T. C. Firat üNİverstiESİ aleviLİK İnançlari ve teolojik temelleri (tunceli Örneğİ) Prof. Dr. Erkan Yar son rapor



Yüklə 1,26 Mb.
səhifə44/47
tarix27.12.2018
ölçüsü1,26 Mb.
#87120
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   47
Alevilikte Dedeler ve Ocaklar, 56.

49 Şener, Cemal, Osmanlı Belgelerinde Aleviler ve Bektaşiler, Karacaahmet Sultan Derneği Yayınları, İstanbul 2002, 49.

50 Şener, age, 19.

51 Bkz. İbn Kesir, Ebi’l-Fidâ İsmâil, el-Bidâye ve’n-Nihâye, thk. Alî Şîrî, Dâr’u İhyâu Turasi’l-Arabî, Bidaye, Beyrut 1988, 10/33.

52 Türkçede sarık olarak isimlendirilen giysinin Arapçadaki ismi imâmedir. Savaş sırasında kullanılan miğfer, kask gibi koruyucu giysiler için de bu isim kullanılmıştır. Bkz. İbn Manzûr, Lisân, 12/424.

53 Yahudilikte bu giysinin kullanılmaya başlanmasının 12. yüzyıldan itibaren olduğu söylenmektedir. Bu terimin anlamı ve Yahudilikteki anlayışlar hakkında bkz. Eisenberg, Joyce, JPS Dictionary of Jewish Words, USA 2001, 79.

54 Buyruk, İmam Cafer Sadık Buyruğu, haz. Fuat Bozkurt, Kapı Yayınları, İstanbul 2005, 113–114.

55 Bkz. Hicr 15/16; Furkân 25/61; Burûc 85/1.

56 Buyruk, haz. Fuat Bozkurt, 113.

57 Gölpınarlı, Abdulbaki, “Kızıl-Baş”, İslam Ansiklopedisi, Eskişehir 1977, 6/789.

58 Ekinci Mustafa, Anadolu Aleviliğinin Tarihsel Arka Planı, Beyan, İstanbul 2002, 103.

59 Eğri, Osman, Bektaşilikte Tasavvufi Eğitim, Horasan Yayınları, İstanbul 2001, 107; Vilayetname’deki anlatımlarda da Ahmet Yesevî’nin tacı “elifi taç” olarak isimlendirilmektedir. Vilayetname Menâkıb’ı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî, haz. Abdulbaki Gölpınarlı, İnkılap Kitabevi, İstanbul trs., 15-16, Ayrıca bkz. Gölpınarlı, Abdulbaki, Pir Sultan Abdal, Der Yayınları, İstanbul 1991, 182; Mehmet Eröz de, tacın simgesel atıflarını belirttikten sonra, alt kenarında kapılar olduğunu ve bu parçaların dört kapıyı simgelediğini ifade etmektedir. Bkz. Eröz, Mehmet, Eski Türk Dini ve Alevilik Bektaşilik, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, 26.

60 Gölpınarlı, agm, 6/789.

61 Kutlu, Sönmez, Alevilik ve Bektaşilik Yazıları, Ankara 2006, 24-27.

62 İbn Manzûr, Lisân, 11/30.

63 İbn Manzûr, age, 11/30.

64 Şuara 42/214. Bu ayette, aynı soydan gelen insanlara işaret eden “aşiret” sözcüğü yakınlık sıfatı ile birlikte kullanılmış ve peygamberin yakın akrabalarına ilk olarak tebliğ etmesi istenmiştir.

65 İbn Manzûr, Araplar arasında “Baytu’r-racul: dâruh’u ve baytuh’u: kasruh’u” şeklindeki kullanımlara yer vermektedir ki, bunun anlamı, adamın evi; onun evi ve sarayı demektir. Bkz. İbn Manzûr, Lisân, 2/14.

66 İsfehani, Ebi’l-Kasım el-Hüseyin b. Muhammed el-Fadl er-Rağıb, el-Müfredât fî Ğarîbi’l-Kur’ân, Karaman Yayınları, İstanbul 1986, 83.

67 Beyt sözcüğünün insanların barınakları olarak kullanımı için bkz. İsrâ 17/93; Yusûf 12/23; Hayvan barınağı olarak kullanımı için bkz. Ankebût 29/41.

68 Bu sözcüğün İbranca ve Tevrat’taki anlamları için bkz. Botterweck, Johannes G.- Ringgren, Hemler, Theological Dictionary of The Old Testament, USA 1997, 2/118-134.

69 Furkân 25/64; İsfehâni, beyt sözcüğünün asıl anlamının insanların geceleri sığınağı anlamında olduğunu söylemektedir. İsfehânî, Müfredât, 83.

70 Bkz. Yusûf 12/23; İsrâ 17/93; Nûr 24/61; Ankebût 29/41 vd.

71 Türkçe’de aile sözcüğü, “Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik” anlamında kullanıldığı gibi toplumbilim açısından “aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü” olarak da tanımlanmaktadır. Bkz. Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 1/31; Ehl-i Beyt sözcüğü, İngilizce’de family sözcüğü ile ifade edilmektedir. Bkz. Lane, Edward William, An Arabic-English Lexicon, Beyrut 1968, 1/180.

72 İsfehânî, bu kullanımlardaki evin, Mekke anlamında olduğunu ifade etmektedir. Bkz. İsfehânî, Müfredât, 84; Fakat ayetlerde tavaf edilen yeri tanımlamasından ötürü Kabe olarak anlaşılması daha uygundur. Nitekim “şu evin Rabb’ine kulluk etsinler” (Kureyş 106/3) ayetinde, “Allah’ın evi” olarak bir kullanım mevcut değil; “evin Rabb’i” şeklinde bir kullanım mevcuttur. Bu iki kullanım arasındaki anlam farklılığı, “Allah’ın evi” tamlamasında literal anlamda mekansal bir izafet söz konusu iken, “evin Rabb’i” tamlamasında Allah’ın Rabb isminin eğiten ve besleyen şeklindeki anlamlarından hareketle O’nun, insanın yaşamı için gerekli maddeleri yaratmasına vurgu yapılmaktadır.

73 Enfâl 8/35.

74 Kabe’nin, “beyt” olarak anıldığı ayetlerde, onu niteleyen sıfatlar olarak şen, bakım/ma’mur (Tûr 52/4.), muharrem, harâm, (Mâide 5/2, 97; İbrâhîm 14/37) kullanılmıştır. Bu ayetlerde ifade edilen el-beytu’l-ma’mur’un, Kabe’nin hizasında olarak gökteki bir eve işaret ettiği ve o evi günde bin meleğin tavaf ettiği şeklinde anlayışlar mevcuttur. Bu anlayışlar, miraç hadisine dayanmaktadır. Fakat bu şekildeki bir yorumun dinsel dayanakları mevcut değildir. Beyt sözcüğünün diğer ayetlerde de Kabe anlamında kullanılmış olması, bu ayette de o anlamda olduğuna işaret eder. el-Beytu’l-Ma’mûr’ûn bu anlamda yorumlanması hakkında bkz. Taberî, Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Thk. Ahmed Muhammed Şâkir, Suudi Arabistan 2000, 22/454.

75 Ahzâb 33/33.

76 Ahzâb 33/30-31.

77 Ahzâb 33/32.

78 Kasas 28/12.

79 Hûd 11/73.

80 Kutlu, Sönmez, “Ehl-i Beyt Sembolik Kapitalinin Tarihi Süreç İçerisinde Semerlendirilmesi”, İslamiyat, c. 3 (2000), sayı: 3, 103-108.

81 Makrîzî, Takyuddîn Ahmet b. Ali, Mârifet’u mâ Yecibu li’l-Âli’l-Beyti’n-Nebevî mine’l-Hakki alâ men Adâhum, Kahire 1978, 3.

82 Tevbe 9/28; Hacc 22/30 vd.

83 Enâm 6/145.

84 Bkz. Mâide 5/90.

85 Veli Baba, Menakıbname, haz. Bedri Noyan, Can Yayınları, İstanbul 1996, 59; Tûsî, Ebû Cafer Muhammed b. el-Hasan, thk Ahmet Habib, et-Tibyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, İhyâu Turâsi’l-Arabî, trs., 8/339.

86 Veli Baba, Menakıbname, 59; Tûsî, Tibyân, 8/339.

87 Bu hadisin anlamının özelleştirilmesi yönünde değerlendirilmesi hakkında bkz. Veli Baba, Menakıbname, 59; Tûsî, Tibyân, 8/339.

88 Taberî, Câmiu’l-Beyân, 20/265; Makrîzî, Marife, 6; Lane, Lexicon, 1/187.

89 Taberî, age, 20/265.

90 Makrîzî, Marife, 17.

91 Râzî, Fahruddin, et-Tefsîru’l-Kebîr, Mısır 1938, 25/209.

92 Zemahşerî, Keşşâf, 3/539.

93 Markîzî, Marife, 16.

94 Bazı rivayetlerde, Hz. Muhammed’in evde bulunan kişilerin üzerine kadife veya pelüş örttüğü belirtilmektedir. Fakat genel olarak onların üzerine bir aba örttüğü rivayeti daha çok kabul görmektedir. Bu abanın “Hayber abası” olarak isimlendiren rivayetler de vardır. Bkz. Taberî, Câmiu’l-Beyân, 2/263, Markîzî, Marife, 6, 14;

95 Veli Baba, Menakıbname, 59.

96 Nâşi Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, Beyrut 1971, 20.

97 Virânî, Risâle, 21.

98 İsfehânî, Müfredât, 736.

99 Barka 2/111–112.

100 Bkz. Tevbe 9/20; Müminun 23/111; Nûr 24/52; Haşr 59/20; Ahzâb 33/71; Zümer 49/21 vd.

101 En’âm 159.

102 Ortodokxy, sözcüğü Yunanca’daki orthodoxia (doğru anlamına gelen orthos ve görüş anlamına gelen doxa sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir) sözcüğünden alınmış ve doğru inanç anlamına gelmektedir. Bu kelimenin karşılığında heresy ve heterodoksy terimleri kullanılmaktadır. Bu terim kutsal kitapta olmadığı gibi II. Yüzyıldan önceki Hıristiyan ve seküler yazarlar tarafından da kullanılmamıştır. Aristo’nun eserlerinde orthodoxien kelimesi kullanılmıştır. Bkz. Packer, I. James, “Orthodoxy”, Baker’s Dictionary of Theology, USA 1988, 389-400.

103 Heresy terimi Yunanca’daki hairesis sözcüğünden alınmıştır. Bu sözcük, doğuştan gelen yetenek anlamında bir seçimi, yanlış öğretilerin neden olduğu yıkıcı fikirler anlamında bir seçilmiş görüşü, kesin bir düşünceyi benimseyen bir mezhep veya partiyi ifade etmektedir. Bkz. Farrer, M., R., W., “Heresey”, Baker’s Dictionary of Theology, USA 1988, 268.

104 Kutlu, Alevilik ve Bektaşilik Yazıları, 65.

105 Fığlalı, Türkiye’de Alevilik Bektaşilik, 109; Fığlalı, Ethem Ruhi, “Alevilik Hakkında Bazı Düşünceler”, Uluslar arası Bektaşilik ve Alevilik Sempozyumu-I, 28-30 Ekim 2005, Isparta, 24.

106 Fığlalı, agm, 24.

107 Âl-u İmrân 3/104.

108 Nisâ 4/59.

109 Bu iki şeyin Allah’ın kitabı ve onun elçisinin sünneti olduğu şeklindeki rivayet için bkz. Taberî, Tarih, 3/150-151; Fuzûlî, bu hadiste yer alan ehl-i beyt sözcüğü yerine ıtre sözcüğünü kullanmakta ve bunu ehl-i beyt olarak açıklamaktadır. Fuzûlî, Hadikâtu’s-Sueada, 117.

110 Bu iki şeyin Allah’ın kitabı ve onun ehl-i beyti olduğu şeklindeki rivayet için bkz. Hacı Bektaş, Makalat-ı Gaybiyye, 39.

111 Veda hutbesinin tam metni için bkz. Taberî, Tarih, 3/150-151.

112 Hucûrât 49/13.

113 Markîzî, Kitâbu’n-Niza, 37-42.

114 Câhız, Ebû Osman b. Bahr, Risaluetu’n li’l-Câhız fî Benî Ümeyye, 121.

115 Nâşi el-Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, 9.

116 Yakûbî, Târih, 2/123.

117 İbn-i Esir, el-Kâmil Fi’t-Tarih, 2/189.

118 Nâşi el-Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, 10; Nevbahtî, Fırak, 52.

119 Nevbahtî, Firak, 53; Yakûbî, imamların Kureyş’ten olduğu fikrini ortaya atan kişinin Ebu Ubeyde b. Cerrâh olduğunu söylemektedir. Yakûbî, Târih, 2/123.

120 Nevbahtî, Firak, 52.

121 Nâşi el-Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, 10; Yakûbî, Ebu Bekir’e biat etmeyenlerin ensardan ve muhacirden isimlerini vermektedir. Yakûbî, Târih, 2/124; İbn-i Esir, el-Kâmil Fi’t-Tarih, 2/189; Bir rivayete göre de Hz. Ömer, Ali, Talha, Zübeyir ve muhacirlerden bir gurubun bulunduğu Ali’nin evine gitmiş, biat etmek üzere dışarı çıkmadıkları takdirde kan akıtacağını söylemiş, Zübeyir de kılıcını çekerek ona karşılık vermiştir. Bkz. Taberî, Târih, 3/202.

122 Nâşi el-Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, 10.

123 Nâşi el-Ekber, age, 10.

124 İbn-i Esir, el-Kâmil Fi’t-Tarih, 2/186.

125 Nâşi el-Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, 10.

126 Yakûbî, Târih, 2/127;

127 Nâşi el-Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, 11; Yakûbî, Târih, 2/127.

128 İbnu’l-Esir, el-Kâmil, 5/58-59.

129 Watt, Montgomery, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, Ankara 1981, 12-13.

130 Yakûbî, Târih, 2/170.

131 Yakûbî, Târih, 2/169.

132 Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, 13.

133 Sayf b. Ömer, el-Fitne, 64.

134 İbnu’l-Esir, el-Kâmil, 5/69.

135 Sayf b. Ömer, el-Fitne, 84-85; İbnu’l-Esir, el-Kâmil, 5/70; İbn Manzûr, bu yerin Cennetu’l-Bâki’nin dışında bir bahçe olduğunu belirtmektedir. Bkz. İbn Manzûr, Lisân, 6/286.

136 Sebe, 34/52.

137 Yâsin 36/50.

138 Haşr 59/16.

139 Sayf b. Ömer, el-Fitne, 73-74.

140 Naşi el-Ekber, fitne durumunda evde kalmayı tercih edenleri Huleysiyye ve ayrılıkçı gurubu da Mutezile olarak isimlendirmektedir. Nâşi el-Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, 17-18.

141 Nevbahtî, Firak, 52.

142 İbn Sa’d, Muhammed, Kitâb’u Tabâkâti’l-Kübrâ, Kahire 2001, 3/19.

143 İbn Sa’d, age, 3/17.

144 İbn Sa’d, age, 3/17.

145 İbn Sa’d, age, 3/17-18.

146 İbn Sa’d, age, 3/21.

147 İbn Sa’d, age, 3/22.

148 İbn Sa’d, age, 3/22-23.

149 Sayf b. Ömer, el-Fitne’tu ve vakatu’l-Cemel, Beyrut 1971, 94.

150 İbn Sa’d, Tabâkât, 3/29.

151 Yakûbî, Târihu’l Ya’kûbî, Beyrut trs, 2/178.

152 Ali b. Ebi Tâlib, Nehcu’l-Belâğa, 243; Sayf b. Ömer, Fitne, 95; İbn Sa’d, Tabâkât, 3/22.

153 Nâşi el-Ekber, Mesâilu’l-İmâmiyye, 17.

154 İbn Sa’d, Tabâkât, 3/29; Yakûbî bu çatışmada ölenlerin sayısını her iki taraftan toplam 2.700 kişi olarak vermektedir. Yakûbî, Târih, 2/182.

155 Minkârî, Nasr b. Muzahim, Vakat’u Sıffin, thk. Abdusselam Harun, Hakire 1981, 5; Sıffin, Fırat nehrinin kıyısında Rakka yakınlarında bir yerin adıdır. Hamevî, Mucemu’l-Buldan, 4/1098.

156 Yakûbî, Târih, 2/188; Hamevî, “Bu savaşa Ali’nin yanında yüz yirmi bin ve Muaviye’nin yanında ise doksan bin kişi katılmıştır. Bunun tersi olan görüşler de vardır. Bu savaşta her iki taraftan yetmiş bin öldürüldü. Bunlardan yirmi beş bini Ali’nin tarafından, kırk beş bini ise Muaviye’nin tarafındandır. Ali tarafında yer alan Bedir savaşına katılmış yirmi beş sahabi bu savaşta öldürüldü. Bu savaş yüz on gün devam etti” demektedir. Hamevî, Mucemu’l-Buldan, 4/1098.

157 Hamevî, Mucemu’l-Buldan, 4/1098.

158 İbn Sa’d, Tabâkât, 3/30-31; Yakûbî, Târih, 2/188-190..

159 Câhız, age, 124; Taberî, Tarihu’l-Ümem, 3/161; Zehebî, Târihu’l-İslâm, 6/17.

160 Câhız, age, 124.

161 Markîzî, Takiyuddîn, Kitâbu’n-Niza ve’t-Tehâsum fima beyne Benî Umeyye ve Benî Hâşim, thk. Hüseyin Munis,Kahire trs, 34-35.

162 Ebu Mihnef, Maktelu’l-Hüseyin, Kûm trs, 12-14

163 Ebu Mihnef, age, 8.

164 Ebu Mihnef’in asıl adı Lût b. Yahya b. Sâbit b. Mihnef b. Suleym el-Ezdî’dir. Bkz. İbn Nedim, el-Fihrist, 122.

165 Bkz. İbn Nedim, age, 122.

166 Fuzuli, Hadikatu’s-Sueda, 9-13; Fuzûli, Alevilerin yedi ulu ozanından biridir. Bununla birlikte, onun ulu ozanlar arasında yer almasına karşı çıkanlar da mevcuttur. Sözgelimi bkz. Öztürk, Ünsal, Alevilerin Büyük Sırrı, Yurt-Kitap Yayın, Ankara 2006, 257.

167 Bu eseri yayına hazırlayan Şeyma Göngör’ün belirttiği üzere, Fars edebiyatın maktel türünde yazılan ilk eser Hüseyin Vâiz Kâşifi’nin (ö.910/1505) Ravzatu’ş-Şüheda’sıdır. Fuzûlî’nin bası anlatımları ondan almasa da asıl olarak bu eserinin Kâşifî’nin eserinin tercümesi olduğu söylenmektedir. Fuzuli, Hadikatu’s-Sueda, (Şeyma Güngör tarafından yazılan giriş), XXXIX; Fuzûlî eserinde bu Hz. Hüseyin’in şehadetini anlatan söz konusu esere ilaveler yaptığını ifade etmektedir. (s.18) Fuzûlî’nin bu eserinde atıfta bulunduğu eserler incelendiğinde onların daha çok Şii kaynaklar olduğu görülmektedir. Bkz. Fuzûlî, Hadikâtu’s-Suedâ, Haz. Şeyma Göngör, Ankara 1987.

168 Fuzuli, Hadikatu’s-Sueda, 9-13.

169 İbn Asâkir, Tercumetu’l-İmami’l-Hüseyn, Beyrut 1980, 21; İbn Tâvûs h.3. yılda olduğunu bildirmektedir. İbn Tâvûs, el-Melhûf fî Katle’l-Tufûf, 12. (İbn Tâvûs’un (ö.h.664) bu eseri maktelu’l-Hüseyn olarak isimlendirilmektedir.

170 İbn Asâkir, age, 24.

171 İbn Asâkir, age, 42-46.

172 İbn Asâkir, age, 121.

173 İbn Asâkir, age, 106-106.

174 Alevilik inançlarına göre Yezid, Hz. Hüseyin’in şehit edilmesini emreden zalim kralı gönderme yapmakla birlikte, her türlü kötü fiili yapanlar için de kullanılır. Yezid’e lanet okuma, sadece cemlerde gülbenglerde ortaya çıkmamakta, genel olarak bütün duaların bir parçası olarak yer almaktadır. Örneğin bkz. Kitabu’d-Dâr, 114.

175 Fuzûlî, Hadikâ, 304-305.

176 Bu hareketin geniş bir çözümlemesi için bkz. Onat, Hasan, Emevi Devri Şii Hareketleri ve Günümüz Şiiliği, Ankara 1993, 43-61.

177 Onat, age, 62.

178 Onat, age, 93.

179 İbn Kesir, el-Bidâye, 6/277.

180 Gazali, Fedâih, 2-3.

181 Gazâlî, Fedâih, 15.

182 Gazâlî, Fedâih, 16.

183 Gazâlî, Fedâih, 16-17.

184 Ocak, 1992: 8

185 Bakara 2/200

186 A’râf 7/28

187 Bakara 2/257

188 "Bu, Allah’ın inananların yardımcısı olması, inkâr edenlerin ise, hiçbir yardımcısı bulunmamasından dolayıdır." Muhammed 47/11. Diğerleri için bkz. Enfâl 8/40; Hacc 22/13, 78; Duhân 44/41.

189 Yunûs 10/62.

190 Nûr 24/35

191 Eröz, 1992:67

192 Bu olay Sün köyü dedelerinden Ahmet Mutluel tarafından anlatılmıştır. Ahmet Mutluel dede ile yapılan söyleşi.

193 Gölpınarlı, Pir Sultan Abdal, 37.

194 Kekil, Seyyid, Peygamber ile Seyyidlerin Şecereleri ve Aşiretlerin Tarihi, Köln trs, 13.

195 Şeyh Ebu’l-Vefâ, 18; Ebu’l-Vefâ’nın hayatı ve görüşleri için bkz. Üzüm, İlyas, Tarihsel ve Kültürel Boyutlarıyla Alevilik, İSAM Yayınları, Ocak 2007, 21-22.

196 Ahmet Mutluay’ın anlatımları.

197 Ahmet Türk dedenin anlatımları. Aynı şekilde bkz. Tuğrul, Talip, Tunceli Aleviliğinde İnanç ve İbadet (Sarı Saltık Ocağı Örneği), Marmara Üniverstisi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006, 39.

198 Hasluck, Under Sultans, 2/578.

199 Hasluck, Bektaşilik Tetkikleri, 114-115.

200 Gülçiçek, 2/466

201 Dersimi, Nuri, Dersim, 22; Gülçiçek, 2/466.

202 Ahmet Dede ile yapılan görüşme. Tuğrul, age, 43.

203 Bu söylence Ali Tuluk tarafından anlatılmıştır ve bu kişinin anlatımları ile Ahmet Kerim Gültekin’in bu ocak hakkında yazdığı makalede yer almaktadır. Bkz. Gültekin, Ahmet Kerim, “Şıh Delil Berhican” Tunceli (Dersim) Aleviliğinin Eksik Parçaları Üzerine Bazı Notlar, Kırkbudak, Yıl:2, Sayı: 7, Yaz 2006, 93-94; Bu söylencenin can vereme mitosu aynı olmak üzere farklı bir anlatımı için bkz. Danık, Ertuğrul, Öteki Tanrılar Alevi ve Bektaşi Mitolojisi, Ankara 2006, 102-103.

204 Danık, Öteki Tanrılar, 102–103.

205 Danık, Tunceli Mezartaşları, 39.

206 Elieda, Mircea, İmgeler Simgeler, Gece Yayınları, Ankara 1992, 7.

207 Hanefi, Hasan, Mine’l-Akide İle’s-Savra, Mektebet’u Medbûlî, Kahire trs., 1/100-113.

208 Cedel ve delil/huccet sözcükleri Kur’an’da kullanılmaktadır. Sözgelimi, “Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin” (Ankebût 28/46) ayetinde, Kitap Ehl-i ile geçerli yöntemlerin kullanılarak tartışılması istenmektedir. İbrahim’in, inkarcı kişi ile diyalogu ise, “Allah, kendisine hükümdarlık verdiği kimsenin Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi?” (Bakara 2/258) ayetinde cedel sözcüğü kullanılmış ve delillendirmek anlamına gelen hâcce fiili ile ifade edilmiştir. Bununla birlikte, diğer ayetlerde de, inanç ve görüşlerin delillerinin/
Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   47




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin