nevi şahsına münhasır bir zatı muhterem olduğu artık”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ama siz burada en çok konuşulan ve merak edilen Tuncay Güney’le en fazla vakit geçiren kişilerden birisiniz”
Sanık Ümit Oğuztan: “4,5 ay evet efendim, bir de 2001 yılında 1,5 ay kadar bir zaman”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani sizin onun hakkında beyan edecekleriniz tabi ki herkes tarafından merak ediliyor, yani daha fazla daha açıklayıcı eğer beyanlarında doğruluk, yanlışlık payı varsa bunu karşılaştırma açısından daha fazla beyanda bulunmanız”
Sanık Ümit Oğuztan: “Sayın iddia makamı, eğer benim bu yaşadığım süreçteki Tuncay Güney hakkında edindiğim intibalara değer veriyorsa, ben saygılarımı sunarım efendim sizlere teşekkür ederim”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sizden elde edilen ve 11 sıra numarası verilen diskette bulunan NBC silahların üretim analizi isimli dokümanda, Ergenekon, sadece bir paragraf, Türkiye’nin ekonomik ve siyasal bağımsızlığına çok büyük katkıları olabilecek bu çalışmaları rahatlıkla organize ederek gerçekleştirebilir, ayrıca 21. yüzyılda Dünyanın en önemli sorunu haline gelecek olan terör gruplarını kontrol altına alırken küçümsenmesi olanaksız büyük bir finans gücünü elde edecektir, saygılarımızla Strateji grubu, denilmektedir, siz bu belgenin sizden çıktığını kabul etmediniz, disketlerden “
Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim kabul etmedim”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ancak bunun aksi ispat edilemediğinden şu an için bu soruyu size soruyorum, sizden çıkmış olduğu iddia edilen bir belge içeriğinde açıkça Ergenekon’dan bahsediliyor, doküman üzerinde 2001 tarihinden sonra çalışma yapıldığı teknik raporla sabit dokümanın altında strateji grubu tarafından hazırlandığı belirtiliyor, sizin bu dönemlerde strateji isminde bir dergi çıkarttığınız biliniyor ve bu konularla ilgili yani stratejinin genel yayın politikası magazinden ziyade bu şekilde”
Sanık Ümit Oğuztan: “Aktüel siyasi bir dergidir, magazin dergisi değildir, evet”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yanınızda da Tuncay Güney’ın çalışıyor olması ayrıca Tuncay Güney’in bu dokümanların yazımı konusunda sizin hakkındaki beyanlarınızı biliyorsunuz, bunların hepsinin bir tesadüf olduğunu mu”
Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim ben tesadüf öyle bir şey söylemedim, hiçbir ifademde yok, öyle bir şey, ben şunu söylüyorum ben ortaokulun birinci sınıfına giderken annem vefat etti, ikinci sınıfını da zar zor devam ettim, üçüncü sınıfın başında da okuma hayatıma son vermek zorunda kaldım, bahsettiğiniz şey, NBC yani açılımı Nükleer Biyolojik Kimya, benim buna ne aklım yeter, ne bilgim yeter, ne görgüm yeter, ne kültürüm yeter, sayın savcım, yani ben ne fizikçiyim, ne kimyacıyım, altında strateji grubu yazıyor deniyor”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani bir grup tarafından kaleme alındığı intibaını verecek”
Sanık Ümit Oğuztan: “Yani altında öyle sizde az önce söylediniz, strateji kelimesi çok kullanılan bir kelime oldu bugünlerde, ben bu strateji dergisini çıkardığım zaman bu kadar yaygın bir dilimizde bu kadar yaygınlaşmamış bir sözcüktü, bir tek ben çıkartmadım, bir strateji adında bir sürü benden önce Ankara’da Nezih Tavlaç tarafından da sanıyorum aylık mıydı, o aylıktı galiba o da böyle strateji diye bir şey kullandı imtiyaz kullandı, ayrıca halihazırda da bildiğim kadarıyla yeni strateji vesaire diye bir sürü dergiler yayınlanıyor, yani ama Tuncay Güney’in benim yanımda çalışmış olması efendim, üzerimde şaibe yaratmak için bunlar demek ki önceden tasarlanmış ben bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum, bir tasarlanma olduğunu düşünüyorum ve iddia makamının da mahkemeye de özellikle şunu ifade etmek istiyorum ve bundan yarar çıkacağına inanıyorum. Doğru adres çıkacağına inandığım için bunu söylüyorum, ben sayın Mehmet Eymür’ü hiç tanımam, ama ben şüphesiz sizlerde hatırlayacaksınız, birinci Mit raporu, ikinci Mit raporu bu tür şeylerin kaynağının neresi olduğu daha sonra kamuoyuna çıktı ortalara, yani bu alanda böylesine dezenformasyon çalışmaları yapmada usta olduğunu ispatlamış bir isim var Türkiye’de, o da Mehmet Eymür’dür, bu Tuncay Güney’in tasarlayacağı bir şey değil sayın iddia makamı, mümkün değil, Tuncay Güney böyle şeyleri tasarlayabilecek tamam hayalperestir, yalancıdır vesaire ama bunları bu kadarına aklı yetmez bu çocuğun, mümkün değil, 20 küsür yaşında ben Tuncay Güney’i işe aldığında, 24 yaşlarında falandı tahmin ediyorum, yani 25 yoktu bile”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sizden elde edilen ve 89 Klasör Dizi 227’de yer alan Tunca ki Tuncay olabileceği değerlendirilmiş ve Baha isimli kişi arasındaki görüşme çözümünde, yani bir tape edilmiş görüşme şeklinde yüz yüze veya telefonla olabilir anlaşılmıyor. Tunca’nın, Çatlı’nın Yılmaz’da bir resmini DYP’li bir milletvekiline ben sattım. devamında son günlerde basında JİTEM ile ilgili haberlerden dolayı sıkıntıdayım biliyorsun, bende oraya bağlı olarak çalışıyorum, Hanefi Avcı’nın ifadesi nedeniyle JİTEM zor durumda kaldı, yapılanlar ortaya çıkarsa, Cem Ersever’in öldürülmesi olayı da açığa çıkacak sözleri geçmektedir, bu çözüm tutanağını açıklar mısınız”
Sanık Ümit Oğuztan: “Bu bende mi, çıkmış efendim”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet”
Sanık Ümit Oğuztan: “Nerede bende çıkıyor efendim, bu anlayamadım”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “ dizi klasörünü söyledim , yani 89. klasör”
Sanık Ümit Oğuztan: “Yani benim bilgisayarımda mı, böyle bir şey çıkıyor sayın savcım”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet”
Sanık Ümit Oğuztan: “Doğru mu anladım”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet, 89. Klasör, dizi 227, bunu daha önce hiç gördünüz mü”
Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç ben yani ilk kez sizden duyuyorum şu an efendim, bir yanlışlık olmasın, sayın savcım lütfen”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani size ait klasörde, 89. klasörde, dizi 227’de, dijital veya doküman olarak ben notunu almamışım, ama sizden çıktığı belirtilen bir belge olduğu söz ediliyor”
Sanık Ümit Oğuztan: “Allah Allah, sayın savcım, yani 53 yaşına geldim bir tarafım bakın benim buramda böyle bir şey şu yoktu sayın savcım, böyle bir şey yoktu ben burada oldu yani bir tarafıma felç indireceksiniz, yani merhametinize sığınıyorum”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Tuncay Güney’in her şeyi söyleyebileceğini söylüyorsunuz, yani yazabilir de bu beyanınıza göre, yani bu sizi neden bu kadar şaşırttı”
Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim yani benim bilgisayarımda olamaz, çünkü”
Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi: “ Efendim iddianamede böyle bir şey yok, soru, itiraz ediyoruz yani davayla alakası yok”
Sanık Ümit Oğuztan “ Hayır keşke katkım olabilecek bildiğim bir şey olsa da yani ben şok geçiriyorum benim bilgisayarımda böyle bir şey olması mümkün değil sayın savcım, hani daha önceki 2001 yılında çıkan bilgisayarda deseniz, hadi diyeceğim ki Tuncay oturdu bir şey yazdı, çizdi yani mümkün olabilir, bir ihtimal ama yani mümkün değil çünkü Tuncay Amerika’da o bilgisayarı aldığım kullandığım süre belli, tarihi belli efendim”
Mahkeme Başkanı: “ Savcı bey var mı, başka bir sorunuz”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Var, sayın başkanım”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Eğer bu belge hakkında bir bilgisayarda olduğunuzu beyan etseydiniz, buna bağlı olarak birkaç sorum olacaktı”
Sanık Ümit Oğuztan: “Hiçbir bilgim yok efendim, ama şunu biliyorum, yani Tuncay Güney bu Susurluk hadisesinde kendisi anlatırdı, günlerce evde korku içinde kalmış ki sabahlara kadar uyuyamamış, DGM savcılığı bunun ifadesini almış, Susurluk’a bağlı olarak ama nedir niye almıştır, nedir yani çok da öyle ciddiye aldığım bir şahıs değildir benim Tuncay Güney yani oturup böyle emsalim değil, akranım değil yani neticede muhabirlerden sadece bir tanesi, ona o günkü onun DGM savcılığı Susurluk kazası skandalı olduğu zaman DGM niye onun savcıları neden ifadesini almış, onu orada araştırmak lazım, bunda kendi anlatımlarından bu kadar bir bilgim var, demek ki bir korkusu vardı ”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Tuncay Güney’in bir dönemde, Beyoğlu’nda üç katlı bir bina sahibi olduğunu söylediniz”
Sanık Ümit Oğuztan: “Evet”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sizin yanınızda bir dönem ücretli olarak çalışan bir muhabirin üç katlı bir bina sahibi, hatta bir katını size kiraya verdiğini söylediniz”
Sanık Ümit Oğuztan: “Çok normal doğru”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Bu konu ilk bakışta tabi çelişki gibi gözüküyor, yani bu konuyu açıklar mısınız”
Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi efendim, şöyle orada Tarlabaşı’dır orası, eski bir binadır, metruk bir bina düşünün, öyledir zaten bilinen bir şey bu , oradaki binalar çürük çakık eskiden kalma ve sit alanı ilan edilmiş orası, orada bir şeyi alsanız da, bir değer ifade etmiyor, bir şey yapamıyorsunuz, dolayısıyla değerleri çok düşük, ucuz, doğru Taksim meydanına çok yakın merkezi bir yer ama ne içine girebilirsiniz, ne yani mutlaka tamir etmeniz lazım masraflı, kırık dökük binalar ve bunlar çok ucuzdur, dolayısıyla o kendi bütçesiyle böyle bir yer alması da 40 metrekare midir nedir zaten aklımda kaldığı birer tane oda düşünün, böyle bekarlara oda oda kiraya verilen virane bir yer ,damı akan penceresi kırık dökük bir yer, çok normal alabilir yani herkeste alabilir, siz de alabilirsiniz gidip bugün bile Tarlabaşı’ndan bir yeri çok ucuza alabilirsiniz, ama bir çivi bile çakamazsınız”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Bu bina sözü edilen Matilt Manukyan’ın devrettiği”
Sanık Ümit Oğuztan: “ Yalan efendim ben ifade verirken sanıyorum ki ada parsel numaralarına kadar mahkeme heyetine arz ettim efendim, yalan söylüyor yok öyle bir şey yani”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Pasaportunuzu hangi ilden aldınız”
Sanık Ümit Oğuztan: “İstanbul’luyum ben efendim, İstanbul’da yaşıyorum, İstanbul’dan aldım”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “İstanbul’dan aldınız”
Sanık Ümit Oğuztan: “Evet efendim, çok eski yeni değil yani”
Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi, verildi: “Efendim, biraz önce sayın savcının sorduğu soruya bir açıklık getirmek istiyorum, bu TUNCA kod adlı kişiyle bir başka kişi arasındaki görüşme, Mehmet Eymür’ün atinorg. İnternet sitesinde yayınlanan Jitemci Mitçi gazeteciler başlıklı bir haber, yani internet sitesinde yayınlanmış bir haberdir”
Mahkeme Başkanı: “ Ümit Oğuztan’ın evinden çıkan belgeler olduğu için ben okumak istemedim, evinde çıkan 26 adet disketin yapılan çözümlerinden”
Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık: “ İçinden mi çıktı efendim”
Mahkeme Başkanı:” Evet, 18 nolu disket içerisinde çıkan bilgileri okudu savcı bey”
Sanık Ümit Oğuztan: “ Bilgisayarımda değil, yani demi efendim”
Mahkeme Başkanı: “ Hayır disketin içinde”
Sanık Ümit Oğuztan: “ Olabilir”
Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık: “ Efendim o disketler zaten savunmasında söyledi 1. Ağır ceza mahkemesinden kendisine iade edilen aslında Tuncay Güney’in disketleri “
Mahkeme Başkanı: “ Konu anlaşıldı”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Tuncay Güney’in savunmanızda görev gereği size Kuzay Irak’a gideceğini söylediniz, hatta yanında Nokta dergisinden bir yetkili olacağından bahsettiniz, ne göreviymiş kendisine sormadınız mı, bu dönemde sizin yanınızda çalışmıyor muydu”
Sanık Ümit Oğuztan: “ Efendim orada bir yanlış anlaşılma oldu, herhalde ben öyle bir şey söylemedim, Tuncay Güney ben işe kendisini alırken, bana referans olarak yaptığı işlerin kimlerle röportajlar yapmış, kimler yani bir gazetecidir, normaldir de, bu bir övünç şeyidir yani mesleki bir kariyeridir, ben işte Fethullah Gülen’le fotoğrafları var, efendim Tansu Çiller’le var, sayın Erbakan’la var, Barzani ile Talabani ile fotoğrafları var, ben göndermedim, hiçbir zaman Tuncay Güney’i Kuzey Irak’a”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Hayır zaten öyle demedim”
Sanık Ümit Oğuztan: “Bu daha önce gitmiş”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Evet, gittiğini hatta işte Veli Küçük’ün adını kullanarak bir takım görüşmeler yaptığından filan zaten ifadenizde de geçiyor, kolluk ifadenizde “
Sanık Ümit Oğuztan: “Evet”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ne göreviymiş bu, yani gazete görevi mi”
Sanık Ümit Oğuztan: “Gazete , röportaj yapmaya gidiyorlar ve yalnız gitmiyor zaten yani, bunlar bir grup olarak, o bölgeye giden gazeteciler bir araya geliyor, kendi aralarında çünkü sınır dışına gidiyor, birlikte gidiyorlar, Ayşe Önal o zaman ki Nokta dergisinin genel yayın yönetmeni gazeteci Ayşe Önal var, Show Tv’den de gazeteci televizyoncu arkadaşlar var bunlar birlikte gitmişler yani, röportaj amacıyla gidilmiş oraya, benim bildiğim bu, ama şimdi Tuncay Güney ortaya çıkıyor diyor ki, ben efendim Kuzey Irak’a diyor silah götürdüm diyor”
Mahkeme Başkanı: “ Onu açıkladınız”
Sanık Ümit Oğuztan: “ Evet”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Size bazı kesimlerce affedersiniz homoseksüel olarak saldırıldığını, bazı kesimlerin Mit görevlisi olduğunu söylediniz, bu kesimler kimlerdir, kişi veya yayın olarak isim verebilir misiniz ve neden olduğunu biraz daha açıklar mısınız”
Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi efendim Türkiye’de bütün gazeteciler bunu bilirler, bu her gazetecinin de başına gelen şeyler bunlar, bizden önceki kuşakların da başına gelmiş, kimisini komünist demişler, kimisini şu demişler, bu demişler, şimdi bir haber yapıyorsunuz eğer riskli haberler yapıyorsanız, herhangi bir siyasi görüş doğrultusundaki bir merkeze bağlı değilseniz, yani bir siyasi partinin şemsiyesi altında değilseniz, bir siyasi partiye yakın değilseniz, bağımsız bir gazeteciyseniz ve riskli haberler yapıyorsanız, yani yaptığınız haberler bir takım yerleri rahatsız edecek türde haberler ise, bu tür şeyler hemen başlar karşı görüşteki yayınlarda yani biz de gazetecilik artık giderek çöktü , çöküntüye uğradı herkes bir tarafı savunur hale geldi”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ancak benim sorum tabi bu konuyla ilgili yani siz Ergenekon veya derin devlet gladyo ile ilgili bir dönem uğraştığınızdan dolayı bazı kesimleri rahatsız ettiğiniz ve size bu ithamların bu nedenle yapıldığı anlamında söylediniz, yani bu konuyla sınırlı olarak cevap verirseniz”
Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi efendim, dikkatinizi çekmiş olması gerekir, burada bir sürü sanık ifade veriyor, hergün, basında yer alıyor ifadeleri , benim yer almıyor az, az yer alıyor, neden bunu ben halen merak ediyorum, belki sizler benden çok daha tecrübelisiniz, cevabını verebilirsiniz, bilemiyorum, yani bu böyledir yani rahatsız ediyorsanız bazı yerleri siz sevilmezsiniz, beni basın camiasında da pek sevmezler yani yani ben 16 yaşındayken Türkiye’de televizyon yok, radyo yok, özel televizyon yok, hiçbir şey yok, bir tane yayın organı var, kendi kulvarında renkli yayın yapıyor üstelik renkli baskı yapabiliyor, ses hayat doğan kardeş yayınları orada gazetecilik yapabiliyorum, bugün Türkiye’nin büyük yayın kuruluşlarının hiçbirisinde gazetecilik yapamıyorum, yani mesleğimi mi unuttum acaba”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Şunu belirtmek istiyorum tabiî ki bir yorum olacak ama şu anki beyanlarınızın kimseyi rahatsız edecek bir tarafı yoktur ancak kabul etmediğiniz veya başka yerlerden alıntı olduğunu söylediyseniz de Ergenekon, gladyo ve jitem ile ilgili susurluk komisyonuna gönderdiğiniz dilekçe, kısmen daha önceki ifadeleriniz belli kesimleri rahatsız edebilir”
Sanık Ümit Oğuztan: “Etmiştir de evet”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Ben bu konu üzerinde bir açıklama getirmenizi istemiştim”
Sanık Ümit Oğuztan: “Soruyu mu yanlış anladım, özür dilerim”
Mahkeme Başkanı: “ Yani somutlaştırabilir misiniz”
Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi efendim, yayın yapıyorlar Ali Kalkancı çıkarıyorum Zaman gazetesi işte vesaire diyor ki, bu Sisi’nin kocasıdır diye haber yapıyorlar, pornocudur diye haber yapıyorlar niye ben roman yazmışım, mahkeme müstehcen savıyla yasaklamış romanımı, porno dememiş ama, edebiyatçı dedi”
Mahkeme Başkanı: “ Ergenekon ile ilgili , ona yönelik karşı bir taarruza uğradınız mı”
Sanık Ümit Oğuztan:“ İşsiz kaldım işte onu anlatıyorum, sayın başkanım bu Ülke’de bir fax mesajıyla gazeteciler işsiz kalır”
Mahkeme Başkanı: “ Yani sadece işsiz kaldığınızı söylüyorsunuz”
Sanık Ümit Oğuztan” Saldırıya uğradım efendim, silahlı saldırılar oldu, yani sadece Ergenekon değil, Ali Kalkancı’yı çıkardım, kafamda bomba patladı, kalaşnikoflarla tarandım, yani bunu tek bir odağa bağlamayalım lütfen, yani bugün, a haberini yaparsınız b’nin hoşuna gider, yarın b ‘nin, b ile ilgili bir haber yaparsınız, bu sefer orası sizden rahatsız olur, bu çok doğaldır, yani bilemezsiniz ki hangi merkezin sizi hedef seçtiğini, onu Ugur Mumcu rahmetli anlayamamış, nereye hedef olduğunu ben nasıl anlayayım efendim”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Yani, sizin o konudaki yazılarınız da var”
Sanık Ümit Oğuztan: “Ama rahatsızım tabi ki, yani”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Burada soruldu size, sizde söylediniz, Tuncay Güney mülakatının birkaç yerinde sizden bahsetmekte, bunlardan birisi örgüt dokümanı olarak tasnif edilen dokümanların Ümit Oğuztan tarafından bana getirdi, bunların içerisinde Lobi Ergenekon vardır, bu Ergenekon örgütün yeniden yapılanmasının tasarımıdır efendim başka neyin var, Doğu Perinçek’in yeniden yapılanma diye Veli Paşa’ya bir teorisi vardır, Veli Paşa’nın onu genişleterek tasarı haline getirdikleri bir tasarı vardır, gerisi Ümit Oğuztan’ın bilgisayarındadır, birisi, kopisi Doğu Perinçek’in kendisindedir, ama belge olarak bu kopiler var ya bu kopilerin hepsinin aynıları Veli Küçük’dedir diyor, böyle bir beyanı var”
Sanık Ümit Oğuztan: “Bu beyanı kabul etmiyorum yalan efendim yani ben kendi kendimi mi ihbar ettim Susurluk’a, yani bahsettiği Tuncay Güney’in bahsettiği belgelerin tarihi “
Mahkeme Başkanı: “ Bir dakika”
Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi” Efendim Tuncay Güney’in son dönemde sık sık arka arkaya çıkan basında yer alan beyanları var, ben 2001 yılında mülakatı sırasında işkence gördüm ve bu ifadeleri kabul etmiyorum, hangisine itibar edeceğiz, aklına geldiğini söyleyen birisi takdiri yüce heyete bırakıyorum”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Halen yargılaması devam eden olayda ki kişilerden birisi de Murat Oğuz mudur”
Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, teğmen Murat Oğuz”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Tuncay Güney, bu kişiyle sizin aranızdaki ilişkilerden bahsediyor, sizin aranızdaki bağlantı nedir, Murat Oğuz’la”
Sanık Ümit Oğuztan: “Hiçbir bağlantı yok efendim, bir kere strateji dergisine yanında genç bir beyefendi bir gençle geldi, sizi tanıştırmak istiyorum dedi, Ümit bey, benim askerliğimi yaparken astsubayımdı, benimle ilgilendi, sağ olsun, bana anlayışla şey yaptı, yani korudu, kolladı, İstanbul’a gelmiş izinli olarak işte böyle böyle bir dergide çalıştığımı söyledim, sizinde kitabınızı okumuş, sizinle tanışmak istedi getirdim dedi, bir bardak çay içti adam gitti yani benim ne ilişkim olabilir efendim tanımıyorum bunun ötesinde yok”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Sadece o kadar, yani Tuncay Güney aranızda birbirlerini sevmeyecekleri, ama işte”
Sanık Ümit Oğuztan: “yok efendim yok öyle bir şey yok yani bu Tuncay Güney bir sürü şeyler söylüyor, böyle ama alakası yok”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “O dönem yakalandığında kendisinin kullanımındaki bilgisayarın sizin tarafından hediye edildiğini ve içindeki bazı bilgilerin de mesela Necip Hablemitoğlu vesaire Fethullah Gülen dosyası gibi şeylerin de size ait olduğunu söylemiş, bu doğru mudur”
Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi efendim, orada da bana o zaman o tarihte sordular ben bilgisayarın faturasını ibraz ettim, yani faturasını ibraz ettim, bu sefer oraya geçirirken demişler ki, hediye etti bunu Ümit Oğuztan bana, çünkü ben o bilgisayarın faturasını ibraz etmiştim, o gün o tarihte, bana ait olan bilgisayarım bir laptoptur faturasını o tarihte ibraz etmiştim, meğersem zabıtlara geçirmişler ki bu efendim bana ait olan bilgisayarı ben ona hediye etmişim, Tuncay Güney’in bilgisayarını da bana mal etmeye çalışmışlar, yani 2001 yılında yaşadığım bir şeyi anlatıyorum”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Bu mülakatta Tuncay Güney bir gazete patronu veya varisi hakkında beyanlarda bulunmuş, sizde bir önceki duruşmadaki savunmalarınızda bu konuya değindiniz, burada Veli Küçük’ün size strateji dergisini çıkarttığını söylüyor Tuncay Güney, ayrıca bu kişinin travestilerle çekilmiş fotoğraflarının sizin tarafından temin edildiğini ve bunların Susurluk sonrası haber yapmakta ısrar eden bir gazeteciye ve gazeteye şantaj amaçlı olarak kullanıldığını ve bununda başaralı olduğundan bahsediyor, bu beyanlar doğru mudur”
Sanık Ümit Oğuztan: “Şimdi doğru olması mümkün değil, sayın savcım şundan dolayı o tarihte o dergiyi ben yayınladığım tarihte Tuncay Güney yok 1, 2’ncisi Tuncay Güney’in iddia ettiği yani şantaj yapıldığını iddia ediyor, bu açıkça bu demektir o tarihte zaten o haberde yer alan şahıs, Milliyet gazetesinin sahibi değil ki efendim, Milliyet gazetesinin sahibi Aydın Doğan o tarihte, nasıl şimdi ne alakası var yani adam gazetenin sahibi değil, gazete güya değil mi doğru mu anladım efendim yayın yapıyor Veli Küçük aleyhinde o fotoğraflar kullanılarak o aleyhte yayının önü kesiliyor, sahibi değil ki adam o tarihte oranın, sahibi Aydın Doğan efendim, bunu yani istirham ediyorum sayın savcım bu böyle yani”
C. Savcısı Nihat Taşkın: “Teşekkür ederim, başka sorum yok sayın başkanım”
Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi: “Efendim zaten 1997 yılında yayınladığı dergide bu resimleri kapağına da basmış, içerisine de basmış sayın Ümit Oğuztan, bu homoseksüel”
Mahkeme Başkanı: “ İbraz etti, onları zaten”
Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık” Var, yani aleniyet kazanmış resimlerle kim kime şantaj yapabilir”
Sanık Kemal Kerinçsiz” Sanık , Tuncay Güney ile doğrudan doğruya rabıtalı olan bir sanık olduğundan, bizim açımızdan bu dava bakımından da önem taşıyor o bakımdan müsaadenizle biraz ayrıntılı sualler soracağım sabır ve tahammülünüze sığınarak, öncelikle avukat Kemal Kerinçsiz’i tanıyor musunuz, aranızda üç telefon görüşmesi yapıldığı söyleniyor, bu telefon görüşmelerini izah eder misiniz”
Sanık Ümit Oğuztan:“ Efendim, avukat Kemal Kerinçsiz’i kamuoyundan bir gazeteciyim sonuçta tanıyorum ama şahsen kendisiyle bir kere karşılaştım hayatımda, o da Yeniçağ gazetesinde bir gazeteci haber oranın bir haber müdür bir arkadaşım var Yüksel Mutlu, Cağaloğlu’nda bir yayınevine gideceğiz bir işimiz var, randevulaştık, onun çalıştığı yer ta Beylikdüzü tarafında benim ikamet ettiğim yer Nişantaşı tarafında , ortak bir nokta olarak beyefendinin sayın Kerinçsiz’in adresini verdi, ben kendisi ile kısa bir görüşme yapacağım oradan da Cağaloğlu’na ineriz dedi, bir kez o vesile ile gittim, orada bulundum, o da röportajını yaptı çıktık, bir kez de ben beyefendiyi aradım sayın Kemal Kerinçsiz’i bu Papa’nın Türkiye’ye gelip-gelmemesi meseleleri vardı o zamanda gazetedeydim bir bilgi almak için aradım, hepsi bundan ibaret, kendisiyle yani bir sadece tokalaştık nezaketen yani ofisine gitmişim hoş geldiniz dedi, onlar ayrı bir odada bende bekleme yeri gibi bir yer var orada oturup bekledim, bir çay ikram ettiler, çıktım gittim, bu kadar efendim”
Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney ile Mehmet Eymür ilişkilerini anlattınız, peki sizin Mehmet Eymür ile bir ilişkiniz oldu mu veyahut Tuncay Güney sizi Mehmet Eymür ile tanıştırdı mı”
Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim Mehmet Eymür’le hiç ben hayatımda karşı karşıya gelmedim hiçbir ilişkim olmadı, Tuncay Güney’de bana böyle bir şey teklif edemez zaten, mümkün değil yani”
Sanık Kemal Kerinçsiz:”Ali Kalkancı’nın haberlerini sizlerin yaptığını söylediniz, bu haberleri yaparken herhangi bir çevreden herhangi bir şekilde tavsiye, telkin veya zorlama, baskı gördünüz mü veya birileri size bu haberleri mutlaka yapın, bu dönem içerisinde diyen oldu mu”
Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, ben bir gazeteciyim hür ve özgür irademle hareket ettim, bunun da zararını gördüm, işimi kaybettim, istifa ederek ayrılmak zorunda kaldım, hiç kimse bana meslek hayatımda değil Ali Kalkancı olayında hiçbir konuda yayın, haber konusunda böyle bir telkinde bulunamaz, bulunmamıştır da”
Sanık Kemal Kerinçsiz:” Daha netleştireyim efendim, askeri kesimden bu konuda bir talimat veya hiç telkin aldınız mı”
Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç asker tanıdığım yok efendim, tanıdığım yok yani asker olup tanıdığım yok, bırakın telkini tanıdığım yok, merhabalaştığım bir asker olmadı, yani öyle bir çevremde yok”
Dostları ilə paylaş: |