T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə378/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   374   375   376   377   378   379   380   381   ...   740
Tevilin Şartları:

İslam bilginlerinin çoğunluğuna göre nasslardan hüküm çıkarmada esas olan, te'vile gitmemektir. Başka bir ifade ile nasslann zahirî manalarıyla amel etmek vâcibtir ve kuvvetli delil olmadıkça zahirî manalarını bırakıp te'vile gitmek caiz değildir. Meselâ genel manalı bir nass, kendisini tahsis eden hususî bir nass olmadıkça umum, mutlak manalı bir nass da takyid edici bir nass olmadığı müddetçe mutlak anlam taşır. Emirler de aynı şekilde aksi bir delil bulunmadıkça vücüb ifade ederler. Ancak birbiriyle anlam yönünden çelişir gibi görünen müşkil âyetlerin te'lifi ve manaları gizli bir anlam için sembol teşkil eden âyetlerin yani müteşâbih nassları açıklığa kavuşturulması gibi durumlarda da te'vil kaçınılmazdır. İşte bu hallerde şu şartlar göz önünde bulundurulmalıdır:

1. Te'vile esas alınan mana, lafzın muhtemel bulunduğu, mecaz yoluyla da olsa kendisine delâlet ettiği manalardan olmalıdır. Şayet lafız, ihtimâli olmayan bir anlam ile te'vile zorlanırsa, o takdirde yapılan te'vil sahih ve makbul sayılmaz.

Kur'an'ın bazı ayetleri arasında ihtilaf veya tezat gibi görünen hususlar Muşkilu'l-Kur’an ilmi içerisinde ele alınmaktadır. Aslında Kur'an’da birbirini tutmayan veya çelişki arzeden ayetler mevcut değildir. Nitekim Allah Taâlâ: "Eğer o, Allah'tan başkası tarafından olsaydı elbette içinde birbirini tutmayan bir çok şey bulurlardı" buyurarak bu gerçeği açıklamış bulunmakladır. Demek ki Kur’an'da böyle bir şey esasen mevcut değildir.

2. Te'vil, lafzın ilk akla gelen zahirî manasından alınıp başka manaya çekilmesine elverişli şer"î bir delile dayanmalıdır. Bu delil nass, icmâ ve kıyas olabileceği gibi, İslam hukukunun genel prensiplerinden veya arap dil kurallarından biri de olabilir. Eğer böyle bir delile dayanmadan te'vile gidilirse bu da sahih kabul edilmez. Zira, Şâri'nin koyduğu hükümlerde asıl olan nassları zahirî manalarıdır.

3. Te'vilin şartlarından biri de, yapılan te'vîlin manası açık bir nassa muhalif olmamasıdır. Şayet yapılan te'vil, sahih ve sarih bir nassa ters düşerse, böyle bir te'vil de fâsiddir. Çünkü şartlar tamamlanmış değildir.

Burada şunu da ifade edelim ki, sözünü ettiğimiz şartlar mevcut olmadan yapılan te'viller gayr-i sahih/mardud tevil olarak nitelendirilmiştir. Demek ki, makbul ve sahih bir te'vilden söz edebilmek için öncelikle söz konusu şartların bulunması gerekmektedir.


1.3. Terceme

Kök itibariyle, dört harfli/rubâî "terceme" veya üç harfli/sülâsî "receme" fiilinden türediği iddia edilen "tercüme" kelimesi, sözlükte, "bir kelâmı bir dilden bir başka dile çevirmek", "bir sözü diğer bir dilde tefsir ve beyân etmek", "bir lafzı, kendisinin yerini tutacak bir lafızla değiştirmek" gibi manalara gelmektedir. Tercüme kelimesinin zikredi­len bu anlamları yanında başka manaları da vardır. Bunlaxı şöyle sıralamak mümkündür:



1. Tercüme "bâb" başlığı yani bir kitapta yer alan bölüm adı anla­mına gelmektedir. Bunun en çarpıcı örneklerini el-Buhârî'nin Sahih’inde bulmak mümkündür. Bu kitapta bazen "bâb" isimleri -"bâbu terceme-ti'l-hükkâm" gibi- tercüme kelimesiyle zikredilmektedir.

2. Tercüme bir kimsenin hayatını ya da çalışma hayatında başından geçen olayları anlatması manasını da ifade eder. Türkçede kullandığı­mız "terceme-i hal" ya da "hal tercümesi" bu anlamdadır.


Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   374   375   376   377   378   379   380   381   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin