T. C. DİYanet iŞleri başkanliği akçaabat-darica


İKİNCİ BÖLÜM: VAAD VE VAİD ÇEŞİTLERİ



Yüklə 0,57 Mb.
səhifə6/12
tarix02.11.2017
ölçüsü0,57 Mb.
#28613
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

İKİNCİ BÖLÜM: VAAD VE VAİD ÇEŞİTLERİ



I- ALANLARINA GÖRE VAAD VE VAİD ÇEŞİTLERİ



A- GAYBİ VE ŞUHUDİ VAAD VE VAİDLER


Varlıklar gaybi ve şuhudi olmak üzere ikiye ayrılırlar. Gözle görülmeyen ruhani varlıklar gaybi varlıkları oluştururlar. Melekler, cinler ve şeytanlar bu guruptandır. bunların dışında gözle görülen varlıklar da şuhudi varlıkları oluştururlar. İnsanlar bu gurupta mütala edilir.

Gaybi varlıkları genel olarak üç gruba ayırabiliriz:



a- Allah (cc)’a itaat ve ibadet eden melekler. Bunlar Allah (cc)’a isyan etmezler, Yanlış ve uygunsuz iş yapmaz ve insanlar; aldatmazlar. Kur'an-ı Kerim meleklere yönelik her hangi bir vaadden bahsetmemektedir

b-İsyankar ve kötü huylu şeytanlar olup, bunlar insanla­ra kötülük yapmak için uğraştıkları gibi, onları aldatır ve doğru yoldan çıkarmaya çalışırlar.

c- Bu gruba dahil olan ruhani varlıklar da ikisi ortası gizli varlıklardır. Hayırlısı ve Allah (cc)’a itaat edeni olduğu gibi, şerlisi ve Allah (cc)’a isyan edeni de vardır Cin ve şeytan Kur'an-ı Kerim’e göre aynı cinsten olan yaratıklardır. Çünkü şeytan cinsinin ilk ferdi olan “İblis”in Cinden olduğu şu Kur'an-ı Kerim Ayetinde belirtilmiştir

“Meleklere: Adem' e secde edin! demiştik. İblis­ten başka hepsi secde etmişti. O cinlerden idi. Rabbinin buyruğunun dışına çıktı”.146

Kur'an-ı Kerim cin ve şeytana yönelik dünyevi bir vaad ve vaidden söz etmezken uhrevi vaad ve vaidden bahsetmektedir. İleride geniş bilgi geleceği için burada bu konudan bahsetmiyoruz. Şuhudi varlıklardan sadece insanlar Allah (cc)’a, iman ve itaatle emrolundukları için vaad ve vaide çokça muhatap olmuşlardır Geniş bilgi daha sonra gelecektir Şuhudi varlıklardan mükellef olmayan varlıkları biraz sonra işleyeceğiz.

B- DÜNYEVİ VE UHREVİ VAAD VE VAİDLER


Yüce Allah (cc) insanların yaptıkları amellerin karşılığının bir kısmını dünyada bir kısmını da ahirette vereceğini bil­dirmektedir. Allah (cc)’ın insanlara, yaptıkları amellerin karşı­lığını dünyada iken tattırması, insanların bizzat dünya hayatlarında Allah (cc)’ ın vaad ve vaidini yaşayarak bir an önce ina­nıp itaat etmeleri ve istikamet üzere olmaları içindir.

Dünyevi vaadler hidayet, yardım, zafer, istihlaf güzel hayat, temiz rızık, izzet, af ve mağfirettir. Vaidler ise şeytanın tasallutu, sıkıntılı hayat, yer yüzünün fesadı, zillet, korku, helak, acıklı ölüm ve kıyamettir. Bunlar ileride anlatılacaktır.

Uhrevi vaad ve vaidlerin, ebedi mutluluğa hazırlama, mağdur ve mazlumları teselli etme,cemiyetin huzur ve emniyetini sağlama gibi pek çok faydaları ve gayeleri vardır. Bunlar üçüncü bölümde anlatılacaktır.

Uhrevi vaadler cennet, kolay hesap ve ru’yetullahdır.Uhrevi vaidler ise cehennem, hüsran, amellerin boşa çıkması ve Allah (cc) ’ın affetmemesidir. Bunlar daha sonra anlatılacaktır.


C- İHTİYARİ VE IZDIRARİ VAAD VE VAİDLER


Cüz’i iradeye sahip olan insanlar ve cinler ihtiyari vaad ve vaidlere muhatap olmaktadırlar. Cüz’i iradesi olmayan melekler vaad ve vaide muhatap olmamaktadırlar. Allah (cc) bir çok fiilde insana irade vermiş ve hür yaratmış olmakla beraber. Bütün isteklerini yerine getirmeye mecbur değildir. Dilerse dilediği anda iradelerini yok eder. Dilerse onların akıl ve iradelerini yok etmemekle beraber isteklerinin aksine kendi hüküm ve iradesini zorla üzerlerinde icra eder. Nitekim Allah (cc)’dan korkmayan emirlerine karşı gelmek isteyen asiler azaba ve cezaya yanaşmak istemedikleri halde vakti gelince cezalarını çekmeye mecbur olurlar. Hasılı Allah (cc)’ın mutlak iradesi altında mağlub ve mecbur olmayacak hiçbir şey tasavvur olunamaz. Bu husus şu ayetle ifade edilmiştir:

“ Oysa göklerde ve yerde olanların hepsi istemez Ona teslim olmuştur. Ona döndürülüp götürüleceklerdir.”147

Yüce Allah (cc)’ın Fussilet Suresindeki yere ve göğe “İkinizde ister istemez gelin” emrini ve onların “isteyerek geldik” cevabını bazı Şuuri manada anlamak istemişlerse de mutlak emre uyma boyun eğme manasında olması daha ağır basamaktadır. Yeni verilen emirde, icra edilen tesirde her biri tabiatındakinin aksine bir fiil harekete dahil sevk edilseler, onlar onun kabulünü bir tabiat, bir huy edinmişlerdir.148 Cenabı Hak semaları, yerleri yaratıp kendilerine teveccüh edecek bir kitabı ilahiyi anlamak kabiliyetini de onlara vermiş olabilir. Onlar da nailiyetlerine binaen ilahi emre kemal-i itaatle inkiyadda bulunacaklarını kendilerine mahsus bir lisan ile arz etmiş olabilirler.149

Burada insanlara ve cinlere yapıldığı gibi tam bir vaid söz konusu değildir. İzdırari bir emir vardır.

II- MÜTEKELLİME GÖRE VAAD VE VAİD ÇEŞİTLERİ

A) ALLAH (CC)’IN VAAD VE VAİDİ


Allah (cc), insan ve cinleri kendisine ibadet etmeleri için yaratmıştır.150insanların ve cinlerin Allah (cc)’a inanmalarını ve itaat etmelerini sağlamak amacıyla Kur'an-ı Kerim ’de bir takım vaad ve vaidlerde bulunmuştur. İnsanlara dünyevi ve uhrevi vaad ve Vaidler söz konusu iken, cinlere sadece uhrevi vaad ve Vaidler söz konusudur. Kur'an-ı Kerim’de cinlere yönelik dünyevi bir vaad veya vaid bulunmamaktadır.

Allah (cc)’ın gaybi ve şuhudi varlıklara yaptığı vaad ileride geniş bir şekilde incelenecektir.


B) İNSANLARIN VAAD VE VAİDLERİ


Kur'an-ı Kerim’in haber verdiğine göre peygamberlere karşı çıkanlar Mele’ yani yöneticiler ve kavmin ileri gelenleriydi. Mekke’de bu görevi kabile şefleri ve eşraf üstlenmişti. Çünkü rahata, lükse ve zorbalığa alışmış bu şımarık insanlar rahatlarının kaçmasını istemiyorlardı. Bu yüzdende her peygamberin karşısına bunlar çıkmış, onlarla mücadele etmişler, başarılı olamayınca da ölümle, vatandan kovmayla tehdit etmişlerdir.

Burada tehdide maruz kalan Müslümanları ve peygamberle­ri saymak yerine birkaç misalle iktifa edeceğiz.

Nuh (as)'ı ölümle,151 İbrahim (as)'ı ateşte yakmakla152; Şuayb (as)'ı yurdundan kovmakla153 tehdit etmişlerdir. Firavun ise Musa (as)'a inanan sihirbazların ellerini ayaklarını çaprazlama kesmek ve asmakla tehdit etmişti.154 Yine Musa’yı ve milletini de ölümle tehdit etmişti.155

Hz. Muhammed (s.a.v)’de diğer peygamberler gibi yalanlan­mış davasından vazgeçmediği takdirde ölümle tehdit edilmiştir.

Müşriklerden bir heyet Hz. Muhammed (sav)’in amcası Ebu Talip’e gelerek şöyle dediler:

“Kardeşinin oğlu, dinimizi ilahlarımızı kötülüyor, dedelerimize sapık diyor, bizi de ahmaklıkla suçluyor. Ya kendisini bu işten vazgeçirsin yada himayeni kaldırırsın.Biz onun hakkından geliriz”.

Pek çok peygamber gibi peygamberimizi de ana yurdundan çıkarmak veya öldürmek istemişlerdi.(?)156

Kur'an-ı Kerim’de müşriklerin gerek peygamberimize ve gerekse Müslümanlara karşı yaptıkları tehditler açıkça zikredilme­mektedir. Yaptıkları ve yapacakları kötülüklerden bahsetmek­tedir. Kur'an-ı Kerim’de vaad olarak da sadece Firavun’un, sihirbaz­lara Musa (as)’ı yendikleri takdirde gözde kimseler olacağı vaadine değinilmektedir.157

C- ŞEYTANIN VAAD VE VAİDLERİ


Kur’an-ı Kerim’de belirtildiğine göre, şeytan cennetten kovulunca şöyle söyler:

“Beni azdırmana karşılık and içerim ki ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun Üstünde tu­zak kuracağım, sonra elbette onlara önlerinden, arkala­rından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen onların çoklarını şükredenlerden bulamayacaksın” 158

Ehl-i Sünnet alimlerine göre insanlarla cinlerin birbir­lerine tesir et.meleri mümkündür.Zira Kur'an’da faiz yiyenlerin kıyamet günü şeytanın çarptığı kimselerin kalkışı gibi kalkacakları belirtilmiştir.159 Bir hadiste de Şeytanın in­san bedeninde kanın dolaştığı gibi dolaşacağı bildirilmiştir,160 İstiaze, Felak ve Nas süreleri de buna delildir,

Şeytanın vaidi genel olarak iki şekilde mütalaa edilebilir:

l- Fakirlikle Tehdit

Şeytan insana sadaka verince malının azalacağını telkin ederek onu korkutur.161 İyilik etmekten geri bırakmaya çalı­şır. Oysa Allah (cc) sadaka ile malın azalmayıp artacağını, üste­lik sadaka verene mağfiretini lütfedeceğini vaad etmektedir.162



2-Saptırma

Şeytan kendisinin cennetten kovulmasına ve lanetlenmesi­ne vesile olan insanoğlunu yoldan çıkarmakla tehdit etmektedir:



“Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları bos kuruntulara sokacağım, ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah (cc) 'ın yaratışını değiştirecekler, dedi. Kim Allah (cc) 'ı bırakıp ta şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur.” 163

Şeytanın başarısı tamamen bos vaatler ve aldatmaya daya­nır. Kişiye başarı ve zevk vaatlerinde bulunur. Razi bunu hırs ve tül-i emel olarak tefsir etmiştir.

Hırs: Dünyayı elde etmek hırsı bazen ancak Allah (cc)’a is­yan, insanlara da eziyet etmek suretiyle elde edilebilir.

TüI-i Emel: İnsan tüI-i emel peşinde koştuğunda ahreti unutup nerede ise tevbe etmeyip kendisine de vaaz-ı nasihatin hiçbir tesir edemeyeceği bir biçimde dünyaya batmış ve gömülmüştür. Böylece onun kalbi bir taş gibi hatta taştan da katı olmuştur.164

Şeytanın, Allah (cc)’ın yarattığını değiştirmesi:

Yaratmanın şeklini veya sıfatlarını değiştirecek yüzünü değiştirecekler, yaratılışının olgunluğuna götürecek yerde bozacaklar, çığırından çıkaracaklar.

Kadını erkek, erkeği kadın yapmaya çalışacaklar, bıyıkla­rını sakallarını yolacaklar, suratlarını boyayacaklar, kılık kıyafetlerini değiştirecekler. Erkekleri burup hadım yapacaklar165

Hasan el-Basri'ye göre Allah (cc)’ın dinini değiştireceklerdir.166 Helali haram, haramı helal kılacaklardır.

Kur'an-ı Kerim’in şeytani değiştirmeler olarak tarif ettiği şey eşyanın insan fıtratını ve kendi tabii fonksiyonunun aksine kullanılması olayıdır.167

Görüldüğü üzere şeytanın insanı aldatması, çirkini güzel, kötüyü iyi, zararlıyı faydalı göstermesi, insana vesvese ver­mesi vardır. Fakat bir zorlayıcılığı yoktur. İnsanı zorla kötülüğe sürükleyemez. Bunun içindir ki ahirette şeytan şöyle ­diyecektir :



“Benim zorlayacak bir gücüm yoktu. Sadece sizi küfür ve isyana davet ettim. Sizde benim davetime koştunuz.”168

Kötülüğe giden ilk adımlar insanın nefsinden kaynaklanır. Şeytan. yapmak istemeyene zorla bir şey yaptırmaz. Fakat öncelikle, insanın nefsinde bir kabul ve meyil görmesi gerekir. İkna ederken de gerçekleri telkin etmez, aldatma yoluna girer.169 İşte burada şeytanın telkinlerinden korunmak için öncelikle peygamberlerimizin tavsiyesi olan Felak, Nas ve A­yete'l-Kürsi'yi sık sık okumamız lazımdır.170

Kur'an-ı Kerim’de de ifade edildiği gibi şeytan, ihlaslı, samimi ve salih kulları yoldan çıkaramayacaktır. Onlara vesvese etki etmeyecektir.171 Çünkü onlar şeytanı düşman, Allah (cc)’ı dost bilmişler ve şeytanın kuruntularına aldanmayıp Allah (cc) ve Rasulüne tabi olmuşlardır


Yüklə 0,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin