T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə14/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   335

rütbesinde iken emekli olan İlyas Çınar'ın duruşmadaki savunması ise bu CD'nin

kendisine ait olmadığı şeklindedir.


Bir kitap ya da makale taslağına benzeyen, tarihi/mistik/mitolojik kavramlar ile Türk ırkı

konusundaki değerlendirmeleri de içeren "Derin Ergenekon" başlıklı bu belgenin

16.sayfasında şöyle denmektedir.
" ...Ergenekon ' un görev alanlarının içinde Türk Ordusu nun çok önemli yeri vardır. Türk

Ordusu içinde bu görevler ve görevliler Alpler ve Erenler olmak üzere iki misyona

ayrılırlar. Her birim Türk Ordusunun okült birimlerini oluşturur. Alpler, Özel Harp

Dairesinin faaliyetlerini devam ettirir. Erenler ise işin Parapsikolojik spirituel ya da başka

bir anlatımla ilâhi yönünün sergilemesini yapar. Bu sistemin idarecileri çok özeldir.

Sistemin başında görülmezler. Ve asla deşifre olmazlar... " "...Çünkü Kundalini gücü nasıl


86 /2271
ki zor zamanlarda ortaya çıkarsa, Türk Milletinin zor anlarında da bu sistem olaylara

direk el koyar. Sistem sürekli olmasına rağmen kendisini her zaman hissettirmez. "


Sevgi Erenerol önceki aşama ifadelerinde CD içeriği hakkında bilgisi olmadığını

söylemiştir.


Sevgi Erenerol müdafi Av. Mehmet Kozan duruşmalardaki beyanlarında özet olarak;

Burhan Yılmaz 'ın Ağustos 2008 de, yani iddianamenin açıklanmasından bir hafta sonra

piyasaya çıkan "Agarta'dan Ergenekon'a Büyük Türk Bilgeliği" kitabını tesadüfen

gördüğünü, bu kitaptan iddianameye alıntılar yapıldığını gördüğünü, yaptığı araştırmada

Burhan Yılmaz'ın 2005 basımı "Bilinmeyen Mevlana" isimli kitabından da Derin

Ergenekon 'un gizli yapısı, Özel Harp Dairesi, Alpler, Erenler gibi bölümlerin birebir

iddianameye kopyalandığını tespit ettiğini, Sevgi Erenerol 'da bulunan 20 nolu CD içindeki

belgenin Burhan Yılmaz tarafından Sevgi Erenerol 'a gönderilen kitabın taslağı olduğunu

savunmuştur.
Sevgi Erenerol müdafiinin bu konudaki açıklamasından sonra duruşmada, Bu belgenin

kendisinin yazar arkadaşı Burhan Yılmaz 'ın kitabının taslağı olduğunu ve aynı yazarın

daha eski tarihli "Bilinmeyen Mevlana" isimli kitabında da yer aldığını Avukatlarının

tespit ettiğini, yöneticisi olduğu iddia edilen örgütün yapısı ve amaçlarını kitaplarda

bastırarak ifşa ettiği iddiasının mantıklı olmadığım savunmuştur.
Kendisinde bulunan metindeki bazı bölümlerin yayınlanan kitaplarda bulunmadığı ve

önceki ifadelerinde bu belgeyi hiç görmediğini söylemesine karşılık duruşmada yazar

arkadaşının kitap taslağı olduğundan bahsetmesinin çelişki oluşturduğu hatırlatılması

üzerine, kendisinin CD'yi açmadığını, avukatının tesadüfen kitabı bulup kendisine

getirdiğini, o zaman kitap yazarının tanıdığı birisi olduğunu anladığını söylemiştir.
Bu arada itiraz edip söz alan Sevgi Erenerol müdafi Av. Mehmet Kozan, kitabı tesadüfen

gördüğünü, bazı bölümlerinin iddianame ile aynı olduğunu tespit ettiğini, bundan sonra

yazar Burhan Yılmaz 'ı bularak konuştuğunu, Cezaevinde Sevgi Erenerol 'a 20 Nolu

CD 'nin Burhan Yılmaz 'ın kitabı olduğunu söylediğini, bunun üzerine Sevgi Erenerol 'un da

CD yi incelemediğini söyleyerek "Burhan 'ın bana göndermiş olduğu bir CD olabilir"

dediğini söylemiştir.


