T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


– Müşteki Vehbi KARA 22/02/2013 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə127/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   123   124   125   126   127   128   129   130   ...   178

133 – Müşteki Vehbi KARA 22/02/2013 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

19/08/1982-23/01/1997 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, Deniz Yüzbaşı rütbesiyle görevine devam ederken TSK'nın kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, TSK'nın normal kurumsal hiyerarşisi dışında yer aldığı, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olacağı değerlendirilerek BÇG örgütü mensuplarınca disiplinsiz olmakla suçlandığını, İstanbul Boğaz Komutanlığında görevli iken hakkında dosya oluşturularak Yüksek Askeri Şuraya sevk edildiğini, 10/12/1996 tarihli YAŞ kararı ile TSK'dan ihraç edildiğini, 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (247. klasör, sayfa 344-347)

Müştekinin şikâyet dilekçesi ekinde bulunan belgelerin incelenmesinde, 14 Haziran 1990 tarihinde TCG Gayret Sl. Subayı F. G. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (247. klasör, sayfa 341)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "anılan subayın 1987 yılında Fatih'te SAİD-İ NURSİ'ye ait kitapların okunduğu bir toplantıya katıldığı, ailece sosyal faaliyetlere katılmadığı, İmam Hatip mezunlarının Harp Okullarına alınmasını savunduğu, Fethullah GÜLEN grubu mensubu olduğu ve bunların yayınlarını takip ettiği, çağdaş aile yapısından uzak bir aile yapısına sahip olduğu, mesai saatleri dahilinde görevini aksatacak şekilde namaz vakitlerinde camiye gittiği, ayrıca bu subayın sicil dosyasında görevinde başarılı olmadığı, mesleki bilgisinin yetersiz olduğu, takip ve kontrolunün gerektiği, müstakil görev yapamayacağı hususlarının yer aldığı, disiplinsizliği nedeniyle 17.7.1989 tarihinde 3 gün oda hapsi cezası, TCG Gayret K. Tarafından 5.3.1993 tarihinde uyarı cezası, disiplinsizliği nedeniyle 8.4.1993 tarihinde şiddetli tevbih cezası bulunduğu görülmüştür." şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, ihraç edilmesinde yıllarca önce verilmiş basit nitelikteki disiplin cezalarının atılmasına dayanak yapıldığı, başarılı olmadığı, bilgisinin yetersiz olduğu şeklindeki iddialarla ilgili ise somut delil bulunmadığı,



Mesai saatleri dahilinde görevini aksatacak şekilde namaz vakitlerinde camiye gittiği iddiası değerlendirildiğinde; ibadet etmenin, yeme, içme, çalışanın ziyaretçisinin gelmesi ve onunla ilgilenme, makul ölçüler içerisinde ziyaretçisine zaman ayırma, lavabo ihtiyacı gibi sosyal bir ihtiyaç olduğu bunun için geçirilen makul zamanın mesaiyi aksatma olarak değerlendirilemeyeceği, suistimal edilip gereğinden fazla zaman harcanıyorsa bunun ispat edilip müstakil olarak disiplin soruşturmasına konu edilmesinin gerektiği, ayrıca ibadet hakkının "Din ve Vicdan Hürriyeti" kapsamında Anayasa ile teminat altına alındığı gibi, o dönemde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK'nın 175. maddesinde dini ibadeti engellemenin suç olarak düzendiği anlaşılmaktadır. (247. klasör, sayfa 341)

134 – Müşteki Aytekin KALAY 26/02/2013 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

10/09/1983-22/06/1998 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, astsubay olarak görevine devam ederken mesleki disiplin ve başarı sicilinin yüksek ve yeterli düzeyde olduğu, Ankara Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirerek diplomasını Kara Kuvvetleri Komutanlığına sunarak derece ilerlemesi yapmasına rağmen subaylığa geçiş için yaptığı talebin, Astsubay olarak görev yapmasının TSK adına daha faydalı görüldüğü gerekçesiyle Subaylığa atanmadığının belirtilerek red edildiğini, TSK'nın kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturalan BÇG örgütüne katılmadığı, TSK'nın normal kurumsal hiyerarşisi içinde yer aldığı, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olacağı değerlendirilerek BÇG örgütü tarafından disiplinsiz olmakla suçlandığını, 16/06/1998 tarihli YAŞ toplantısında TSK'dan ihraç edildiğini, TSK'dan ihraç edildikten sonra iş bulmasının engellendiğini, ordudan ihraç edilmiş olmanın bütün zorluklarını çektiğini, yakınlarının nazarında dahi şüpheli sakıncalı muamelesi gördüğünü, ailece büyük sıkıntılar, maddi ve manevi acılar yaşadığını, 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (247. klasör, sayfa 358-361)

Müştekinin şikâyet dilekçesi ekinde sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinde, 25/04/1997 tarihinde Tnk. Tabur Komutanı M. Ç. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği, Tugay Komutanı M. F. B. imzalı mesaj emrinin 7. maddesinde "Ayrıca şehir içinde 1 nolu günlük elbise veya eğitim kıyafetiyle bulunan personel yanlarında tesettürlü ve çağdışı kıyafetle eşi veya bir başka şahısla dolaşmayacaktır. Bu husus Mrk.K.lığınca kontrol edilecektir." denildiği anlaşılmıştır. (247. klasör, sayfa 353-354)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu, aynı örgüt mensubu olan ve Aralık 1996 Y.A.Ş. Kararları ile T.S.K.nden ilişiği kesilen P.Yb. Yalçın YILDIRIM ve Top.Bnb. Orhan KIRATLIOĞLU ile iltisaklı olduğu, eşinin tesettür kıyafeti giydiği, ideolojik görüşleri sebebiyle sosyal faaliyetlere katılmadığı, Birlik Komutanı tarafından yapılan sözlü uyarılara karşı 'aile görgü ve geleneklerinden dolayı eşinin kıyafetini değiştirmeyeceğini' ifade ettiği, tutum ve davranışlarında olumlu yönde bir gelişme saptanamadığı, halen sakıncalı/sağ personel kategorisinde bulunduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (247. klasör, sayfa 351-352)



135 – Müşteki Cahit UYGUR 05/10/2012 üst yazı tarihli şikâyetinde özetle;

1990 yılında Teğmen olarak TSK'da Kıtaya katıldığını, 1995 yılına kadar alkol kullandığını, her türlü hovardalığı yaptığını, kimsenin kendisine bir şey demediğini, 1995 yılında başı kapalı olan eşi ile evlenip namaza başladıktan sonra her şeyin değiştiğini, iş yerinde mobbing uygulanmaya başlandığını, bu durumun özellikle 2001-2002 yıllarında daha da arttığını, bir çok askere hiçbir şekilde uygulanmayan hükümlerin kendisine karşı uygulanmaya başlandığını, örneğin bir yere 5 dakika geç kalsa hemen savunmasının alınarak ceza verildiğini, bu durumun değişik vesilelerle birçok kez tekrarlandığını, 01/12/1998 tarihinde Tümgeneral M. K. S.'nin kendisini yanına çağırdığını, kendisine "daha önce 2 kişinin defterini irticadan dolayı dürdüm, sana nasıl gücüm yetmiyor" diye sorduğunu, kendisinin başarılı bir asker olduğunu, 28 Şubat hadisesinden sonra mobbing eylemlerinin yapılmaya başlandığını, tek suçunun eşinin kapalı olması ve namaz kılması olduğunu, yapılan baskılar sonucunda Güneydoğuda çalıştığı dönemde lojmandan ayrılmak zorunda kaldığını, çünkü eşinin başının kapalı olarak lojmana girip çıkmasının sorun oluşturduğunu,

2001 yılında Kurmay Yarbay E. T.'nin kendisini odasına çağırdığını, "sen iyi bir subaysın mesleğinde başarılısın, senin dosyandaki başarılar her subayın dosyasında olmaz, inadından vazgeç eşinin başını açtırmazsan ben burdan tayinen gittikten sonra seni ordudan atarlar, yazık olur" dediğini, o tarihte İskenderun ordu donatım bölük komutanı olan subayın ilişiğinin kesilmesinden 3 ay kadar önce evine geldiğini, "istibaratta arkadaşlarım var senin hakkında soruşturma yürütülüyor, bende tuvalette taharet musluğundan abdest alıp gizlice ima yoluyla namaz kılıyorum, eşimin de başı açık, sende böyle yap" dediğini, herhangi bir tarikatla bağlantısının olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de bulunmadığını, inancı nedeniyle namaz kıldığını, eşinin de bu nedenle başörtülü olduğunu söylediğini, şüphelilerden şikâyetçi olduğunu belrtmiştir. (123. klasör, sayfa 115-116)

Müştekinin sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinde, 16. Bölük Komutanı B. D. tarafından takdir belgesi, 06 Mayıs 1988 tarihinde Öğrenci Alay Komutanı A. K. tarafından takdir belgesi, 31 Temmuz 1990 tarihinde Harp Okulu Komutanı D. A. tarafından teşekkür belgesi, 17/07/1991 tarihinde 2. P. Tabur Komutanı M. E. Ö. tarafından takdir belgesi, 16 Nisan 1993 tarihinde 1/28. P.A.Komutanı H. Ö. tarafından takdir belgesi, 02 Temmuz 1993 tarihinde 28. P.A. Komutanı tarafından takdir belgesi, 07 Ocak 1994, 28 Haziran 1996 tarihlerinde Tabur Komutanı H. S. G. tarafından takdir belgesi, 10 Haziran 1997 tarihinde Per. Ok.ve Eğt. Mrk. Komutanı C. F. A. onaylı rozet beratı, 30 Haziran 1997 tarihinde Tabur Komutan Vekili Z. Ç. tarafından takdir belgesi, 10 Ekim 1997 tarihinde 2/65. İç.Güv. P. Tabur Komutanı İ. Y. tarafından takdir belgesi, 31 Ekim 1997 tarihinde Alay Komutanı Y. O. tarafından takdir belgesi, 31 Ocak 1998 tarihinde 2/65. İç.Güv.P. Tabur Komutanı İ. Y. tarafından takdir-teşekkür belgesi, 15 Mart 1998 tarihinde 112. Tak.Komd.A.Komutanı Y. O. tarafından takdir belgesi, 05 Temmuz 1998 tarihinde 3. Komd.Tug. Komutanı S. E. tarafından takdir belgesi, 01 Ocak 1999 tarihinde 1/65. İGP. Tabur Komutanı H. Ç. tarafından takdir belgesi, 26/05/2000 tarihinde 3. Mknz.P. Tabur Komutanı F. D. tarafından takdir belgesi, 26/01/2001, 15/03/2001 tarihlerinde 3. Mknz. P. Tabur Komutanı E. T. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,

01 Ağustos 2002 tarihinde uyarı cezası ile cezalandırıldığı,26 Şubat 2002 tarihinde 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığı,

16/04/2002 tarihli müşteki ile birlikte Tb.Hrk.Eğ.T. Subayı E. N. imzalı, 3. Mknz. P.Tabur Komutanı M. G. onaylı tutanakta, "Tabur Komutanlığı makamında; eşinin çağdaş olmayan kıyafeti ve türban diye isimlendirilen örtüyü kullanması ile ilgili yapılan görüşmede; 'eşinin bu tip kıyafeti giymesini ve türban takmasını desteklediğini ve TSK'den atılma... pahasına da olsa bu görüşünde ısrarcı olduğunu' açıkça ikrar etmiştir" denildiği,

03 Ocak 2002 tarihinde müştekinin dilekçesine karşılık olmak üzere müştekiye hitaben Tugay Komutanı C. K. tarafından yazılan yazıda, "eşiniz türbanlı olduğu için lojmana girememeniz nedeniyle yıllık ortalama 2000-2500 ABD Doları kira ödemekten kurtularak, daha iyi maddi şartlara ulaşmayı neden denemediğiniz düşündürücüdür.Savunmanızda eşinizin bir devlet kurumu olan T.C. Sağlık Bakanlığının kuralları gereğince iş yerinde türbansız olarak çalıştığını beyan etmektesiniz, bu çerçevede, yine bir devlet kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurallarına bir Subay olarak özen gösterme ihtiyacını duymamanız düşündürücüdür. Yukarıda belirtilen nedenlerle Tb.K. Tarafından verilen ceza uygun görülmüştür. Eşinizin durumunda değişiklik olmadığı takdirde hakkınızda ilgi (b) yönetmelik esaslarına göre işlem yapılacağını bir kez daha hatırlatır gereğini rica ederim" denildiği, yazıda müştekinin eşinin çalışmış olduğu Sağlık Bakanlığna ait iş yeri dışında başörtüsü takması nedeniyle müşteki hakkında ilgide belirtilen TSK Subay Sicil Yönetmeliği gereğince işlem yapılacağı yönünde ikaz edildiği,

Müşteki ile ilgili yine 3. Mknz Tabur Komutanı M. G. tarafından, 39. Mknz. P. Tugay Komutanlığına yazılan 26 Aralık 2001 tarihli yazıda, müştekinin eşinin iş yeri dışında türbanlı ve tesettürlü giyinmeye devam etmesi ile ilgili görüşlerinin kendisine sorulduğu, savunmasının yetersiz bulunarak, konu hakkında değerlendirme yapmaktan kaçınarak emre itaatsizlik suçundan 2 gün göz hapsi cezası verildiği, eşinin türban ve tesettürü ile ilgili değerlendirme yapmasının bir kez daha istendiği, şayet değerlendirme yapılmadığı takdirde veya yapılmaz ise hakkında emre itaatsizlikte ısrar suçundan işlem yapılacağının bildirildiği, yazıda müştekinin eşinin zaten ortada olan başörtüsü ve tesettür giyimi ile ilgili niyet ve düşüncesinin sorgulandığı, bunun cezaya ve ceza tehdidine konu yapıldığı,

Aynı şahsın 39. Mknz. P. Tugay Komutanlığına yazdığı yazıdaki hususların yer aldığı 25 Aralık 2001 tarihli belge olduğu, belgede müştekiye hitaben "ilgi (a) yazı ile eşinizin iş yeri dışındaki türbanlı ve tesettürlü kıyafeti giymeye devam ederken, iş yeri içinde türbanını çıkardığı, tesettürlü kıyafeti terk ettiği ve bu konudaki düşünce ve görüşleriniz istenmiştir... ilgi (a)daki konu ile ilgili bir değerlendirme yapmaktan kaçınarak emre itaatsizlik yaptığınızı... ilgi (a)daki konu ile ilgili değerlendirmenizin ne olduğunu bir kere daha soruyorum, değerlendirmenizi bu defada yapmazsanız 'emre itaatsizlikte ısrar' suçundan yasal işlem yapacağım, ilgi (a)daki konu ile ilgili yaptığınız 'emre itaatsizlik' suçundan dolayı 2 gün göz hapsi... ile tecziye ediyorum" şeklinde ifadelere yer verildiği,

25 Aralık 2001 tarihinde 2 gün göz hapsi cezası, aynı tarihte 1/20 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığı,

Yine Tabur Komutanı olan M. G.'nin müştekiye hitaben yazdığı 22 Aralık 2001 tarihli yazıda, müştekinin kendisine yazmış olduğu 21 Aralık 2001 tarihli yazısından bahsederek "konuyu sadece türban takmakla sınırlı olarak değerlendirdiğiniz, tesettürlü halini gözardı ettiğiniz, kısıtlı düşünenlerin ifadesi ile hakarette bulunduğunuz eşinizin çalışmasının irdelenmediğini anlamadığınız, ilgi yazı ile esasen eşinizin işi dışında kapanmasının ve sizin bunu nasıl değerlendirdiğinizin sorulduğunu kavrayamadığınız, eşinizin iş yeri gereklerine uyduğunun doğru, ancak sizin daha önce verilen emirlerin aksine eşinizin kıyafetini tesettürden ve türbandan arındırmayarak ve bunda ısrar ederek iş yeri kurallarına uymamakta direndiğiniz, ilgi yazı ile de özel hayata karışılmadığını değerlendiremediğiniz anlaşılmaktadır. Size bir defa daha soruyorum, eşinizin iş yeri gereklerine uymak adına tesettürden ve türbandan arınması, diğer zamanlarda özellikle sizin işinizin gereğine özen göstermeden türban ve tesettüre bürünmesini nasıl değerlendiriyorsunuz, kısıtlı düşünenler ile kimi ve neyi kastediyorsunuz" şeklinde ifadelere yer verildiği,

Yine 3. Mknz P. Tabur Komutanı M. G. tarafından müştekiye hitaben yazılan 21 Aralık 2001 tarihli yazıda, "1. Görev başladığım tarihten itibaren, eşinizin 'Türban' diye isimlendirilen örtüyü takması ve çağdaş olmayan tesettürlü kıyafet kullanması nedeniyle çeşitli tarihlerde sizi yazılı ve sözlü ikaz ettim. 2. Halen 1 Nolu Sağlık Ocağında (İskenderun) doktor olarak görev yapan eşinizin iş yeri içerisinde türban kullanmadığı, tesettürlü kıyafetini çıkartarak çağdaş ve modern kıyafet giydiğini müşahade ettim. 3. Bu durum; eşinizin kendi işine önem verdiği, iş yerinin kurallarına uyma konusunda hassas olduğunu göstermektedir. 4. Eşinizin iş yeri dışında tesettürlü ve türbanlı giyinmeye devam ederek sizin mesleğinizin gereklerine karşı aynı hassasiyeti göstermediği anlaşılmaktadır. 5. Bu konudaki düşünce ve görüşlerinizi 22 Aralık saat: 11:00'e kadar Tabur K.lığında bulundurmazını rica ederim" denildiği,

Müşteki hakkında 02 Ekim 2001 tarihinde 3. Mknz. P. Tabur Komutanı M. G. ve Tb.Hrk. Eğt. Subayı E. N. tarafından tutulan tutanakta "... P.Yzb. C. U'nun 01 Ekim 2001 tarihinde evine yapılan akşam ziyaretinde, eşinin; 'Türban' diye isimlendirilen ve çağdaş olmayan kıyafeti giymeye devam ettiği, misafirlerinin ellerini sıktığı (tokalaştığı), aynı ortamda oturduğu, ev sahibeliğini görgü ve nezaket kurallarına uygun olarak yerine getirdiği tespit edilmiştir" denildiği,

28 Eylül 2001 tarihli 3. Mknz.P. Tabur Komutanı M. G. tarafından müştekiye verilen şiddetli tevbih cezasına ilişkin belgede, "savunmanızı inceledim. Tb.Tanışma yemeğine eşinizin çağdaş olmayan ve türban diye isimlendirilen kıyafet giymeye devam etmesi nedeniyle gelmediğiniz anlaşılmaktadır. Eşinizin bu kıyafeti giymeye devam etmesi hususundaki ısrarı 'şeriat düzeni özlemi içerisinde bulunan kişilerle özdeşleştiği' hususundaki daha önce yaptığım uyarıların anlaşılmadığı ya da anlaşıldığı ve tanışma yemeğine gelmeyerek dolaylı bir mesaj verme gayreti içinde olduğunuz şeklinde algılanmıştır. Konu ile ilgili daha önce müteaddit defalar size yapılan uyarı ve ikazları bir kez daha eşinize iletmeniz TSK'lerinde uyumlu ve verimli görev yapmanız açısından önem arz etmektedir. Netice olarak; eşinizin giymeye devam ettiği kıyafetinin sizi mesleğinizde zora sokacağı konusunda, sizi birkez daha uyarıyorum. Tabur yemeğine katılmayışınız nedeniyle bu defaya mahsus sizi şiddetli tevbih cezası ile tevzi ediyorum." denildiği,

27 Ağustos 2001 tarihli Tugay Komutanı C. K. imzalı yazıda, müşteki ile ilgili "eşinizin çağdaş kıyafette olmadığı, bu tarz kıyafetin 'şeriat düzeni özlemi' içinde bulunan siyasi bir görüşün sembolü olduğu, eşinizin çağdaş kıyafet giymesi gerektiği hususlarında müteaddit defalar sözlü ve yazılı olarak ikaz edilmesine rağmen; ilgi (a) ile gönderilen tutanak ve ilgi (b) ile gönderilen ifadenizde eşinizin bu tarz giyinmesini inançları nedeniyle desteklediğinizi, eşinizin kıyafetinde değişiklik olmayacağını beyan etmektesiniz. Sizin ve eşinizin bu tutum ve davranışlarında değişiklik olmadığı takdirde hakkınızda ilgi (c) yönetmelik esaslarına göre işlem yapılacağının bilinmesini rica ederim." şeklindeki ifadelerle Subay Sicil yönetmeliği gereğince işlem yapılacağının belirtildiği,

Müştekinin 24 Ağustos 2001 tarihinde Tabur Komutanı M. G. tarafından alınan ifadesinde de, eşinin başörtülü ve tesettürlü olması, kimlik kartı ve sağlık muayene fişinde başı açık fotoğraf vermesi hususlarının sorgulandığı, 24 Ağustos 2001 tarihli tutanak başlıklı belgede, müştekinin eşinin başörtüsü ve tesettürü nedeniyle yine Tabur Komutanı M. G. ve Hrk.Eğt. ve İKK. ve İsth. Subayı E. N. tarafından sorgulandığının anlaşıldığı,

06 Nisan 2000 tarihli 3. Mknz.P. Tabur Komutanı F. D. tarafından müştekiye hitaben yazılan ikaz yazısında da "10 Ağustos 1999 tarihinde göreve başladığınız günden bu güne kadar geçen sürede sosyal etkinliklere katılmadığınız, tebliğ edilmiş emirler olduğu halde eşinizin başını kapalı olmasında ısrarcı olduğunuz, yapılan tüm faaliyetlerde mazeret üreten bir tavır içerisinde bulunduğunuz tarafımdan tespit edilmiştir. Sizi bu konularda tekrar ikaz ediyorum" denildiği,

27 Aralık 1999 tarihinde 2 gün göz hapsi cezası ile cezalandırıldığı,

01 Aralık 1998 tarihli Per. Ok.ve Eğt. Mrk. Komutanı M. K. S. imzalı müştekiye yapılan uyarı konulu yazıda "eşinizin taşıdığı tesettür kıyafette herhangi bir değişiklik olmadığı, konut yönetim kurulunca bildirildiğinde ilgi (ç) yazı ile bir daha uyarılmanız ve eşinizin bu tutumu devam ettiğinden konutlar bölgesine alınmayacağınız bildirilmiştir. Tüm bu uyarılara rağmen tutum ve davranışlarında değişiklik olmayan eşinizin anti laik yaşantısını sürdürdüğü konusunda sizi birkez daha uyarıyorum. Eşinizin tutum ve davranışlarında değişiklik olmadığı takdirde hakkınızda ilgi (a) yönelgenin 5. bölüm 4 ncü maddesi gereğince işlem yapılacaktır" denildiği anlaşılmıştır. (123. klasör, sayfa 35-112)

Müştekiye verilen birçok takdir belgesi, yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere doktor olan eşinin iş yeri dışında başörtüsü ve tesettür giyimi ile ilgili yapılan ısrarcı işlemler ve uygulanan cezalar, müştekinin eşinin söz konusu kıyafeti bırakmadığı takdirde müşteki hakkında Subay Sicil Yönetmeliğine göre işlem yapılacağı ikazlarının yapılmış olması hususları gözetildiğinde, müştekinin askerlik görevi ile ilgili olmayan toplum içerisindeki özel yaşamı, kendisinin ve eşinin dini inanç ve anlayışları nedeniyle TSK'dan ihraç edildiği anlaşılmaktadır.



136 – Müşteki Sultan GEZİK 05/10/2012 üst yazı tarihli şikâyetinde özetle;

2000 yılında YAŞ kararı ile re'sen emekli edildiğini, görevi süresince herhangi bir disiplin cezası veya herhangi bir ceza almadığını, disiplin puanlarının yüksek olduğunu, amirlerinin takdirlerini sözlü olarak söylediklerini, yazılı olarak hiç kimseye takdir belgesi verilmediğini, TSK'da çalışırken kendisi ile beraber re'sen emekli edilen Murat Yüzbaşının ailesi ile görüştüğünü, Murat Yüzbaşının İmam Hatipli bir öğrencinin kuruma alınmasına yardımcı olduğu gerekçesiyle YAŞ kararı ile ordudan re'sen emekli edildiğini, bu Yüzbaşının ailesi ile görüştüğü için atılmış olabilceğini, TSK'da çalıştığı süre boyunca devamlı başının açık olduğunu, ayrıca dini ibadetlerini açıkça yapmadığını, sadece Ramazanda oruç tuttuğunu, içki kullanmadığını, kendisini neden attıklarını halen anlamadığını, aslında çok başarılı bir subay olduğunu, atılmasından 4 ay kadar önce İskenderun Deniz Hastanesine atandığını, bir şeylerin ters gittiğini anladığını, Baştabipin kendisine farklı davrandığını, 28 Şubat sürecindeki ortamdan dolayı re'sen emekli edildiğini düşündüğünü, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (123. klasör, sayfa 154-155)



137 – Müşteki Cemil TURAN 21/09/2012 üst yazı tarihli şikâyetinde özetle;

1988 yılında YAŞ kararı ile ordudan irtica nedeniyle ihraç edildiğini, ihraç edildiğinde TSK'da 6.5 yıllık fiili hizmetinin bulunduğunu, 1987 yılının Ekim ayının son haftasında İstihbarat Şube Müdürlüğüne bir yazı geldiğini, bu yazıda kendisinin Etimesgut Ulaştırma Grup Komutanlığına gitmesinin sözlü olarak bildirildiğini, kendisinin de yazı istediğini, ancak komuta kademesindeki herkesin sadece gideceksin diye sözlü emir verdiklerini, gitmediği takdirde emre iteatsizlikten dolayı ceza alacağını söylediklerini, kendisinin Etimesgut'a gittiğini, kendisi ile beraber T. Y., U. K., H. İ. K'nın da geldiğini, bunların dışında oraya gittiğinde sözlü emirle gönderilen 20'ye yakın ordu çalışanının geldiğini, oraya gittiklerinde kendilerinin tutuklu olduğunu söylediklerini, kendisini alıp boş bir odaya götürdüklerini, bu oda da tek başına yemek ve su verilerek 2 gün kaldığını, 1987 yılının 2 Kasım Pazartesi sabahı muvazzaf olmayan bir çavuşun elinde dosya ile odasına girdiğini, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral C. Ç. imzalı savunma talebi yazısını kendisine verdiğini, yazının kendisinin irticai faaliyetlere katıldığı, Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı geldiği belirtilerek bu konuda savunmasının istenmesiyle ilgili olduğunu, yazılı savunma vererek suçlamayı kabul etmediğini, aradan birkaç saat sonra odaya birkaç askerin girdiğini, 2 tanesinin kendisini köşeye sıkıştırarak odayı tamamen boşalttıklarını, kendisine savunmanın yeterli görülmediği ve doğru bilgi vermediği belirtilerek yemek ve yatak verilmeyeceği, betonun üzerinde yatmasının gerektiğinin söylendiğini, 15-20 dakika sonra gözleri bağlı olarak kendisini koridora çıkarttıklarını, duvara dönük şekilde ayak parmaklarının üstünde ve el parmaklarının ucu ile duvara tutunmasını istediklerini, bu şekilde beklettiklerini, yorulduğunu söyleyip duramayacağını söyleyince kendisine tekme tokat vurduklarını, kendisi gibi bu esnada koridorda 2-3 kişinin bulunduğunu, seslerini duyduğunu, gözleri kapalı olduğu için göremediğini,

Kendisine oda da savunmasını getiren ve talimatları veren şahısların isimlerini bilmediğini, bu süreçte bazen odalara götürülüp ifadelerinin sorulduğunu, "kim namaz kılmayı öğretti, arkadaşların kimler" gibi dini içerikli sorular sorduklarını, kendisini sorguya çekenlerin 20 kişi kadar olduğunu, gözleri bağlı olduğu için kimler olduklarını bilmediğini, istedikleri cevapları vermeyince darp ve şiddet uyguladıklarını, sakat kalmayacağı şekilde eline sopa ile, yüzüne tokatla ve karnına yumrukla vurduklarını, sorgu bitince yukarıda belirttiği gibi koridora götürülüp parmak uçlarında sabah saat:08:00-17:00 arası bu şekilde dikelttiklerini, yemek ve su verilmediğini, saat: 17:00 dan sonra boş odaya götürüldüğünü, yerde yattığını, Kasım ayında olduklarını ve havanın çok soğuk, yerin beton olduğunu ve soba bulunmadığını, ayaklarındaki ayakkabıyı çıkararak birini kalçasına, diğerini topuklarına koyarak o şekilde yattığını, çünkü betonun soğuktan vücudunu uyuşturduğunu, böyle 28 gün devam ettiğini, ayrıca bu sorgular esnasında kendilerini yalan makinesine bağladıklarını,

Ayrıca ordaki şahısların "burda olanları anlatırsanız ölürsünüz, zaten fişlendiniz, sorgulamada burdan çıkıp çakmayacağınız belli değil" şeklinde sözler söylendiğini, "siz hiçbir yere işe alınmayacaksınız" diye tehdit ettiklerini, Etimesgut'a geldiğinde 64 kilo civarında olduğunu, 27 Kasım gecesi saat: 00:30 da Etimesgutta garaja yakın bir yere bırakarak gittiklerini, oradan çıktığında 49-50 kiloya düştüğünü, kendisi ile beraber U. K.'nın bulunduğunu, daha sonra İstanbul'a çalıştıkları birliğe orduya geri döndüklerini, orada arkadaşlarıyla konuşurken bunların kim olabileceği konusunda fikir teatisinde bulunduklarını, F. R., F. S., E. A., R. Y., H. T. ve H. S. olabilceğini düşündüklerini, çünkü orda duyduğu seslerin onlara ait olduğunu, bu şahısların daha önceden öğrenci olduğu İzmir Hava Teknik Okullar Komutanlığı Öğrenci Alay Komutanlığında çeşitli bölüklerinde görev yapan subaylar olduğunu, diğer arkadaşlarının da kendisi ile hem fikir olduğunu, daha sonra Kasım ayından Mart ayına kadar görev ifa ettiğini, ardından Hava Kuvvetlerinde Ordudan ihraç edildiğine dair yazılı emir geldiğini, kendisinin görevden atıldığını, 1988 yılından 2011 yılına kadar hiçbir devlet kuruluşunda işe başvuramadığını, işportacılık yaptığını, ticaret yaptığını, geçimini böyle sağlamaya çalıştığını, 2011 yılında çıkan 6191 sayılı kanunla haklarının iade edildiğini, hukuksuz bir şekilde ordudan atıldığını, hayatında 23.5 yıl maddi ve manevi kayıplara yol açtığını, kendisini mağdur eden kişi ya da kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (123. klasör, sayfa 209-210)

Müştekinin şikâyet dilekçesine eklediği belgelerin incelenmesinde, 30 Mayıs 1986 tarihinde Üstkomutanı O. B. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (123. klasör, sayfa 191)


Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   123   124   125   126   127   128   129   130   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin