T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


– Müşteki Bekir KOCABAY 28/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə136/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   132   133   134   135   136   137   138   139   ...   178

180 – Müşteki Bekir KOCABAY 28/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

TSK'nın darbe yapmada kullanabilmesi için kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesinin zorunlu olduğunu, BÇG örgütünün TSK’nın kurumsal hiyerarşisi dışında oluşturulmuş ve TSK'nın kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesi ve daha sonrada TSK’nın kurumsal güveninin ve etkinliğinin darbe eyleminde kullanılması amacı ile kurulmuş yasa dışı bir örgüt olduğunu, TSK'nın kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesinde, TSK’nın kurumsal hiyerarşisinde yer alan darbe karşıtı unsurları bastırmak ve pasifize etmek için 2000'e yakın TSK personelinin örgüt tarafından tasfiye edildiğini, uygulanan psikolojik harp taktiklerinin, cebir, şiddet ve baskı yöntemleri ile binlerce TSK personelinin de istifa ve emeklilik yolu ile ordudan ayrılmasının sağlandığı, böylece TSK’nın kurumsal hiyerarşisi üzerinde BÇG örgütünün iradesini hakim kıldıklarını, TSK rütbe ve kıdem hiyerarşisinin ortadan kalktığını, kurumsal hiyerarşinin yok olduğunu, BÇG mensubu olmak kriterinin esas alındığı örgütsel hiyerarşinin tesis edildiğini, TSK’nın kurumsal güç ve imkânlarının tamamen BÇG örgütünün tasarrufuna sunulduğunu, böylece 28 Şubat sürecinin ilk aşaması olan orduya karşı darbe gerçekleştirildiğini, BÇG örgütünün bütün suç konusu icraatlarının ordu tasarrufu gibi gösterilerek diğer devlet kurumları üzerinde de baskı oluşturulduğunu, sadece ordu değil MGK, YAŞ, TBMM, Yargı, Hükümet, Mahali İdareler, Eğitim Kurumları ve Üniversitelerin topyekün BÇG' nin kontrolü altına alındığını,

Öncesi ve sonrası ile bir süreci içeren 28 Şubat 1997'de BÇG örgütü mensuplarının milletin yurt savunması için emrine verdiği silahlı kuvvetlerdeki kurumsal hiyerarşi içindeki mevki, makam ve rütbelerinden aldıkları gücü ordu hiyerarşisi ve devletin bütün kurumlarındaki otoriteyi ele geçirmek için gerçekleştirdikleri post modern darbe ile; orduda yönetime el koyduklarını, TSK' yı asli görevlerini yapamaz duruma getirdiklerini, ordu-millet bütünleşmesini tahrip ederek orduyu millete ve değerlerine karşı gibi gösterdiklerini, olmamış olayları olmuş gibi kurgulayarak gerekleştirdikleri provokasyonlarla milletin inanç ve değerlerini iç tehdit olarak gösterdiklerini, toplumu hukuk dışı büyük baskılar altına alarak fişlediklerini, inanç ve fikirlerine göre ayrıştırıp kutuplaştırarak kışkırttıklarını ve darbe ortamını hazırladıklarını, suçsuz insanları başta TSK olmak üzere devletin diğer kurumlarından, ihraç, istifa ettirmek, emeklilik istemeye mecbur bırakma, sicilini bozma, sürgün, işkence, şüpheli/sakıncalı fişleme gibi yollarla tasfiye ettiklerini, hükümeti istifa ettirdiklerini, meclis aritmetiğini değiştirdikleri, milletin iradesine aykırı olarak yeni bir hükümet kurdurduklarını, yargıyı baskı altına alarak hukuki denetim mekânizması olmaktan çıkarıp ideolojik denetim mekânizmasına dönüştürdüklerini, eğitim hakkı katsayı eşitsizliği düzenlemesiyle yine yüksek okula girişte eşitlik ilkesi ve eğitim hakkı ihlal edilen mağdur kitleler ürettiklerini, ülkenin geleceğine ağır zararlar verdiklerini,

30/3/1980 – 17/10/1996 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, öğretmen binbaşı rütbesi ile göreve devam ederken mesleki disiplin ve başarı sicili yüksek ve yeterli düzeyde olduğu halde TSK'nın kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, kurumsal vazifeler dışında hiçbir vazife kabul etmediği, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olacağı değerlendirilerek BÇG örgütü tarafından disiplinsiz olmakla suçlandığını, BÇG örgütünün kendisi ve ailesi üzerinde kurduğu tahammül edilmez cebir ve baskılar sonucunda iradesi dışı olarak Ağustos 1996 tarihinde emeklilik dilekçesini imzalamak zorunda kaldığını,

Kara Kuvvetleri Komutanlığı adına Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümünü askeri okullarda matematik öğretmenliği yapmak için bitirdiğini, 1980'den 1994 yılına kadar askeri okullarda matematik öğretmenliği yaptığını, her branştan %50'ye yakın muvazzaf öğretmen subaya ihtiyaç varken kendisinin ve bazı arkadaşlarının inançlarından dolayı okullardan alınarak branşları dışında çeşitli görevlere tayin edildiklerini, kendisinin Mayıs 1994'de Kırıkkale 9 ncu Zırhlı Tugay Komutanlığına G-3 (Eğitim Subayı) olarak tayin edildiğini, tayin mevsimi olmamasına rağmen Aralık 1995 tarihinde Hayrabolu / Tekirdağ 8 nci Mekânize Piyade Tugay ve Piyade Tugay Komutan Yardımcılığı ve Hayrabolu Grn.Komutanlığı 1 nci Tank Taburu S-1(Personel Subayı) olarak tayin edildiğini, 1994-1996 yıllarında askeri okullardan uzaklaştırılarak öğretmenlik yaptırmadıklarını, mahalle baskısı uygulayarak İslami yaşantısını engellemeye çalıştıklarını, Silahlı Kuvvetlerden uzaklaştırmak için ihraç ya da emekli olmaya zorladıklarını, bir çok öğretmen arkadaşının YAŞ veya üçlü kararname ile Silahlı Kuvvetlerden ihraç edildiğini ya da ihraç edilmek için kıtalara tayin edilerek emekliliğe zorlandığını, kendisinin emekliliğe hak kazandığı için genç yaşta emekli olmayı tercih ettiğini, önünde daha uzun hizmet yılları bulunduğu halde erken yaşta ayrıldığını, o dönemde TSK'dan alt rütbelerde ayrılanlara ihraç edilmiş muamelesi yapıldığını,

Mensubu olduğu toplumun ortak manevi kimliğine yapılan bu saldırı sonucunda, toplum ve toplumun bir ferdi olarak bizzat şahsının onarılmaz manevi zararlara uğratıldığını, 28 Şubat darbesinin sadece kamuya ve demokratik iradeye karşı işlenen bir suç olmayıp, kamuyu oluşturan bireylerin temel hak ve özgürlükleri üzerinde de ağır tahribata yol açtığını, TC vatandaşı sıfatı ile verdiği oyun da katkısı ile oluşan milli iradenin çiğnenerek demokratik hakkının hiçe sayıldığını, belirterek haklarında hazırlık soruşturması yürütülen 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, açılacak davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (233. klasör, sayfa 354-357)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 2 Kasım 1992 tarihinde Öğretim Başkanı M. A. tarafından takdir belgesi, 31 Ocak 1991 tarihinde Eğt.Ok.D.Bşk.G.E. tarafından takdir belgesi, 1 Mart 1991 tarihinde Okul Komutanı N.Ş. tarafından takdir belgesi, 17 Kasım 1986 tarihinde Astsb.Hzl.Ok.Komutanı C. Y. tarafından 49.000 TL para ödülü, 17 Aralık 1982 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı N. E. tarafından 100 ncü Yıl Rozet Beratı ile ödüllendirildiği,

23/04/1981 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası bulunduğu, 10 Aralık 1993 tarihinde saat 13:30'da kışla camiine gitmesi nedeniyle kendisine daha önceden emirlerin tebliğ edildiği ve verilen şifahi emirlere rağmen mesai mefhumuna uymayarak emre itaatsizlik ettiği gerekçesiyle müştekinin ifadesinin alındığı, müştekinin savunmasında, 10 Aralık 1993 Cuma günü okulun kışlası içinde bulunan camide cuma namazını kıldığını, camiden çıktığında tahminen 13:34'de odasına geldiğini, 14 yıllık subaylık hayatında ilk defa bu sebepten savunma aldığını, bundan sonra mesaiye uyacağını belirttiği anlaşılmıştır. (233. klasör, sayfa 263-285)

Müştekinin sicil notu ortalamalarına bakıldığında; 1981 yılı 123 olduğu, 2. sicil amiri tarafından "Görev anlayışı yoktur. Menfaatlerine düşkündür. Evli, iyi takip edilmesi gerekir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1982 yılı 175, 1984 yılı 176, 1985 yılı 169.5, 1986 yılı 176, 1987 yılı 180, 1988 yılı 69.5 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Sosyal yönden gelişmeye çok ihtiyacı var. Bu yönden çok gayret sarf etmesi gerekir" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Sosyal yönden gelişmeye ihtiyacı var. Takip ve kontrolü gerekir. İyi bir öğretmendir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1989 yılı 71 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Gayretli" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Gayretli, iyi bir öğretmen" şeklinde kanaat belirtildiği, 1990 yılı 82.5 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Gayretli bir öğretmendir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1991 yılı 93 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Çalışkan ve saygılı bir öğretmen subaydır" şeklinde kanaat belirtildiği, 1992 yılı 93 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Tertipli, düzenli ve çalışkan bir öğretmen subaydır" şeklinde kanaat belirtildiği, 1993 yılı 83 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Sosyal yönden gelişmeye ihtiyacı vardır" şeklinde kanaat belirtildiği, 1994 yılı 70.66 olduğu, 1.sicil amiri tarafından "Sosyal faaliyetlere katılmaz" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Sosyal faaliyetlere katılmaz, okullarda görev yapması uygun değildir" şeklinde, 3. sicil amiri tarafından "Sosyal faaliyetlere katılmaz, yalan söyler, dedikoducudur, namaz kılmak için mesai saatlerine uymaz, okullarda öğretmenlik yapması uygun değildir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1995 yılı 75 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Sınıfı itibariyle görevini yapmakta yetersiz ancak gayretli bir subaydır" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Sosyal faaliyetlere katılmaz, tutucu bir aile yapısı vardır, aşırı dini görüşe sahiptir, takip ve kontrol altında bulundurulmalıdır" şeklinde kanaat belirtildiği, 1996 yılı 83.66 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Çok iyi, liderlik vasfı:çok iyi, sosyal tutum ve davranışıyla temsil yeteneği:sosyal faaliyetlere katılır, çağdaş dünya görüşüne sahiptir" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "İyi, liderlik vasfı çok iyi, sosyal tutum ve davranışıyla temsil yeteneği: sosyal faaliyetlere eşi yanında olmadığından kendisi katılmıştır. Çağdaş dünya görüşüne sahip olmamakla birlikte bu konularda iyileşme vardır" şeklinde, 3. sicil amiri tarafından "Liderlik vasfı zayıftır, çağdaş değildir, eşini getirmediğinden ailesi hakkında kanaat edinilememiştir. Temsil yeteneği ortadır" şeklinde kanaat belirtildiği,

Personel Takip Formu başlıklı belgede, "Teknik Astsb. Hazırlama Okul K.lığınca (Balıkesir) mesai saati içinde cuma namazına gitmekten mahkemeye verilmiştir. Çanakale Boğaz K.lığı Askeri Mahkemesinin 12 Temmuz 1994 gün ve 1994/108 Esas, 1994/178 nolu kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Sivil evde oturmaktadır... Hakkında henüz bir kanaate varılamamıştır, takip ve kontrol altındadır" şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (233. klasör, sayfa 290-349)

Müştekinin son yıllarda almış olduğu düşük sayılamayacak sicil notları ve hakkındaki olumlu kanaatler TSK'dan ihracından 15 sene önce verilmiş 2 gün oda hapsi cezası, cuma namazına gitmesinin soruşturma konusu yapılmış olması gözetildiğinde müştekiye yönelik tavrın din ve vicdan hürriyeti kapsamında bulunan dini yaşam ve anlayışlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır.

181 – Müşteki Niyazi DURUKAN 26/09/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

Kendisinin Silahlı Kuvvetlerde silah uzmanı olarak görev yaptığını, görev yaptığı sırada karşılaştığı sorunlar sonucunda fikir yürüttüğünü, ancak kimsenin dikkate almadığını, örneğin milli yazılım konusunda Yavuz Fırkateyninin hava savunma sistemleri ve diğer ünitelerde var olan gizli casus şüphesi üzerine yazdığı raporların dikkate alınmadığını, sicilinin çok parlak olduğunu, fakat sürekli olarak kendisine baskı yaptıklarını, bunu eşinin ve çocuğunun başörtülü olmalarına bağladığını, görev yaptığı 1974-1997 yılları arasında 7 defa tayin olduğunu, 7. görev yerinden emekli olduğunu, görev yaptığı fırkateyinde Dnz. Kurmay Yarbay A. S. A. isimli kişi ile 1999 depreminden önce Gölcük Donanma Komutanlığı Yıldızlar Su Üstü Eğitim Merkez Komutanlığında görevli M. isimli yarbay rütbeli kişiden şikâyetçi olduğunu, 28 Şubat darbesi yapıldığında istemeden de olsa ayrılmak zorunda kaldığını belirtmiştir. (237. klasör, sayfa 357-358)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasında temin edilen belgelerin incelenmesinde,

Müştekinin sicil notu ortalamalarına bakıldığında, 1975 yılı 95, 1976 yılı (Özlük dosyasında bulunamadığının belirtildiği), 1977 yılı 92, 1978 yılı 93, 1979 yılı 96, 1980 yılı 99, 1981 yılı 98.75, 1982 yılı 99, 1983 yılı 100, 1984 yılı 98.5, 1985 yılı 93.15, 1986 yılı 94.5, 1987 yılı 96, 1988 yılı 87, 1989 yılı 90.5, 1990 yılı 93, 1991 yılı 95, 1992 yılı 99, 1993 yılı 100, 1994 yılı 100, 1995 yılı 100, 1996 yılı 98, 1997 yılı 95 olduğu, 1997 yılı sicil belgesinde, 1. sicil amiri tarafından "Mesleki bilgisi, üslük nüfuzu, planlama ve kontrol yeteneği yüksek, amirlerine destek olan çalışkan bir astsubaydır, geminin muharebe gücünün artırılmasına katkısı fazladır, ancak aile bireylerinin çarşaf, tesettürlü giyimli olduğu ve bunların bu tür giyimli kişiler tarafından ziyaret edildiğine dair duyum alınmıştır. Birlik için davranış ve faaliyetleri kontrol ve takip edilmektedir" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Mesleki bilgisi yüksek, gemi Kd.li Astsubaylığı görevini en iyi şekilde yürüten üstlerine her konuda yardımcı olabilen, doğru planlama yapan bir astsubaydır, ancak aile bireylerinin çarşaf, tesettürlü giyimli olduğu ve bunların bu tür giyimli kişiler tarafından ziyaret edildiğine dair duyumlar alınmıştır, birlik içi davranış ve faaliyetleri kontrol ve takip edilmektedir" şeklinde kanaat belirtildiği, diğer yıllar için belirtilen kanaatlerin de mükemmel derecede olumlu olduğu, bunlardan örnek olarak belirtmek gerekirse 1995 yılı 1. sicil amiri tarafından "Mesleğini seven, her yönüyle örnek astsubaydır" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Kendini mesleğine adamış örnek bir astsubaydır" şeklinde, 3. sicil amiri tarafından "Ender rastlanan, çok mümtaz bir astsubaydır" şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (237. klasör, sayfa 217-281)

16 Ocak 1975 tarihinde İstanbul Gemisi Silah Subayı T. S. tarafından vazife içinde ve vazife dışında tutum ve davranışları ile emsallerine örnek teşkil ettiği belirtilerek takdir yazısı yazıldığı, 20 Şubat 1978 tarihinde TCG İstanbul Silah Subayı A. K. tarafından yazılan yazıda, gemi içi ve dışında tutum ve davranışları ile esallerine örnek teşkil ettiği belirtilerek teşekkür yazısı yazıldığı, 21 Kasım 1980 tarihinde TCG İstanbul Komutan Vekili İ. T. tarafından yazılan yazıda, gayretli çalışmaları, üstün askerlik anlayışları, mesleki bilgisi ve tüm gençlere örnek teşkil edecek davranışlarından dolayı takdir yazısı yazıldığı, TCG Anıttepe Komutanı İ. T. tarafından yazılan yazıda, TCG Anıttepe'de başarılı hizmet vermesi nedeniyle şeref belgesi verildiği, 20 Temmuz 1983 tarihinde TCG Anıttepe Komutanı Y. D tarafından takdir belgesi verildiği, 31 Ekim 1988 tarihinde 390 Silah Grup Md. E.E. tarafından takdir belgesi, 8 Ocak 1992 tarihinde İşletme Müdürü K. A. tarafından takdir belgesi, 28 Mart 1994 tarihinde TCG Yavuz Komutanı H. Ç. tarafından takdir belgesi, 17 Mart 1995 tarihinde TCG Yavuz Komutanı M. B. E. tarafından takdir belgesi, 8 Temmuz 1983 tarihinde TCG Anıttepe Komutanı Y. D. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği, 21 Haziran 1983 tarihli ödül dağıtımına ilişkin yazı ekinde müştekiye diğer bir kısım askeri personel ile birlikte 33.000 TL para ödülü dağıtımına ilişkin yazılı cetvel bulunduğu,

28 Şubat 1997 tarihli 1 nci Muhrip Filotillası Komadoru F. Ö. imzalı, aile bireyleri tesettür giyimli personel konulu yazıda, "Gölcük Garnizonu kontrollü bölge içinde yapılan kontroller esnasında çarşaflı/tesettür giyimli aile bireyleri olan ve bu tür giyimli kişiler tarafından ziyaret edilen, aşağıda belirtilen personelin birlik içi davranış ve faaliyetlerinin takip ve kontrol edilmesi" denildiği, yazının altında müştekinin isminin belirtildiği, 30 Nisan 1997 tarihli Harp Filosu Komutanı T. U. imzalı Top.Kd.Bçvş. Niyazi DURUKAN konulu yazıda, "Nur irticai görüş mensubu olduğu, Nur ayinlerine iştirak ettiği, bu görüş doğrultusunda yayın yapan Zaman Gazetesine abone olduğu, eşinin irticai kesimin sembolü olan tesettür kıyafeti giydiği" şeklinde ifadelere yer verildiği,

Yine "gizli" ibareli 2 sayfadan ibaret müşteki ile ilgili bilgilere yer verilen belgede, "İrticai görüş mensubu olduğu, Nur ayinlerine iştirak ettiği, bu görüş doğrultusunda yayın yapan Zaman Gazetesine abone olduğu... , gemi kıdemli astsubayı olması nedeniyle gemi içinde düzenlenen sosyal faaliyetlere ve tatbikatlarda ziyaret edilen limanlarda verilen yemek vb. sosyal aktivitelere davet edilmesine rağmen muhtelif bahaneler öne sürerek katılmamaktadır" şeklinde ifadelere yer verildiği, yine "tutanaktır" başlıklı TCG Fatih Komutanı H. K. onaylı, TCG Fatih 2. Komutanı S. A. ve TCG Fatih Svş.Hrk.Sb. U. Ö. imzalı belgede de aynı konuya ilişkin tutanak tutulduğu,

27 Mayıs 1997 tarihli Harp Filosu Komutanı T. U. imzalı belgede de müşkenin sakıncalı/şüpheli kategorisine alındığı anlaşılmaktadır. (237. klasör, sayfa 282-340)

Müştekinin dilekçesi ekinde sunmuş olduğu 06/09/2011 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi dilekçe komisyonuna başlıklı dilekçesinde ise, zevkle ve şerefle görev yaptığı TCG Fatih Fırkateyninde 1996 yılı ortalarından sonra başlayan şahsına yönelik psikolojik baskıların 1997 yılı başlarında aleni tacize ulaştığını, Fatih Fırkateyninin 2. Komutanının kendisine "Senin eşin ve üniversitede okuyan kızının başörtülü olması dışında ihraç dosyasına konulacak belge bulunamıyor. O nedenle senden eşinin ve kızının başını açmasını istiyoruz." şeklinde talepte bulunduğunu belirtmiştir. (237. klasör, sayfa 341-342)

Müştekinin görev yaptığı bütün yıllar içerisinde sicil amirlerinden almış olduğu mükemmel derecedeki sicil notları ve kanaatler, görev yaptığı sürede hiçbir disiplin cezası almamış olması, sicil amirleri tarafından hakkında "Ender rastlanan, çok mümtaz bir astsubaydır" vb. kanaatler dikkate alındığında kendisine yönelik tavrın din ve vicdan hürriyeti kapsamında bulunan dini yaşam ve anlayışlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır.



182 – Müşteki Abdurrahman YILDIRIM 17/12/2012 tarihli ifadesinde özetle;

28 Şubat sürecinde günyüzüne çıkan, bu tarihten önce de TSK içerisinde yapılanan yasa dışı çetenin uygulamaları nedeniyle mağdur olduğunu, 28 Şubat darbesi olarak bilinen süreci planlayan ve uygulayan tüm şüphelilerden şikâyetçi olduğunu belirttiği, 10/10/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde ise, TSK'nın darbe yapmada kullanabilmesi için kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesinin zorunlu olduğunu, BÇG örgütünün TSK’nın kurumsal hiyerarşisi dışında oluşturulmuş ve TSK'nın kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesi ve daha sonra da TSK’nın kurumsal güveninin ve etkinliğinin darbe eyleminde kullanılması amacı ile kurulmuş yasa dışı bir örgüt olduğunu, TSK'nın kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesinde, TSK’nın kurumsal hiyerarşisinde yer alan darbe karşıtı unsurları bastırmak ve pasifize etmek için 2000'e yakın TSK personelinin örgüt tarafından tasfiye edildiğini, uygulanan psikolojik harp taktikleri, cebir, şiddet ve baskı yöntemleri ile binlerce TSK personelinin de istifa ve emeklilik yolu ile ordudan ayrılmasının sağlandığını, böylece TSK’nın kurumsal hiyerarşisi üzerinde BÇG örgütünün iradesini hakim kıldıklarını, TSK rütbe ve kıdem hiyerarşisinin ortadan kalktığını, kurumsal hiyerarşinin yok olduğunu, BÇG mensubu olmak kriterinin esas alındığı örgütsel hiyerarşinin tesis edildiğini, TSK’nın kurumsal güç ve imkânlarının tamamen BÇG örgütünün tasarrufuna sunulduğunu, böylece 28 Şubat sürecinin ilk aşaması olan orduya karşı darbe gerçekleştirildiğini, BÇG örgütünün bütün suç konusu icraatlarının ordu tasarrufu gibi gösterilerek diğer devlet kurumları üzerinde de baskı oluşturulduğunu, sadece ordu değil MGK, YAŞ, TBMM, Yargı, Hükümet, Mahali İdareler, Eğitim Kurumları ve Üniversitelerin topyekün BÇG' nin kontrolü altına alındığını,

Öncesi ve sonrası ile bir süreci, içeren 28 Şubat 1997'de BÇG örgütü mensuplarının milletin yurt savunması için emrine verdiği silahlı kuvvetlerdeki kurumsal hiyerarşi içindeki mevki, makam ve rütbelerinden aldıkları gücü ordu hiyerarşisi ve devletin bütün kurumlarındaki otoriteyi ele geçirmek için gerçekleştirdikleri post modern darbe ile; orduda yönetime el koyduklarını, TSK' yı asli görevlerini yapamaz duruma getirdiklerini, ordu-millet bütünleşmesini tahrip ederek orduyu millete ve değerlerine karşı gibi gösterdiklerini, olmamış olayları olmuş gibi kurgulayarak gerekleştirdikleri provokasyonlarla milletin inanç ve değerlerini iç tehdit olarak gösterdiklerini, toplumu hukuk dışı büyük baskılar altına alarak fişlediklerini, inanç ve fikirlerine göre ayrıştırıp kutuplaştırarak kışkırttıklarını ve darbe ortamını hazırladıklarını, suçsuz insanları başta TSK olmak üzere devletin diğer kurumlarından, ihraç, istifa ettirmek, emeklilik istemeye mecbur bırakma, sicilini bozma, sürgün, işkence, şüpheli/sakıncalı fişleme gibi yollarla tasfiye ettiklerini, hükümeti istifa ettirdiklerini, meclis aritmetiğini değiştirdikleri, milletin iradesine aykırı olarak yeni bir hükümet kurdurduklarını, yargıyı baskı altına alarak hukuki denetim mekânizması olmaktan çıkarıp ideolojik denetim mekânizmasına dönüştürdüklerini, eğitim hakkı katsayı eşitsizliği düzenlemesiyle yine yüksek okula girişte eşitlik ilkesi ve eğitim hakkı ihlal edilen mağdur kitleler ürettiklerini, ülkenin geleceğine ağır zararlar verdiklerini,

30/09/1979-15/08/1996 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, son görev yeri olan Zırhlı Birlikler Okulu Eğitim Tümen Komutanlığı Tank Kıdemli Yüzbaşı rütbesine kadar görevinde hiçbir ceza almadığını, değişik zamanlarda onlarca takdir ve teşekkür belgesinin sıralı komutanları tarafından şahsına verildiğini, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral D. G. ve Kuvvet Komutanları tarafından onaylı takdir belgesi ile ödüllendirildiğini, 1995 yılında Kara Harp Akademisi sınavlarına girdiğini, başarılı olduğunu, dönemin tabur komutanı Kurmay Yarbay K. K. tarafından Harp Akademisini kazandığına dair tebrik edildiğini, bir kaç gün sonra yanlışlık olduğunu, akademiyi kazanmadığını söylediğini, kendisine "Eşinin başını açsaydın bunlar başına gelmezdi, terazinin bir kefesinde generallik, bir kefesinde bir bez parçası bu nasıl inanç, çalışkan ve dürüst bir subay olduğun için bunu sana söylüyorum, ilk Şurada atılacaksın, istifa et, yarın toplumda çocukların TSK'dan atılmış babalarının olduğu utancını yaşamasın" dediğini,

Zırhlı Birlikler Eğitim Tümen Komutanlığında çalıştığı bölümde BÇG üyesi olan subay ve astsubaylar tarafından takip edildiğini, TSK'nın hiyerarşik yapısı dışında olan bu örgütün subay ve astsubayların verdiği raporlar doğrultusunda sakıncalı ve şüpheli personel kategorisine alındığını, 1996 tayin döneminde sürgün sayılabilecek nitelikte Malkara Tugay Komutanlığı emrine atandığını, bu atama emri üzerine yine tabur komutanı kurmay yarbay K.K.'ın kendisine "Bu tayin normal bir tayin değil, Şurada atılacaksın" dediğini, 23/05/1996 tarihinde TSK'dan ayrılma dilekçesi verildiğini, TSK'da ayrılma ve istifa dilekçelerinin normalde 1 ayda sonuçlandırıldığını, ancak dilekçesine 16/07/1996 tarihine kadar cevap vermediklerini, Yüksek Askeri Şurada atmak için işlemini sonuçlandırmadıklarını, bu kötü niyeti öğrendiğini ve dönemin Milli Savunma Bakanına ulaşıp durumu anlattığını ve Şuraya az bir süre kala 15/08/1996 tarihinde işlemlerinin sonuçlandırılıp TSK'dan malulen emekli olduğunu, emekli olduktan sonra da sivil hayatında BÇG üyelerinin kendisini takip edip taciz ettiklerini, TSK'dan ayrılan veya atılan arkadaşlarıyla görüştüğü için 1997 yılında gözaltına alındığını, kendisini sorgulayan kişinin "Biz bu irticacıları attık ki simit satsın rezil olsunlar diye, sen bunlara iş bulmaya yardımcı oluyorsun, buna devam edersen bir gün bir kamyonun altında kalırsın" diye tehdit ettiklerini, zaman zaman da telefonla tehditte bulunduklarını belirtmiştir. (241. Klasör. Sayfa 94-101)

183 - Müşteki Özcan ALTIN'ın 06/12/2012 tarihli dilekçesinde özetle;

1986-1996 yılları arasında Konya ve Malatya'da Hava Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptığını, 1986 yılından 1993 yılına kadar hiçbir şekilde sorun yaşamadığını, o yıla kadar bakıldığında sicilinin temiz olduğunun görüleceğini, askeri okulu da pekiyi derecesiyle ayrıca 3 yıllık teorik eğitimini de pekiyi dereceyle bitirdiğini, 1993 yılı başından itibaren hem sivil ve askeri istihbarat hem de Merkez Komutanlığı tarafından yakın takibe alındığını, bunun nedeninin eşinin başının kapalı olmasından kaynaklandığını, sırf bu nedenden dolayı yok yere birçok kez evinin arandığını, psikolojisinin bozulduğunu, GATA'da yattığını, orada 3 sene tedavi gördüğünü, 3. senesinde birliğine gönderildiğini, sivil elbiseyle mesaiye gelmekten 10 gün oda hapsine atıldığını, bu zaman zarfında GATA'ya sevkinin engellendiğini, 7. günde bütün vücudunda benekler çıkması nedeniyle uçakla GATA'ya sevkinin yapıldığını, tedavisinin yaklaşık 1 ay kadar devam ettiğini, GATA'nın verdiği bir önceki kararda görevde kalıp kalmama isteğinin sorulduğunu, ayrılmak istediğini belirtince Hava Kuvvetlerinden adiyen malul olarak emekli olduğunu, oysa ki rahatsızlığına Hava Kuvvetlerinin neden olmasından dolayı vazife malulu olarak emekli olması gerektiğini, 1996 tarihinden 2013 yılına kadar maddi kaybının 500.000 TL olduğunu, kaybına ilişkin maddi ve manevi tazminatının karşılanmasının istediğini, kendisine psikolojik baskıda bulunan, evini gereksiz yere arayan, ayrılmayı istemediği halde can emniyetinin olmadığını düşünerek meslekten ayrılmasına sebep olan o dönemki Merkezi Bakım Komutanı, üst komutanı ve Hava Kuvvetleri Komutanından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (115. klasör, sayfa 180)



Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   132   133   134   135   136   137   138   139   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin