ilimleri, astronomi. metafizik ve özellikle tıp çalışmaya başladı. Arapça'da mevcut tıbba dair tercüme veya derleme şeklindeki başlıca kitapları kendi kendine okuyup inceledi. Sokaklarda yıldız falına bakarak ve tıp dersi ve tedavi hizmeti vererek geçim sıkıntısını gidermeye çalıştı. Otuz iki yaşına geldiğinde tıp alanındaki şöhreti artık bu meslekten fazlasıyla para kazanmasına yetecek kadar yayılmıştı. Özellikle Halife Müs-tansır- Billâh tarafından saray hekimi olarak tayin edilince serveti iyice arttı. Ancak büyük bir veba salgınının ve kıtlığın hüküm sürdüğü bir sırada himayesindeki bir yetim kızın, biriktirdiği 20.000 dinarı alarak ortadan kaybolması maddî sıkıntıya düşmesine ve bunalıma girmesine yol açtı. Bu olaydan sonra inzivaya çekilen İbn Rıdvan, İbn Ebû Usaybia'ya göre 453"-te (1061) İbnü'l-Kıftî'ye göre ise 460 (1068) yılı dolaylarında 672 vefat etti.
Batı'da Haly Eben Rodan ve Rodoham Aegyptius adlarıyla anılan İbn Rıdvan'ın hayatı ve ilmî şahsiyeti hakkında birinci elden bazı bilgiler günümüze kadar ulaşmıştır. İbn Ebû Usaybia onun otobiyografisinden bir bölüm aktarmakta 673 ayrıca Batlamyus'un Tetrabiblos adlı astrolojik eserine yazdığı şerhte de 674bunların benzeri bilgiler bulunmaktadır.675 Bu kaynaklardan öğrenildiğine göre, büyük İslâm filozoflarından sayılmasına rağmen 676 asıl ihtisas alanı olarak felsefenin ayrılmaz parçası kabul ettiği tıbbı seçmiş, bu seçimi yaparken de doğum tarihine denk gelen astrolojik verilerin kendi yaratılışına en uygun sahanın tıp olduğunu göstermesine dayanmıştır. Ona göre felsefe ve tıp alanında araştırma yapmak, Allah'a gerçek anlamda taatte bulunmaya imkân veren faziletli bir yaşama biçimidir.677 Kendisi, günlük çalışmaların telâşından sıyrılıp köşesine çekildiği saatlerde Allah'ın yerdeki ve göklerdeki me-lekûtunu ilmin ışığında tefekküre daldığını belirtmektedir.678
İbn Rıdvan'ın ilmî şahsiyetinde İlk göze çarpan iki özellikten biri disiplinli ve planlı çalışması, diğeri tıp eğitimi yöntemine önem vermesidir. Otobiyografisinden anlaşıldığına göre özel hayatında beden sağlığını sürdürmek için dengeli beslenmeye ve spor yapmaya özen göstermiştir. Otuz iki yaşından itibaren düzenli olarak yıllık çalışma planı hazırlamaya başlamış ve her yıl bu programı gözden geçirerek yenilemiştir.679 Öte yandan sevimsiz görünüşüne ve geçimsiz tavırlarına rağmen İbn Rıdvan'ın mükemmel bir öğretmen olduğu anlaşılmaktadır. Bir eğitimci olarak başarısı, kendisi hakkında hiç de olumlu düşünmeyen İbnü'l-Kıftî tarafından dahi vurgulanmıştır. Bu tabakat yazarına göre tıp ve felsefe konusunda hazmedilmemiş bilgilere sahip, orijinallikten uzak ikinci sınıf eserler veren ve öğrencileri tarafından ilmî tutarsızlıkları sebebiyle alaya alınan bu çirkin adamın çok sayıda öğrenciyi etrafına toplaması şaşırtıcıdır. Fakat asıl şaşırtıcı olan, Ömrünü tıbba adayan İbn Rıdvan'ın bu ilmi kitaplardan öğrenmenin hocadan öğrenmekten daha uygun olduğunu savunmasidır. Aslında tıbbı herhangi bir hocadan tahsil etmemiş olması, ha-sımlarınca hafife alınmasının başlıca sebebi İdi; nitekim müzmin muhalifi İbn Butlan onu bu fikirleri yüzünden zor durumda bırakmıştır.680
İbn Rıdvan'ın tıp tahsilinde kitabî bilgiye verdiği önem geleneksel tıp teorisine bağlılığıyla da yakından ilgilidir. Thessalius ve Ebû Bekir er-Râzî'nin şahsında "ashâ-bü't-tecârib" ve "ashâbü'l-hiyel" adıyla andığı, klinik araştırmalarını esas alan deneyci hekimlerin tıp yaklaşımını güvenilir bulmamış, teori ve pratiğin ayrılmazlığında ısrar ederek kendi tıp anlayışını Hipok-rat ve Câlînûs'un mümessili oldukları "as-hâbü'l-kıyâs" ekolüyle irtibatla ndırmıştır.681 Fakat bu tavrının onun tıp pratiğine ve tecrübeye önem vermediği şeklinde anlaşılmaması gerekir; nitekim bu gibi yanlış anlamalar Câlînûs hakkında da söz konusudur. İbn Rıdvan, Fî Şerefi't-tıb adlı eserinde Hipokrat ve Câlînûs'a olan hayranlığını ifade ederken. Câlînûs'u takip eden İskenderiye tıp okulunun araştırma heyecanından ve orijinal eser verme kabiliyetinden yoksun saydığı yorumcularını eleştirmiş, İslâ-mî dönemde yetişmiş tıp adamlarını da benzeri gerekçelerle yetersiz bulmuştur. Ona göre kendisinden önce Arapça yazan hekimler, hem felsefeye gereken önemi vermemişler hem de tıbbı teori ve pratik diye ikiye bölmüşlerdir; halbuki ne tıpla felsefe birbirinden ayrı düşünülebilir, ne de tıbbın teori ve pratiği arasına katı duvarlar örülebilir. Bu yüzden İbn Rıdvan, tıbbı birbiriyle uzlaşmaz ekollere ayıran yaklaşımın İslâmî dönemde de benimsenmesini esefle karşılamıştır.682 Bu durumda onun dogmatik görmediği ashâbü'l-kıyâs ekolünü kuşatıcı, birleştirici ve bütünleştirici özellikleri sebebiyle benimsediği ve üstatları olan Hipokrat ve Câlînûs'a da bu açıdan bağlandığı, Thessalius ile Râzî'yi ise deneyci tavırlardan dolayı bu gelenekten sapmış bulduğu için güvenilir saymadığı söylenebilir. İbn Rıdvan'ı, Câlînûs'un tıp ekollerini tanıtıp tartıştığı Kitâbü'l-Fırâk'ı-na şerh ve Râzî'nin Câlînûs'u eleştirdiği Şükûk Kaîâ Câlinûs adlı eserine reddiye yazmaya iten fikrî kabuller bunlardır. İbn Rıdvan'ın kıyas ekolünü bir dogmatizm olarak yorumlamadığının bir başka göstergesi de Kifûyetü't-tabîb adlı eserinde klinik tecrübeye atfettiği önemdir. Ayrıca Câlînûsçu tıp teorisinin her ülkenin Özel şartlarında yeniden yorumlanmasını ve pratiğin öylece yönlendirilmesini öngören Defhı'l-mazârri'î-ebdân bi-arzi Mışr adlı eseri de bu açıdan fikir vericidir.
Hekimlik ahlâkını tıp eğitiminin önemli bir parçası sayan İbn Rıdvan'a göre ideal bir hekim şu şartlara sahip bulunmalıdır: Beden sağlığı yerinde, akıllı, iyi huylu olmalı; iyi ve temiz giyinmeli, görünümüne dikkat etmeli; hastalarının sırlarını sak-lamalı: tedavi ücretini değil tedaviyi ön plana almalı; yararlı gördüğü şeyleri öğretme aşkıyla yanmalı; sağduyulu ve iffetli olmalı; can ve mal konusunda güven telkin etmeli; reçetesinde zehir veya çocuk düşürücü ilâçlar vermemeli ve düşmanını dahi tedavi etmeli.683
İbn Rıdvan'ın ilmî birikimine şekil veren literatür yine onun kaleminden günümüze ulaşmıştır. Bunlar arasında edebî ve şer! ilimlere dair eserler, Hipokrat ve Galen'in tıp külliyatı. Dioscorides'İn farmakoloji alanındaki yazıları, Efesli Rufus. Oribasius ve Paulus gibi tıbbın ünlü yorumcularının eserleri, Râzî'ninei-tfdvfsi, tarım ve eczacılık üzerine kitaplar, Bat-lamyus'un el-Mecistî'sı ile Tetrabib-ios'u, Eflâtun ve Aristo'nun muhtelif kitapları, İskender Afrodîsî ve Themistius gibi felsefe yorumcularının eserleri ve Fâ-râbî'nin çeşitli kitapları bulunmaktadır.684
Bu türden tıp ve felsefe kitaplarıyla kendi kendini yetiştiren İbn Rıdvan'ın hem çağdaşlarını hem de Önceki otoriteleri aşırı derecede eleştirmesi ve bu konuda yer yer alçaltıcı ifadeler kullanması mizacının haşin ve polemiğe yatkın olduğunu göstermekte, özellikle Huneyn b. İshak, Ebû Ca'fer İbnü'l-Cezzâr, Ebü'l-Ferec İbnü't-Tayyib, Râzî ve İbn Butlân'a yönelttiği eleştirilerdeki sert üslûp bunu açıkça ortaya koymaktadır.685 Meselâ ei-Hûvî yazan Râzî'deki tıbbî dehanın farkında olmakla birlikte onun Câlînûs gibi bir ilmî otoriteyi sorgulamasını kabulle-nememiş, ona yönelttiği eleştirilerde hiç gereği yokken kendisine nisbet edilen mülhidce fikirlere de yer vermiştir. Onun İbn Butlan ile olan tartışmaları meşhurdur. Bu tartışma önemsiz bir konuda ihtilâfla başlamış, ancak Kahire ve Bağdat hekimlerinin ilmî kapasiteleri hakkındaki yetersizlik suçlamalarıyla büyüyerek İbn Rıdvan'ın Mısırlı hekimlerle yaptığı bir toplantıda İbn Butlân'ın dışlanması çağrısına kadar varmıştır.686 İbn Ebû Usaybia, İbn Rıdvan'ın muhatabına karşı yazdığı yedi risalenin adını vermektedir.687 Bunlardan günümüze ulaşan üç tanesi İbn Butlân'ın İki cevabıyla birlikte neşredilmiştir.688 İbnü'l-Cezzâr'ı hedef alan eleştirileri ise Kitâbü Defi mazârri'l-ebdân bi-arzı Mışr adlı eserinin yazılış gerekçesini oluşturmaktadır.689
İbn Rıdvan'ın astrolojiye bakış tarzı onun ilmî şahsiyetini belirleme açısından önemlidir. Batlamyus'un Tetrabiblos'u-na yazdığı şerh ile Kindî. Ebû Ma'şer el-Belhî ve Bîrûnî gibi astrolojiyi ilim kabul eden bilginler arasına girmiş ve bu ilim sayesinde gelecek olaylar hakkında doğruya yakın tahminlerde bulunulabilece-ğini iddia etmiştir. Fârâbî ve İbn Sînâ gibi düşünürlerin Batlamyus'un el-Mecisfî'sini İlmî sayıp onu tamamlaması amacıyla kaleme aldığı astrolojik muhtevalı Tetrabiblos'u gerçekçi bulmamalarına karşılık İbn Rıdvan, fert ve toplumların yaşayacağı kaderin yıldızların oluşturduğu gök haritasına bakılarak okunabileceğine inanmıştır. Göklerin yeri yönettiği şeklindeki eski devirlerden gelen inancı kabul ettikleri halde ilm-i nücûmu yalnızca astronomiden ibaret sayan muhalif gelenek mensupları, göklerin fizikî etkisinin fertlerin iradî tercihlerini yahut toplumların tarihî serüvenlerini belirlemesini mümkün görmemişlerdir. Halbuki İbn Rıdvan'a göre astroloji fizik ve matematik ilkelerine dayalıdır ve dolayısıyla tahminleri de ilmîdir. Öte yandan henüz genç yaşta iken İbnü'l-Heysem'İn Fî Dav'i'l-kamer adlı eserini içindeki geometrik şekillerle birlikte kendisi için istinsah etmiş olması 690 ve optik ilminin bu üstadına karşı duyduğu ilgiyi daha sonra da sürdürmesi, onun başından beri günümüzde pozitif denilen ilimlere yönelmiş olduğunu ortaya koymaktadır.
Öğrencileri arasında en tanınmışı Ebû Küseyr Efrâîm İbnü'z-Zaffân el-İsrâilî'dir.691 Buyahudi tabibin Halife Müstansır-Billâh ve Müsta'lî-Billâh zamanında saray hekimliğine kadar yükseldiği ve hemen her sahaya ait kitaplardan oluşan büyük bir özel kütüphane kurduğu bilinmektedir.692 Yine kaynaklarda, kitaba ve felsefeye düşkünlüğüyle tanınan Fatımî Emîri Mübeşşir b. Fâtik'in de onunla birlikte ilmî çalışmalarda bulunduğu kaydedilmektedir.693 İbn Rıdvan, Ebû Zekeriyyâ Yehû-da b. Saâde adlı bir yahudi hekim için iki risale kaleme almıştır. Ancak aralarındaki ilmî münasebetin öğretmen-Öğrenci ilişkisi şeklinde olduğu yolunda kesin bilgi mevcut değildir.
Eserleri.
1. Kitâbü'I-Kifâye îi't-tıb.694 XI. yüzyıl Mısır'ındaki tıbbî uygulamalar hakkında fikir veren eser, İbn Rıdvan'ın eski tıp otoritelerine bağlılığının yanı sıra klinik tecrübeye verdiği önemi de yansıtmaktadır. Tek nüshası Gotha'da 695 kayıtlı olup ilmî neşri Selmân Katâye tarafından yapılmıştır (Bağdat 1981). Jacques Grand Henry, eseri Fransızca tercümesiyle birlikte Le livre de la methode du medecin de 'Ali b. Rıdvan (998-1067) adıyla iki cilt halinde neşretmiştir. 696
2. Makale fi't-Tatarruk bi't-tıb ile's-scfâde. "Hipokrat Külliyatı", "Hipok-rat'ın Şahsiyeti" ve "Tıpla Kazanılan Mutluluk" başlıklı üç bölümden oluşmaktadır. Hipokrat örneğinde tıp tahsili ve öğretiminin insana kazandırdığı faziletlerle entelektüel derinlikten bahsedilen kitapta Mısır'ın felsefe ve tıp tarihindeki önemi de vurgulanmaktadır. Süleymaniye Kü-tüphanesİ'nde kayıtlı 697 bir tek yazması mevcut olan kitap Albert Dietrich tarafından Über den Weg zur Glückseligkeit durch den arztlichen Berui adı altında Almanca tercümesiyle birlikte yayımlanmıştır. 698
3. Kitâbüçl-Hile Defi mazârri'l-ebdân bi-arzı Mışr. Mısır'ın insan sağlığı ve hastalıklarıyla ilgili mahallî şartlarının incelendiği eser. genel tıp bilgisinin özel şartlara göre yeniden yorumlanması gerektiği var sayımına dayandırılmıştır. On beş bölümden oluşan ve Mısır'ın topografya, çeşitli tabiat şartları ve tarım ürünleri açısından çarpıcı bir tanıtımını veren eser, Kayrevanlı İbnü'l-Cezzâr'ın aynı konuyu İşleyen kitabının kulaktan dolma ve ikinci elden bilgilere dayalı olduğu gerekçesiyle kaleme alınmıştır.699 Makrtâel-Hıtat'\nda Kahire'yi tanıtırken bu eserden uzun alıntılar yapmaktadır.700 Kitap Michael W. Dolstarafından Medievai Islamic Medicine: ibn Rıdwan's Treatise 'On the Preven-tion of Bodily His in Egypt' adıyla İngilizce'ye çevrilmiş ve Âdil S. Cemâl'in tahkikiyle neşredilmiştir (Berkeley 1984). Daha sonra Fuat Sezgin, bu neşrin kusurlu olduğu gerekçesiyle orijinal yazmanın tıpkı basımını çıkarmıştır. 701
4. Makale fî şerefi't-tib. Türkiye'de Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı 702 tek yazma nüshası bilinen eser yedi bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde şu konular işlenmiştir:
a) Tıbbın beden ve ruh sağlığına yararlan dolayısıyla Allah'ın rızâsını kazanmaya vesile teşkil ettiği;
b) Hekime şerefli bir mevki kazandırdığı;
c) İnsana sağladığı mutluluklar sebebiyle şerefli bir ilim olduğu;
d) Mısır'ın eski bir medeniyet merkezi sıfatıyla tıp ve felsefe tarihinde taşıdığı önem ve buranın Aesculapius gelene-ğindeki belirleyici yeri;
e) Câlînûs'un külliyatına telhisler (künnâşât) yazan Aeteus, Oribasius, Trallesli A!exander ve Paulus Aeginetta gibi yazarların kıymet ve önemi;
f) İskenderiye tıp okulu;
g) Arapça'-daki tıp literatürünün değerlendirilmesi.
5. Kitâbü Şerhi l-Makâlâti'l-Erba'a li-Batlamyûs fi'1-kadâyâ bi'n-nü-cûm 'ale'l-havâdiş. Batlamyus'un astrolojiye dair Tetrabiblos adlı eserinin şerhidir; girişte astrolojinin nazarî temelleri tartışılır. XV. yüzyılda Latince'ye çevrilen eserin (Venice 1484, 1493) bir de Türkçe tercümesi bulunmaktadır. 703
6. Kitâbü'n-Nâfî keyfiyyeti tcflîmi şmâhti't-tib. İki bölümden oluşan kitap tıp eğitiminde usul, İskenderiye tıp okulunun değerlendirilmesi, Huneyn b. İshakve Ebû Bekir er-Râzî'nin Câlînûsçu literatür açısından eleştirilmesi konularını ihtiva etmektedir.704
7. Fi'l-Ku-va't-tabfiyye. Fizyolojiye dairdir.705 Süleymaniye Kütüphanesi'nde 706bir nüshası bulunan eser M. C. Lyons tarafından İngilizce'ye çevrilmiştir.707
8. Şerhu'ş-Şmâca-ti'ş-şağire H-Câlînûs. İbn Rıdvan'ın Câ-lînûs'un Ars Parva'sma yazdığı şerhtir. Cremonalı Gherardo tarafından yayımlanan Latince tercümesi.708 Batı'da çok meşhurdur; eser ayrica İbrânîce'ye de çevrilmiştir.709 İbn Rıdvan'ın öteki Câlînûs şerhleri arasında Şerhu Kitâbi'n-Nabdi'ş-şağir, Şerhu Kitâbi't-Te'ennî li-Şİfâ'i'1-emrâz ilâ İğlûkun (Glaucon), Şerhu Kitâbi'l-Ustukussât ve Şerhu Kitâbi'l-''Irk zikredilebilir. 710
9. Kitâbü'1-Uşûl fi't-tıb. Tıbbın ilkeleri üzerine olan eser İbrânîce'ye tercüme edilmiştir.711
İbn Rıdvan'ın polemiğe dair eserleri de şunlardır: Fî Halli şükûki'r-Râzî calâ kü-tübi Câlînûs, Kitâb fi'r-red 'ale'r-Râzî fi'1-Hîmi'l-ilâhî ve işbâti'r-rusül, Kİtâ-bü Tetebbu'i Mesâ'ili Huneyn 712 Makale fi'r-red 'alâ Efrâ1-îm ve İbn Zürca fi'1-ihülâf fi'1-milel, Ki-tâbü'l-İntişâr li-Aristûtâlîs -ve hüve Ki-tâbü't-Tavassut beynehû ve beyne huşûmihi'1-münâkıdîn-fi's-semâ'i't-tabFî. Müellifin İbn Butlân'a karşı yazdığı üçü günümüze ulaşan yedi risalenin adı İbn Ebû Usaybia tarafından şu şekilde zikredilmektedir. Makale fî nakdi makâleti İbn Butlan fi'1-ferh ve'1-ferrûc, Makale
fîmâ evredehû İbn Butlan mine't-tah-yîrât, Makale fî enne mâ cehelehû yakın ve hikme ve mâ 'alimehû İbn Butlan galat ve safsata, Makale fî enne İbn Butlan lâ yaclemu kelâme nefsihîfad-lan 'an kelâmı ğayrih, Risale ilâ etıbbamı Mışr ve'l'Kâhire fî haberi İbn Butlan, Kavi lehû fî cümleti'r-red 'aleyh, Makale fi't-tenbîh ıalâ mâ kelâmı İbn Butlan mine'î-hezeyân.713
Bibliyografya :
Ali b. Rıdvan. Kitâbü Defi' mazârri't-ebdân bi-arzt Mışr {Zeitschrift für Gescfıİchte derAra-bisch-lslamtschen Wissenschaften içinde, nşr Fuat Sezgin), VI, Frankfurt 1990, tür.yer.; İbnü'l-Kıftî. İhbarü't-'ulemâ', s. 288; İbn Ebû Usaybia. cüyûnü'l-enbâ\ s. 560-567; Makrîzî, et-Httat, 1, 339-340; İbn Tağrîberdî, en-tiücûmü'z-zâhire, V, 69;Suter, DİeMathematiker, s. 103-104;He-dlyyetüVârifın, I. 689-690; Brockelmann. GAL, !, 637-638; SuppL, I, 886; Ziriklî, et-A'tâm, İV, 289; Kehhâle, Mu*cemü7-mü'e/(ı/în, VII, 94; Ullmann, Dİe Medizin, s. 158-160, 224, 246; Selmân Katâye, "el-Flilâf beyne tabîbeyn'Ara-biyyeyn: el-Murjtâr b. Butlan ve =Alî b. Rıdvan", Ebhâşü'l-mü'temen's-seneuiyyİ's-şânî Ii'1-Cem.Hyyet't's-Sûriye li-târîhi't-'ulûm, Halep 1979, s. 269-271; a.mlf., "Kitâbü DeH mazâr-ri'I-ebdân bi-arzı Mışr", Ebhâşü'l-mü'temeri's-seneuiyyi'ş-şâtiş ti'l-CemtİL)yeti's-Sûriye li-tâ-rîhi'l-'utûm, Halep 1980, s. 303-315; a.mlf., ef-Tabtbü't-'ArabîfAlîb. Rıdvan: re'tsü eÇıbba'i Mışr, Tunus 1984; a.mlf., "Şerefü't-tıb ve ede-bü't-tabîb 'İnde İbn Rıdvan", el-Bâhiş: Al-Ba-heth, sy. 5-6, Paris 1979, s. 123-131; a.mlf., "en-Nakd'inde'Alîb. Rıdvan", el-Meorid,X\]/ 2, Bagdad 1983, s. 45-58; Şeşen, Fihrisü mah-tûtâti't-tıbbi'l-İslâmi, s. 300-301; Sâmî Halef Hamârneh. Târîhu türâşi'l-'ulûmi't-ttbbiyLie'İn-de'l-'Arab ue'l-milslimîn, Amman 1406/1986, I, 289-298; a.mlf.. "Medicine and Pharmacy Under the Fatimids", Isma'üi Contrİbuüons to Islamic Culture (ed Seyyid Hüseyin Nasr), Lon-don-Tahranl977,s. 165-174,183; M. Meyerhof, "Über Klima und Gesundheit im alten Kairo nach 'Ali b. Rıdvan", Beitrâgezur Geschichte der Arabisch-Istamischen Medizin (ed Fuad Sezgini, Frankfurt 1990, V. 29-47; M. C. lyons. "The Kitâb al-Nafi' of'Ali Ibn Rıdwân", IQ, Vl/ 1-2(1961], s. 65-71;ÜsâmeÂnûtî, "Mİn Hivâ-ri'1-hükemâ3: Ibn Rıdvan el-Mışrî ve İbn Butlan el-Bağdâdî", el-Bâhiş: Al-Baheth, sy. 3, Paris 1979, s. 115-131; Âdil el-Bekrî, "Kelâmu CA1Î b. Rıdvan fi'1-kuva't-tabnyye", et-Meurid, IX/ 3, Bağdad 1980, s. 159-161; Maroun Aouad, "La doctrine rhetorique d'Ibn Rİdvân et la Didascalia in Rhetoricam Aristotelis ex glosa Alpharabü", Arabic Sciences and Ph'ûosophy, VIl/2, Cam-bridge 1997, s. 163-245; V11I/1 (1998), s. 131 -160; J. Schacht, "İbn Rıdvvân", EP (İng.), III, 906-907; Yûsuf Rahîmlû. "İbn Rıdvan". DMBİ, III, 590-593; Albert Z. Iskandar. "İbn Rıdwân", Encyclopaedia of the History of Science, Technology, and Medicine in Non-Western Cul-tures, Dordrecht 1997, s. 429-431.
Dostları ilə paylaş: |