İçinde "Kurtlar Vadisi-Ergenekon" isimli elektronik belgenin yer aldığı CD'nin, Sevgi

Erenerol'a ait olduğuna ve bu belgenin iddianamelere alınan içeriğine dair bir tartışma ve

kuşku bulunmamaktadır.
Ancak bu kanaate varılan süreçte bazı hususlar dikkat çekmektedir. Sevgi Erenerol önceki

aşama ifadelerinde, CD ve içeriğinden haberinin olmadığını söyler iken müdafi Av.

Mehmet Kozan'ın, bu belgenin Burhan Yılmaz'ın Bilinmeyen Mevlana adlı kitabının

taslağı olduğunu duruşmada ileri sürmesinden sonra, müdafiinin bu savunmasına katılmış

ancak yine de CD içeriğini görmediğini savunmuştur. Sevgi Erenerol'un, bu konuda bir

savunma şekli geliştirilinceye kadar açıklamada bulunmama yolunu seçtiği

anlaşılmaktadır.
Sevgi Erenerol'un savunmasının, söz konusu CD'nin yazar arkadaşı Burhan Yılmaz

tarafından kendisine gönderildiği kısmı ise, basılı kitap içindeki bazı bölümlerin CD içinde


87/2271
word dosyası olarak yer aldığı ve Fuat Turgut'un duruşmada bu konu hakkındaki beyanı

dikkate alındığında kabul edilebilir mahiyette görülmüştür. Ancak CD içerisindeki belge

ve Mahkemeye sunulan ilk basımı 2005 tarihli Bilinmeyen Mevlana kitabı

karşılaştırıldığında, CD içindeki belgede yer alan. özellikle de iddianamelerde itham

konusu yapılan bazı bölümlerin basılı kitapta yer almadığı görülmektedir. Bu açıdan Sevgi

Erenerol ve müdafileri savunmasının, itham konusu yapılan bölümlerin Bilinmeyen

Mevlana kitabından iddianameye alıntı olduğu kısmı dayanaktan yoksundur.
Ayrıca, kitaptan alıntıların itham konusu yapıldığı savunmasının da doğru olmadığı

anlaşılmaktadır. Soruşturma makamınca o tarih itibari ile varlığı bilinmeyen bu kitaptan

değil, benzeri diğer hallerdeki gibi. aramada ele geçen CD içindeki metinden alıntı

yapılmış, bu yapılır iken CD'deki metnin içinde yer alıp basılı kitapta da yer alan ve

CD'deki metinde yer alıp basılı kitapta yer almayan bölümler konu bütünlüğünü sağlama

amacı ile birlikte yazılmıştır. Kovuşturma aşamasında da bu konu yeterli açıklığa

kavuştuğu halde, iddianame yazan olan Cumhuriyet savcılarının intihal yaptıkların ileri

sürülerek haklarında suç duyurusunda bulunulmasının talep edilmesi tavrı, nasıl bir

savunma şekli takip edildiğini göstermektedir.
Bu konuda bir açıklama getirilmediği için, itham konusu yapılan bölümlerin kitap taslağı

olduğu savunulan bu metinde başından itibaren yer aldığı, sonradan eklendiği veya basılı

kitapta olmadığına göre taslaktan çıkartıldığı ileri sürülebilecektir. Bütün bunlara ve itham

konusu yapılan bölümlerin kim tarafından, ne şekilde, ne amaçla yazıldığına ve neleri ifade

ettiğine açıklık getirecek olan öncelikle CD'nin sahibi Sevgi Erenerol iken, bu

yapılmamıştır. Nitekim belgenin elektronik özelliklerinden, ilk kez oluşturulmasının

üzerinden iki ay geçtikten sonra son kez kaydedildiği görülmesine karşılık, üzerinde çalışıp

değişiklik yapan açıklanmamıştır.


Ayrıca, 30 Mart 2005 tarihinde oluşturulduğu anlaşılan söz konusu metnin Burhan

Yılmaz'ın Bilinmeyen Mevlana adlı. Ocak 2005 tarihli ilk basımı Mahkemeye sunulan

kitabının taslağı olduğu savunması. CD içindeki metnin kitabın basım tarihinden sonra

oluşturulduğu, Ocak 2005 basımı olan bu belgenin sonunda yer alan kaynakça bölümünün

üçüncü sırasında "Bilinmeyen Mevlana, Burhan Yılmaz" yazdığı dikkate alındığında,

yazarın henüz basılmamış olan kendi kitabını kaynak gösterdiği çelişkilerini

barındırmaktadır.
Sevgi Erenerol'un "...Yöneticisi olduğu iddia edilen örgütün yapısı ve amaçlarını

kitaplarda bastırarak ifşa ettiği iddiasının mantıklı olmadığı" şeklindeki savunması ise,

iddianamede itham konusu yapılan bölümlerin basılı kitapta yer almadığı gerçeği, CD'nin

soruşturma makamına ibraz edilmekle değil arama sonucu ele geçtiği ve kendi aleyhine bir

delil olan bu CD'nin arama sonucu soruşturma makamının eline geçmesi için

bulundurulmuş olabileceğinin kabul edilemezliği karşısında, en baştan dayanaktan yoksun

kalmaktadır.
Bilinmeyen Mevlana kitabında Ergenekon'un Türk ırkının ikinci türeyiş efsanesi olduğu

ifade edilip anlatılmasının yanı sıra, Ergenekon hakkında misyon, sistem gibi

vasıflandırmalar yapılıp bazı yakın tarih gelişmeleriyle de irtibat kurulduğu görülmektedir.

Kitapta Ergenekon hakkında anlatılanların bilime, edebi, tarihi, dini kavram ve gerçeklere

uygunluğu tartışması, bir bakıma kitabın eleştirisi mütalaa konusu dışındadır.
88/2271
Kitapta olmayıp Sevgi Erenerordan ele geçen belgedeki bölümlerde geçen "Ergenekon 'un

görev alanları", " Ergenekon'un görev alanları içinde Türk Ordusu'nun yeri", "Türk

Ordusu içindeki görev ve görevlilerin Alpler ve Erenler olarak iki misyona ayrıldığı",

"Alpler'in Özel Harp Dairesinin görevlerini devam ettirdiği", "Erenler'in işin ilahi

yönünü sergilediği", "Bu sistemin idarecilerinin asla deşifre olmayacakları" , "Bu

sistemin Türk milletinin zor zamanlarında olaylara el koyduğu" gibi ifadelerin de

Ergenekon efsanesi ya da destanı ile ilgisi yoktur. Bu ifadelerde, Ergenekon

yapılanmasından ve bu yapılanmada Türk Ordusuna verilen önemden bahsedildiği açıktır.


Emin Gürses'in Sevgi Er ener ol'un Basın Sözcülüğünü yaptığı Türk Ortodoks Kilisesinde

kendisinin de katıldığı gizli toplantılar yapıldığına dair 22.01.2008 tarihli telefon

konuşması ve Habip Ümit Saym'ın Emin Gürses'in kendisine, TSK ile irtibatlı olan gizli

yapılanmanın adının Ergenekon olduğunu Kilisede yapılan bir toplantıda Sevgi

Erenerol'dan duyduğunu anlatıp. Sevgi Erenerol'un da bu yapılanmada sivil toplum

kuruluşları ile askerler arasında irtibatı sağlayanlardan birisi olduğunu söylediği

şeklindeki beyanları, bu belgenin neden Sevgi Erenerol'da bulunduğu konusundaki ithamı

destekler mahiyettedir.


Netice olarak; bu bölümde sadece Ergenekon Terör Örgütünün varlığı tartışması

kapsamında ele alınan söz konusu belge içeriğinin, diğer deliller ile birlikte

değerlendirildiğinde Ergenekon Terör Örgütünün varlığı konusunda "Yazılı delil" olarak

kabul edilmesi gerektiği mütalaa edilmiştir.


İddianamelerde, "Kurtlar Vadisi-Ergenekon" adlı bu belgeden alınan bazı bölümler

Ergenekon Terör Örgütünün varlığını gösteren bir delil olarak kabul edilmiş, yine belgede

geçen "Gizlilikle, deşifre olmamakla, Türk Silahlı Kuvvetleri ile" ilgili somut ifadeler

Ergenekon Terör Örgütünün bazı özelliklerini anlattığı belirtilmiştir. Buna karşılık,

belgenin diğer yerlerinde geçen Ergenekon Terör Örgütünün tarihi gelişimi gibi konular

hakkındaki mistik unsurlar katılarak süslenen, soyut vasıftaki anlatımlar, bu ifadeleri

kaleme alanların ideolojik yapısı hakkında değerlendirmeye tabi tutulabilir ise de,

doğruluğu kabul edilmemiş, itham konusu da yapılmamıştır.


Sevgi Erenerol'de ele geçen belgede, Bilinmeyen Mevlana adlı kitaptaki Sirius Yıldızı ve

misyonu, Gizli yer altı merkezleri Agarta ve Şambala, Mu ve Atlantis uygarlıkları, Bir ve

Belilal'in çocukları, Ergenekon efsanesi gibi mistik anlatımlara, Ergenekon Terör

Örgütünün yapısına dair bazı özelliklerinin eklenerek, Ergenekon örgütü ile bu mistik

unsurlar arasında irtibat kurulmaya, örgüte ruhani bir hava katmaya çalışıldığı

anlaşılmaktadır. Bu yapılır iken de, ortak bir kültür değeri olan Ergenekon

destanı/efsanesinin Ergenekon Terör Örgütünün bu amacı adına istismar edildiği

görülmektedir. İstismarın en önemli göstergelerinden birisi, söz konusu kitapta yer

almamakla birlikte Sevgi Erenerol'da ele geçen belgede yer alan, Türk milletinin ortak

değeri Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bölümdür. Belgede "...Konu Atatürk tarafından

çok iyi bilindiği ve sistemi çok iyi ayarladığı da bazı okült ve ezoterik kaynaklar

söylemektedir. Atatürk'te Mu ve Atlantis'ten gelme özellikleriyle Agarta'da dolayısıyla

Ergenekon'da inisiye olmuş: sırasıyla Alp, Eren ve Mürşit olmuş bir Bozkurt' tur. Bu

önemli konuyla ilgili bilgilerin deşifre olmaması, zamanı gelmediği içindir... " denilerek,

Mustafa Kemal Atatürk'ün Ergenekon yapılanmasında yer aldığı dahi ifade edilebilmiştir.
89 /2271
Bütün bunları açıklayacak olan ve eğer bir tepki gösterilecek ise, sorumlu olduğu bir

alanda yapılan aramada, içinde bu ifadelerin yer aldığı bir CD ele geçen Sevgi

Erenerol'dur. Buna karşılık Alpaslan Işıklı, Cazım Suay Karaman, Aydın Soylu. Hami

Karslı, Cemal Güneş, Serpil Yılmaz Budak isimli kişiler, bu konudaki tepkilerini Sevgi

Erenerol'a yöneltmek yerine, matbu dava dilekçeleri ile Cumhuriyet savcıları hakkında

tazminat davaları açmışlardır. Yine İddianamede Sevgi Erenerol'den ele geçen bu belgenin

anlatıldığı bölümlerin. Cumhuriyet savcılarının Ergenekon örgütü hakkındaki kabulü gibi

gösterilerek, "Ergenekon Terör Örgütünün Agarta'ya dayandığının iddia edildiği".

"Atatürk'ün Ergenekon örgütü içinde gösterildiği" gibi ifadeler ile öne çıkartıldığı

gözlenmiştir.


Konu, iddianamelerde bu açıklıkta anlatıldığı, Ergenekon Terör Örgütünün milli ve manevi

değerleri örgüt amaçları doğrultusunda istismarı ithamı kapsamında ele alındığı halde, tam

tersi bir tutumla iddianame yazan olan Cumhuriyet savcıları itham edilmiştir. Öyle ki,

bütün bu ifadelerin yer aldığı belgenin sorumlusu olan Sevgi Erenerol'un, kendisi ile çok

sıkı irtibatı bulunduğunu görmezden gelen Kemal Kerinçsiz duruşmada "...Bu savcıların

bugün gücü yetse, emin olunuz ki mavi gözlü büyük Türk'ü bile sözde Ergenekon

Örgütünün kurucusu olarak göstermekte imtina etmeyeceklerdir... " diyebilmiştir. Bu

durum, konu hakkında geliştirilen savunma tarzına dair yukarıdaki mütalaayı destekler

mahiyettedir.
6)HÜSEYİN VURAL VURAL'DA BULUNAN "ERGENAKON" YAZILI KARTLAR

VE "YEMİN METNİ" YAZISI


Hüseyin Vural Vural'ın evindeki aramada üzerinde "Ergenakon" yazılı farklı ebatta iki

kart ile yemin metni içeren başka bir kart bulunmuştur. Büyük daktilo harfleri ile yazılmış

bu yemin metni aynısı ile şöyledir. "Büyük Atatürk'ün Türk yurdunu kavuşturmak istediği

çağdaş düzeye yükselmesini engelleyen bütün unsurları ortadan kaldırmak ve onun

devrimciliğini yeniden hâkim kılarak artık değiştirilmez şekilde perçinlemek ve devamını

sağlamak maksadı ile hiçbir kişisel menfaat düşüncesine kapılmayarak memleketimin

yararını her şeyin üstünde tutacağıma, teşkilat prensip ve kararlarına kayıtsız şartsız

uyacağıma, teşkilat ve arkadaşlarımın emniyetini hayatım pahasına koruyacağıma namus

ve şerefim üzerine and içerim. " Bu metnin hemen altında, parantez içerisinde küçük

daktilo harfleri ile "Tabanca üzerine teşkilata mensup 2 üye huzurunda yapılır"

yazmaktadır.
Hüseyin Vural Vural önceki aşama ifadesinde "Evimde yapılan aramada ele geçen Yemin

Metni 1971 yılındaki Ergenakon yapılanmasının yemin metni olabilir, ben bu metni o

dönemde ele geçirmiş ve saklamıştım, günümüzle ilgisi yoktur", "Kara Deniz Hava,

Ergenakon sadece görevlilere verilmiştir"yazılı kartlar da 1971 yılına aittir" demiştir.


Duruşmalardaki savunmasında; Evinde yapılan aramada bulunan, üzerinde "Ergenakon"

yazılı kart ve "Yemin metni" belgelerini 41 yıl önce kendisine Havacı bir Kurmay Albay 'ın

verdiğini, İstanbul Ümraniye 'de ele geçtiği ileri sürülen el bombalarından sonra birden

bire Ergenekon örgütü adının ortaya atıldığını, basında yer alan haberlere göre bu el

bombalarını inandırıcı bulmadığını, kendisinin böyle bir çetenin üyesi olmadığı gibi ismini

dahi duymadığını, birçok açıdan alakasız bulunan kişilerin bir araya gelerek örgüt

kurduğu iddialarını da safsata olarak gördüğünü ifade etmiştir.
90 /2271
Hüseyin Vural Vural İddia makamı ve Mahkemenin kendisinden ele geçen Ergenakon

kartı ve Yemin metni ile bu konuda Erol Mütercimler ile yaptığı telefon görüşmesi

içeriğini detaylı olarak açıklamasına dair soruları üzerine ise;
Söz konusu belgeleri kendisine daha sonra Hava Kuvvetleri Komutanı olacak olan, halen

ise hayatta bulunmayan Siyami Taştan 'ın verdiğini, bu kişinin Ethem Efendi Caddesindeki

Zincirli Köşkte 9 Martçı denilenleri sorgulayan ekibin başı Tümgeneral Memduh

Ünlütürk'ün sınıf arkadaşı olduğunu, Memduh Ünlütürk'ün bunları ele geçirip Siyami

Taştan'a vermiş olabileceğini düşündüğünü, kendisine bu kartı 9 Martçı subayların

kullandığının söylendiğini, kendisinin söz konusu yemini etmediği gibi edene de şahit

olmadığını, o dönemde böyle bir şeyin gerçek olmadığı duyumlarını aldığını, zaten

yargılaması yapılan, kapanmış bir hadise olduğunu, aradan 41 yıl geçtiği için daha

fazlasını hatırlamadığını savunmuştur.
Yemin metni içeriği, tartışmasız olarak kanun dışı, gizli bir yapılanmanın varlığını

göstermektedir. Açık olarak "Teşkilat" kelimesi ile ifade edilen bu yapılanmanın, yine

Türk yurdunun çağdaş düzeye yükselmesini engelleyen bütün unsurları ortadan kaldırmak

olarak ifade edilmiş olan amacı meşru kabul edilemez. Çünkü Devleti ve Anayasal düzeni

koruma görevi, yine Anayasada belirlenmiş olan kamu kurumlarına verilmiş, kamu

görevini usulsüz olarak üstlenme eylemi de ceza yaptırıma bağlanmıştır. Bunun yanında,

her kişi ve düşünceye göre değişiklik gösterebilecek olan düşman unsurların neler veya

kimler olduğunun Anayasal kurumların dışındaki kişilerce belirlenmesinin, üstelik ortadan

kaldırma olarak ifade edilen eylemlerine cevaz verilmesinin kabul edilmezliği ortadadır.

Bu kapsamda Erol Mütercimler, Memduh Ünlütürk'ün kendisine 9 Mart 1971 cuntasının

amacının Türkiye 'de Marksist bir idare kurmak olduğunu, Doğan Avcıoğlu, İlhami Soysal,

İlhan Selçuk gibi sivillerle işbirliği yaparak Türkiye 'ye komünizmi getirmeyi

amaçladıklarını, Sovyet Rusya'dan kopya ettikleri bir devrim anayasası bile hazırlamış

olduklarını, anlattığını ifade etmektedir.


Hüseyin Vural Vural'ın, bu belgeleri detaylı olarak açıklayabilecek durumda iken bunu

yapmadığı görülmektedir. Duruşmada gözlenen durumu, belgelerin eline geçtiğini belirttiği

tarihten çok daha önceki olayları detaylı olarak anlatması, Erol Mütercimler ile yaptığı

04.04.2008 tarihli telefon görüşmesi ve 03.10.2006 tarihinde oluşturulan "9-12 Mart Olayı

son-T.Ö-M.Y. emi" başlıklı elektronik posta mesajı içeriği gibi hususlar dikkate

alındığında, belgeler konusunda daha fazla şey hatırlamadığı şeklindeki savunması itibar

edilir mahiyette bulunmamıştır. Nitekim Hüseyin Vural Vural'ın duruşmada iddia makamı

ve Mahkemenin sorularına verdiği kısa cevaplar bile konu hakkında daha detaylı bilgilere

sahip olduğunu göstermektedir. Önceki bazı aşama ifadelerindeki gibi belgeleri kıymetten

düşürmeye matuf soyut beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Erol Mütercimler ile

yaptığı telefon görüşmesinde bu belgelerin mahiyetini anlattığı halde, duruşmadaki o

dönemde böyle bir şeyin gerçek olmadığı duyumları aldığı şeklindeki savunmasının, aynı

amaca matuf olarak geliştirildiği mütalaa edilmiştir.
Hüseyin Vural Vural'ın duruşmada Mahkemeye anlatmadığı bazı hususların, elektronik

posta mesajlarında ve televizyon programındaki konuşmalarında yer aldığı görülmektedir.

Duruşmada sorular üzerine, bu belgeleri kendisine Siyami Taştan'ın verdiğini, onun da

Memduh Ünlütürk'ten almış olabileceğini söylemekle yetindiği halde, elektronik posta

mesajı ve televizyon programında Siyami Taştan 'ın 9 Martçı gruba sızan kişilerden birisi

olduğunu iddia etmiştir. Yine duruşmadaki ifadelerinde 9 Martçı denilen grup içerisinde


91 /2271
yer aldığına dair bir ifadesi yok iken, elektronik posta mesajları ve televizyon

programında, yüzde yüz 9 Martçı gurup içerisinde yer aldığını, Aydın Kirişoğlu 'nun ve

Emin Değer 'in evindeki toplantılara katıldığını, İstanbul 'daki bütün planlamayı yaptığını,

Ankara ile irtibatı sağladığını ifade ettiği görülmektedir. Bu delillere göre, kendisine

verilen bu belgeleri 9 Martçı Subayların kullandığının söylendiği, kendisinin belgede

yazan yemini etmediği şeklindeki ifadeleri, bu belgeler ile bağını gizlemeye amacına matuf

görülerek itibar edilir mahiyette görülmemiştir. Belgelerin Siyami Taştan adlı halen

hayatta olmayan birinden kendisine geçtiği iddia edilerek, bu savunmanın doğruluğunun

araştırılması yolu da kapatılmış olmaktadır. Hüseyin Vural Vural ile bağlantısı açık olan

Erol Mütercimler'in Hüseyin Vural Vural 'ın 9 Martçı denilen solcu subay grubu içerisinde

bulunduğu şeklindeki ifadesi bu mütalaayı destekler mahiyettedir.
Açık olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kanun dışı bir yapılanmanın varlığına işaret

eden bu belgelerden haberdar olan bir subayın, kendisi bu yapılanma ile irtibatlı değil ise

bunları yetkili mercilere bildirmesi beklenir. Haıp Akademilerinde istihbarat konusunda

öğretim görevlisi iken bu belgelerin eline geçtiğini ileri süren Hüseyin Vural Vural'ın

savunma içeriğinden, bu konuda nasıl bir girişimde bulunduğu anlaşılamamaktadır.
Diğer bir husus da, bu davada varlığı iddia edilen örgütün ismi "Ergenekon" iken, söz

konusu belgede geçen ismin bir harf farkı ile "Ergenakon" olmasıdır. Hüseyin Vural

Vural, dava konusu Ergenekon örgütünden başka aynı isimde başka bir örgüt bilmediğini

söylemesinin yanı sıra, kendisinden ele geçen belgede yazılı olan ve Erol Mütercimler ile

yaptığı telefon görüşmesinde bahsi geçenin bu davaya konu olan Ergenekon örgütü

olmayıp Ergenakon adlı başka bir örgüt olduğunu savunmaktadır.


"Ergenakon" kelimesinin Türkçede karşılığı yoktur. Hüseyin Vural Vural, bu konuyu

anlattığı telefon görüşmesini herhangi bir zamanda değil Erol Mütercimler'in Ergenekon

örgütünü anlattığı televizyon programının hemen sonrasında yapmıştır. Görüşmede,

belgede yazıldığı şekilde Ergenakon değil Ergenekon dendiği görülmektedir. Erol

Mütercimler bu görüşme içeriğini Hüseyin Vural Vural'ın telefonda Ergenekon'un 9

Martçılara ait olduğu, Ergenekon ismi ile kartvizit bastırdıklarından bahsettiği, kendisinin

bu konuşmadan 9 Martçı Subayların içinde Ergenekon ismi verilen bir grup olduğu

sonucunu çıkardığı şeklinde izah etmiştir. Bütün bunlar ve o günün kısıtlı imkânları

dikkate alındığında, belgenin üzerine Ergenekon yazısı basılması gerekir iken bir baskı

hatası yapıldığının veya muhtemel bir kanuni takibatı zorlaştırmak için özellikle yanlış

yazımın tercih edildiğinin kabulü, hayatın olağan akışına uygun görülmektedir. Bu

kabulde, söz konusu belgeyi elinde bulunduran Hüseyin Vural Vural'ın birçok dava sanığı

ile irtibatları da dikkate alınmıştır.
Diğer yandan, Ergenekon örgütünü ayrıntısı ile anlatan Erol Mütercimler ve diğer bazı

dava sanıklarının, kendilerinin önceki tarihlerde varlığından bahsettikleri Ergenekon Terör

Örgütünün davaya konu olan aynı isimli örgüt ile ilgisinin bulunmadığı şeklindeki

savunma tarzları ve Hüseyin Vural Vural'ın aşama ifadeleri dikkate alındığında, söz

konusu belge üzerinde Ergenekon yazsa dahi bu konudaki savunma tarzının değişmeyeceği

anlaşılmaktadır.


9 Mart 1971 Askeri Cuntası denilen kanun dışı yapılanmanın veya bu yapılanma içindeki

bir birimin "Ergenakon" kartı ve "Yemini"ni örgüt faaliyetlerinde kullandığı, Hüseyin

Vural Vural'ın da bu yapılanmada yer aldığı, bu nedenle söz konusu belgelerin elinde
92 /2271
bulunduğu, katıldığı bir televizyon programında Ergenekon örgütünü anlatan Erol

Mütercimleri program sonrası telefonla arayarak elinde bulunan bu belgelerden ve

mahiyetinden bahsettiği, adli delil olarak kayıtlara geçen bu telefon konuşması ve evinde

yapılan aramada belgelerin ele geçmesi nedeni ile aşama ifadelerinde belgelerin varlığı ve

mahiyetini inkâr edemediği, bunun yerine belgeleri hukuki kıymetten düşürme amacına

matuf savunmalar geliştirdiği anlaşılmaktadır.


Netice olarak Hüseyin Vural Vural'dan ele geçen "Ergenakon" yazılı kartlar ve "Yemin"

metninin Ergenekon Terör Örgütünün varlığına dair "Yazılı delil" olarak kabul edilmesi

gerektiği mütalaa edilmiştir.
7)TANIKLAR KÂŞİF NEVZAT TARH AN VE ZAHİT ENGİN'İN İFADELERİ


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin