Sözcükte ve Söz Obeklerinde Anlam "Sözcük" Nedir?



Yüklə 2,47 Mb.
səhifə1/16
tarix31.05.2018
ölçüsü2,47 Mb.
#52236
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16

-TÜRKÇE-



Sözcükte ve Söz Obeklerinde Anlam

"Sözcük" Nedir?

Kendi başına anlamı olan ya da kendi başına anlamı olmamasına karşın cümİ9d9 anlam ilişkil^ri kuran anlatım aracına sözcük denir.

Burdan da anlayacağımız gibi sözcükler ikiye ayrılır:


  1. Kendi başına anlamı olan sözcükler; ayakkabı, silgi,
    tabak, hasret...

  2. Kendi başına anlamı olmayan sözcükler; ile, kadar,
    gibi, veya, için...

Kendi başına anlamı olmayan sözcükler bulundukları |


cümlede anlam kazanırlar. ||

i

Senin kadar güçlü değii. (karşılaştırma) ;



Altın gibi bir kalbi var. (benzerlik) J

ANLAMLARI AÇISINDAN SÖZCÜKLER | SÖZCÜKLERDE ÇOK ANLAMLILIK

Sözcüklerin, yansıttıkları temel anlamın yanı sıra yeni kavramlar da anlatır hale gelmelerine çok anlamlılık denir. Sınavda çıkan sözcükte anlam sorularının büyük bir kısmı çok anlamlılıkla ilgilidir. Bunun için soruları çözerken sözcüğün kafamızdaki kalıplaşmış anlamını değil; cümle içinde kazandığı anlamını esas almalıyız.

"Kesmek" sözcüğünü ele alalım:

Bir seyi parçalara ayırmak: Elindeki ipi makasla kesti.

İlişkiyi bitirmek: Onunla ilişkimi kestim.

Bakmak: Adam saatlerdir beni kesiyor.

Son vermek: Artık sesini kesmelisin.

Kapatmak, engellemek: Polis yolu kesti.

Bu anlamları çoğaltmak mümkündür.



Örnek:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "almak" sözcüğü-
nün anlamıyla kullanımı uymamaktadır?
anlam kullanım


  1. ele geçirmek, fethetmek: bu şehri biz aldık, biz koruyacağız

  2. Yolmak, koparmak: kaşını sıkça aidırıyor.

  3. çevirmek kuşatmak: onu evden ben alırım

  4. içeri sızdırmak: gemi su almaya başladı

E) içine sığdırmak. Bu araba on kişiyi alır.

S

C seçeneğindeki çevirmek sözcüğü ile kullanımı birbirine uymamaktadır. Cümledeki kullanımına göre bir yerden alıp başka yere götürmek anlamındadır.

(Cevap C)

1.GERÇEKANLAM

a) Temel Anlam S&te

Bir kelimenin herkes tarafından bilinen ilk anlamına denir. Bir kelime söylendiğinde "i!k anda" herkes aynı şeyi anlıyorsa, bu o kelimenin gerçek anlamıdır. Örnek: "Suya büyükçe bir yem attı." Bu cümlede "atmak" kelimesi "bir cismi bir yöne doğru fırlatmak" anlamıyla kullanılmıştır. Bu anlam sözcüğün ilk (gerçek) anlamıdır.



Örnek:

  1. Duvarın üstünden güçlükle atiadı.

  2. Son bomba büyük bir gürültüyle patladı.

  3. Çok kayganmış yere ştüm.

  4. Gülhan diş sağlığına önem veriyor.

  5. Bu mevsimde başını soğuktan korumalısın.

  6. Paketlerin her biri 25 kg'dan daha ağır olmamalı.

  7. Yeni aldığım kunduraayaklarımı incitti.

  8. Yeşii gözleri ona gurur veriyordu.

  9. Düğmeyi diktim ama iğneyi kaybettim.

Altı çizili sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılmıştır.

b) Yan Anlam

Bir sözcüğün temel anlamına bağlı olarak kazandığı yeni anlama yan anlam denir. Yan anlam ile temel anlam arasında bir benzerlik ilişkisi vardır.

- Şirketin başında oğlunu görmek istiyordu.



-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISU

  1. İki saat yürüyerek suyun gözüne ulaştık.

  2. Çekmec9nin gözlerinde kalemi bulamadım.

  3. Kravat iğnesi takıım elbisesine uymuyordu.

Altı çizili sözcükleryan aniamlarıyla kullanılmıştır.

Sözcükİ9re yan anlam kazandırmanın yoltarından biri de insan organlarını doğadaki kavramlara aktarmaktır. Şu örnekleri inceleyelim



  1. Yorganın yüzü

  2. Ayakkabının burnu




  1. Dağın sırtı

  2. Küreğin beli

2005 KPSS

Bir eleştirmenimiz şöyle diyor: "Şu da bir gerçektir ki, şiirin avagına köstek olan uyağı atmakla, Orhan Veli şiirimize çok büyük katkıda bulunmuştur."



Bu cümlede altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı-dakilerden hangisidir?

  1. Şiirin anlaşılmasını zorlaştırmak

  2. Şairteri birbirini taklit etmeye yönlendirmek

  3. Şiirin benimsenip sevilmesini eng^llemek

  4. Şiiri, belirli sınırların içine haps9tmek

E) Şiirde, bilinen konuların işlenmesine yol açmak

"Köstek olmak" deyımi bir işin yapılmasında engel teşkil etmek, daraltmak anlamındadır. Açıklamaya en uygun ifade "şiiri, belirli sınırların içine hapsetmek" ifadesidir.

(CşyapD)

2.MECAZANLAM

Bir sözcüğün gerçek anlamından büsbütün kayarak başka bir anlamı karşıiayacak biçimde kullanılmasıyla mecaz anlam oluşur.

| M^caz anlam kelim^ye bizim yüklediğimiz anlamdır. |


  1. Tatlı diliyle bize mutluluk verdi.

  2. Onurumu kırmana izin veremem.

  3. Yüreğindeki inçe sızı ile yaşayacak.

  4. Konuyu ann^me açmaktan başka çarem yoktu.

  5. Öğretmenin gözünden de düş.

Altı çizili sözcükler mecaz anlamda kullanılmıştır.

Sözcüğün temel ve yan anlamı o sözcüğün gerçek anla-mı olarak değerlendirilir.



Ornek:Sevincini aözlerinden okuyabiliyordum.I (Temel | \ anlam) \GerçekKalemlerini çantanın gözü-ne yerleştirdi.İ (Yan anlam)anlamSen benim iki gözümsün.1 (Mecaz i İ anlam) \Mecaz

anlamElmanın yere düşmesini ilk gören kimdi?i (Temel ; : anlam) :Gerçek anlamYılın ilk karı Erciyes'e düştü.i (Yan anlam) i

Bu derde düşeli yüzü gülmüyor; (Mecaz \ \ anlam) !Mecaz aniam"Bakmak" sözcüğünün anlamca türlenişini inceieyelim:


  1. Her tarafa baktım; ama onu göremedim. (Temel
    Anlam)

  2. Güneye bakan pencereden denizi görebilirsiniz.
    (Yan Anlam)

  3. Yaşlılık yıllarında anneme ben bakmak isterim.
    (Mecaz Anlam)

3. TERİM ANLAM

Bilim, sanat, spor ya da meslek dallarından birinde kav-ram oluşturan sözcüklere terim denir. Terimler kesin anlamlıdırlar V9 tanımiarı evrenseldîr.



Örnek:

  1. Bu oyun iki perdeden oluşuyor. (Terim)

  2. Kutuplar buzullarla kaplıdır. (Terim)

  3. Takımımız üç gol_yedi. (Terim)

  4. ıortav problemlerini çözüyorum. (Terim)

  5. Bu gazel çok güzelmiş. (Terim)

  6. Üçgenin ılarını bulamadı, (Terim)

  7. Benim ımdan sorun yok (Terim Değil)

BiloiNolu/

Bir sözcüğün terim anlamlı olabilmesi için cümle ö- nemlidir. Sözcük cümle içinde tanım yapılabilecek



4. SOYUT-SOMUTANLAM

Somut: Beş duyu organımızdan herhangi biriyle algıladı-ğımız kavramlardır.

- Soğuk havada dışarıdaydık. (somut-

deri-^dokunma duyu organı)

- Güzel sesini dinledik. (somut-kulak—»işitme duyu


organı)


-TÜRKÇE-

- Mavi kazak giymiş. (somut-göz—>görme duyu or-ganı)

Soyut: Beş duyu organımızdan herhangi biriyle algılaya-madığımıztüm kavramlardır.

Rüya gördüm. (soyut-beyin —>beyin bir duyu organı değil)

Hasret zordur. (soyut-kalp —> kalp bir duyu or-ganı değil)

|şomutlamâl[Soyut kavramların anlatılması biraz zordur. BlT nedenle biz daha kolay anlaşılan ve anlatılan somut sözcükleri kullanırız. Buna somutlama denir.



Örnek:

- Geçen yıl ka]j) ameliyatı oldu.



somut

- 0 kalpsizin biridir. (Somutlama)



soyut (Gerçekten kalbi mi yok?)

5. NİTEL-NİCEL ANLAM

Nitel: Bir kavramın ya da varlığın özelliklerini anlatan sözcüklere nitel anlamlı sözcükler denir. Bu sözcükler "Nasıl?" sorusuna cevap verirler.

- Büyük adam olacağım. Nitel (ölçülemez) -Tath sözler etti. Nitel (ölçülemez)



Nicel: Bir kavramın ya da varlığın azalıp çoğalan, sayı-lan, ölçülen, tartılan özelliklerini anlatan sözcüklere nicel anlamlı sözcükler denir.

  1. Büyük bir ev. Nicel (ölçülebilir)

  2. Uzun yol. Nicel (ölçülebilir)
    Dar pantolon. Nicel (ölçülebilir)

6. GENEL VE ÖZEL ANLAM

Aralarındaki ortak özelliklere göre daha çok varlığı kap-sayan, aynı kavramları topluca düşündüren sözcüklere genel; anlamları sınırlı olan, kavramları tek tek düşündü-ren sözcüklere de özel anlamlı sözcükler denir.



Örnek:

Türkiye - Ankara - Sincan (genelden özele)

Ses. hece, sözcük, cümle, paragraf (özelden genele)

SÖZCÜKLER ARASI ANLAM İÜŞKİLERİ

a) Anlamdaş (Eş Anlamlı) Sözcükler:

Yazılış ve okunuş bakımından farklı, fakat anlamca aynı olan sözcüklerdir. Anlamdaş sözcüklerden biri genelde yabancı kökenlidir.

Kıymet- değer, cevap- yanıt, misafir- konuk

tc m n

co w

Eş anlamlı kelimeler genellikle birbirlerinin yerine kullanı-labilirler. Ancak bazı durumlarda anlamdaş sözcükler birbirinin yerini tutamaz. Buna en güzel örnek deyimlerdir.



Örnek:

  1. Ben bu işi kafama koydum.

  2. Ben bu işi başıma koydum. (Diyemeyiz. Çünkü

anlatım bozukluğuna yol açarız.)
Eş anlamlı kelimeler dahi oisa deyimlerîn ya da ata-

Örnek:

Adamın kafası taşla yarılmıştı. Çocuk başını doğrultamıyordu.



Örnek:

Serhat düzenbazın birisidir. Böyle hilekâr adam olmaz.

Dikkat edilirse bu sözcüklerin söyleyiş ve yazılışları farklı, anlamları ise aynıdır. işte böyle sözcüklere eş anlamlı sözcükler denir.

Bir sözcüğün eş anlamiısını bulurken cümle içindeki anlamına bakılır.



b) Yakın Anlamlı Sözcükler / Sözler

Eş anlamlı gibi görünmelerine karşın aralarında az çok

anlam ayrılıkları bulunan sözcükierdir.

Örnek:

öğüt


nasihat Yol gösterici söz

akıl

Ortak Anlam



Yakın anlamlı Sözcükler

nilgiNotuf

| Aynı anlama gelebilecek sözcükleri cümle içerisinde \ | bir arada kullanmak anlatım bozukluğuna yol açar. [



Örnek: Önümüzde saglıklı ve sıhhatli nice yıllar var. (Altı çizgili sözcüklerin biri gereksizdir.)

c) Karşıt (Zıt) Anlamlı Sözcükler

Anlam bakımından birbirine ters düşen, birbiriyle çelişen sözcüklere karşıt (zıt) sözcükler denir. Sözcüklerin olum-suzları, karşıt anlamları değildir.



Örnek:

» gel X git (zıt anlamlı)


-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

» gel-gelme (zıt değil)

Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcükleri inceleye-lim. Hepsi zıt anlam oluşturmuştur.



Örnek:

  1. "Gönlümü alan siz, vermeven siz."

  2. "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz."

  3. Eski şmandan dost olmaz.

  4. Kah ağlayıp kah gülmüşüm kimin umurunda.
    d) Eş Sesli (Sesteş) Sözcükler

Yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları tümüyle farklı olan sözcüklerdir.

Sözcükler arasındaki gerçek-mecaz anlam ilişkisi sesteş-

lik oluşturmaz.

Örnek:

Niçin kondun a bülbül

Kapımdaki asmava. (üzüm çardağı)

Ben yarimden ayrılmam

Götürseler asmava. (idam etme eylemi)

SÖZCÜKLERLE İLGİLİ ANLAM OLAYLARI

a) Dolaylama

Bir sözcükle anlatılabilecek kavramları başka sözcüklerle aynı anlama gelecek biçimde anlatmaya denir.



Örnek:

  1. Yavru vatan—»-Kıbrıs

  2. Beyaz altın—ºPamuk

  3. Meşin yuvarlak—>Futbol topu

  4. Minik serçe—>Sezen Aksu

  5. Güneyin incisi—f İzmir

  6. Kara elmas—> Köımür

  7. Bacasız sanayi—>Turizm

b) Güzel Adlandırma:

Duyulduğu zaman korku, nefret, tiksinti gibi duygular uyandıran kavramları daha güzel sözcüklerle anlatmaya güzel adlandırma denir.



Örnek:

  1. Vefat 9tmek—> öimek

  2. İstifra 9tmek—* kusmak

  3. Defnetmek—> gömmek

  4. İşitme engelli—> sağır

AKTARMALAR

a) Ad Aktarması (Düz değişmece)

Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden, herhangi bir ilişkiden ya da çağrışımlardan yararianarak başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıyla oluşturulur.



Örnek:

- İçeri girerken ayaklarını çıkar. (ayakkabılarını)

Ayaklarını kelimesinden hepimiz çağrışımsal olarak ayak-kabımızı anlıyoruz. Burada iç-dış ilişkisi kurularak ad aktarması yapılmıştır..

Ayak —> Ayakkabı

dış


Ad aktarmasının bir adı da Mecaz-ı Mürsel'dir.

Örnek:

Orhan Pamuk'u okuvorum. (kitap)

"Çatma kaşlarını ey nazlı hilâl!" (bayrak) Gökten bereket yağıyor. (yağmur)



b) Deyim Aktarması

Ad aktarmasından farklı olarak benzetme amacı güdüle-rekyapılır.



1) İnsandan Doğaya Aktarma: Organ adlarının, insana
ait özelliklerin doğaya aktarılmasıdır.

İnsan dışındaki kavramlar Türkçe'de doğa şeklinde ad-landırılır.



  1. ölü deniz (deyim aktarması) (insandan doğaya)

  2. kel tepe (deyim aktarması) (insandan doğaya)

2) Doğadan İnsana Aktarma: Doğayla ilgili özellikler
insanlara aktarılabilir.

- sert adam (deyim aktarması) (doğaya ait bir özel-


lik)

3) Duyular Arası Aktarma: Bir duyu organının yapabile-
ceği bir görevi başka bir duyu organının üstienmesidîr.

Tatlı S9S



tatma

işitme

Burada dilin yapabileceği işlevi kulak üstlenmiştir. Buna duyular arası aktarma denir.




-TÜRKÇE-

KALIPLAŞMIŞ SÖZCÜK GRUPLARI (SÖZ ÖBEKLERİ)

DEYİMLER

Deyim, en az iki sözcüğün kalıplaşarak yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan mecaz sözlerdir.

» Deyimlerde, kelimelerden biri veya kelimelerin tümü anlam kaybına uğrar.

» Deyimler kalıplaşmış söz gruplarıdır.

» Deyimler yargı bildirmez, öğüt vermezler.

» Deyimi oluşturan kelimeler değiştirilemez.

» Az sözle çok şey anlatılmasını sağlar.

» Bir dilin en zengin ve renkli malzemesidir; dilin gücü-nün göstergesidir.

» En az iki kelimeden meydana gelen söz gruplarıdır. » Mecaz anlamlı, kalıplaşmış söz öbekleridir.

Gelelim senın şıırierıne... Senin şiirin ne renk? Onlar ^

şiirimizin neresinde duruyor? Sen bu şiirieri yazarken p

kimlerden el aldın? Bunlar, öteki şairlerin şiirlerinden %

hangi yönleriyle ayrılıyor? %

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada geçen "el al-mak" deyiminin anlamını içermektedir?



  1. Senin şiirlerinin, öteki şairlerin şiirlerinden farkı nedir?

  2. Senin şiirlerinin edebiyatımızdaki yeri nedir?

  3. Şiir alanında beğenip etkilendiğin şairler hangileridir?

  4. Şiirlerinde ne gibi yenilikler gözleniyor?

E) Başka hangi şairler senin gibi şiir yazıyor?

Deyimlerin anlamları doğru olarak bilindikten sonra bu tür soruiarın çözümü çok daha kolay olacaktır. "El almak" deyimi daha önceden var olan bir geleneği, alışkanlığı, yeteneği devam ettirmek demektir. Bu bilgiler ışığında doğru yanıtın C seçeneği olduğu açıktır.

(CeyapC)


  1. Başarmak için terlemeyi göze almalısın. (Bir şeyı
    yapabilecek cesareti göstermek)

  2. Ocağına düşmek

  3. Dört elle sarılmak

  4. Yüreği ağzına gelmek.

  5. Hükümet bu ay yine kemerleri sıktı.

  6. Bu teklife aklı yatan var mı?

  7. Olanları aklım almıyor.

  8. Atı alan Üsküdar'ı geçti. (Cümle şeklinde deyim)

  9. Çoğu gitti azı kaldı. (Cümle şeklinde deyim)

ATASÖZLERİ

Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural, bilgece düşünce veya nasihat olarak anlatan, kalıp-laşmış biçimleri bulunan ve toplum tarafından benimsen-miş özlü sözlerdir.

» Anlam derinliği vardır. » Yargı bildiren cümlelerdir.

» Kalıplaşmış ve halk diline, kültürüne yerleşmiş cümle-lerdir. (Sözcükler değiştirilemez)

» Anonimdir, kimin söylediği belli değildir.

» Çoğu mecaz anlamlıdır.



Örnek:

  1. "Bir elin nesi var, iki elin sesi var." (Birlikteliğin
    önemi)

  2. "Sakla samanı, gelir zamanı." (Tutumlu olmak)

  3. "Su uyur, düşman uyumaz." (Dikkatli olmak)




  1. "Acı patlıcanı kırağı çalmaz." (Hayatta bir çok so-
    runla karşılaşıp bunlardan başarı ile çıkmış oian-
    iar, bundan sonra karşılaşacakları zorlukları da
    atlatabilirler.)

  2. "Babadan mal kalır, kemal kalmaz." ( Maddi var-

lıklar çocuklara miras kalabilir, ama olgunluk ve fazilet miras yoluyla kazanılmaz.)


Örnek:

  1. Dünya başına yıkılmak (Umutlarını yitirmek.)

  2. Dünya başına dar olmak. (Büyük bir çaresizlik i-
    çinde kalmak.)

  3. Bir an ondan gözümü alamadım. (bakmaya do-

yamamak)

[ Deyimler kavram ve durum bildirir, yargı bildirmez. |


I Ataşözleri yargı bildirir, nasihat eder. j

İKİLEMELER

Sözcüklerin anlam gücünü arttırmak ve anlamı pekiştir-mek için aynı ya da benzer sözcüklerin ya da karşıt an-lamlı sözcüklerle benzer sesli sözcüklerin bir arada




-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-



ÇOZUMLU ORNEKLER

kullanılmasıyla oluşan sözcük gruplarına ikileme denir. Değişik yollarla ikileme oluşturulabilir.

» Aynı sözcüklerle;


  1. Yavas vavas geldi.

  2. Hızlı hızlı konuştu

» Karşıt anlamlı sözcüklerle;

  1. Asağı vukarı elii milyon eder.

  2. Evde irili ufaklı bir çok eşya var.

» Biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerle;

  1. Para mara istemem.

  2. Yırtık pırtık olmuş,

» Yakın anlamlı sözcüklerle;

- Doğru dürüst konuşmuyor.

- Hısım akrabavı ziyaret etti.
» Yansıma sözcüklerle;


  1. Zangırzangır titriyor.

  2. Gümbür gümbür geliyor.

» İkisi de anlamsız sözcüklerle:

- Abur cubur yemek yeme.

- Ivırzıvır ne varsa almış.

o ço

Ui

Aşağıdakilerin hangisinde mecaz anlamıyla kullanılmış bir sözcük vardır?


  1. Ankara-Adana arası sanırım yedi saattir.

  2. Babam gözlerini kısmış bize bakıyordu.

  3. Müdür Beyi uzun zamandır tanıyorum.

  4. Çamaşır makinesinin kolu kırılmış.

E) Bu işte senin harcanmanı istemem.

Ç&2ÖM8

E seçeneğindeki "harcanmanı" sözcüğünü inceleye-lim. Bu sözcüğün gerçek anlamıyla kullanıldığı yer para harcamaktır. E seçeneğinde ise anlatılmak is-tenen "ziyan olmak"tır.

(Cevap E)


2005 KPSS

Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözlerden han-gisi "ikileme" degildir?

  1. Gördüklerini iki gözü iki çeşme anlattı.

  2. Duyduklarını gûle oynava anlattı.

  3. İçine karıştığı olayları isteksiz isteksiz anlattı.

  4. Başına gelenleri, enine bovuna anlattı.

E) Düsündüklerin ık secik anlattı.

"iki gözü iki çeşme "ikileme değil; deyimdir.

(CevapA)

Aşağıdakilerin hangisinde "perde" sözcüğü "belir-sizlik, sır" anlamında kullanılmıştır?


  1. Yolsuzluklar üstündeki perde hâlâ aralanamadı.

  2. Eve geldiğinde ilk iş perdeyi kapatmaktı.

  3. Oyunumuz gelecek hafta perde diyecek.

  4. Perdeden süzülen ışık odayı dolduruyordu.

E) Olanları nasıl görmezsin, gözüne perde mi çekti-
ler?

Böyle sorularda, sözcüklerin cümle içindeki kullanım-larına göre kazandıkları anlam esas alınmalıdır. Bu-na göre "perde" sözcüğünün belirsizlik, sır anlamın-da kullanıldığı cümle A seçeneğindeki cümledir.

(Cevap A)




-TÜRKÇE-

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde dolaylama vardır?

  1. Karşılaşmada kalecimiz büyük alkış topladı.

  2. Çukurova beyaz altın üretiminde ilk sıradadır.

  3. Zonguldak, Türkiye'nin kömür deposudur.

  4. Büyük bir kuş gölde kaygısızca süzülüyordu.

E) Futbol takımımız yine yüzümüzü güldürdü.

Dolaylamayı hatırlayalım. Bir kelimeyle anlatılan bir kavramı, iki kelimeyle anlatmaya denirdi. Beyaz ai-tın; pamuk (Dolaylama).

(Cevap B)


Yüklə 2,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin