Miras Hukuku, Medeni Hukukun bir daiıdır ve mirasa ilişkin uyuşmazlıklar hukuk mahkemeierinde görülür.
(Cevap B)
4.
1. Aşağıdakilerden hangisi, 1982 Anayasası'nda yer alan laiklik ilkesinin gereklerinden biri değildir? (99 DMS OÖ)
Dini inanç özgürlüğünün sağlanması
Resmi bir devlet dininin olmaması
Devletin, din hizmetleriyle ilgilenmernesi
Devlet yönetiminin herhangi bir dinin vesayeti
altında bulunmaması
E) Din özgürlüğünün kötüye kullanılmaması
Gerek 1961 Anayasası'nda gerekse 1982 Anayasası'nda Diyanet İşleri Başkanlığı'na yer verilmiştir. Bu kanunun başlıca amacı dini duyguların sömürülmemesi için dini konularda halkı aydınlatmaktır.
(Cevap C)
o
2.
1982 Anayasası'na göre, aşağıdakilerden hangisi g yüksek mahkemelerden biridir? (99 DMS OÖ) g
o
CNJ
Bölge Idare Mahkemesi ^"
Yüksek Hakem Kurulu 5
Devlet Güvenlik Mahkemesi
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
E) Uyuşmazlık Mahkemesi
Anayasaya göre Yüksek Mahkemeler; Anayasa mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek Mahkemeleri ve Uyuşmazlık Mahkemesidir.
(Cevap E)
3.
açılacak (99 DMS
Aşağıdakilerden hangisi nedeniyle dayalara ceza mahkemeleri bakmaz? OÖ)
Dolandırıcılık
Miras
Hırsızlık
Yaralama
E) Cinayet
1982 Anayasası'na göre aşağıdakilerden hangisi Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinden değildir? (2004 KPSS)
A)
B) C) D)
E)
Kanun değişikliklerini gerek gördüğünde halk
oyuna sunma
Anayasa mahkemesine iptal davası açma
Üniversite rektörlerini atamak
Yabancı devletlere Türkiye devletinin
temsilcilerini göndermek
Devlet Denetleme Kurulu başkanını ve üyelerini
atamak
Cumhurbaşkanı gerekli gördüğünde "Kanun değişikliklerini" deği! "Anayasa değişikliklerini" halk oyuna sunabilir.
(Cevap A)
BilgiNotu j
Anayasa değişikliği teklifi, beşte üç veya daha fazla fakat üçte ikiden az oyla kabul edildiği takdirde Cumhurbaşkanının kanunu tekrar görüşülmek üzere Meclise iade etmesi veya kanunun halk oyuna sunulması gibi iki ihtimal ortaya çıkar. Cumhurbaşkanının iadesi halinde anayasa değişikliği sürecinin devam edebilmesi için, meclisln bu kanunun üye tam sayısının en az üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul etmesi gerekir. Bu durumda Cumhurbaşkanı kanunu ya halk oyuna sunabilir, ya da onaylayarak kesinleştirebilir. Cumhurbaşkanı beşte üçle üçte iki arasında oyla kabul edilmiş bir anayasa değişikliğini iade etmezse halk oyuna sunulması zorunludur. Anayasa değişikliğine dair kanun meclisteki oylamada üçte iki veya daha büyük bir çoğunlukla kabul edildiği takdirde ise üç ihtimal ortaya çıkmaktadır. Halk oyuna sunmak, onaylayarak kesinleştirmek meclise iade etmek.
-GÜNCEL: TÜRKİYE'NİN SOSYO-EKONOMİK KONULARU
105
GÜNCEL | Türkiye'nin Sosyo-Ekonomik Yapısına Genel Bakış 1
Bildiğiniz gibi KPSS'de 60 sorudan oiuşan Genel Kültür Testi'nin 3 sorusu "Güncel Bilgiier" adıyla nitelendirdiğimiz Türkiye ve dünya ile ilgili sosyo-ekonomik konular kapsamında olmaktadır. Bu bölümün çerçevesini çok kesin çizgilerle sınırlandıramamakla birlikte, geçmiş yıllarda sorulan soruları göz önüne alarak genel bir çerçeve belirleyebiliriz.
Bu kapsamda ekonomi, nüfus, turizm, eğitim, tarım, ormancıiık, çevre sorunları, deprem, sağlık konusundaki önemli bilgiler ve gelişmeler özet şekilde sunulacaktır.
Konuya geçmeden önce, 2005 KPSS'de sorulan Güncel Bilgiler sorularını ve çözümlerini gözden geçirelim.
I.Birleşmiş Milletler ll.Ba.ti Avrupa Birliği lll.İslam Kalkınma Bankası IV.Karadeniz Ekonomik işbirliği Teşkilatı
Türkiye, yukarıdaki kuruluşlardan hangilerinde kurucu üye olarak yer almıştır?
A) Yalnız I B) Yalnız IV C) II ve III
D)l, III, IV E)ll, IHvelV
1. Türkiye'yi IMF ile ilişkilerde aşağıdakilerden hangisi temsil etmektedir? (2005 KPSS)
Devlet Planlama Teşkilatı
TC Merkez Bankası
Hazine Müsteşarlığı
Dış Ticaret Müsteşarlığı
E) Maliye Bakanlığı
ÇÖZÜM:
Türkiye'yî IMF ile ilişkilerde Hazine Müsteşarlığı
temsil etmektedir.
IMF, Uluslararası Para Fonu (Intemational
Monetary Fund): 1944 yılında uluslararası para
sisteminin esaslarını belirleyen Bretton VVoods
Anlaşması gereğince kurulmuş ve 1 Mart 1947'den
itibaren fiilen çalışmaya başiamıştır. Merkezi
VVashington'dadır.
Türkiye IMF'ye 11 Mart 1947 tarihinde üye olmuştur.
İlk stand-by anlaşmasının yapıldığı tarih 1 Ocak
1961.
Türkiye 43 yılda IMF ile 18 kez stand-by anlaşması
yaptı.
18 stand-by'da toplam 47 milyar dolar kaynak
kullandı.
IMF'ye 2005 yılı itibariyle 184 ülke üyedir.
(Cevap C)
tn
"o
tr. ıu
Q
m
"5
>■
Türkiye; seçeneklerde belirtilen Batı Avrupa Birliği hariç diğer örgütlere (Birleşmiş Milletler, islam Kalkınma Bankası, Karadeniz Ekonomik işbirliği Teşkilatı) üyedir. Ancak bunlardan sadece Karadeniz Ekonomik işbirliği Teşkilatı'nın kurucu üyesidir. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı (KEİT) Türkiye'nin inisiyatifiyle, 25 Haziran 1992 tarihinde İstanbul'da düzenlenen Zirve Toplantısıyla resmen işlerlik kazanmıştır.
(Cevap B)
Bankalar Kanunu'na göre Türkiye'de banka açma yetkisini aşağıdakilerden hangisi verir?
B) Bankalar Birliği
D) Sermaye Piyasası Kurulu
A) Bakanlar Kurulu C) Maliye Bakanlığı E) TC Merkez Bankası
Ç&M&Ms
Türkiye'de bir bankanın kurulması ya da yurtdışında kurulmuş bulunan bir bankanın Türkiye'de bir şubesinin açılmasına Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun en az 5 üyenin olumlu oyuyla aldığı karara dayanarak yapacağı öneri üzerine Bakanlar Kurulu tarafından izin verilir. Kuruluş ya da Türkiye'de şube açılmasına ilişkin izinler izin tarihinden itibaren 1 yıl içinde faaliyete geçilmemesi durumunda geçersiz olur.
(Cevap A)
106-
-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aşağıdaki kuruluşlardan hangisine bağlıdır?
4.
B) Avrupa Birliği D) NATO
A) Avrupa Konseyi C) Batı Avrtıpa Birliği E) Birleşmiş Milletler
Avrupa Konseyi'ni kuran Londra Antlaşması'nı 5 Mayıs 1949'da 10 Avrupa ülkesi imzalamıştır. Avrupa Konseyi'nin belkemiğini oluşturan Avrupa insan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ise 4 Kasım 1950'de Roma'da imzalanmıştır. Türkiye, Avrupa Konseyi'ne, kuruluşundan üç ay sonra Yunanistan ve İzlanda ile birlikte Ağustos 1949'da davet eclilerek, bu örgütün kurucu üyeleri arasında yer almıştır. Avrupa Konseyi'nin Organları
Karar organı olan Bakanlar Komitesi,
Danışma organı olan Parlamenter Meclis
Yerel yönetimlerin geliştirilmesini amaçlayan Yerel
ve Bölgesel Yönetimler Kongresi (YBYK).
Bir denetim organı olan Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi
(Cevap A)
TÜRKİYE'NİN DEMOGRAFİK YAPISI
Ülkemizd9 ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır. Bu sayıma göre 13.648.270 olan nüfusun 3.305.879'u şehirlerde, 10.342.391 'i ise kırsal bölgelerde yaşıyordu. Son nüfus sayımı Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından 22 Ekim 2000 tarihinde uygulandı. 81 ilde yapılan bu sayımın sonucuna göre, ülkemizin nüfusu 67.803.927; il V9 ilçe merkezlerinin nüfusu 44.006.274, bucak ve köyierin nüfusu ise 23.797.653 olarak belirlenmiştir.
Türkiye, nüfus miktarı açısından komşuları arasında birinci sırada yer almaktadır. Ülkemizin nüfusu, İran dışındaki komşularının tamamının nüfusu kadardır. Avrupa ülkeieri ile kıyasladığımızda ise, 40 ülke içinde Almanya ve Rusya Federasyonu'ndan sonra üçüncü sırada yer almaktadır.
;İİ!İİİİ
Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre 2000 yılı itibariyle Türkiye'nin nüfusu 67.8 milyondur, Nüfus artış hızında son yıllarda azalma gözlenmektedir. Söz konusu verilere göre yıllık nüfus artış hızı binde 18.35 olmuştur. Türkiye'de nüfusun en önemli özelliklerinden biri genç olmasıdır. Türkiye dünyanın 9n hızlı kentleşme sürecindeki ülkelerinden biridir. Ticaret ve sanayiinin 9n fazla geliştiği bölge olan Marmara Bölgesi, 9n yüksek nüfus yoğunluğuna sahip olan bölgedir. Bunun dışında akarsu boylarında ve tarıma elverişli ovalarda da nüfus kalabalıklaşmaktadır.
o ço 'a
2000 yılında yapılan 14. Genel Nüfus Sayımına göre önemli sonuçlar aşağıda belirtilmiştir:
» 1927 yılında yaklaşık 13 milyon 600 bin olan nüfusumuz 73 yılda beş kat artış göstermiştir.
» Nüfus artış hızı azalmaktadır. Yıllık nüfus artış hızı, 1980-1985 döneminde binde 24.9, 1985-1990 döneminde binde 21.7 iken 1990-2000 döneminde binde 18.3'e düşmüştür.
» 1945 yıtından sonra ilk kez 1990-2000 döneminde nüfus artış hızı binde 20'nin altına düşmüştür.
» Türkiye'nin yaş ve cinsiyet piramidi (nüfus piramidi) incelendiğinde, çocuk ve genç nüfusun fazla olması dikkati çeker. Nüfusun % 551, 0-24 yaş dilimindedir. 25-39 yaş dilimi ise, nüfusun yaklaşık % 7'sini oluşturmaktadır. 65 ve daha yukarı yaşlardaki nüfus ise, ülke nüfusunun ancak % 4'lük payına sahiptir.
1927-1950 döneminde şebirlerde bulunan nüfusun oranı önemli bir değişim göstermemiş, 1950 yılından sonra şehirlerde bulunan nüfusun oranı hızla artmıştır. Ülkemizd9 şehirlerde bulunan nüfus, köylerde bulunan nüfusa göre çok büyük bir hızla artmaktadır. 1990-2000 döneminde şehirlerde bulunan nüfusun yıllık artış hızı binde 26.8 iken köylerde bulunan nüfusun yıllık artış hızı binde 4.2'dir. 1927-2000 dönemi dikkate alındığında, ülkemizde 1985 yılından sonra şehirlerde bulunan nüfusun köylerde bulunan nüfustan daha fazla olduğu bir dönemin başladığı görülmektedir. Ülkemizde şehirlerde bulunan nüfusun oranı son on yılda önemli artış göstererek 1990 yılında yüzde 59 iken 2000 yılında yüzde 64.9'a yükselmiştir.
-GUNCEL: TURKIYE'NIN SOSYO-EKONOMIK KONULARI-
107
BÖLĞELERE GÖRE^EHİR VE KÖY NÜFÜSU VEİYIÜ.IKNÜFÜSİRTI
2000 Genel Nüfus SayımıYıllık nüfus artış hızı %Bolge Nüfusunun Turkiye Nüfusuna OranıBÖLGELER j TOPLAMŞEHİRKÖYTOPLAM I ŞEHİRKÖYMarmara ] 17 365 02713 730 9623 634 06526,69 | 28,2621,0025,6Ege 8 938 7815 495 5753 443 20616,29 j 23,505,7613,2Akdeniz 8 706 0055 204 2033 501 80221,43 25,0316,3012,8İç Anadolu | 11 608 8688 039 0363 569 83215,78 İ 22,591,9617,1Karadeniz İ 8 439 2134 137 4664 301 7473.65 21,48-10,9412,4DoğuAnadolu I 6 1374143 255 8962 88151813,75 I 35,37-6,109,1Güneydoflu Anadolu | 6 608 61941431362 465 48324,79 i 36,577,679,7TOPLAM 67 803 92744 006 27423 797 65318,28 26,814,21100,0Bölgesel Dağılım
1990-2000 döneminde yedi coğrafi bölgenin tamamının nüfusu artmaktadır. Bölgeler arasında en yüksek artış hızı Marmara Bölgesinde, en düşük artış hızı ise Karadeniz Bölgesinde gerçekleşmiştir. 1990-2000 döneminde Marmara Bölgesinin yıllık nüfus artış hızı binde 26.7, Karadeniz Bölgesinin yıllık nüfus artış hızı binde 3.6'dır.
Ülke genelindeki nüfusun yüzde 26'sının bulunduğu Marmara Bölgesi en fazla nüfusa sahip iken, nüfusun yüzde 9'unun bulunduğu Doğu Anadolu Bölgesi en az nüfusa sahiptir.
Bölgeler arasmda şehir nüfus oranı en fazla olan bölge Marmara Böigesi iken en az olan bölge Karadeniz Bölgesidir. Marmara Bölgesindeki nüfusun yüzde 79'u, Karadeniz Bölgesindeki nüfusun ise yüzde 49'u şehirlerde bulunmaktadır.
İllerin Nüfus Büyüklüğü
81 ilden toplam nüfusu en fazla olan ilk üç il sırasıyla İstanbul, Ankara ve izmir'dir. Bu illerden İstanbul'un toplam nüfusu 10.018.735, Ankara'nın toplam nüfusu 4.007.860 ve İzmir ilinin toplam nüfusu 3.370.866'dır. Bu illerin il merkezlerinin nüfusu, İstanbul'un 8.803.468, Ankara'nın 3.203.362 ve İzmir'in 2.232.265'tir.
İstanbul ilindeki nüfus, ülke toplamındaki nüfusun yüzde 15'ini kapsamaktadır. Bir başka ifadeyle, ülkemizdeki her yüz kişiden 15'i İstanbul ilinde bulunmaktadır.
İstanbul, Ankara ve İzmir illerindeki nüfusun çoğunluğu il merkezinde bulunmaktadır. İstanbul ilindeki nüfusun yüzde 88'i il merkezinde bulunmakta iken bu oran Ankara ilinde yüzde 80, İzmir ilinde ise yüzde 66'dır.
Nüfus büyüklüğü en az olan ilk üç il Tunceli, Bayburt ve Kilis illeridir. Tunceli ilinin toplam nüfusu 93.584, Bayburt ilinin toplam nüfusu 97.358 ve Kilis ilinin toplam
nüfusu 114.724'tür. Bu illerin il merkezlerinin nüfusu sırasıyla Tunceli'nin 25.041, Bayburt'un 32.285 ve Kilis'in 70.670'tir. Tunceli, Bayburt ve Kilis illeri toplam nüfus açısından son on yıl içinde nüfusları azalan iller arasında yer almaktadır.
İllerin Nüfus Artışı
Son on yılda 81 ilden 66'sının nüfusu artarken 15'inîn nüfusu azalmıştır. Nüfusu azalan iller Artvin, Çorum, Edirne, Kars, Kastamonu, Kırşehir, Sinop, Sivas, Tunceli, Zonguldak, Bayburt, Bartın, Ardahan, Karabük ve Kilis'tir.
81 il içinde nüfus artış hızı en yüksek olan ilk üç ii sırasıyla Antalya, Şanlıurfa ve İstanbul'dur. 1990-2000 döneminde Antalya'nm yıllık nüfus artış hızı binde 41.8, Şanlıurfa'nın yıllık nüfus artış hızı binde 36.6 ve İstanbul'un yıllık nüfus artış hızı ise binde 33.1 olarak gerçekleşmiştir.
81 il içinde nüfus artış hızı en düşük olan ilk üç il sırasıyla Tunceli, Ardahan ve Sinop'tur. 1990-2000 döneminde Tunceli'nin yıllık nüfus artış hızı binde -35.6, Ardahan'ın yıllık nüfus artış hızı binde -20.2 ve Sinop'un yıllık nüfus artış hızı binde -16.2 olarak gerçekleşmiştir.
itibariyle dikkat
Türkiye'nin demografik yapısı yıllar incelendiğinde, aşağıdaki özellikler çekmektedir:
Nüfus miktarı hızlı bir şekilde artmaktadır. Genç nüfus yaşlı nüfustan daha fazladır. Erkek nüfus kadın nüfustan fazladır. Nüfusun eğitim düzeyi sürekli yükselmektedir. Ortalama insan ömrü uzama eğilimindedir. Kentsel nüfus giderek artmaktadır. Yoğun iç ve dış göçler yaşanmaktadır.
108-
-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGİSİ-
NÜFUS ARTIŞININ NEDENLERİ
1. Doğurganlık oranının yüksek olması:
Doğurganlık, nüfus artışının doğal ve temel nedenidir. Doğurganlık, doğum yapabilecek yaştaki (15-49) kadınların doğurduğu ortalama çocuk sayısı olarak tanımlanabilir. Ülkemizde doğurganlık oranı, gelişmiş ülkelere oranla iki-üç kat daha yüksektir. Kırsal k9simlerd9 doğurganlık oranı, kentlere göre daha yüksektir. Türkiye'de eğitim düzeyi ile doğurganlık oranı arasında ters orantılı bir ilişki dikkat çekmektedir. Eğitim düzeyinin düşük olduğu kırsal bölgelerde doğurganlık oranı yüksek, eğitim düzeyinin daha yüksek olduğu kırsal yerlerde ise, doğurganlık oranı daha düşüktür. Bu durumun temel nedeni, aile planlamasının kırsal kesimde uygulanamamasıdır. Bir diğer neden ise, geleneksel aile anlayışıdır.
2.Bebek ölüm oranlarının azalması: Anne-
babaların çocuk sağlığı konusunda eğitilmeleri, sayısı
artan ana-çocuk sağlığı m^rkezleri, sağlık personeli
sayısının sürekli olarak artması, salgın hastalıklarla
mücad9İ9 konusundaki başarılı faaliyetler vb.
uygulamaların bir sonucu olarak, Cılk9mizd9 bebek
ölümleri giderek azalmıştır. Sağlık alanındaki gelişmeler
sonucunda, bebek ölüm hızı 1980-1985 döneminde binde
83 iken, 1995-2000 döneminde binde 39.a düşmüştür.
Aynı dönemİ9r arasında doğuşta ortalama yaşam süresi
63 yıldan 69 yıla yükselmiştir.
3. Beslenme ve sağlık koşullarının iyileşmesi:
Ülkemizin artan gelişmişlik düzeyin9 paralel olarak, besl^nme ve sağlık koşulları da günd^n güne gelişmektedir.
4.Dış ülkelerden göç alma: Osmanlı döneminde
geniş bir coğrafyaya yayılan Türkler, 1923'ten itibaren
çeşitli sebeplerle Türkiye'ye dönmüşlerdir. İkili
anlaşmalar, nüfus mübadelesi, tecrit veya başka
sebeplerle, 1927-2004 yılları arasında 2.2 milyon kişi
Türkiye'ye gelmiştir.
HIZLI NÜFUS ARTIŞININ YOL AÇTIĞI SORUNLAR
1. Kırsal Kesimden Kentlere Yoğun Göç
Kırsal Nüfus: Nüfusu 10.000'den az olan yerieşim yerleri kırsal yerleşmeler, bu yerleşmelerin nüfusu da kırsal nüfus olarak tanımlanır.
Kentsel Nüfus: Nüfusu 10.000'cten fazla olan yerleşmeler k9nt yerleşmeleri, buralarda yaşayan nüfus ise kentsel nüfus olarak ifade edilir.
Kırsai k^simdeki doğurganlık oranı kentlere göre daha yüksek olmasına rağmen, kentlerdeki nüfus artışı kırsal bölgelere göre daha fazladır. Çünkü Türkiye'de kırsaldan kente doğru akan hıztı bir göç vardır.
Aslında gelişen sanayinin işgücü ihtiyacı açısından göç normal ve hatta faydalıdır. Ancak göçlerin gelişmişlik düzeyine oranla daha hızlı olması çok ciddi sorunlara yo! açan sosyal bir sorun olmaktadır. Yoğun göçlerin yoi açtığı başlıca sorunlar aşağıda belirtilmiştir.
a. Alt yapı yetersizliği: Yol, su, eiektrik, kanalizasyon
gibi altyapı tesislerinin yetersizliği
b. Ulaşım sisteminin tıkanması
c. Polisiye olaylardaki artış
d. Çevre kirliliği
e. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin aksaması
Konut yetersizliği: Konut sayısındaki artış, nüfus
artışına yetişememektedir. Konut yetersizliği beraberinde
gecekondulaşma, çarpık kgntleşme, devlet arazisinin
yağmalanması gibi sorunlara yol açmaktadır.
Tarım alanlarının azalması: Meskenler, fabrikalar
ve yolların verimli topraklar üz^rine yapılması, ekonomisi
tarıma dayalı olan ülkemiz için çok ciddi bir tehlike
oluşturmaktadır.
Çevre sorunları: Nüfusun hızlı artması, kentlere
olan yoğun göç, denetimlerin yetersîzliği gibi bir çok
faktörün etkileşiminin sonucu olarak, hava-su-toprak V9
S9s kirliliği ortaya çıkmaktadır. Çevre kirliliği beraberinde
orman-su-toprak-maden gibi doğal kaynakların
azalmasını V9 ayrıca ruh sağlığının bozulmasını da
getirmektedir.
İşsizlik
İşsizlik, bir çok sosyal problemi beraberind9 getiren önemli bir sorundur. Ülkemizde artma eğiliminde olan yüksek bir işsizlik oranı vardır.
TÜRKİYE'DE İŞSİZLÎK ORANLARI
io.o --;
8.0 4
6.0 --.
4.0 -İ
2.0 -:
0.0 J-
o> cr> cd
TÜRKİYE'DE KÖYDEN KENTE GÖÇ
1950'li yıllarda, iç göçün sebebi sanayileşme ve kalkınma olarak bilinmektedir. Bu yıllarda şehirleşme hızı %2.5 iken 1975 yılında %6'nın üstüne çıkmıştır. Şehirdeki istihdam o.rtamı, eğitim ve sağlık kurumlarının varlığı ve şehir hayatının çekiciliği kentleri cazibe m^rkezi haline getirmiş ve kırsal bölgeden şehre doğru nüfus hareketini
-GUNCEL: TURKIYE'NİN SOSYO-EKONOMIK KONULARI-
109
hızlandırmıştır. Diğer taraftan veraset yoluyla toprakların parçalanması , verimli toprakların daha az sayıdaki çiftçilerin elinde toplanması ve fakirleşme köylerden kaçış sebebi arasında sayılabilir. 1980 yılından sonra ise doğu ve güneydoğu böigelerindeki terör nedeniyle can ve mal güvenliğinin kalmayışı göçün en büyük etkeni haline gelmiştir.
Göçün itici nedenleri:
-Son yıllarda tarımda makineleşmenin yaratmış olduğu boş iş gücü.
-Kırsal alanda nüfus artışına bağlı olarak arazi bölüşümünün yaratmış olduğu yoksulluk.
-İstihdam olanaklarının olmayışı ve işsizliğin getirmiş olduğu tedirginlik.
-Çok sayıda ilçe ve köyün GAP Projesi'nden dolayı baraj göl havzaları altında kalması, diğer kırsal alanlarda ise terk edilen köylerde kalan az nüfusun da artık kurtuluşu şehirde görmesi
-Terör olayları
Göçün çekici nedenleri:
-Kentlerin sahip olduğu olanakların yaratmış olduğu ,__
cazibe; ~
tr i
UJ i
-İşarayışı,
C/î
w
-Çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlama isteği,
-Kaliteli eğitim ve sağlık olanaklarından faydalanma beklentisi,
-Mutlu bir yaşam sürme düşüncesi, -Kentte daha güvende olma hissi, -Sosyal güvence arayışı
-Kitle iletişim ve ulaşım tekniklerinde ve olanaklarında meydana gelen değişme ve gelişmeler.
-Göç etme, yer değiştirme (insani) eğilimi ki bu da göçün evrensel nedenidir.