Sezuanin iYİ İnsani



Yüklə 335,59 Kb.
səhifə7/8
tarix21.11.2017
ölçüsü335,59 Kb.
#32424
1   2   3   4   5   6   7   8

3. Notlar
Kusche: "...ama tam projeksiyonların Ui'yi açıkça Alman tarihinin özgül bir evresine bağladığı noktada... şu soru ortaya çıkıyor: 'Halk nerede?'

"Brecht, Eisler'in Faustus'una ilişkin olarak "başlangıç noktamız, 'Alman tarihinin katışıksız sefalet olduğunu varsayan ve Halk'ı yaratıcı bir güç olarak sunmayı başaramayan hiçbir kavrayış geçerli değildir' ifadesinin doğruluğu olmalıdır" diye yazmıştır."

"Eksik olan 'Halkın yaratıcı gücü'nü temsil edecek herhangi bir şeydir... Bu sadece gangsterler ve tüccarlar arasında geçen bir iç savaş mıydı? Dimitroff (çünkü bu güce bir şahıs ismi vermek daha kolaydır) bir tüccar mıydı?"
Ui, büyük katillere genelde duyulan tehlikeli saygıyı yıkmak amacıyla yazılmış bir kıssa oyunudur. Betimlenen çevre kasıtlı olarak dar tutulmuştur; devlet, sanayiciler, Junkerler (3) ve küçük burjuvalar düzlemiyle sınırlandırılmıştır. İstenilen amaca ulaşmak için bu yeterlidir. Oyun 1930'ların tarihsel durumunun tam bir tasvirini verme iddiasında değildir. Proleterya yoktur, zaten, olduğundan fazla olarak hesaba katılamazdı da, zira bu karmaşada ekstra herhangi bir şey çok fazla olacaktı; bizi, ortaya konan nazik sorundan uzaklaştıracaktı. İşsizliği dikkate almadan proleteryaya nasıl daha fazla önem verilebilirdi ve [Nazi] istihdam programı, benzer şekilde politik partiler ve onların iktidardan çekilmeleri de ele alınmadan bu nasıl yapılabilirdi? Biri diğerini gerektirecek sonuç niyet edilen şeyi yapmayı başaramayan devasa bir eser olacaktı.

Yansılanan metinler -K.'nın oyundan olup bitenin genel bir tasvirini vermesini beklemesinin bir nedeni olarak kabul ettiği metinler- bana, bir seçicilik, bir dikiz gösterisi öğesini vurgular gibi geliyor.

Sanayicilerin tümü krizden aynı derecede zarar görmüş gibi görünürler, halbuki güçlünün zayıfı alt etmesi gerekirdi. (Ama bu, bizi gereğinden fazla ayrıntının içine sokacak ve bir kıssanın meşru olarak atlayabileceği bir başka nokta olabilir.) 9. sahnedeki (bizim temsilde 8. sahne) savunma avukatının, depo yangını felaketinin, muhtemelen bir başka bakışa ihtiyacı vardır. Şu anda avukatın itirazları sadece bir tür 'meslek onuru'nu savunmak için tasarlanmış gibi görünüyor. Seyirciler, bu anlama gelsin ya da gelmesin, tabii ki onu Dimitroff olarak görmek isteyeceklerdir.

Röhm'ün hayaletinin görünmesine gelince, Kusche'nin haklı olduğunu düşünüyorum. ('Şimdiki haliyle metin sarhoş bir Nazi serserisini bir şehit gibi gösteriyor!') [...]

Oyun, 1941'de yazılmış ve bir 1941 prodüksiyonu olarak düşünülmüştü (...) (4)

Sonraki Metinler (5)
1. Başka Bir Tiyatrodaki Bir Pilot Prodüksiyondan Alınan Dersler.

Sahne 1 (1a)
Tröst üyeleri Amerikan filmlerinden tanıdığımız gangsterlerin tavırlarını ve kostümlerini sergilerler; iki renkli takım elbiseler, çeşit çeşit şapkalar, yara izleri, vb... Bu, öykü için esasa dair sahip olan noktayı, yani burada karşımızdakilerin "Nuh'un gemisinden beri" ticaretin içinde olan gedikli iş adamları olduğu noktasını gözden kaçırır. Bu tröst üyeleri sonradan görmelere, vurgunculara çok daha fazla benzerler, bu yüzden mazbut saygınlık öğesi -burjuva öğesi- kaybolmuştur. Sonuç olarak, Ui'yle sonradan yaptıkları ittifakın dikkate değer olması şöyle dursun, doğal görünür. Gangsterler kendi türlerini arayıp bulurlar: Açıkça ebedi düşmanı olarak damgaladığı bir şeye -örgütlü suça- dönüşen burjuva devletin değil.

Kriz de aynı sebeplerden dolayı yanlış kurulmuştu, zira böyle bir izle-nim bırakan insanlar para sorunlarıyla karşılaşmaya alışıktırlar, çünkü işleri -vurgunculuk- risklerle doludur.



Sahne 2 (1b)
Ui, Roma ve Ragg sahne önüne sahnenin aşağısından çıkarlar ve hızla teker teker Clark'ın yanından geçerler. Bu şekilde kendilerini resmen lağım çukurundan çıkan gangsterler olarak ilan ederler, öykünün talep ettiği gibi tröste özellikle teklifsiz ve centilmenimsi bir tavırla hizmetlerini sunan gangsterler olarak değil.

Sahne 3 (2) Dogsborough'un Lokantası
Hepsinden öte Dogsborough sahneye hareketsiz, değişmez, fethedilemez, kaya gibi bir kale (örneğin metinden anlaşıldığı gibi, Brecht'in Hindenburg'dan aldığı bir tavrın içine sert ve hareketsiz bir şekilde yerleştirilmiş) olarak çıkmadıkça, kendisini parçaladığı büyük dönüm noktası gereği gibi ortaya çıkarılamayacaktır. Kendisini ekonomik bir güce teslim eden "büyük bir kişilik" yerine, yalnızca beklenilen şeyi yapan ortalama bir kişilik elde ederiz. Oyuncu bize çevik bir zihin ve çevik jestlere sahip, canlı, güçlü, kararlı, oldukça genç bir Dogsborough sergiledi. Pencereden baktığı ve kendisini göl kıyısındaki eve kaptırdığında, çekincelerini ifade etmek için en az iki defa döndü ve böyle yaparak o muhteşem kendini kaptırma anını tahrip etti.

Aynı şey Tröst üyelerinin Dogsborough'a yönelik tavırları için de geçerli. Ona kendi türlerindenmiş gibi -yani meslek jargonuyla- hitap etmemeliydiler, ama onun kendilerini tam anlamıyla dinlemesini sağlamak için dikkate değer insani kaynakları seferber etmeleri gerekiyordu. Mütemadiyen onun dürüst yaşlı Dogsborough namını onaylamalıdırlar.

Karakterlerin Nazi liderleriyle özdeşleşmelerine gelince: Dogsborough, Hindenburg'la hiçbir benzerlik taşımıyordu, ne tavrı, jesti, ses tonuyla, ne de maskesiyle. Gerekli miktardaki Hindenburg'a benzeme derecesine ancak satır araları kavranınca ve oyun bittikten sonra varılabilirdi. Aksiyon akışının gangsterleri tepedeki Nazilere anında ve doğrudan yabancılaştırdığı son derece eğlendirici tarz kaçırılmıştı ya da her nasılsa bulanık ve eksik görünüyordu.

Oyun Hitler'e ve bu dönemin kodamanlarına karşı yazılmıştı. Gangster dünyası terimlerine aktarılmış olan bu öykünün, insanların ileriki zamanlarda somut bilgilerden genellemeler yapmalarına ve faşist eğilimleri saptamalarına izin verecek şekilde somut olarak anlaşılmadıkça hiçbir genel sonuç çıkarılamaz. İşe genelleştirmeyle -örneğin karakterleri sadece Hitler ve Hindenburg'la özdeşleşebilir kılmayarak- başlamak olayları daha az somutlaştırır ve herhangi bir doğru tarihsel genellemenin yapılmasını engeller. Bu, özellikle, tarihsel olayların pek az hatırlandığı ve tepedeki Nazilerin (fotoğraflarından başka) gerçekte tanınmadığı kendi zamanımız için doğrudur. Brecht'in kendisi böylesine temkinli bir yönelimi reddeder, olabildiğince imalı isimler (Dogsborough, Giri, Roma, vb...) kullanır ve sabitlenmiş ses, jest ve maske benzerlikleri arar. Bu olmadan, çalışma bir roman â clef (6) düzeyine iner.



Sahne 4 Müşterek Bahisçinin Ofisi
Liderler grubu -Ui, Ragg ve Roma- diğer gangsterlerle müşterek bahisçinin ofisinde bir araya geldiler; sonuçta aralarındaki tartışma liderlik özelliği olan kişilikler arasındaki hayati bir konuşma olmak ye-rine gündelik bir muhabbete dönüştü; zira kriz herkesin önünde rahatlıkla tartışılamazdı. Bu, hiçbir şekilde bir patron olarak değil daha çok güçlülerin elindeki edilgin bir oyuncak olarak sunulan Arturo Ui'nin değişmeyen uysal, silik, esnek, güvensiz tavrıyla vurgulanmıştı. Böyle sefil ve kör bir ışık altında sunulan planları tehlikeli gibi görünmedi; gösterilen şey, fiili çılgınlığın kendisi kadar büyük ölçekte planlanmış bir çılgınlık değildi. Bu, Nazilerin mantıklı yaklaşımının -itiraf etmek gerekir ki aslında çılgınlık ve mantıksızlık temelinde gelişmişti- hiçbir zaman oluşturulmadığı anlamına geliyordu, bu yüzden de müteakip her aksiyon az çok tesadüfen gerçekleşmiş ve çok büyük bir çaba harcanmadan keşfedilmiş görünüyordu. Bu nedenle Nazizm bir sistem olmak yerine gelişigüzel ve bireyci bir olgu olarak ortaya çıktı: çılgınlık ve sistemsizlik üstüne kurulu bir sistem.
Önemsiz dalavereler, büyük çapta tasarlanmış, üzerinde uzun uzun düşünülmüş el altından gerçekleştirilen eylemler olmalıdırlar; kafa patlatarak gerçekleştirilen kafasızlık işleri.

Bir Karakter Olarak Ui
Ui, güçlülerin (Goebbels, Göring, Papen) elinde edilgin bir oyuncak olarak sunulmuştu. Oyun boyunca değişmeden kalan marazi özellikleri vardır. Başından sonuna kadar, büyük konuşmaları sırasında bile Givola'nın suflelerine ve dürtüklemelerine ihtiyaç duyarak yorgunluk ve girişimcilik eksikliği belirtileri gösterdi. Bu sayede karakter zayıflatıldı ve sorumluluğun esas yükü güçlülere atıldı; ama neden özellikle güçlü olduklarına dair herhangi bir açıklama yapılmadan.

Hitler'in tehlikeli taraflarından biri de fazlasıyla inatçı olan mantığıydı; mantık yokluğu, anlama kıtlığı ve yarım yamalak düşünceler üze-rine kurulmuş bir mantık. (Toplama kampları bile tesadüfi değil ta 1923'te planlanmış bir yaratımdı.) Gevşekliği, kararsızlığı, boşluğu, zayıflığı ve düşüncelerden bağımsızlığı kesinlikle Hitler'in işe yararlılığının ve gücünün kaynağıydı.

Bu prodüksiyonda verilen izlenim, Hitler'in zayıflığı ve yumuşak başlılığının hareket açısından bir dezavantaj oluşturduğu ve daha çok enerji ve zekâ olması halinde faşizme çok daha kolay katlanılabileceğiydi, çünkü burada faşizmin eksiklikleri insani zayıflıklara atfedilmişti.
[...]

Soruşturma [Sahne 5]
Yasal süreç anlaşılamadı. Soruşturmayı kimin başlattığını, kimin suçlandığını, Dogsborough'nun rolünün ne olduğunu, yargı önüne çıkmanın halihazırda ne kadar önemsendiğini, Ui'nin orada ne gibi bir resmi konumunun olduğunu söylemek imkânsızdı. Buna göre bu sahne bir karmaşa olarak anlaşıldı, gangsterlerin değiştirmeden kullanabilecekleri yasal bir burjuva ritüeli olarak değil. Bu nedenle ritüeller ve düzenlemeler özel kesinlikle ve özenle resmedilmelidir. Olup bitenin aşağılıklığını ancak geleneksel prosedürlerin vakurluğu gösterebilir.

Depo Yangını Mahkemesi [Sahne 8] (7)
Bu sahneye, merkeze yerleştirilmiş yargıçların (kafalarına tabanca doğrultarak!) beş on santim gerisinde duran Naziler tarafından temsil edilen sembolik avam odağının yardımı dokunmamıştır.

Nazilerin, vakurluğu ve gelenekleriyle beraber burjuva mahkemesinin tasdik mühürüne ihtiyaç duyduğu gerçeği böylelikle anlaşılmaz kılınmıştı. Bunun yerine olay kaba bir çete mahkemesi haline geldi ve dolayısıyla mahkeme olarak hiçbir anlamı kalmadı.

Eğer bütün bunlar mahkemenin burjuva gelenekleriyle nasıl dalga geçtiğini göstermek içinse o zaman buıjuva mahkemesinin nasıl sadece varlığı nedeniyle adaletle dalga geçtiğini; suçun nasıl onun geleneksel yöntemlerinin bütünleyici bir parçası olduğunu; ve bu geleneği suçlu kılmak için kırılmasının ne kadar gereksiz olduğunu göstermek imkânsızlaşıyor.

2. Berliner Ensemble Prodüksiyonu Üzerine İki Not

(a) Tarihsel Göndermeler
Üçüncü provadan sonra, ana rolleri Nazi kökenlerine tekabüliyetleri üzerinde temellendirmeye çalışmaktan vazgeçtik. Hata, Hitler'in vokal özelliklerinin ve jestlerinin (tıpkı bir ya da iki gün önce filmde gördüğümüz gibi) son derece iyi gözlemlenmiş bir taklidini sunan Schall'ın durumıında iyice netleşti. Bu taklidin bu derecede aslına sadık bir biçimde gerçekleştirilmesi gangster oyununun öyküsünü tümüyle batağa soktu. Sonuçta ortaya çıkan son derece eğlendirici, ayrmtılı bir parodiydi, ama bunlar Naziler hakkındaki bir oyundan alınan ayrıntılardı. Daha derindeki eğlendirici nokta -Nazilerle gangsterler arasındaki paralellik- kaybolmuştu; çünkü bu ancak gangster öyküsü Nazi öyküsüyle eşleşebilmeye yetecek derecede tam ve bağımsız olursa sağlanabilirdi. İki öykünün sadece mekanik değil, tarihsel-felsefi bir düzlemde de birleşmelerine izin veren şey, bir öykünün diğerinden uzaklaştırılmasıdır. Oyunculardan, Amerikan gangster filmleri hakkındaki geniş bilgilerinden faydalanırken, güçlü bir alay duygusunun yol göstericiliğiyle ve bütün tarihsel düşüncelerden bağımsız kalarak hareket etmelerini, sonra bunun üzerine, bir maske takmak yerine, orijinal Nazilerin vokal karakteristikleri ve jestlerinden fark edilebilir alıntıları dikkatlice yerleştirmelerini istedik.

(b) Müzik Hakkında 
Müziğin temel karakteri, prologun 'büyük tarihsel gangster oyunu'nun bir panayır yerinin renkli atış galerisi çatısı altına yerleştirilmesiyle belirlendi. Aynı zamanda dehşet atmosferini vurgulamak da müziğin işiydi. Cafcaflı ve tehditkâr olmalıydı.

Bu, Naziler tarafından suistimal edilen müzik parçalarının kullanılmasını anıştırdı; örneğin, radyoda özel anonslarını yaparken kullandıkları bir sinyal ezgisine dönüştürdükleri Liszt'in Les Preludes'ünün teması. Aşırı-uzun süren depo yangını mahkemesi boyunca sahne aralarında Chopin'in 'Cenaze Marşı'nı çalma fikri Brecht tarafından önerilmişti. Tabii ki bu temaların tempo ve ritmleri prodüksiyon için belirlenen temel özelliğe uyması için kökten değiştirilmişti. Orkestra sadece birkaç enstrümandan oluşmuştu: trompet, trombon, tuba, boru, trampet, klarnet, elektro gitar, saksafon, piyano, org ve davul.

Keskinliğin ve panayır yeri etkisinin arttırılması, parçaların teybe kaydedilmesi aşamasında teknik efektlerle sağlandı.
Müziğin hepsi kayıttandı. İlk olarak üç şarkının eşlikleri -Ted Ragg'in gecikmeyle alay eden şarkısı, Greenwool'un içli 'Ev Şarkısı' ve Givola'nın 'Badana Şarkısı'- tümüyle teypten seslendirilmişti. (8)


Notlar
(1) G. W. Stücke'den 'Hinweis filr die Aufführung' s.:1837-38
(2) Pax Mongolica: Moğolların geniş bir bölgede egemen güç durumuna gelmesi ve o bölgede görece barış koşulları içinde yaşanması
(3) Junker: Prusyalı toprak sahibi aristokrat sınıfin üyeleri.
(4) G.W. Schriften zum Theater'dan, s.1176-80. Hazırlanışı 1956'da Brecht'in ölümüyle kesintiye uğrayan Versuche'nin yayınlanması tasarlanan bir cildi için yazıldı. Oyun bu tarihten sonra ilk olarak Sinn und Form'da basıldığı için, Lothar Kusche tarafından dile getirilen (ve ilk olarak 1953 sonlarında Brecht ve genç yazarlar arasında yapılan bir toplantıda yöneltilen) karakteristik Doğu Alman eleştirileri, senaryonun okunması üstüne temellendirilmiş olmalıydı.
(5) Roman a clef: Gerçek olay ve kişilerin kılık değiştirmiş halde yer aldığı roman.
(6) Manfred Wekwerth'in notları.
(7) Manfred Weckwerth'den: Schriften, Arbeit mit Brecht, Doğu Berlin, Henschel-Verlag, 1973, s:144-7. Söz konusu prodüksiyon Peter Palitzsch' n yönettiği Kasım 1958'de Stuttgart'da sahnelenen dünya premiere'iydi, daha sonraki Palitzsch ve Weckwerth'in beraber yönettikleri Berliner Ensemble prodüksiyonunun bir pilot çalışması.
(8) A.g.e. s: 147-8, 'Probennotat' ve s: 150 'Die Music'. Bu prodüksiyonda Lli'yi Ekkehard Schall oynadı: dikkate değer bir performans. Müzik, Ensemble'in müzik yönetmeni Hans-Dieter Hosalla'nındır.


Çeviren: Çiğdem GENÇ
"Mimesis" adlı derginin 6. sayısında yayınlanmıştır.


KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ
ÜZERİNE

 Kafkas Tebeşir Dairesi'ne Prolog


Prologda, iki Grusinyalı kolhoz, her ikisinin de üzerinde hak iddia ettiği bir vadinin sahibinin kim olacağını belirlerler. Vadi onu en iyi idare edene gider: onu meyve verebilsin diye sulayanlara. İki kolhoz köyünün üyeleri Kafkas dağlarındaki bir vadide bir araya gelirler. Yok edilmiş bir köyün yıkıntılarını seyre dalarlar. Başkentten gelen ve tartışmayı yönetecek olan bir uzman da onlarla birliktedir. Çiftçiler uzmanın sağında ve solunda gruplar halinde -kolhozlarına göre ayrılmış olarak- dikilirler ve otururlar. Şarap içerler ve sigara tüttürürler. Sonra ünlü ozan Arkadi çağırtılır.

Keçi-yetiştiricisi "Galinsk" (1) kolhozu, Hitler'in orduları ülkeyi kuşattığında hükümetin verdiği bir emirle vadiyi boşaltmıştı. Faşist birliklerin püskürtülmesinden sonra, hepsi de eski memleketlerini sevdiklerinden ve keçileri oradaki otlaklardan daha çok hoşlandığından kolhoza yeniden yerleşmeyi düşünür. Meyvacılıkla uğraşan komşu "Rosa Luxemburg" kolhozunun üyeleri, civar dağlarda partizanlar olarak memleketlerini savunmuşlardı. Çatışmaların durulduğu dönemlerde, meyvacılıkla uğraşan kolhozu, suni sulama yoluyla daha büyük ve daha karlı bir ölçekte -örneğin üzüm bağları aracılığıyla- yeniden inşa etmek için bir plan geliştirilmiştir. Ama proje ancak uğrunda savaşılan vadi de projeye dahil edilebilirse yarar sağlayabilecektir.

Tartışmada, aklın argümanları memleket sevgisine ağır basar, çünkü "bir toprak parçasına yararlı şeyler üretmekte kullanılan bir araç gözüyle bakılmalıdır."

Hep beraber verilen iyi kararların keyfi içinde, "Rosa Luxemburg" kolhozu, tartışma sona erdikten sonra bir oyun temsil etmek ister: ünlü "Tebeşir Dairesinin Öyküsü". Bir ayna imgesinde [Gleichnis] bir şey üzerinde hak iddia etmenin ona harcanan emeğe ne kadar bağlı olduğu anlatılacaktır. Ve sergileme yoluyla, az önce yaşadıkları her şey, yani, şu anda var olan toplumsal düzen içerisinde akla uygun bir tarzda akla uygun bir yasa bulmanın ve onu akla uygun şekilde uygulamanın mümkün hale geldiği gösterilecektir. Prologun öyküsü sosyalist bir toplumun halihazırda var olduğu bir ülkede geçer. Tüm bir kolhoza mekân oluşturan vadinin sahibinin kim olacağı konusundaki anlaşmazlık kısa bir sürede karşılıklı tartışmayla ve herhangi bir resmi yasaya ya da bir yargıca başvurmaksızın sonuçlandırılır -dostça ve herkesi tatmin edecek bir biçimde.

Reji, Grusinya'da başka hiçbir zaman varolamamış olan ve bugün dünyanın pek çok ülkesinde hâlâ varolamayan bu davranışın yeni ve özel yönlerini göstermelidir, çünkü bir vadinin sahibinin kim olacağı her zaman savaşlar tarafından "kararlaştırılırdı". Yönetmen için zorluk (oyuncular ve yönetmen aynı soruna sahiptir), buralardaki seyircinin takip edecekleri herhangi bir modele henüz sahip olmamaları gerçeğinde yatar. Tartışmanın askeri bir çözümü, her iki kolhozun üyeleri için en başından beri o denli hepten imkansızdır ki buna hiçbir gönderme yapılmamalıdır; bundan dolayı eğer oyuncular tarafından sahnede böyle gösterilirse, seyirci kolhoz çiftçilerinin davranışını olağan kabul eder. Ama bunun yerine, bu türden bir anlaşmazlık akla uygun olarak ve görüşmelerle karara bağlandığında, muhtemelen seyirci olağandışı bir prosedüre tanık olduğunu hayretler içinde fark edecektir. Öykünün en alışılmadık yönü, oldukça alışıldık bir şeydir. Ayrıca yönetmen, ne kadar şakacı bir tarzda yürütülürse yürütülsün, tartışmanın ciddi olduğuna ve ciddi sonuçlar doğurduğuna açıklık kazandırmalıdır. Her iki kolhozun çiftçileri de vadinin kime verileceğini önemserler. Sonunda daha iyi olan argümanlar kazanır.

1.Vadinin Sahibinin Kim Olacağı Savaş Zamanında 
Fakat Barışçıl Bir Biçimde Kararlaştırılır

Hepsi savaşın ne olduğunu bilirler fakat savaş yanlısı olmamışlardır. "Rosa Luxemburg" kolhozunun üyeleri barışı yeniden-kurmak amacıyla partizan olmuş ve faşist birliklere karşı savaşmışlardı. Çiftçi-ler memleketlerini yeniden-inşa edebilmek için kendi çiftliklerini kendileri ateşe vermişlerdi. Yeni bir sulama sistemi için yapılan plan kaleme alındığında, plan çizmek için kalem bulmak, planın gerçekleşmesini güvenceye alacak cephane ve silahları temin etmek kadar zordu. Vadi hakkındaki tartışma savaş nedeniyle ortaya çıkmıştı ve savaş nedeniyle tartışma sınırlandırılmalıydı. Berliner Ensemble'ın 1954 prodüksiyonu şöyle başladı: "Bizim güzel çiftliğimiz. Yerle bir olmuş!" "Ben verdim onu ateşe, yoldaş."

"Galinsk" kolhozunun üyeleri için çiftliğin yok edilişini anlamak zordur. Bunun hoş görülebilir bir şey olduğu gerçeğini hiç kimse reddetmez ama bu iş, şimdi geri dönmüş olan çiftlik sahipleri tarafından da sevinçle karşılanamaz elbet. Bunaltıcı bir duraklama olur ve tartışma için bir araya gelmiş olan grup şimdi iki kolhoza bölünür. Uzman, bunaltıcı ruh halini fark eder ve zor durumu örtbas eder. Kuru ve ciddi bir tavırla protokolü okumaya başlar. Sulama planının oluştuğu koşullar tartışmanın gidişatı için büyük öneme sahiptir.



Traktör Sürücüsü Genç Kadın: Yoldaşlar, bu tasarı, dağlarda elimizdeki mavzerlere mermi bile denkleştiremeden mevzilendiğimiz sıralarda gece gündüz çalışılarak ortaya çıkarılmıştır. Kurşun kalem bulmak bile meseleydi o zaman.

Anlamlı bir duraklama olur. "Galinsk" kolhozundan olan yaşlı çiftçi ayağa kalkar, aralarındaki uzunca mesafeyi katederek "Rosa Luxemburg" kolhozundan gelen gruba yaklaşır ve genç traktör sürücüsünün elini sıkar. Her iki taraftan alkışlar: memleketi savunanlar ve onların argümanlarını kabul eden yaşlı çiftçi için. Her şeyden önce, onlar olmadan tartışma gerçekleştirilemezdi.



İhtiyar Köylü: (Sağda) Her şeyden önce konuşma süresinin kısıtlanmasına karşı olduğunu bir kez daha söyleyim. Biz, "Galinsk" kolhozu köylüleri buraya geleceğiz diye üç gün üç gece yol teptik. Şimdi bize tartışmak için yarım günlük süre tanınıyor.

Yaralı Bir Asker: (Solda) Yoldaş, artık ne o kadar çok köyümüz, ne o kadar çok işçimiz, ne de o kadar bol vaktimiz var.

Traktör Sürücüsü Genç Kadın: (Solda) Biliyorsun bütün keyif verici maddeler vesikaya bindi: tütün, şarap. Tartışma da öyle.

Tartışmak harika bir şeydir. İnsan bir tartışmada gelişi güzel ve gayri resmi bir biçimde ortaya atılan argümanların zevkini tadar. Diyalog hızlı ve neşeli; alış-veriş eğlencelidir. Bu şekilde, insan üç gün boyunca tartışabilir. Eğer "Galinsk" kolhozundan gelen ihtiyar çiftçinin konuşma zamanı kısıtlanıyorsa bu isteyerek yapılmıyordur. Orada mevcut olan herkes onun yakınmasını anlayışla karşılar. Tütünün ve şarabın kısıtlanmak zorunda olması kötüdür, fakat konuşmanın kısıtlanmak zorunda olması daha da kötüdür.



2.Karar Daha İyi Argümanlara Sahip Olan Kolhozun 
Lehinedir, Fakat Bundan Önce, Her İki Kolhoz da
 
Kendi Argümanlarını Savunabilir

Hepsi tartışmanın sonucunu önceden bilirler, fakat sonuç ancak şimdi bulunmuştur. Uzman tartışmayı yönlendirir ama sonucunu belirlemez.İki kolhoz birbirinin karşısındadır ama uzlaşmaz taraflar olarak değil. Herbir argüman, komik bile olsa, ciddi şekilde ele alınır, ama önce sorgulanır.

Berliner Ensemble şöyle sürdürdü: "Galinsk" kolhozunun delegeleri, vadiyi geri istemelerinin nedenlerini önem sırasına göre sıralarlar: Keçiler eskiden daha iyi süt verirlerdi. Kanıt olarak bir kalıp peynir getirilmiştir. Peynir vasıtasıyla "Galinsk" kolhozunun vadiyi geri almak zorunda olduğu gösterilir -aksi takdirde bir daha asla iyi peynir yapılamayacaktır. Peynire büyük önem verilmiştir. Bir kaç kat kumaşla örtülüdür, dikkatlice taşınmış, zahmetle, titizlikle sarmalanmıştır. Peynirin sunuluşu, tarihsel bir olay haline dönüştürülür. Sonra peynir oradakilerin başları üzerinden geçirilir. Herkes bir parça keser; uzman bile tadımlık bir parça alır. Peynirden bir parça kesme işi her seferinde ağırbaşlı bir biçimde yapılır. "Galinsk" kolhozundan gelen ihtiyar çiftçi, peynirin nasıl yendiğini ve ne kadar lezzetli bulunduğunu ayrıntılı bir biçimde gözlemler. Soruları beklentilerle doludur ve sonunda gerçekten keyfi kaçar çünkü ona göre lezzetli olamayacak olan peynir herkesce beğenilmiştir.



Çelişkiler
1. Baş Çelişkiler
Grusha çocuğun hayatını ne kadar sağlama alırsa kendi hayatını o kadar tehlikeye atar: üretkenliği, onu kendi yıkımına doğru götürür. Bu, savaş koşullarının, egemen yasal sistemin, kimsesizliğinin ve yoksulluğunun getirdiği bir durumdur. Çocuğun kurtarıcısı hukuki olarak bir hırsızdır. Yoksulluğu çocuk için bir tehdittir ve çocuk yoksulluğuna yoksulluk katar. Çocuk için bir kocaya ihtiyacı vardır ama çocuk yüzünden asıl kocasını kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıyadır. Fedakârlıkların ağırlığı altında ve fedakârlıklar vasıtasıyla, Grusha yavaş yavaş bir anneye dönüşür ve sonunda, göze aldığı ve katlandığı tüm kayıplardan sonra nihai kayıp olarak çocuğu kaybetmekten korkar. Azdak, verdiği karar vasıtasıyla çocuğun kurtuluşunu kesinleştirir. Çocuğu Grusha'ya verir çünkü artık onun ve çocuğun çıkarları arasında bir fark kalmamıştır.

Azdak başkalarını hayal kırıklığına uğratmayacak, hayal kırıklığına uğramış birisidir.



2. Diğer Çelişkiler
Dilekçeciler yortu ayinine giden Vali'nin ayaklarına kapanırlar. Askerlerin kırbaç darbeleriyle püskürtülünce de ön safta bir yer kapmak için birbirleriyle kapışırlar.

Sütünü Grusha'ya ateş pahasına satan çiftçi, daha sonra Grusha'nın bebeği yerden kaldırmasına dostça yardım eder. O paragöz değil, yoksuldur.

Mimarlar Vali'nin yaverinin önünde iki büklüm olurlar ama içlerinden birinin diğer ikisini seyretmesi ve nasıl reverans yaptıklarını görüp öğrenmesi gerekir. Onlar doğuştan göt yalayıcı değildirler: bir siparişe ihtiyaçları vardır.
Ödlek kardeşi Grusha'yı istemeye istemeye yanına alır ama Kulak'lı karısına da kızgındır çünkü ona bağımlıdır. Ödlek kardeş, karısının yanında ağzını açmaya cesaret edemez ama evlilik kontratı imzaladığı köylü kadına karşı da küstah ve buyurgandır.

Kocasının iradesine uymayarak, bulduğu çocuğu yanına alan köylü kadının analık iç güdüsü sınırlı ve koşulludur: çocuğu polise ihbar eder. (Aynı şekilde, Grusha'nın çok daha güçlü olan analık içgüdüsü bile sınırlı ve koşulludur: çocuğu güvenceye almak ve sonra da kirişi kırmak ister.)



Hizmetçi Grusha savaşa karşıdır çünkü savaş onu sevdiğinden mahrum bırakacaktır. Ona kendisini öne atmamasını öğütler, böylece sağ kalabilecektir. Fakat dağlara kaçışında, Grusha, kendini yüreklendirmek için İran'ı fetheden halk kahramanı Sosso Robakdse'nin türküsünü söyler.

Yüklə 335,59 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin